1950-1956 macaristan milli takımı | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu

1950-1956 macaristan milli takımı


main-qimg-097d3884574bb186909610e84ec76df4


Futbolun, Kıta Avrupa'sında ilk filizlendiği ve serpildiği noktalardan biri olan Macaristan, hiç kuşkusuz bu özelliğinin de etkisiyle uzun yıllar boyunca futbol dünyasının en önde gelen ülkelerinin arasında yer almıştı. Ancak 1980'lerin ortalarından itibaren kendisini büyük bir buhranın içinde bulan Macar futbolunun yüzü, neredeyse 30 yıldır bir gün olsun doğru dürüst gülebilmiş değil. Vakti zamanında bünyesinden tüm dünyanın gıpta ettiği harikulade yıldızlar çıkaran ve o yıldızları müthiş bir ahenk içinde kullanarak adeta önüne geleni devirebilen Macar Millî Takımı, artık Avrupa'da San Marino ve benzeri takımlarla oynamadığı müddetçe zorlanan bir görüntü çiziyor.

Macarların futbolla tanışması, henüz Avusturya-Macaristan İmparatorluğu döneminde olmuştu. 19. yüzyıl sonlarında özellikle Budapeşte'de kurulan Ujpest, Ferençvaroş ve MTK gibi spor kulüplerinin çok geçmeden bünyelerinde futbol şubeleri de açmalarıyla birlikte, Macaristan futbolla resmen tanışmış oluyordu. 1901 yılında Macar Futbol Federasyonu'nun kurulması ve ilk ulusal şampiyonanın düzenlenmesinin ardından 1902'de de Macaristan Millî Takımı ilk maçına, imparatorluğun diğer yarısını oluşturan Avusturya karşısında çıkmış, maç 5-0 Avusturya üstünlüğüyle tamamlanmıştı.

Macaristan, 1930'ların ikinci yarısından itibaren Avrupa'nın en önemli futbol güçlerinden biri haline gelecekti. 1934 Dünya Kupası'nda ilk turda Mısır'ı 4-2 geçip çeyrek finale kalan fakat bu turda ezeli rakibi Avusturya'ya 2-1 yenilen Macarlar, 1938 Dünya Kupası'ndaysa ilk büyük başarısını elde ediyor ve sırasıyla Doğu Hollanda Antilleri (bugünkü Endonezya), İsviçre ve İsveç'i eleyerek finale kalıyordu. Finalde İtalya'ya 4-2 yenilen Macarlar, böylelikle ilk dünya ikinciliklerini elde ediyorlardı.

Macaristan-1.jpg
"Altın Takım"ın doğuşu


Macaristan Millî Takımı'nın efsane mertebesine ulaştığı dönemse 1950'lerdi. Bu dönemdeki Macaristan takımı için II. Dünya Savaşı sonrasında çıkan ilk süper takım benzetmesi de yapılır. Macaristan'ın o meşhur kadrosunda Zoltan Czibor, Nandor Hidegkuti, Sandor Kocsis, Jozef Bozsik ve tabii ki Ferenç Puşkaş gibi "süper star"ların bulunması, takımın elde ettiği başarıların elbette öncelikle bireysel yeteneklerle açıklanabileceğini akla getirse de işin püf noktası, bu bireysel yeteneklerden azami şekilde faydalanabilen bir sistemin yaratılmasındaydı. Öyle ki Marton Bukovi ve Gusztav Sebes gibi teknik adamların çalışmaları neticesinde 1920'lerden beri dünyada en çok kabul gören sistem olan WM dizilişinde M harfini oluşturan kısmı tersine çevirip, (3-2-2-3 şeklindeki rakamsal ifade 3-2-3-2'ye dönmüştür) WW olarak anılmaya başlayan yeni bir sistemin denenmesi, Macar Millî Takımına, klasik WM oynayan rakipleri karşısında büyük bir avantaj sağlamıştır.

