Sanıl Sarıalioğlu-Yenişafak
Treni kaçırma Denizli
Ne demişti Denizli: “Beraberlik bir kere iyi sonuçtur. O da son maçta seni şampiyon yapıyorsa.” Şimdi soruyorum, Beşiktaş Kadıköy'de kazanmak için mi yoksa, beraberlik bizim için iyidir mantalitesiyle mi oynadı? Kafanızı boşuna yormayın. Denizli'nin on biri ve sonradan yaptığı değişiklikler tamamen ve tamamen korku senaryosuydu. Beraberliğe bayılarak Kadıköy'e gittiği çok açık ve net olarak belliydi. “Kendim ettim kendim buldum” diye bir şarkı var ya işte aynen öyle oldu. Denizli rüzgar ekti, fırtına biçti.
Mustafa Hoca durmadan “Şampiyon olacağız, şampiyon olacağız. 26. haftadan sonra iki takım kopacak” diyor. Böylesine puan hovardası bir takım nasıl şampiyon olur. Ligin kalbur üstü takımları karşısında Beşiktaş'ın eli ayağı tutmuyor. Sivas, Kayseri, Fenerbahçe maçlarından çıkarılan sadece 1 puan.
Mustafa Hoca, Fenerbahçe maçı ile ilgili eleştirilere çok sinirlendi. “Maçtan sonra ve skora bakarak ahkam kesmek kolaydır” dedi. Sevgili hocam, en azından ben kendim için konuşayım. Maçtan önce Lig TV'nin canlı yayın yorumcusu olarak daha kadrolar elimize geldiğinde şaşkınlığımı ve kadro yanlışlığını altını çizerek dile getirdim. Holosko ve Bobo'nun oynatılmayışını eleştirdim.
Beşiktaş, Denizli ile 7 maçta 10 puan kaybetti. Lafla peynir gemisi yürümez. İcraat çok kötü. “Olsun efendim siz işin sonuna bakın” gibi laflara da kimse itibar etmez. Beşiktaş şu anda mükemmel bir puan avantajına sahip olacakken, Galatasaray ve Fenerbahçe ile aynı duruma geldi. Rakipleri bu denli puan kaybetmeseydi Kartal şimdi arkadan nal toplayacaktı. Bu iş böyle devam ederse Beşiktaş 26. haftaya bayrak çekerek girer. Herkes bu gerçeği görerek adımlarını atmak zorunda. Daha sonra saç baş yolmak bir işe yaramaz. Tren kaçar gider.
Güiza'nın gözyaşları
Bu Güiza'nın suratı içimi parçalıyor. Ağlamaklı bir yüz. Dertli mi dertli. Hüzünlü mü hüzünlü. Hayattan bıkmış gibi. Acıların çocuğu. Beşiktaş'a mükemmel bir gol attı, adamın yüzünden düşen yine bin parça. Herhalde eski kaçırdığı golleri kafasından çıkaramıyor. İspanya gol kralının şu acınası haline bir bakın hele.
Beşiktaş maçında iki metreden kaçırdığı golden sonra bir fotoğrafı var ki adamı öldürür. Kale direğine başını yaslamış, iki eliyle de yapışmış, alnında kırışıklar, ekşimik bir surat. Bugüne kadar Güiza için “Yardım almıyor, yanına kimse yaklaşmıyor” gibi laflar ediyordum. Artık vazgeçtim. Güiza bu ruh haliyle yanında beş yardımcı da olsa nafile. İçine korku girmiş bir kere. Güiza'ya gerekli olan psikolojik destek. Bu aşamada Aragones'e ve futbolcu arkadaşlarına da büyük görev düşüyor.
Güiza'nın golcü olduğu gerçek. Yetenek birden bire kaybolmaz. Golcülerin zaman zaman böyle duraklamasının nedeni, özgüven azalmasıdır... Ve bir de elbette yeni ortam yeni koşullar yeni yüzlere alışmak, uyum sağlamak da hiç kolay değil.
Güiza şu anda geçiş döneminde. Çok kısa sürede İspanya'daki görüntüsünü yakalar ve tribünleri yine golleriyle ayağa kaldırır.
Derbiden inciler
Beşiktaş Asbaşkanı Kenan Öner “Hakemler aleyhimize ince kararlar veriyor” diye dert yandı.
--- İncesi Bünyamin Gezer'in yaptığı ise kalını nasıldır, doğrusu çok merak ediyorum.
Denizli “Fenerbahçe'yi önce durdurup sonra vuracaktık. İkinci yarıda silahlarımızı (Bobo, Holosko) sahaya sokacaktık. 10 kişi kalmamız bunu geciktirdi” savunmasını yaptı.
