Can Karabacak
Ulubatlı Souness
- 2 Ağustos 2018
- 33.804
- 21.831
- 523
onu izlemeyen hic kimse yoktur yalan soylemeizlemedim
Sitemizi ana ekranınıza bir web uygulaması olarak nasıl yükleyeceğinizi görmek için aşağıdaki videoyu izleyin.
Not: Bu özellik bazı tarayıcılarda kullanılamayabilir.
onu izlemeyen hic kimse yoktur yalan soylemeizlemedim
onu izlemeyen hic kimse yoktur yalan soyleme
cicek taksi
ben de ezel ve behzat c balonlarini izlemedimezel behzat c ve kurtlsd vadisi ilk98 disinda turk dizisi izlemedim
Bundan iyi
The Wire > Breaking Bad. The Wire düzene, sisteme bir başkaldırıydı. Siyaset okullarında, hukuk fakültelerinde, polis akademilerinde, sosyolojik araştırmalarda, psikiyatr dalında, hayat okulu terkte ders olarak okutulacak ansiklopedi değeri taşıyan bir dizidir.
Tüm dizi tarihi boyunca gerçeklik algısını (toplumsal gerçeklik, sosyal gerçelik) bu denli kullanmış başka bir dizi yok. Yoksulluk, cinayet, uyuşturucu bağımlıları, kötü anneler, babalar, hırslar, acımasızlık, iletişimsizlik, yolsuzluk, politikacılar, gazeteciler, patronlar, bürokrasi, çocuklar kısacası var olma hali içinde her gün 3. sayfalarda görüp, göz ucuyla kaçıp, saklandığımız her şey.
Diziyi izlerken Baltimore'un sokaklarını karşı karış hissediyor, suçluları, sıradan insanları, sıradan ve zoraki suçluları, polisleri, halkı, bürokratları, gazetecileri kısaca tüm şehri ve insanları tanıyoruz. Dizinin belgesel havası tek bir an sıkmıyor izleyicisini.
Dizi gerçek bir hikayeye dayanmaktadır. Ed Burns doğma büyüme Baltimore'lu bir dedektif olarak hayatı boyunca Baltimore'u geniş kitlelere anlatmanın hayalini kurmuş, yetmişli yıllardan itibaren Baltimore'la alakalı notlar almış, gözlemler yapmıştır. Yani dizide beş sezonda anlatılan dönüşüm gerçekte otuz yıla tekabül ediyor ki diziyi tadından yenmez kılan hikaye ve karakter dolgunluğunun sebebi bu.
Fakat Ed Burns konsepti bir türlü tasarlayamamış. Ed Burns bakmış ki bu kadar büyük çaplı bir işi toparlamak zor olacak, kısa bir bölümünü kitap yapmış .(The Corner)
Baltimore Sun gazetesinden David Simon'la tanışmış ve kendisine kitabın senaryosunu yazmayı teklif etmiş böylelikle The Wire'a giden süreç başlamış.
Oyunculardan bir kaçı The Corner'dan Simon ve Burns'ün adamıyken bir kaçı sonradan dahil olmuş, geri kalanların tamamı Baltimore'un yerlisi ve en ufak bir oyunculuk tecrübeleri yok.
İlk sezon uyuşturucuyla başlayan,haliyle polis departmanı ve yozlaşmışlıklarını da gördüğümüz, ikinci sezon uyuşturucunun kaynağı limana giren sendikalardan çaktırmadan politikaya tırmanan, üçüncü sezon politikayı,dördüncü sezon eğitim sistemini ve beşinci sezon medyayı anlatıyor.
Simon kurguyu öyle güzel yapıyor ki, bürokrasi kanadı olay kendilerine ulaşana dek diziye destek veriyorlar , işin ucu kendilerine geldiğinde ise engellemeye çalışıyorlar fakat dizi artık kitlesini oluşturmuş,ortalama bir bürokrattan daha yetkili insanların beğenisini kazanmıştır
Nüfuzlu politikacılardan birinin diziyi yayından kaldıramasa da herhangi bir ödül alamaması için elinden geleni yaptığı söyleniyor. Ve THE WIRE hiç bir ödül kazanamamıştır...
evet dizinin tek güzel bölümüBreaking Bad’in bi bölümü vardı, laboratuvara sinek giriyodu bi tane he işte sadece o bölüm > diğer diziler
The Wire > Breaking Bad. The Wire düzene, sisteme bir başkaldırıydı. Siyaset okullarında, hukuk fakültelerinde, polis akademilerinde, sosyolojik araştırmalarda, psikiyatr dalında, hayat okulu terkte ders olarak okutulacak ansiklopedi değeri taşıyan bir dizidir.
