Cevap: 4 Büyük Takımla Görüşmeler Sürüyor
Bunlardan biri de hiç şüphesiz yerli kalitesinin arttırmak. Ki bu sezon başarı yakalansa bile yönetimin hedefinde sezon sonuna doğru bu hamleyi yapmak vardı. Artık bunu mümkün olabildiğince öne çekmek şart oldu. Özellikle transfer hususunda yapılacak ilk iş bu olmalı. Nitekim yabancı sınırlamasından dolayı öncelikle ihtiyaç olan bölgelerin ilk önce Türk seçeneklerle doldurulması, kalan bölgeler üzerinden yabancı transferin değerlendirilmesi, transfer politikasının iyi bir hedefe ulaşması için öncelikli kriterlerden biri olmalı. Oturup, şunun gitmesi, bunun kalması diye tartışmaya gerek yok. Gönderilecekler tartışılmadan önce alabileceklerine bakacaksın. Ki aldıktan sonra, elindekileri göndermek için daha rahat davranabilesin. Sağda solda hikâyeleri gelişen ve Galatasaray’la haber satırlarında gelişen çok oyuncu var, ama konumuz onlardan biri değil.
Yerli kalitesini arttırırken, bu revizyonu yaparken elbette önemli olan takıma kazandırılacak oyuncuların yaşı olacaktır. Yıllardır belki de taraftarı kahreden husus bu oldu. 24–25 yaşındaki oyuncuların yeni Hakan Şükür’dür, yeni Arda Turan’dır diye lanse edilip takıma kazandırılması, sözleşmesi bitiyor diye ömrü hayatında şampiyonluğa oynamış takımlarda oynamayan 28’ine 30’una dayanan oyuncuların farklı meziyetleri varmış gibi gösterilip kurtarıcı ilan edilmesi sinirini bozdu taraftarın. Belki de iki üç sene önce, en azından stad bitene kadar bazı tasarrufların yapılacağı, bu süreçte daha çok alt yapıdan oyuncularla yola devam edileceği açıklansa, hem taraftar bu kadar tepki göstermez, hem bundan daha kötü durumda olunmaz, hem de belki de içlerinden bir yada ikisini gerçekten iyi bir oyuncu olarak takıma kazandırma şansına sahip olacaktık. Bir yada iki iyidir diyorum, çünkü dünya üzerinde (Barcelona hariç) kabul edilen ama yazılı olmayan belli başlı kurallardan biri de, her sene takıma bir alt yapı oyuncusunun ilk 11 ya da iyi bir alternatif olarak kazandırılmasının bile çok iyi bir kazanç olduğunu söyler.
Benim futbol hikâyelerinin gelişimine en çok üzüldüğüm, altyapıdan Galatasaray’a kazandırılma aşamasına gelmişken yolları ayrılan oyunculardan biridir Ferhat Öztorun. Belki gönderilmese, şu aşamada belki çok üst düzey değil ama en azından takım ihtiyaçlarını karşılayabilecek yerli statüsünde bir bek sahibi olacaktık. 23-24 yaşına gelene kadarda, iyi bir tecrübeye sahip olması da onun ileriki yıllarda verebileceklerini arttırma şansına sahip olması anlamına da gelecekti. Ferhat Öztorun değil ama onunla aynı tarz bir oyuncudan bahsedeceğiz. Takıma kazandırılması ve Ferhat Öztorun’un sahip olamadığı şansa sahip olarak, iki sene içerisinde belki 8-9 sene rahatlıkla o bölgenin ihtiyaçlarını giderebilecek bir oyuncu haline gelmesini umduğum Özgür Çek’ten.
