- 6 Şubat 2017
- 11.941
- 30.175
- 438
"Sevilmek Benim için Yeterli"
Nasıl da naif bir söz değil mi? Hayatının merkezine sevgi koyan biri. Karanlık bir yönü varmış gibi görünür aslında ama kendisi çok şeffaftır. Onu gizemli kılan tek şey bir çok olayda sessiz kalması. Uzun uzun mesajını alıntılarsınız like atar geçer; polemiğe çekmeye çalışırsınız umurunda olmaz. O daima inandığı şeylerin peşinden yürür.
Alpay Asma’dan bahsediyorum.
Bugün sabah birden bire adminlik görevine son verildi. Bu karar GSC’de şok etkisi yarattı. Herkes neler döndüğünü merak ediyor. Bu bilinmezlikler de dedikoduları beraberinde getiriyordu. Ben ise bu karmaşaya son vermek adına bir söyleşi teklif ettim. Kırmadı sağ olsun. Sorularıma bütün samimiyetiyle, içtenlikle cevap verdi. Yalnız şunu söylemeliyim ki onu adminlik görevinden alanlar isabetli bir karar vermiş zira Alpay Asma normal üyeliğiyle bu foruma ciddi katkılar sağlayacaktır. Onda bu ışığını görüyorum. Yeni sezonda en isabetli analizlerle bizlerle birlikte olacak. Benden söylemesi.
- Merhaba Alp Bey. Öncelikle adminlik görevinizden sonra ilk önce benimle konuştuğunuz için teşekkür ederim. 2008 yılının sonbaharında üye olmuşsunuz. Muhtemelen rüzgarlı bir gündü. O günleri biraz anlatır mısınız; GSC nasıl bir yerdi?
Aslında 2008 değil 2006 yazı diyelim biz ona. Foruma üye oluşumda en büyük pay 14 Mayıs 2006 Denizli zaferi sonrası liseden bir arkadaşımı buraya yazarken görmemdi. Onun vasıtası ile buraya üye oldum. Forum girişinde Barcelona ve Galatasaray marşları çalıyordu. Oğuz Serdar diye garip bir admin vardı.

Neyse konuya geri dönelim. Üye olduktan sonra, yaklaşık 1 sene kadar fazla aktif olamadım. İnternetim yoktu, pek cafelerde de takılan biri değildim. Üniversiteyi kazanmam ile birlikte 2007 senesinde daha fazla okumaya ve daha sık yazmaya başladım.
- Peki adminliğe geçiş süreciniz nasıl oldu?
Admin olmanın zerre aklımdan geçmediği bir sürecin sonu diyelim biz ona. Zira 2006'dan beri üye olduğum bir yerdi ve son 5 senesi nerede ise günün 7-8 saatini burada geçiriyordum. Yöneticiliği de hep angarya olarak gördüğüm için istememiştim o döneme kadar. Şimdi tam hatırlamıyorum ama 4 sene kadar önceydi sanırım. O dönem forumda Terim-Aysal çekişmesi vardı. Samimi olduğum 1-2 kişinin gazı ile goygoyuna “beni de alın” diye yazdım. Baktım olur aslında, “cidden istiyor musun” diye sordular. Sonra forumda ki üyeler de gazı verince gireyim bari dedim, nasıl olsa bırakırız.

İlk başta işsizliğin de verdiği güce dayanarak baya iyi çalıştım. Portala sürekli konular açıyordum. Şimdi ki gibi ASMA Haber Ajansı tarzı değil, bayağı okuyup çeviri falan da yapıyordum. Herhalde adam gibi çalıştığım tek dönemdi.

Sonra forumda, fikir ayrılığına neden olan bir kırılma yaşandı. O dönem ben moderatörüm. Nerede ise bütün yönetim forumu bırakınca, ben de zaten çok da hevesli değilim, onu bahane ederek bırakayım dedim. Tek bırakmayan Murhan'dı bu arada.

“Herkes gider biz kalırız” demişti reis.

- Peki sonra nasıl geri döndünüz?
Forumda özgül ağırlığı olan birçok üye olay sonrası, dağılınca forumun durumu sıkıntıya girdi. O sıra Keramettin admin'den aldığım PM ile tekrar döndüm. Çünkü yönetici kalmamıştı nerdeyse forumda. Sonrasında süper moderatör yaptılar. Süper moderatör olduktan sonra da bir süre iyi işler yaptık, ama çok uzun sürmedi bu.
Adminliğe ise belki de en az çalıştığım dönem @Keramettin TANRIVERDİ'nin tavsiyesi ile girdim herhalde. Sonradan çok pişman oldu tabi...