1949 yılında Millî Takım Teknik Direktörlüğüne başlayan Gusztav Sebes'in ilk maçında Çekoslovakya deplasmanında alınan 5-2'lik mağlubiyet biraz kafaları karıştırdıysa da kısa süre içerisinde sistemin meyveleri toplanmaya başlamıştır. Takım bu mağlubiyet sonrası oynadığı sekiz maçın altısını kazanırken rakip filelere tam 36 gol göndermiş, kalesindeyse 9 gol görmüştür. Bu sekiz maçlık şovun ardından 14 Mayıs 1950 tarihinde Avusturya'yla Viyana'da yapılan ve 5-3 kaybedilen maçın da Macaristan Millî Takımı'nın tarihinde çok önemli bir yeri olduğunu söyleyelim. Zira Macarlar bu maçtan sonra yaklaşık 50 ay boyunca yenilgi yüzü görmeyecek ve bu süre içinde yapacakları 32 maçta 28 galibiyet, 4 de beraberlik elde edecekti.

Mevzubahis seri içerisinde ilk büyük başarı, 1952 Helsinki Olimpiyatı'nda geldi. Sırasıyla Romanya, İtalya, Türkiye, İsveç ve Yugoslavya'yı deviren Macarlar, altın madalyanın sahibi olurlarken oynadıkları beş maçta rakip filelere tam 20 gol göndermişti.

Macaristan-2.jpg
Wembley'de yazılan tarih


Macaristan Millî Takımı'nın o yıllarda oynadığı en unutulmaz oyunlardan biriyse, daha sonraları tüm zamanların en büyük futbol klasiklerinden biri olarak kabul edilecek bir özel maçta, ünlü Wembley Stadı'nda İngiltere'ye karşı sergilenecekti. 25 Kasım 1953'te oynanan maçta futbolun mucidi olmakla övünen İngilizlerin, kendileri için kapalı kutu konumundaki rakipleri karşısında yaşadıkları 6-3'lük hezimet, futbol dünyasındaki taktiksel gelişimin de nasıl bir "boynuzun kulağı geçmesi" örneği haline geldiğinin göstergesiydi. 30 yıldır kendisine herhangi bir alternatif üretilmeyen WM sistemi, üzerinde ufak değişiklikler yapılmış versiyonu karşısında adeta çuvallamıştı. Maç boyunca Macarların çektiği 35 şuta karşılık İngilizlerin sadece 5 şutta kalmalarıysa, tabelada yazan neticeden kesinlikle daha dehşet verici bir farkı gözler önüne seriyordu.

İngilizlerin ünlü futbol adamı Sir Bobby Robson ileriki yıllarda kendisine o maçla ilgili görüşleri sorulduğunda şunları söylemiştir: "O güne kadar hiç görmediğimiz bir oyun tarzı ve sistem vardı karşımızda. Rakibimizden kimseyi tanımıyorduk. Puşkaş'ı bile bilmiyorduk ve tüm bu muhteşem oyuncular bizim için sanki Mars'tan gelmiş uzaylılardı. Wembley'e geliyorlardı ki İngiltere Wembley'de Kıta Avrupa'sından herhangi bir takıma henüz maç kaybetmemişti. Bu maç da muhtemelen, Avrupa futbolunda kendini yeni yeni göstermeye başlayan ufak bir ülkenin 3-0, 4-0 hatta belki 5-0 mağlup edilmesiyle sonuçlanacaktı. Macarlar Puşkaş'a aynı zamanda bir ordu mensubu olmasından dolayı "Koşan Binbaşı" diyorlardı. Macar ordusunda yer alan bir adam nasıl olur da gelip bizim Wembley'de mağlup olmamızı sağlayan bir oyun ortaya koyabilirdi ki? Ancak öyle bir oynadılar ki, teknik dehaları ve uyguladıkları sistem üzerindeki uzmanlıkları 90 dakika sonrasında bizim WM sistemimizin çöpe gitmesine neden oldu. Maçın yarattığı etki çok büyüktü. Sadece benim değil bütün İngilizlerin üzerinde… Tek bir maç bütün zihniyetimizin değişmesini sağladı. Bu takımı Wembley'de dağıtacağımızı düşünmüştük çünkü bizler bu oyunun ustalarıydık, onlarsa en fazla çırak… Meğer tam tersiymiş!"

