Süpürme işini aslında Marcao ve Nelsson'da yapabilir takım boyu bizim genel de çok uzun oluyordu kaybettiğimiz maçlarda ön alan pres yaparken arka alan bekliyordu takım boyu 60-70 metrelere çıkıyordu rakipler 2-3 pasla presi kırıp orta alanı rahatlıkla geçiyordu. Bence değiştirmemiz gereken konu bu olacaktır toplu halde pres toplu halde hücum takım boyu 40 metre yukarısına çıkmadıkça bu takım rahatlıkla bu ligde başarılı olur süpürme konusunu Berkan yapar. Transfer konusunda Kaleci, Gedson ve 2 tane adam gerekiyor bakalım yönetim ne yapacak muhtemelen Babel, Feghouli ve Yedlin'le yollar ayrılır yerlerine 3-4 adam gelir.

Aynen. Dedigim gibi bu isi en iyi yapan. Melo/Fernando vari, Marcao. Tesadufe bak hepsi de Brezilyali :) Neyse konuya donecek olursak, bizim top kapma orani iyi, pres gucu olan defansif farkindaligi yuksek bir ortasaha liderine ihtiyacimiz. Gedson her ne kadar sevsemde bu tipte bir isim 1:1 degil. Kismen yaptigi seyler var, supurucu rolunde, rakibe basmasi vs.. ama liderlik konusunda suphelerim oldugu gibi mac eksigi oldugu da asikar. Ama geldigi ekip, duzenli antrenman yedigi bir klup/lig o acidan hani biraz da olsa rahatim bir taraftar olarak. Bu ekip genc isimlerden olusuyor, araya boyle 1-2 tecrubeli isim eklenmeli, Ujfalusi-Semih gibi dusunebiliriz yada Hagi-Popescu-Taffarel eklenmesi gibi.. Iyi bir harman yapilmali, umarim bu yonde dusunceleri vardir.

Berkan konusunda pek katilamiyorum sana maalesef :( Umarim daha iyi olur ya da bu izledigimiz surede gordugumuz oyunu taktiksel uygunsuzluk sebebiyledir.
 
Transfer yapılacak mı acaba? Yapılacaksa da acilen yapılması lazım. Berkan ve Taylan'la geçen her bir salise Torrent'in oyununu takıma monte etmesi konusunda bir engeldir. Kum saati gibi düşünün. Monte edemediği her gün de zaten kötü olan takım daha da gerileyecek.
 
