Şimdi;
Cana orta saha en geride kalan oyuncu, liberodur. Oyunun ofansif kısmıyla en az ilgilenen orta saha mevkisindedir. Tabi Cana merkez stoper de oynayabilmekte. Kısaca tam bir defans oyuncusu. Tabi şimdi Barcelona gibi modern futbol oynayan takımlarda, Busquets tarzı adamlar, daha çok ofansif katkıda bulunup, asist vs... daha fazla yapabiliyor. Ama bizim Cana'nın asıl amacı orta saha ile defans bloğunun arasında ki bağı kurmak bir nevi köprü vazifesi kurmaktır. Zaten bu adam bunun için alındı. Tabi Rijkaard'a uymuyordu orası ayrı.
Mustafa Sarp denen arkadaş, orta sahanın merkezinde sağ veya sol ama bizde hep sağ bölge de oynadı, görevi asist yapmak, ileriye top taşımak, rakip takımdan topu çalıp, takımı bir an da ileriye götürüp sonuca ulaştırmak. Ama tabi bunu yaparken, defansif özelliklerini de en az Cana'nın mevkisi kadar yapmak zorunda. Bir nevi ''terazi'' dengeleri aynı olmak zorunda. Defansif az olup, ofansif çok olursa veya ofansip az olup, defansif çok olursa terazinin dengesi şaşar ve o mevki çöker bol bol gol yeme tehlikesi yaşarsınız. Zaten Mustafa Sarp'da bu terazi bozuk bunu herkes biliyor. Mustafa Sarp'la, Cana aynı mevki oyuncusu demek evet komik. Çünkü tamamen iki zıt oyuncudan bahsediyoruz. Pepe ile Xabi Alonso kıyaslamak gibi diyebiliriz.
Yani şablonla gösterecek olursak;
Cana
Mustafa-xxx
Mustafa'nın yeri şablonda görünen yerdir. Yine Cana'nın yeri de şablonda görünen yerdir. Ama siz;
Mustafa-Cana-xxx
Tarzında bir oyun anlayışıyla çıkarsanız tabi ki, korkunç tablolar çıkabilir maçlar da.
Emana denen vatandaşa geldiğimiz de ise, ''AM'' diye tabir edilen, Attacking Midfielder direk ofansif orta saha oyuncusu. Ama ofansif orta saha oyuncusu diye Emana'yı bir Misimovic veya bir Diego ilan edenlere de şaşmak lazım. Emana atak oynayan, dikine oynayan bir futbolcu da olsa, çoğu maçta defansif görevlendirilmiş ve takıma defansif katkıda-zararda bulunmuş bir oyuncudur. Burada kıyaslayacaksanız Cana ile değil, daha çok mevki benzerliğinden ve oynadığı pozisyon bakımından Mustafa Sarp veya bizden giden Barış ile kıyaslamak zorundasınız. Ayhan'la da kıyaslanmaz, ben sadece anlaşılır olsun diye kült bir örnek vermiştim. Ayhan yeri geldiğinde de, oyun kurucu, yeri geldiğinde orta sahanın liberosu, yeri geldiğinde orta sahadan kanata geçebilen çok yönlü bir oyuncu. Bunu zaten çoğu maçta gördük.
Emana'yı sevmeyen birine cahil diyorsanız kabul ediyorum. Emana 31 yaşına kadar 2. lig de kaldıysa, tek sevmeyen ben değilim demek ki. Kaldı ki aşırı ağır tempolu İngiltere veya İtalya ligi gibi bir lig de değil, İspanya gibi çok yumuşak bir lig de mücadele eden bu oyuncu kesinlikle Galatasaray'da istenilen, kafa da yaratılan bir oyuncu olamaz. Sahaya diziliş de çok önemli değil. Çünkü artık saha içinde 15-20 dakikada bir diziliş ve mevkileri değişebiliyor oyuncuların. Ayhan oyuncu kurucu başladığı maçı, orta sahanın en gerisinde bitirebiliyor. Bu tamamen oyuncu ve teknik adama bağlı bir durum.
Cana
Emana-Muntari
Böyle orta saha kurup, ''süper olur yhaaaxD'' diyen arkadaşlar da, futboldan bir haber, futbol cahili diye bana laf atacaklarına, önlerine bir futbol mevkilerinin açılımlarını alıp okumaları lazım. Emana'nın 3-5 tane yaratıcı paslar atıp, dikine rakipleri geçip attığı golleri göstererek, bana kaliteli oyuncu olduğunu kanıtlayamazsını veya fikrinizi empoze edemezsiniz. Kaldı ki ben Emana kötü derken, kimseye fikrimi empoze edip, ''cahil'' vs... gibi kelimeler kullanmazken. Mustafa Sarp'ın da çok rahat 3-5 tane yaratıcı pasını bulur, rakiplerini dikine koşularla geçtiği videolar bulmak çok kolay.
O yüzden bir oyuncuyu eleştirirken veya yüceltirken, fizik ve futbol kurallarına uygun yapılanı makbuldür.