Maçın ardından İngilizler, "yenilen pehlivanın güreşe doymaması" deyimini haklı çıkarırcasına, bir rövanş karşılaşması oynanması talebinde bulunmuşlardı. Lâkin talebin kabul görmesi üzerine altı ay sonra Budapeşte'nin Nep Stadı'nda oynanan maç, İngilizler adına skor açısından öncekine göre çok daha feci olacak ve Macarlar 7-1'lik göz kamaştırıcı bir galibiyete imza atacaktı. Bu skor aynı zamanda İngiltere Millî Takımı'nın tarihinde aldığı en farklı mağlubiyetti ve günümüzde de bu özelliğini korumakta...

Macaristan-4.jpg
Rüyaların kâbusa dönüşmesi


Özellikle İngiltere karşısında aldıkları olağanüstü galibiyetlerin de futbol kamuoyunda yarattığı hayranlık neticesinde 1954'teki Dünya Kupası'na mutlak favori olarak giden Macarlar, İsviçre'deki turnuvaya da bu görüşleri destekler nitelikte çarpıcı skorlar elde ederek başlamışlardı. İlk maçında Güney Kore karşısında kupanın o ana kadarki gol rekorunu kırarak 9-0 galip gelen Altın Takım, bir sonraki maçındaysa Batı Almanya'yı 8-3'le bozguna uğratıyor ve İngilizlerden sonra Almanların da tarihlerinde gördükleri en ağır yenilginin müsebbibi oluyordu.

Çeyrek finalde futbol dünyasının bir başka devi Brezilya'yı, üstelik de sakat olan en önemli oyuncusu Puşkaş'ın yokluğuna karşın dört golle geçen Macarlar, final öncesindeki son virajı da, son dünya şampiyonu Uruguay'ı dört golle devirerek dönmüşlerdi. Finale gelene kadar oynanan dört maçta tam 25 gol atmaları, üstelik bu gol sağanağının Batı Almanya, Brezilya ve Uruguay gibi önemli takımlara karşı da herhangi bir dinme emaresi göstermemesi, hemen herkesin final maçının bir formaliteye dönüşeceğini düşünmesine yol açmıştı. Üstelik Macarların finalde karşılaşacakları takım da henüz üç hafta öncesinde filelerine sekiz gol bıraktıkları Almanlardı.

Bern'deki finalin ilk dakikaları, bu görüşü haklı çıkarır cinstendi. Hatta Wankdorf Stadı'nın tribünlerinde yer alan on binler, daha sekizinci dakika dolmak üzereyken tabelada 2-0'lık Macaristan üstünlüğünün yazdığı gördüklerinde yeni bir tarihi fark beklemeye başlamışlardı. Fakat sonrasında futbol tarihinin belki de en büyük mucizelerinden biri gerçekleşti ve Batı Almanya, kalesini gole kapadığı gibi üç kez de Macaristan kalecisi Grosics'i avlayarak 3-2'lik galibiyete, dolayısıyla da dünya şampiyonluğuna uzandı. Macaristan ise 1938'den sonra bir kez daha dünya ikinciliğiyle yetinmek zorunda kalmıştı. Üstelik bu kez, belki de tarihin görüp görebileceği en görkemli dünya ikincisi de olmuşlardı, ama tüm bunlar elbette ki kaçan balığın büyüklüğünü gizlemeye yetmeyen tesellilerdi.

Macaristan-5.jpg
Sonun başlangıcı


Yine de Macaristan, yaşadığı bu büyük hayal kırıklığının ardından toparlanmakta gecikmedi. 32 maçlık yenilmezlik serisinin bittiği 1954 Dünya Kupası finali sonrasında oynadıkları ilk 18 maçın sadece üçünde berabere kalırken 15 galibiyet aldılar, 74 gol atıp 22 gol yediler. Macaristan'ın bu ikinci önemli serisiyse özel bir maçta, beklenmedik bir rakip, Türkiye karşısında son bulacaktı. 19 Şubat 1956 tarihinde Dolmabahçe Stadı'nda oynanan maçta ikisi Lefter'den, biri de Metin Oktay'dan gelen gollere sadece Puşkaş'tan tek bir cevap gelince ay-yıldızlılar 3-1'lik galibiyete uzanmayı başarmıştı.

