- 24 Kasım 2008
- 7.284
- 4
- 313
Takımımızın kendi evinde oynadığı maçlar hepimizin gözüne batıyor. Özellikle ikinci yarı iç saha maçlarımıza baktığımız zaman;
Galatasaray - Tokatspor : 2-0 (ZTK)
Galatasaray - Bursaspor : 6-0 (SSL)
Galatasaray - Elazığspor : 3-0 (ZTK)
Galatasaray - Eskişehirspor : 3-0 (SSL)
Galatasaray - Antalya : 0-0 (ZTK)
Galatasaray - Beşiktaş : 1-0 (SSL)
Galatasaray - Chelsea : 1-1 (CL)
Galatasaray - Akhisar : 6-1 (SSL)
Toplam : 8 maç - 6 galibiyet - 2 beraberlik - 22 atılan gol - 2 yenilen gol
Alınan galibiyetlerin şans veya tesadüfen olmadığı bir gerçek, Chelsea 'yi ikinci yarı oynadığımız oyunla elimizden zor kaçırdığımız da kendi sahamızdaki ezici oyunumuzu doğrular nitelikte.
Ancak deplasman maçlarımıza baktığımız zaman;
Antalyaspor - Galatasaray : 1-1 (ZTK)
Elazığspor - Galatasaray : 1-0 (ZTK)
Gaziantepspor - Galatasaray : 0-0 (SSL)
Tokatspor - Galatasaray : 0-3 (ZTK)
Antalyaspor - Galatasaray : 2-2 (SSL)
Rizespor - Galatasaray : 1-1 (SSL)
Karabükspor - Galatasaray 0-0 (SSL)
Toplam: 7 maç - 5 beraberlik - 2 mağlubiyet - 8 atılan gol - 5 yenilen gol
Sonuç olarak tablonun daha düşük takımlara karşı olmasına rağmen tersine döndüğünü görüyoruz. Ayrıca yukarıda bahsettiğim ezici oyun, yerini sıkıcı ve buhrana düşüren bir oyuna bırakıyor. Oyuncuların isteksizliği (bilhassa Drogba) hareketlerinden okunuyor.
Bu tabloyu göz önüne aldığımızda oyuncularımızdaki psikolojik durumun sebepleri nelerdir?
1.) Hoca-Takım Etkileşimi Faktörü:
Burada hocayı taktiksel olarak eleştirmeyeceğim. Hocanın oyuncularla etkileşimi çok kötü gözlemlerime göre. Biraz profesyonellik dışına çıkmalı diye düşünüyorum. Hocanın biraz soyunma odası etkisi olmalı, ilk yarı sıkıcı oynayan takım soyunma odasına gitmeyi hak etmek için mücadele etmeli diye düşünüyorum. Maç içerisindeki taktiksel müdahaleleri geçtim hata yapan oyuncu kenara bakmaya çekinmeli, dilini çıkarıp hata yaptım mesajı vermemeli.
2.) Taraftar-Oyuncu Faktörü:
Her ne kadar taraftar sürekli destek verse de yeterli atmosferi sağlayıp takımı ateşleyemiyor ki takımda o uyuşuk isteksizlik oluşuyor.
Taraftarı eleştirdiğimden veya suçlu bulduğumdan söylemiyorum sadece ihtimalleri değerlendirmek adına yazıyorum, bu konuya tutumumun eleştirilmemesi adına söyleme ihtiyacı hissettim.
3.) Kadro Seçimi - Taktiksel Yanlışlar:
Deplasmanda kapalı oyun oynayan takımları açmak için (elimizde mevcut) Emre Çolak, Umut Gündoğan gibi hızlı, top tutan ve dikine oynayan adamları oynatmak yerine Burak gibi top dahi süremeyen veya formsuz Selçuk 'u oynatmamız yanlış geliyor.
Ayrıca hocanın müdahale etmek için 80li dakikaları beklemesi de fazlasıyla sinir bozucu. Skor değiştiği zaman plan değiştirmediği gibi oyuncu da değiştirmiyor. Mesela (bugün) Akhisar maçında 3-0 veya 4-1 olduktan sonra Koray 'ı izleyebilirdik o kadar geç alınmasına gerek yoktu veya Umut Bulut yerine Umut Gündoğan 'a şans verilebilirdi.
Antalya maçında gol bulamadan önce takım dikine gidecek oyuncu eksikliği çekiyordu, zar zor golü bulduk derken hoca takımın direncini arttıracak değişiklik yapmadığı için golü yedik. Telles-Ceyhun meselesi değil öyle veya böyle yiyecektik. Yekta alınmalıydı. Aynı şekilde Rize maçında 90 dakika Burak 'ı izledik, Selçuk çok kötüydü ama yine(yanlış hatırlamıyorsam) 87.dk da çıktı.
-
Şimdi bu deplasman formsuzluğunu gidip tek bir kişiye mal etmek yersiz. yukarıdaki saydığım sebeplerin yüzde dağılımı;
%55 - Kadro Seçimi Taktiksel Yanlışlar
%35 - Hoca - Takım Etkileşimi
%15 - Taraftar - Oyuncu Faktörü
şeklinde olabilir.