vet, İstanbul’un diğer kanadında yetişti Özgür. Kendisiyle ilk tanışmam, Antalya’da düzenlenen U-17 Gençler Şampiyonasında olmuştu. Aslında amacım, turnuva öncesi dikkat çekmesi olası oyuncuları izlemektir. Mesela Aleksic olsun, Yannis Tafer olsun, Gökhan Töre olsun. Ancak turnuva ilerledikçe daha fazla yetenek tanıma, özellikle Türk Milli Takımında o dönem kuşağı hakkında çok fazla bilgi sahibi olmak şansına eriştim. Mesela Batuhan Karadeniz’in çok yetenekli olmasına rağmen, mental nedenlerden dolayı asla iyi bir oyuncu olamayacağı, o gün saha içindeki tavırlarından net anlaşılıyordu. Gökhan Töre’nin özellikle son tercihleri konusunda eğitilirse doğru ellerde çok iyi bir yıldız olabileceği kanısı o günlerde netleşmişti kafamda. Hala benimsediğim, Emrah Yollu’nun Bülent Korkmaz’ın yerini alabileceği fikri, hele hele Hollanda maçında kendisinden hem vucüt hem boy olarak iki gömlek üstün bir oyuncuyu sahadan sildiği maçta ciddi ciddi gelişmişti. Emre Çolak’ın takım oyunu ve fiziksel yetenekleri konusunda ciddi eksikliklerin bulunduğu apaçık görülüyordu. Hala öyle. İsmi bizimle geçen Eren Albayrak iyi izlenimler bırakmıştı. İyi izlenim bırakanlardan biri de Özgür Çek’ti. Ki turnuvanın bence bu sıralar yavaş yavaş Lyon’da şans bulmaya başlayan Timothee Kolodziejczak ile birlikte en iyi sol bekiydi.
Aslına bakarsanız, ilk aşamada Fenerbahçe alt yapısından yetişmiş olmasını onun şanssızlığı olarak görüyordum. Fenerbahçe gibi bir takımda alt yapıdan gelerek forma şansınız çok zordur. Bunu son dönemlerde Aykut Kocaman ile aşmaya çalışsalar da, bu düzenin kolay kolay değişeceğini sanmıyorum. Aslında özellikle Abdülkadir Kayalı transferi esnasında onunla da profesyonel sözleşme yapılarak 5 yıllık sözleşme imzalanması kariyerinin gelişimi için umut verici bir adım olabilirdi. Bu hamle sonrasında Özer Hurmacı transferiyle Ankaraspor’a verilmesi de bir o kadar şaşırtıcı olmuştu. Ankaraspor sonrasında malum durağı Ankaragücü oldu. Bu sezon Ümit Özat tarafından Klukowski ile beraber sol kanatta değerlendirildiği, değerlendikçe de gelişmeye başladığı ve Ümit Milli Takıma da seçilme başarısı gösterdiği sezon olarak kalacak hafızasında şüphesiz. Ankaragücü’nde düzenli forma şansı bulması sonrasında Tam Saha dergisine verdiği röportajda kariyerini Fenerbahçe dönme hedefi ile sınırlamaktan ziyade forma şansı bulabileceği her takımda oynamak olarak belirlediğini, özellikle üç büyüklerde hangi takımda olursa olsun forma giymek istediğini üstüne basa basa belirtmişti.
Onu özel kılan en temel özelliği, muhakkak çok iyi kullandığı sol ayağının yanında, sağ ayağını da bir sağlak kadar iyi kullanabilmesi. Çoğu solak oyuncu için sağ ayağını sadece yürümek için kullanır derler ama Özgür bunlardan biri değil. Bu ona ofansta ayrı bir seçenek şansı tanırken, savunmada da özellikle içe kat eden oyuncuların kademesi ve savunulmasında, daha doğrusu günümüz futbolunun modern, gole giden kanat oyuncularına zayıf ayağı ile müdahale etmekte güçsüz kalan düz beklerden farklı olarak avantaj sağlıyor. Fiziksel gelişim konusunda bir türlü mesafe kat edemeyen o genç yeteneklerden ziyade, 17 yaşından beri ciddi anlamda gelişme gösterdi. Bu transferi mantıklı kılan bir diğer gerekçe de özellikle bizim yönetimin mevcut yerli transfer politikasıyla da örtüşüyor. Ankaragücü’nde yaşanan gelişmeler sonrasında serbest kalmak üzere Özgür ve bu transfer için bir bedel ödenmeyecek.
İzzet Kılıç Analizi