Büyük Domènec "Dome" Torrent Font Yazı Dizisi - 1. Kısım

Kaynak: 14 Mayıs 2020 tarihli Kicker.de röportajı

Hocamı bir de çalıştığı ülkelerin medyalarından incelemek için internetin derinliklerine daldım... Karşıma New York City FC'den konferans şampiyonu olup ayrıldıktan ve henüz Flamengo'yla anlaşmadan önce yaptığı bir röportaj çıktı. Bir yandan yemek yaparken (on parmağında on marifetmiş Guardiola paella'sına hayranmış) bir yandan telefondan verdiği bu röportajın satırbaşları:
  • Asya'dan, Brezilya'dan, Şili'den, Meksika'dan çeşitli teklifler aldım ancak kabul etmedim. NYCFC de devam etmemi teklif etti fakat yanaşmadım, çünkü Avrupa futboluna dönmek istiyorum. Tabii La Liga en iyi bildiğim lig ama Premier League ve Bundesliga konusunda da kendimi en az o kadar bilgili görüyorum. Günde en az iki maç analiz ediyorum ve bu üç ligden seçiyorum maçları. Hocam bunu dedikten sonra yazın beklemiş ama Avrupa'dan istediği gibi bir teklif gelmemiş olacak ki kendisine teklif getirenlerden en önemli futbol ülkesi olan Brezilya'nın en önemli takımı Flamengo'ya tamam demiş. Körelmemek adına futbolu takip etmesi ve sadece izleme olarak değil analiz olarak da bunu sürdürmesi takdire şayan -- belli ki işine aşık.
  • Bundesliga'nın en sevdiğim özelliği izlemenin zevkli olması. Fiziksel olarak hep güçlü bir ligdi ama şimdi taktiksel ve teknik olarak da çok iyi hale geldi, özellikle de genç futbolcuları ve hocaları izlemeyi seviyorum. Havertz gibi bir oyuncu kafamdaki oyunun ideal parçası, Avrupa'da her yerde oynar. Örneğin Weigl gibi bir orta saha, Benfica'ya gitmiş olabilir ama tarzıma uygun bir orta saha. Sancho, Davies, Reyna, Werner, Konate, Upamecano, Palacios, Paulinho vs. gibi çok potansiyelli isimler var. Oyunculardan bahsederken hocam hep üç şeye ağırlık veriyor: pas kalitesi, teknik ve sahada oyuncunun topsuz hareketleri. Weigl doğru eğitimle, özgüvenin aşılanmasıyla, doğru çevrede Barça seviyesinde bir oyuncu olabilir örneğin, diyor.
  • En beğendiğim hoca Nagelsmann. Antrenmanda kendisini görmedim ama eminim harikadır -- çok dinamik ve çok hücum çeşitliliği olan, varyantlar arası çok hızlı geçiş olan izlemesi zevk veren bir futbol anlayışı var. Onun stili sıradan izleyicilere de eminim keyif veriyordur, çünkü futbol sadece skor değil o skora nasıl varıldığıdır. Hocamız Barça ve Pep geçmişinden dolayı hep tiki takacı diye yaftalanır ancak burada açıkça çok farklı bir ekolü savunuyor ve beğendiğini söylüyor. Ayrıca Nagelsmann da sık sık irtibatta olduğu biriymiş bir süredir.
  • Bu kısımda Pep'le olan ilişkisinden bahsediyor. Çoğu zaten bildiğimiz okuduğumuz şeyler, ancak Pep'le ara sıra fikir ayrılıklarına düşerlermiş ve tartışırlarmış. Bu kadar büyük bir hocanın yardımcılığını yaparken özgül ağırlığını koruması çok hoşuma gitti. İlişkilerinin sanılanın aksine oldukça profesyonel olduğunu, sonradan elbette arkadaş olduklarını ama bunun işlerini asla etkilemediğini söylüyor.
  • 2013 UEFA Süper Kupa maçında Lahm'ı DM olarak kullanma fikri Dome hocadan gelmiş. Pep'in de hoşuna gitmiş ve sonradan kalıcı bir şey olmuş bu, ki Kimmich de bire bir aynı yoldan geçip klas bir DM oldu. Kroos keşke ayrılmasaydı, çok dominant bir orta saha düzeni planlıyorduk Lahm ve Kroos ile diyor.
  • Almanların bu husutan çok ağzı yanmış olacak ki gazeteci Dome hocamı Pep'in sürekli büyük maçlarda taktik sürprizler yapması konusunda sorguluyor. Dome hocam ise Pep'i savunuyor, evet oyun planına yapılan her değişiklik beraberinde bir risk getiriyor ancak futbolda sürekli kazanmanın tek yolu daimi mucit olmaktır ve eğer oyuncularınızla iletişiminiz yeterince iyiyse ve doğru şekilde hazırlanırsanız bu değişiklikler kendi oyuncularınızdan çok rakibi şaşırtır diyor. Tüm olay maçları doğru analiz edip doğru maç planları oluşturabilmekten geçiyor, Pep bu konuda dahi ama o bile ancak yüzde doksan beş başarılı olabiliyor diyerek meseleyi noktalıyor.
  • 2009'da Bernabeu derbisinde Messi'yi sahte dokuz olarak kullanma macerasına geçiş yapıyor. Dome Real Madrid'in defansif zaafiyetinin o bölgeye bir oyuncu koymak olduğunu düşünmüş ama bir dokuz bir de sahte dokuz iki forvetle oynama taraftarıymış. Pep Messi'yi en uçta tek başına iki rolü de pozisyona göre üstleneceği şekilde oynatmak istemiş ama Dome'nin bu konuda endişeleri varmış. Nitekim Dome de kabul ediyor ki bu harika bir kararmış çünkü Real'i adeta 6-2 dağıtmışlar ve o gün Messi'nin gerçekten ne kadar özel bir oyuncu olduğunu anlamış. Büyük maçta bu tip 'çılgınlıkları' yapmanın Pep'in dehasının parçası olduğunu kabullenmiş böylelikle.
  • Bundan sonra Bayern'in Pep'le yaşadığı CL yarı final hüsranları konuşuluyor o maçlar hakkında bilgi ve fikirlerini aktarmış ama kendine dair can alıcı bir şey yok. Özetle en son demiş ki bir şeyler kazanmak önemli kulüpte bu sayede kalıyorsunuz ama ben uzun vadede bunun gerçek yolunun iyi oyundan geçtiğine eminim. O yüzden hedef maçlar değil hedef oyun ekseninde düşünürüm, tabii bu oyunun varyasyonları olabilmeli ki rakibe göre maç planları yapılabilsin.
  • Bu süreçte en beğendiği oyuncular olarak Kimmich, Lahm, İlkay Gündoğan, Kroos ve Thiago'yu sıralamış. Hepsinin orta saha olması oranın da bizim en zayıf bölgemiz olması bayağı enteresan :asd: Bakalım Dome hocam orada kimi gözbebeği yapacak.
  • Pep ve Dome'nin üzerine anlaştığı bir mesele daha var: defans en önemli şeydir. Yenilebilecek kötü bir gol tüm maç planının değişmesine sebep olur ve işleri zora sokar, o yüzden oyunu oturtmanın birincil adımı savunmadan hata unsurunu elemektir. Hocalar sadece iki ceza sahası arasından sorumludur, orada topu kaleye sokmak yahut imkansız bir kurtarışı yapmak ise oyunculara kalmıştır diyor ayrıca. FT hocam duymasın, e ben niye kovuldum o zaman ya!! diyebilir. Özetle Dome hocamız da büyük bir xG hayranı.
  • Pep'in PL kariyeri konuşulmuş. Alman arkadaş Pep düşmanlığına devam etmiş. Dome hocam diyor ki Pep elbette orada da başarılı oldu çünkü futbol futboldur ve pozisyon oyununun orada işe yaramaması için hiçbir sebep yoktur. Alman diyor ki Pep dördüncü yılında sapıtıyor sanki, Dome hocam da diyor ki rutine dönüşen her şey insanı yorar ve oyunun en üst seviyesi o kadar ufak bir alandır ki orada uzun süre kalabilmek için dominant olabilmek için detaylarla kafayı kırmış olmak gerekir. Bu yüzden Pep de 'intense' biri ve dolayısıyla oyuncularıyla problemler yaşaması normal. (Alman herif oyuncularla problem yaşıyor demiş ama ortada Sane dışında bir örnek yok gibi aslında.)
  • Bundesliga'nın taraftar kültürüne hayran olduğunu söyleyerek röportajı noktalamış. Benzerini bir gün İspanya'da görmek istediğini eklemiş.
Kaynak Alman olduğundan nispeten sıkıcı bir röportajdı, ancak yazı dizimizin devamında hocayı rengarenk Brezilya basının gözünden göreceğiz ve olayın magazinsel boyutuna geçeceğiz.
 