“Bir ortamda, birçok kişi vardır, herkes eşittir ama bazıları daha çok eşittir.”
- GSC’yi takip ettiğim günden beri enteresan olaylara şahit oldum. Üyeler arasında derin GSC olduğu söyleniyor daima. Gerçekten böyle bir şey var mı, yoksa üyelerin kafasında yarattığı bir şey mi bu?
Derin GSC muhabbetinin kendisi bile oldukça derin desem... Bir ortamda, birçok kişi vardır, herkes eşittir ama bazıları daha çok eşittir.

Derin GSC diye bir teşkilat var mı bilmiyorum. En azından varsa da benim de haberim yok. Ama bir refleks olduğu kesin. Dönem dönem hep takılmalar, yüklenmeler olmuştur. Çok da şey yapmamak lazım yani. Başımızı derde sokmayalım sonra. Neyse ne diyordum. Konuşursam yer yerinden oynar

- Peki adminlikten ayrılışınız nasıl gerçekleşti? 16 temmuz sabahı birdenbire adminlik yetkileriniz alınmış. Bu sürece nasıl gelindi? Siz mi istediniz yoksa zorlandırıldınız mı?
Valla bir halt anlamadım ben. Sabah geldim başlığım uplanmış. Fişim çekildi birden.
İşin şakası zorlama falan yok. Zaten 1.5 yıldır fiilen bir katkım olmadı. Ben de demiştim bırakayım diye. Onlar da benim bırakmamı beklemişler. Ben de onlar beni ne zaman alacaklar diye bekliyordum. Bu sabah şafak operasyonu ile alındık görevden sonrasında. 
“Cins olmasak zaten burada ne işimiz olur gerçi. Hepimiz değişik adamlarız, bunu kabul edelim. “


“Cins olmasak zaten burada ne işimiz olur gerçi. Hepimiz değişik adamlarız, bunu kabul edelim. “
- Ben şunu da çok merak ediyorum. Keramettin TANRIVERDİ ile tuhaf bir ilişkiniz var. Adamın işi gücü birilerine bulaşmak. Onun baskılarına karşı sessiz kalma nedeniniz nedir?
Tuhaflık içinde bir denge var aslında. Tuhaf olmasa zaten ortada bir ilişki olmazdı. Bizim daha önce de dediğim gibi sevgisizlik, ama saygı üzerine kurulu garip bir arkadaşlığımız var. Keramettin'e niye mi laf etmiyorum.

Adam gerçek hayatta da yüzüme aynılarını söylüyor zaten. O yüzden baskı olarak görmüyorum dediklerini. Ha bazen kantarın topuzunu kaçırıyor,onu da söylüyorum o zaman. Haklı olduğu mevzular da var. Biraz cins bir adamım. Takıntılı diyelim. Onun da takıntısı, takıntılı olanlar üzerine.

Cins olmasak zaten burada ne işimiz olur gerçi. Hepimiz değişik adamlarız, bunu kabul edelim.

- GSE rütbesine getirildiniz. Bundan sonra neler yapacaksınız? Nasıl bir yol haritası izleyeceksiniz? Kırgınlığınız var mı?
Açıkçası çok düşünmedim. Daha önce ne yapıyorsam, onu yapmaya devam edeceğim herhalde. Kimine göre 'kafa açacağım', kimine göre yorum yapacağım, kimi beğenecek, kimi uyuz olacak.
Kırgınlık tabi ki yok... Pardon bir tane var. Ulan 1 senedir neyi beklediniz bu kadar ,görevden almak için. Zamanlaması da manidar oldu. Sanırım demokrasi şehidi olduk.