Macaristan, aldığı bu mağlubiyetle bir daha eskisi gibi uzun bir yenilmezlik serisi yakalayamayacaktı. O maça kadar oynadığı 51 maçta 43 galibiyet, 7 beraberlik ve tek bir mağlubiyet alan Macaristan, bu maçın ardından oynadığı dört maçınsa ikisini kaybederken ikisindeyse berabere kalacaktı.

1664345950875.png

Dünya Rekoru : (4 Haziran 1950 - 19 Şubat 1956) 42 zafer, 7 beraberlik, 1 yenilgi – %91,0 kazanma yüzdesi

Dünya Rekoru : Maç başına en az bir gol atma (73 maçta) (10 Nisan 1949 - 16 Haziran 1957).

Dünya Rekoru : 20. ve 21. yüzyıllarda yenilmeyen en uzun süre: 4 yıl 1 ay (4 Haziran 1950 - 4 Temmuz 1954).

Dünya Rekoru : Aynı milli takımda ortaklaşa atılan en fazla gol (159 gol) (Ferenc Puskás & Sándor Kocsis)

Dünya Rekoru : Milli takımlar için Elo derecelendirme sistemi kullanılarak, spor tarihinde elde edilen en yüksek derece: 30 Haziran 1954'te 2230 puan

Dünya Kupası Rekoru : Tek bir Dünya Kupası turnuvasında 27 gol atıldı.

Dünya Kupası Rekoru : Tek bir Dünya Kupası turnuvasında maç başına 5.4 gol.

Dünya Kupası Rekoru : Tek bir Dünya Kupası turnuvasında bireysel gol atmak için maç başına ortalama 2,2 gol (Sándor Kocsis 5 maçta 11 gol).

Dünya Kupası Rekoru : Bir Dünya Kupası turnuva maçında şimdiye kadar kaydedilen en gollü zafer (Macaristan 9, Güney Kore 0 - 17 Temmuz 1954).

*******:
Bir Dünya Kupası turnuvasında, son iki turnuvasında Dünya Kupası şampiyonu olmuş Uruguay'ı yenen ilk milli takım (Macaristan 4, Uruguay 2, yarı final — 30 Temmuz 1954).

*******:
Sándor Kocsis, bir Dünya Kupası turnuvasında iki kez hat trick yapan ilk oyuncu (Macaristan 8, Batı Almanya 3 – 20 Temmuz 1954 ve Macaristan 9, Güney Kore 0 – 17 Temmuz 1954).

*******: 20th Century Rekoru : Macaristan teknik direktörü Gusztáv Sebes, 30 maçta %82,58 (49 galibiyet, 11, beraberlik, 6 mağlubiyet) ile maç başına en yüksek galibiyet oranına sahip. Brezilya efsanesi Vicente Feola (1955–1966), 81.25 (46 galibiyet, 12 beraberlik, 6 mağlubiyet) ile en yüksek ikinci takımın sahibi.

*******: 20. Yüzyıl Rekoru : En Uluslararası Goller: Ferenc Puskas (84 gol).

*******:
1863'te federasyon futbolunun kodlanmasından bu yana İngiltere'yi kendi evinde yenen Britanya Adaları dışından ilk milli takım, 90 yıllık bir süre (Macaristan 6, İngiltere 3, 25 Kasım 1953).

*******: Uruguay'ı mağlup eden ilk Güney Amerika olmayan milli takım (Macaristan 4, Uruguay 2, yarı final — 30 Temmuz 1954), 26 Mayıs 1924'ten itibaren Güney Amerika dışı rekabete karşı 17 maçlık Uruguay yenilmezlik serisini bitirdi.

*******:
Sovyetler Birliği'ni evinde yenen ilk ulusal taraf (Macaristan 1, Sovyetler Birliği 0 – 23 Eylül 1956).

*******:
Uluslararası turnuvalarda atılan en fazla gol atan oyuncu sıralamasında için 1. ve 2. aynı anda sahip tarihteki ilk milli takım (Ferenc Puskás 84 gol, Sándor Kocsis 75 gol)

Ayrıca: > türkiye-macaristan maçı (19 Şubat 1956)
 
Son düzenleme:
Üst Alt