Büyük Domènec "Dome" Torrent Font Yazı Dizisi - 2. Kısım

Kaynak: Globo Esporte, 1 Ağustos 2020 tarihli Felipe Schmidt haberi -- Toprak Saha, Barça Felsefesi, Cruyff-perestlik: Yeni Flamengo Hocası Dome'nin Katalan Kökenleri isimli yazı

Dome Torrent tanınmamış bir futbolcu ve Katalan futbolun alt liglerinde çiçeği burnunda bir hocaydı -- ta ki Guardiola'yla tanışana kadar. Bu seviyelere kadar gelmiş bir insan bu kadar mütevazi kalabilmişse, bu durum o insanın kalitesini ortaya koyar. Bu da şüphesiz Dome hocamız için geçerli. Bunları hocamızın eski takım arkadaşı Pep Soles söylüyor, aşağıdaki resimde hocamız 18-19 yaşlarında alttaki sırada soldan ikinci:

dometorrent.jpg


Dome hocam gençliğinde kalite bir solakmış. Çok sakin, zeki ve geveze biriymiş. Henüz 18 yaşında Tercera Division'a çıkan bu takıma (Olot) kendi kasabasının takımından (Farners) transfer olmuş, transfer ücreti de Olot'un Farners'e gelip sahasında hazırlık maçı yapmasıymış -- saha ise toprak sahaymış.