- Forum hayatınızda unutamıyorum dediğiniz bir anınız var mı?
O kadar çok var ki seçemem kolay kolay. Sneijder'in geldiği nöbet. Gelen futbolcuların uçaklarını radardan takip etmemiz. Aysel'in ojeleri, Hayri'nin FUN WİTH HC başlığında yaşananlar ve dönen muhabbet... Eurovision yarışmalarında dönen goy goylar. Olumsuz manada da yaşadığımız şeyler olmuştur illa ki ama ben hep olumlular ile hatırlamak istiyorum burayı. Zira hayat yeteri kadar sıkıcı, burası da benim terapi alanım gibi bir yer. Kendimi unuttuğum tek yer diyebilirim. Yöneticilikte geri planda kalma sebebim de belki de bu. Sorumluluk alman gerekince aldığın zevk azalıyor. Ben burayı rahatlamak için kullanıyordum.
- Size katılıyorum. Gerçekten terapi gibi bir yer. Peki Yöneticilikteki unutamadığınız bir anı?
Çok net herkesin yönetimi bıraktığı gün MURHAN'ın ''Herkes gider biz kalırız'' çıkışı. Kendi adıma da PORTALI OLMAYAN FORUMUN 3 SENE BOYUNCA PORTAL KOORDİNATÖRÜ olmam herhalde.

"Çok seslilik toplumumuzda pek yok"
- Biraz da yönetimi konuşalım. İnsanlar bunu çok merak ediyor. Yönetim ortamı nasıl, alınan kararlarda süreç nasıl işliyor, kim ne konumda?
Yöneticiliği bırakıp her işi beğenmeyen, kendi dönemini övenlerden olmak istemem. Zira ülke de hep bu ego var. Siyasi gelir, öncesini çekiştirir. Siyasi gider, kendi dönemini över. Her şey mükemmel zaten olamaz. Sonuçta bu bir insan işi. Ve içinde karar barındıran her süreç de sıkıntılıdır. Kimi zaman idare etmek zorunda kalıyorsun. Kimi zaman sert karar almak. (Hoş ben çok karar almadım ya neyse