Tüm dizi tarihi boyunca gerçeklik algısını (toplumsal gerçeklik, sosyal gerçelik) bu denli kullanmış başka bir dizi yok. Yoksulluk, cinayet, uyuşturucu bağımlıları, kötü anneler, babalar, hırslar, acımasızlık, iletişimsizlik, yolsuzluk, politikacılar, gazeteciler, patronlar, bürokrasi, çocuklar kısacası var olma hali içinde her gün 3. sayfalarda görüp, göz ucuyla kaçıp, saklandığımız her şey.
Diziyi izlerken Baltimore'un sokaklarını karşı karış hissediyor, suçluları, sıradan insanları, sıradan ve zoraki suçluları, polisleri, halkı, bürokratları, gazetecileri kısaca tüm şehri ve insanları tanıyoruz. Dizinin belgesel havası tek bir an sıkmıyor izleyicisini.
Dizi gerçek bir hikayeye dayanmaktadır. Ed Burns doğma büyüme Baltimore'lu bir dedektif olarak hayatı boyunca Baltimore'u geniş kitlelere anlatmanın hayalini kurmuş, yetmişli yıllardan itibaren Baltimore'la alakalı notlar almış, gözlemler yapmıştır. Yani dizide beş sezonda anlatılan dönüşüm gerçekte otuz yıla tekabül ediyor ki diziyi tadından yenmez kılan hikaye ve karakter dolgunluğunun sebebi bu.
Fakat Ed Burns konsepti bir türlü tasarlayamamış. Ed Burns bakmış ki bu kadar büyük çaplı bir işi toparlamak zor olacak, kısa bir bölümünü kitap yapmış .(The Corner)
Baltimore Sun gazetesinden David Simon'la tanışmış ve kendisine kitabın senaryosunu yazmayı teklif etmiş böylelikle The Wire'a giden süreç başlamış.
Oyunculardan bir kaçı The Corner'dan Simon ve Burns'ün adamıyken bir kaçı sonradan dahil olmuş, geri kalanların tamamı Baltimore'un yerlisi ve en ufak bir oyunculuk tecrübeleri yok.
İlk sezon uyuşturucuyla başlayan,haliyle polis departmanı ve yozlaşmışlıklarını da gördüğümüz, ikinci sezon uyuşturucunun kaynağı limana giren sendikalardan çaktırmadan politikaya tırmanan, üçüncü sezon politikayı,dördüncü sezon eğitim sistemini ve beşinci sezon medyayı anlatıyor.
Simon kurguyu öyle güzel yapıyor ki, bürokrasi kanadı olay kendilerine ulaşana dek diziye destek veriyorlar , işin ucu kendilerine geldiğinde ise engellemeye çalışıyorlar fakat dizi artık kitlesini oluşturmuş,ortalama bir bürokrattan daha yetkili insanların beğenisini kazanmıştır
Nüfuzlu politikacılardan birinin diziyi yayından kaldıramasa da herhangi bir ödül alamaması için elinden geleni yaptığı söyleniyor. Ve THE WIRE hiç bir ödül kazanamamıştır...
Haterlarının dilinden düşmeyen dizidir. Kendilerinin beğenmemeleri dışında belirli aralıklarla başlığına gelip "hayır x daha iyi, y daha süper" deme ihtiyacı hissederler. Normal bir bb izleyicisi eserin GOAT olduğunu bildiğinden çok fazla kasmaz. Onları başka dizi başlıklarında BB güzellemesi yaparken göremezsiniz mesela. Gerek yoktur.
Hater kısmı mı? xDBu kısma güldüm sayfalarca yazanlar tamda bu bahsettiğin kesim![]()
Hater kısmı mı? xD
Açıkçası benim haterlara anlatacağım bir şey yok amacım da o değil.Anladın sen
Madem bu kadar iyi neden savunma ihtiyacı hissediyorsunuz
Açıkçası benim haterlara anlatacağım bir şey yok amacım da o değil.
Hakkında yazmamın sebebi henüz diziyi izlememiş şanslı insanların takıntılı kişilerin yanlış yönlendirmesi sonucu bir şaheserden mahrum kalmalarının önüne geçmek. Pozitif bir çaba yani.
Yoksa BB'nin ne olduğu ortada benim savunmama ihtiyacı yok.
Birincisi kimse hater olduğunu kabul etmez AydınHater değilim sadece abartıldığını düşünüyorum
Siz şimdi böyle haftalar boyu bekleyip,kafanızda senaryolar yazıp tartışmışsınızdır vs o yüzden size efsane geliyor olabilir bir şey diyemem
Ama benim gibi arka arkaya izleyen kesimin büyük çoğunluğu dizinin abartıldığı yönünde birleşiyor.Muhtemelen sende hiç izlememiş sıfırdan başlayacak bir birey olsaydın dediğime katılırdın
İkisi gerçekten etkiliyor bende bir ara Dexter için böyle düşünüyordum.Sonradan tekrar izleyince biraz abarttığımı farkettim