Bu mütevazi geçmişine ek olarak Torrent çok göz dolduran bir oyuncuymuş gençliğinde ve transfer olduğu zaman, yani 18 yaşında, yerel bir magazine aşağıdaki röportajı vermiş:

torrent3.jpg


Bunları kabaca çevirecek olursak -- en sevdiği yemek paella, en sevdiği içeçeck orchata, en sevdiği tütün hiçbiri(yeşilay reyiz), en sevdiği numara 10, renk mavi, hayvan köpek, hobi sinema, araba Renault-14.

Kalanı çevirmeye üşendim ama görselin daha net halini bulabilirsem detaylara gireceğim. Bundan sonraki yazı dizisinde İngiliz ve Amerikan basınına bakıp hocamızın basketbol merakının yanı sıra yemek ve müzik alışkanlıklarını irdeleyeceğiz.
 
Hayirli Ugurlu Olsun, Bu hocamizda yan pas geri pas yaptirirsa artik ben kafayi yiyecem. insallah su miy miy paslari bitirir vallah biktim ben paslardan. Dikine oynatir insallah
 
Bu hoca marcaoyu 6 numaraya da cekebilir, berkan taylan tatmin etmicektir kesinlikle torrenti
Bunu ben uzun süre önce önermiştim. Marcao hem topla iyi, hem de topa çok sert giren bir adam. Orta alana direnç getirir.

Denenebilir. Olur, olmaz bilemem ama görmek isterim.

En ideali olarak ben Gedson, Berkan veya Gedson Emre Kılınç göbeğini izlemek isterim.
 
Katılıyorum hocam takım da zaten buna uygun. Bir de agresif olunca güzel olur

Ben agresif mi oynatır sakin mi oynatır bilemem ama biran önce şu yan pas geri pas olayı bir sonlandırılmalı. Bizim takım boşu boşuna pas yapıyor ve sonunda top kaleciye geliyor dünyada bizim kaleciden çok topla buluşan bir kaleci yoktur.
 
Torrent eğer ki önde baskıyı çok iyi yapabilirse muhtemelen bizim ligde bunu kaldırabilecek bir rakip yok rakipler anca arkaya hava toplarıyla çıkmaya çalışırlar onları da süpürürsek baya iyi futbol ortaya koyabiliriz. Deplasmanlarda da Galatasaray gibi oynamaya başlamalıyız bir kaç senedir bu algı tamamen yıkıldı topları rakiplere bırakıyoruz değişik sistemler yapıyoruz maçtan maça ciddi farklar oluşuyordu umarım bu da düzene girer ve sonuç ne olursa olsun Galatasaray'ın ağırlığını sahada görürüz.

Sahada sürekli oyuncumuza bağıran demoralize eden bir hoca olmayınca bakalım bir fark oluşacak mı oyunda merak ediyorum.




GSCimbom Forum kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
 
Supurecek isim yok iste sorun da buydu zaten gecen seneden beri suregelen. Tek bir isim var bu isi yapmaya calisan o da stoperimiz, Marcao. Yapamadiginda (timing, rakibin daha hizli/guclu olmasi vs..) tehlike olusuyor ve hatta gol yiyoruz, kart goruyoruz. Tamam bir mentalite oturtmak muhim ama daha muhim olani bunu dogru/uygun oyuncularla yapmak. Bu seviyelerde maalesef cok kredisi yok Torrent'in. Bunun sebebleri, Terim'in biraktigi kotu gidisat, ikincisi yabanci ve tartisilabilir bir isim olusu, ucuncusu ve en sonuncusu yabanci olusu.Sadece pasaport olarak degil, lig ve atmosfere (basin, tff, yonetimler ..). Cok basarili olsun, degisim olsun istiyorum. Ama kolay gorunmuyor. Tek sansimiz dogru 2-3 transfer en az. Takimin bu haliyle, isi hic de kolay degil.

