- 22 Kasım 2008
- 17.526
- 386
- 388
Türk Futbolunda 3 Temmuz 2011 den sonra oluşmaya başlayan, zeka (!) ürünü uygulamaların sonuncusu ile, kirli ligimizin adını temiz bir obje ile aklama çabası olarak medyada kendine yer buldu.
Kirli futbolun atanmış, tarihimizin en başarısız başkanı Demirören, yanına aldığı yine şike örgütünün baş aktörlerinden (ve her nasılsa Kulüpler Birliği Başkanlığına getirilen, namı diğer "küfürbaz") Göksel Gümüşdağ ile bu sezonun adını Süleyman Seba Sezonu olarak adlandırdıklarını açıkladılar.
Bu operasyonun niyeti bu derece belli olmasına rağmen, Süleyman Seba 'ya duyulan saygı dolayısıyla fazlaca eleştirilmeyen karar, daha ilk hafta maçları oynanırken adıyla tezat bir duruma dönüştü.
Evet bu yılın da, işlediği şike suçundan sabıkalı olmasına rağmen henüz ceza almayan ve siyasi organlarca aklanmaya çalışılan Aziz Yıldırım 'ın senesi olduğu "ayan beyan" ortaya çıktı.
Zaten suçu sabit kişilerin tamamının sahnede olduğu bir oyunda farklı bir senaryo nasıl düşünülebilirdi?
İşte Fenerbahçe'nin mağdur edebiyatının, Kadıköy'deki yenilmezliğinin ipuçları...
Hafta 1; Asist defanstan... Maçın berabere gittiği sırada Karabük defansının topu kaptırdığı 3 pozisyondan sadece 1'i. Maç 2-2 ye geldiğinde de bu durumun tekrar ettiğini ispatlamak mümkün.
Hafta 1; Kalede iyi işler çıkaran Boy Waterman sakatlandı (!) ve yerine giren genç kaleci topu içeriye "okkalayı"verdi. Sahi, her Fenerbahçe - Gaziantepspor maçından önce sakatlanan Karcemarskas 'ın adı neydi?
Hafta 3; Alves 'in eli el değil. Fener aleyhine penaltı olmaz kuralının bir diğer ispatı...
Hafta 3; Gökhan Gönül 'den bir "Scuba Diving" örneği daha...
Kadıköy 'deki 2 maçta 4 puanı hediye edilen Fenerbahçe, geçen yıl da bu şekilde son dakika golleri, hakem ve rakip oyuncu hataları (!) ile fark yaparak mutlu sona ulaşmıştı. Senaryo şimdiden açık oldu mu?
Konu maalesef sonraki Fenerbahçe maçlarıyla devam edecek.
GSC HABER
Kirli futbolun atanmış, tarihimizin en başarısız başkanı Demirören, yanına aldığı yine şike örgütünün baş aktörlerinden (ve her nasılsa Kulüpler Birliği Başkanlığına getirilen, namı diğer "küfürbaz") Göksel Gümüşdağ ile bu sezonun adını Süleyman Seba Sezonu olarak adlandırdıklarını açıkladılar.
Bu operasyonun niyeti bu derece belli olmasına rağmen, Süleyman Seba 'ya duyulan saygı dolayısıyla fazlaca eleştirilmeyen karar, daha ilk hafta maçları oynanırken adıyla tezat bir duruma dönüştü.
Evet bu yılın da, işlediği şike suçundan sabıkalı olmasına rağmen henüz ceza almayan ve siyasi organlarca aklanmaya çalışılan Aziz Yıldırım 'ın senesi olduğu "ayan beyan" ortaya çıktı.
Zaten suçu sabit kişilerin tamamının sahnede olduğu bir oyunda farklı bir senaryo nasıl düşünülebilirdi?
İşte Fenerbahçe'nin mağdur edebiyatının, Kadıköy'deki yenilmezliğinin ipuçları...
Hafta 1; Asist defanstan... Maçın berabere gittiği sırada Karabük defansının topu kaptırdığı 3 pozisyondan sadece 1'i. Maç 2-2 ye geldiğinde de bu durumun tekrar ettiğini ispatlamak mümkün.

Hafta 1; Kalede iyi işler çıkaran Boy Waterman sakatlandı (!) ve yerine giren genç kaleci topu içeriye "okkalayı"verdi. Sahi, her Fenerbahçe - Gaziantepspor maçından önce sakatlanan Karcemarskas 'ın adı neydi?


Hafta 3; Alves 'in eli el değil. Fener aleyhine penaltı olmaz kuralının bir diğer ispatı...

Hafta 3; Gökhan Gönül 'den bir "Scuba Diving" örneği daha...

Kadıköy 'deki 2 maçta 4 puanı hediye edilen Fenerbahçe, geçen yıl da bu şekilde son dakika golleri, hakem ve rakip oyuncu hataları (!) ile fark yaparak mutlu sona ulaşmıştı. Senaryo şimdiden açık oldu mu?
Konu maalesef sonraki Fenerbahçe maçlarıyla devam edecek.
GSC HABER