Soruya dönersek, yönetim ile ilgili ise diyebileceğim, geldiğimde daha hareketli bir ortam vardı. Gitgide, forumda ki canlılığın azalmasına paralel, yönetimde de enerji düştü. İçerik vs geriye gitti. Daha fazla goy goy üzerinden muhabbet dönmeye başladı. Forumda bir dönem mesela capslerden geçilmiyordu. Ben bayağı eğleniyordum açıkçası o dönem. Ama sonrasında yasaklanması yönünde karar alındı ve uymaya çalıştım. Buradan varmak istediğim kararlar kişisel değil uzlaşı ile alınıyor. Belirli bir hiyerarşi illa ki var. Mükemmel mi dersen? Hayır derim.
İlk yönetici olduğum döneme gelirsek, eleştirim şu yönde olur. Kişisel fikirler yüzünden, haksızlıkların olduğunu düşündüğüm bir dönemdi. Terim&Aysal çatışması, o dönem ki yönetimin biraz taraflı olduğuna katılmam vs... Yine siyaset serbest iken, bir takım sıkıntılar oldu bana göre. Görüşü ne olursa olsun, sıkıntı yaratacak ifadeler kullanılmadıkça beyan hakkının olduğuna inanan biriyim. Çok seslilik toplumumuzda pek yok. Yine de, burada ona kıyasla daha fazla olduğu kesin.
Süreçler nasıl işliyora gelince, çetrefilli konular genelde adminlere bırakılır. Moderatörler daha çok angarya görülen işleri yapar. Süper Moderatörler de adminliğe giriş 101 kontenjanından hem içerik hem de cezai işlere katkıda bulunur. Adminlik aslında en rahatı denebilir. Çünkü sadece konuya girip 1 ay atın, uyarın yazıyorsun. Ara sıra da organizasyon işleri oluyor. Arşiv işleri vs... Tabi bu her admin için geçerli değil. Adminlerin de admini var. Sahip ile görüşmeleri, yazışmaları vs yapan.
- Yöneticilik döneminde her işten kaçtığın söyleniyor bu doğru mu vs denilebilir
Buna katılırım. Zor gördüm mü kaçan biriyim çünkü. Bir karar alman gerekiyor bazen. Kararı aldığında aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık. Biraz denge işi yöneticilik. Ben kendim dengeli karar veremiyorum ki çoğu zaman. Yakın hissettiğin kişiler de var illa ki forumda. Adil olmak şart. Karar alırken zorlanan biriyim zaten. Şöyle yapsak torpil olur mu, bunu yapsam haksızlık olur mu diye düşünürken, diğerleri çoktan karar vermiş oluyordu genelde. Yalan değil işime de geliyordu. Hata yapmaktan çok korkarım. Bu da beni geriyordu. Foruma moderatör olduğunda, sadece konu açıyorsun. Yükseldikçe iş karar vermeye geliyor. Karar vermek, emin olun konu açmaktan çok daha zor. Kimisi çok rahat yapar bunu. Ben de öyle değil. Buna takıntı deyin isterseniz ama, başlığı görüp, okuyup ne yapsam diye düşünürken uyuyamadığım bile olmuştur.
"Sevilmek Benim için Yeterli"
- Boş zamanlarında Alpay Asma neler yapıyor? Nelerden hoşlanır?
Çok büyük beklentilerim yoktur genelde. Samimi bir ortamda muhabbet edebilmek, sevilmek benim için yeterli. Tek başıma kalmaktan nefret ederim. Yalnızken depresif oluyorum genelde. Toplum içinde olunca kendimi daha rahat hissediyorum. Eurovision'dan anlayabileceğiniz gibi müzik benim için en büyük zevklerden biri. Dinlemekten oldukça hoşlanıyorum. Genelde 70s ve 60s retro parçalar, jazz, soul, ve rock hoşuma gidiyor.
Sosyal aktivite olarak muhabbet dışında çok vaktim olmuyor. Haftanın 2 günü genelde görüşüyorum arkadaş gruplarım ile. Biri zaten buradan. Hepsi iyi ki varlar. Ara sıra tiyatroya giderim. Gece hayatı, alkol vs çok aram yok. Olmazsa olmazlar samimiyet, paylaşmak ve saygı.
- Nerelerde takılmayı sever?
Yukarıda cevabı var aslında. Sokakları seviyorum. Kapalı mekanlar çok hoşuma gitmiyor. Muhabbetin koyu olduğu bir çaycı, bir evin balkonu benim için ideal.
- En sevdiğiniz en sevmediğiniz üye
Sevmediğim üye diye bir şey yok. Anlaşamadığımız zaman genelde uzak dururum. Sevmeme, öfkelenme gibi kavramlara forum üzerinden karar vermek basit bana göre. Burada vakit geçirmekten hoşlandığım insanlar var. Gerçek hayatımda görüştüğüm ekip haricinde, forum içinden Hayri, Serkan, Uğur, Erman Abi, Mehmet Abi, Arda Abi ve şu an aramızda olmasalar da Ozan ile Ayberk Abi'ler muhabbetinden keyif aldığım kişiler.
- Galatasaraylı olmasaydınız hangi takımı tutmak isterdiniz.
Galatasaray'lı olmasam sanırım hayatımın akışı bambaşka olurdu. Bunun ihtimalini bile düşünmedim desem yeridir. Büyük ihtimal futboldan nefret ederdim. Futbol'u Galatasaray üzerinden anlamlandırdım ben hep. Futbol değil Galatasaray fanatiğiyim.
- En sevdiğiniz sanatçı?
Çok var birini seçmek zor. Yenileri pek beğenemiyorum. Sözlerinde mana olmayan sabun köpüğü işler üretiliyor bana göre. Eskilerden Janis Joplin, Jimmy Page, Cem Karaca ilk aklıma gelenler.
- En son okuduğunuz kitap?
En büyük eksiklerimden ve kendim ile ilgili rahatsızlıklarımdan biri bu mesele. Son yıllarda oldukça azaldı okuduğum kitap sayısı. İşim gereği sürekli makale okuduğum için genelde eve geçince pek vakit ayıramıyorum kitaplara. Soruya dönecek olursak, en son Kafka'dan Dönüşüm'ü okudum.
- Sizi etkileyen söz?
Çok düşünmedim açıkçası bunu. Kolay karar verebilen biri değilim pek ama, ülkemizin şu an ki durumunu da düşünürsek anmak istediğim söz:
Atatürk'ün
''Bir ulusun asker ordusu ne kadar güçlü olursa olsun, kazandığı zafer ne kadar yüce olursa olsun, bir ulus ilim ordusuna sahip değilse, savaş meydanlarında kazanılmış zaferlerin sonu olacaktır. Bu nedenle bir an önce büyük, mükemmel bir ilim ordusuna sahip olma zorunluluğu vardır. ''
sözüdür. Zira 100 yıldır gerçekleştiremediğimiz bir dönüşüm var ortada. Maalesef demokrasiyi temele oturtacak ilim dönüşümünü gerçekleştiremediğimiz için bugün 2. sınıf demokrasi ve ekonomik koşullara muhtaç durumdayız.
- Kaç eurovision'da şike yaptın?
Zehirli ok hae. Masum değiliz hiç birimiz diyeyim. Gökhan Kim üzerinden ESC'ye çekilen operasyondan haberim vardı. İstemeye istemeye deşifre etmedim o dönem. Derin GSC diyelim. Bunun dışında, iki yarışmada (20'li yarışmalarda) şarkılarımdan haberi olan iki kişi vardı. Çünkü şarkıları istişare yaparak seçmiştik. Anlaşılmasın diye çok yüksek puanlar vermedik birbirimize, şarkılar güzel olmasına rağmen. Niye yaptın, sonra ne oldu diye sormayın. Saçma sapan şeyler yaşandı çünkü devamında. Kısaca 1 tane 2. liğimde şaibe vardır.
- Şu an 3 üye tek kararınla forumdan gidecek olsa kimlerin gitmesi yönünde karar verirdin?
Okurken beni yoranlar var. Polemikler ile ilgili değil ama Uğur ve Sinan bunlardan ikisi. Birinin ismi bende kalsın.
- Hayatında dediğin en büyük keşke nedir?
Daha kararlı durabilmek isterdim bazı olaylar karşısında. Net duruş sergileyemediğimi düşündüğüm anlar oluyor. Bir de yerinde cevap verip, yerinde susabilmek. Zamanlama konusunda sıkıntılarım var.
- Hakkınızda sözlükten çıkmıyor söylentisi var?
Bizzat sn.Keramettin Tanrıverdi tarafından fişimin çekilmesi için uydurulmuş bir sebeptir. Doğrusu forum ve sözlükten çıkmıyorum. Maksadımız Galatasaray şeklinde revize edelim.
- Hangi sözlük ve neden? Sözlükte amaç birşeyleri tanımlamak mı? Kız düşürmek mi?
Ekşi ile Galatasaraysözlük. Birinden yazmadığım için şutlandım. Kız düşürmek için sözlükte takılmam herhalde.