--- Evet hocam, silahlarınız elinizde patladı.
Aragones, Kazım'a “Yerimde olsan bu halinle kendini oynatır mısın?” diye sormuş. Kazım sesini çıkaramamış.
--- Bu soruyu Aragones, Kazım'ı vazgeçilmez prensi olarak gören Fatih Terim'e sorsa, acaba nasıl bir yanıt alır?
Denizli, Tello için şu açıklamayı yaptı. “Sakattı, oynayacak durumda değildi 18 kişilik kadroya derbi havasını yaşasın diye aldım.”
--- Hocam, stadyumlar düğün evi mi? Çocuğu da yanımızda getirdik. Görsün, eğlensin, alışsın... Var mı böyle bir uygulama?
Aziz Yıldırım, bir röportajında “Hoca ile iki aydan beri futbolcularla 3 aydan beri konuşmuyorum. Bir tek Kayseri maçında soyunma odasına girip hemen çıktım” dedi.
--- Sayın Başkan, belli oluyor. Fenerbahçe puanları toplamaya başladı.
Mustafa Denizli, “Hayatım boyunca haklı haksız çok fatura ödedim” dedi.
--- Hocam hayat acımasız, hamama giren terleyecek.
Bobo, Roberto Carlos için “Artist gibi davrandı. Palavradan kendini yere attı” suçlamasını yaptı.
--- Bobo gözünü seveyim sen de bir şey yap da dişimizi kıralım.
Colin Kazım, Fenerbahçe tribününden kendisine laf atana sinirlenmiş ve “İn aşağıya” demiş.
--- Demek ki Kazım'ın asıl branşı boks. Acaba onda nasıl?
Mustafa Denizli, köşe atışından yedikleri ilk gol için, “O pozisyonu idmanda 50 kez çalıştık biri bile gol olmadı” dedi. Selçuk da “Biz en az 500 kez çalıştık” diye karşılık verdi
--- Hocam, demek ki 450 kez daha çalışmanız gerekiyormuş! Şaka şaka.
Fenerbahçe Asbaşkanı Ali Koç, Beşiktaş maçından sonra futbolcularına “Niye sevinmiyorsunuz?” diye sormuş. Futbolcular da, “Bizim için sıradan bir maçtı” demişler.
--- Vay canına! Şu mütevaziliğe (!) bir bakın hele. He he he Beşiktaş da ne ki!
Pazartesi akşamı Kanal Türk'ün Bizim Stadyum programında Fenerbahçe'nin eski futbolcularından İlker Yağcı ve Cem Pamiroğlu, Mustafa Denizli'ye onay verdiler ve, “Çıkardığı kadro doğruydu” dediler.
--- Çok merak ediyorum, Fenerbahçe'de Alex, Güiza, Deivid kulübede oturtulsaydı bu kardeşler acaba ne diyeceklerdi?
Galatasaray kaosu seviyor
Galatasaray'ın UEFA'da 6 puanı var. Bir üst tura, bu puan bile onu taşıyabilir. Ligde Beşiktaş'ın bir puan altında... Ve Cimbom'da fırtınalar kopuyor. Taraftar takımını çeşitli şekilde protesto ediyor. Sırtını sahaya dönüyor. Metin Oktay ile nostalji yapıyor.
Şimşekler hep Skibbe'nin üstünde. “Gitti gidiyor” lafları bitmek bilmiyor. Artık adama acımaya başladım. Bir insana bu kadar yüklenilir mi? Skibbecik hergün ip üstünde cambazlık yapıyor. Herkes “Düştü düşecek” diye bekliyor.
Geçen sezon Kalli'nin gitmesi için de aynı taktik uygulanmıştı. Kalli, o ağız kokularını çeker mi, kapıyı çarpmıştı hepsinin yüzüne.
Ünlü Alman Dergisi Kicker, Feldkamp'ın teknik danışmanlığa getirilmesini okuyucularına şöyle duyurdu. “Feldkamp, Skibbe'ye göz kulak olacak, elinden tutacak.” Haydi iyi tutmalar. Kalli, beş karış suratla gitmişti. Şimdi güle oynaya geldi. Peki ne oldu da geldi. Efendim, altyapıyı organize edecek ve bir de Skibbe isterse kendisine danışmanlık hizmeti sunacakmış.
Ben bu Galatasaray'ı anlayamıyorum. Adeta kaosla besleniyor. En iyisi sözü Cimbom uzmanı Tanburacı'ya bırakayım.