Galatasaray - Tokatspor : 2-0 (ZTK)
Galatasaray - Bursaspor : 6-0 (SSL)
Galatasaray - Elazığspor : 3-0 (ZTK)
Galatasaray - Eskişehirspor : 3-0 (SSL)
Galatasaray - Antalya : 0-0 (ZTK)
Galatasaray - Beşiktaş : 1-0 (SSL)
Galatasaray - Chelsea : 1-1 (CL)
Galatasaray - Akhisar : 6-1 (SSL)
Toplam : 8 maç - 6 galibiyet - 2 beraberlik - 22 atılan gol - 2 yenilen gol
Alınan galibiyetlerin şans veya tesadüfen olmadığı bir gerçek, Chelsea 'yi ikinci yarı oynadığımız oyunla elimizden zor kaçırdığımız da kendi sahamızdaki ezici oyunumuzu doğrular nitelikte.
Ancak deplasman maçlarımıza baktığımız zaman;
Antalyaspor - Galatasaray : 1-1 (ZTK)
Elazığspor - Galatasaray : 1-0 (ZTK)
Gaziantepspor - Galatasaray : 0-0 (SSL)
Tokatspor - Galatasaray : 0-3 (ZTK)
Antalyaspor - Galatasaray : 2-2 (SSL)
Rizespor - Galatasaray : 1-1 (SSL)
Karabükspor - Galatasaray 0-0 (SSL)
Toplam: 7 maç - 5 beraberlik - 2 mağlubiyet - 8 atılan gol - 5 yenilen gol
Sonuç olarak tablonun daha düşük takımlara karşı olmasına rağmen tersine döndüğünü görüyoruz. Ayrıca yukarıda bahsettiğim ezici oyun, yerini sıkıcı ve buhrana düşüren bir oyuna bırakıyor. Oyuncuların isteksizliği (bilhassa Drogba) hareketlerinden okunuyor.
Bu tabloyu göz önüne aldığımızda oyuncularımızdaki psikolojik durumun sebepleri nelerdir?
1.) Hoca-Takım Etkileşimi Faktörü:
Burada hocayı taktiksel olarak eleştirmeyeceğim. Hocanın oyuncularla etkileşimi çok kötü gözlemlerime göre. Biraz profesyonellik dışına çıkmalı diye düşünüyorum. Hocanın biraz soyunma odası etkisi olmalı, ilk yarı sıkıcı oynayan takım soyunma odasına gitmeyi hak etmek için mücadele etmeli diye düşünüyorum. Maç içerisindeki taktiksel müdahaleleri geçtim hata yapan oyuncu kenara bakmaya çekinmeli, dilini çıkarıp hata yaptım mesajı vermemeli.
2.) Taraftar-Oyuncu Faktörü:
Her ne kadar taraftar sürekli destek verse de yeterli atmosferi sağlayıp takımı ateşleyemiyor ki takımda o uyuşuk isteksizlik oluşuyor.
Taraftarı eleştirdiğimden veya suçlu bulduğumdan söylemiyorum sadece ihtimalleri değerlendirmek adına yazıyorum, bu konuya tutumumun eleştirilmemesi adına söyleme ihtiyacı hissettim.
3.) Kadro Seçimi - Taktiksel Yanlışlar:
Deplasmanda kapalı oyun oynayan takımları açmak için (elimizde mevcut) Emre Çolak, Umut Gündoğan gibi hızlı, top tutan ve dikine oynayan adamları oynatmak yerine Burak gibi top dahi süremeyen veya formsuz Selçuk 'u oynatmamız yanlış geliyor.
Ayrıca hocanın müdahale etmek için 80li dakikaları beklemesi de fazlasıyla sinir bozucu. Skor değiştiği zaman plan değiştirmediği gibi oyuncu da değiştirmiyor. Mesela (bugün) Akhisar maçında 3-0 veya 4-1 olduktan sonra Koray 'ı izleyebilirdik o kadar geç alınmasına gerek yoktu veya Umut Bulut yerine Umut Gündoğan 'a şans verilebilirdi.
Antalya maçında gol bulamadan önce takım dikine gidecek oyuncu eksikliği çekiyordu, zar zor golü bulduk derken hoca takımın direncini arttıracak değişiklik yapmadığı için golü yedik. Telles-Ceyhun meselesi değil öyle veya böyle yiyecektik. Yekta alınmalıydı. Aynı şekilde Rize maçında 90 dakika Burak 'ı izledik, Selçuk çok kötüydü ama yine(yanlış hatırlamıyorsam) 87.dk da çıktı.
-
Şimdi bu deplasman formsuzluğunu gidip tek bir kişiye mal etmek yersiz. yukarıdaki saydığım sebeplerin yüzde dağılımı;
%55 - Kadro Seçimi Taktiksel Yanlışlar
%35 - Hoca - Takım Etkileşimi
%15 - Taraftar - Oyuncu Faktörü
şeklinde olabilir.