- Görevi bıraktınız mı yoksa bırakıldınız mı ? Santaj söz konusu mu kaset felan
Yeteri kadar açık olmuştur herhalde.
Bu işte murhanin parmagi olamaz mı ?? Geçen gün biri adminligi birakirsa admin olacak diye sayikliyordu
Murhan ancak forum bir gün kapanırsa son gün admin olur. Bence boşuna heveslenmesin.
Pembe sakallı olayını foruma sızdıran arkadaş ile ilgili herhangi bir tasarrufun olacak mı?
Kendisinin cezai ehliyeti yok. Yaş haddinden yırttı kerkenez.
Kilyostaki villanızda 3 belaruslu güzelle gününüzü gün ettiğiniz doğru mudur , aileniz eve erken gelince gördükleri manzara karşısında nasıl tepki göstermiştir?
Özel hayatım ile ilgili çok konuşmak istemiyorum. Yaşandı ve bitti diyelim. Çok sevdiğim bir laf ile bitirmek isterim bu tartışmayı.
- Gelecek yıl Moutinho'nun Başakşehir'e gideceğini iddaa etmiştin, pişman mısın?
Hayır.
- Forumdaki Beşiktaş taraftarı arkadaşın olduğu söyleniyor, kod adı BEY iyimiş, kim bu BEY?
Burak Erdim Yiğit. Foruma beni üye yapan kişidir. Külliyen yalan.
- Vur(dur)ucu tim namı diğer "AMM" hakkındaki düşüncelerin nedir?
Ancak kendilerini vururlar. Laf çok icraat görmedik daha.
- Mustafa Kaya - Keramettin TANRIVERDİ kapışmasında hangi tarafı haklı buluyorsun?
Sn. Kaya'nın üzerine çok fazla gidiliyor diyeyim.
- Erman Türker mi? Mehmet Arslaner mi?
Ayırmak istemem. İkisini ikili olarak değerlendiriyorum.
- Serkan Şafak mı? Sarper Yıldırım mı?
Fikrimi beyan edersem 3. Dünya harbi çıkar. Ben bu topa girmem.
- Uğur Güzel mi? Sinan Bilgin mi?
Sinan Bilgin. O daha vefalı.
- Ozan Tufan mı? Badou N'diaye mi?
Badou kim Ozan Tufan'da mı oynuyor.
- Selçuk İnan mı, Tolga Ciğerci mi?
Selçuk tabi ki. Tolga = Barış Özbek
Son olarak
A? G? or M?
Tabi ki 'M'. Aksini iddia eden ile muhattap olmam.