Nelson şişirilen bütün hava toplarını topluyor marcao daha çok arka kademeyi kontrol ediyor daha hızlı olduğu İçin


GSCimbom Forum kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi
 
Tweet serisinde arkadaşın analizleri doğrudur umarım. Bizim savunma kesinlikle çok geride kuruluyor. Rakip bizim ön taraftaki dörtlüyü geçtiği an tüm saha boş gibi oluyor. Burada kaliteli 6 no eksikliği de var tabi. Arada köprüyü kurup oyuncuları birbirine yakınlaştıracak olan o. Ne olursa olsun Türkiye Ligi'nde bu takımın boyu bu kadar fazla olmamalı. İllaki gol veya göller yeriz ama daha fazlasını alırız rahatlıkla
 
Büyük Domènec "Dome" Torrent Font Yazı Dizisi - 2. Kısım

Kaynak: Globo Esporte, 1 Ağustos 2020 tarihli Felipe Schmidt haberi -- Toprak Saha, Barça Felsefesi, Cruyff-perestlik: Yeni Flamengo Hocası Dome'nin Katalan Kökenleri isimli yazı

Dome Torrent tanınmamış bir futbolcu ve Katalan futbolun alt liglerinde çiçeği burnunda bir hocaydı -- ta ki Guardiola'yla tanışana kadar. Bu seviyelere kadar gelmiş bir insan bu kadar mütevazi kalabilmişse, bu durum o insanın kalitesini ortaya koyar. Bu da şüphesiz Dome hocamız için geçerli. Bunları hocamızın eski takım arkadaşı Pep Soles söylüyor, aşağıdaki resimde hocamız 18-19 yaşlarında alttaki sırada soldan ikinci:

dometorrent.jpg


Dome hocam gençliğinde kalite bir solakmış. Çok sakin, zeki ve geveze biriymiş. Henüz 18 yaşında Tercera Division'a çıkan bu takıma (Olot) kendi kasabasının takımından (Farners) transfer olmuş, transfer ücreti de Olot'un Farners'e gelip sahasında hazırlık maçı yapmasıymış -- saha ise toprak sahaymış.

Bu mütevazi geçmişine ek olarak Torrent çok göz dolduran bir oyuncuymuş gençliğinde ve transfer olduğu zaman, yani 18 yaşında, yerel bir magazine aşağıdaki röportajı vermiş:

torrent3.jpg


Bunları kabaca çevirecek olursak -- en sevdiği yemek paella, en sevdiği içeçeck orchata, en sevdiği tütün hiçbiri(yeşilay reyiz), en sevdiği numara 10, renk mavi, hayvan köpek, hobi sinema, araba Renault-14.

Kalanı çevirmeye üşendim ama görselin daha net halini bulabilirsem detaylara gireceğim. Bundan sonraki yazı dizisinde İngiliz ve Amerikan basınına bakıp hocamızın basketbol merakının yanı sıra yemek ve müzik alışkanlıklarını irdeleyeceğiz.
Seni gs TV yayın editörlüğüne alalım renktas kaç yıldır bizim eski nostalji maçlarından başka yayınladıkları birşey yok

Redmi Note 7 cihazımdan Gscimbom mobil uygulaması ile gönderildi
 
Taktik anlayışına o kadar ters bir kadro kaldı ki elinde, 30 yıllık hocamız fatih terim bile bu kadroya Nasıl geldiğini ne kadar boktan bir kadro mühendisliği ile bu kadroyu oluşturduğunu henüz idrak edemedi.

Ayrıca zavallı adamın bi de yabancı sınırı boku ile uğraşacağını es geçmemek lazım.
 
Berk

Boey - Nellson - Marcao - Aanholt

Bartuğ - Cicaldau

Emre K - Morutan - Kerem

Halil​


GSCimbom Forum kullanarak iPhone aracılığıyla gönderildi

———————-Iso—————-
—-Alparslan-Nels-Marcao——
Boey—-Berkan—Cicaldau—PVA
—-Morutan—Halil—-Kerem—-

Berk
Sacha-Nelson-Marcao-Pva
Gustavo
Cica-Berkan
Morutan-Babel-Kerem​

-------------------berk------------
boey-nelson-marcao-pva
--------berkan-cica---------
-----------morutan----------
kerem-------halil--- omer bayram

Berk
Boey-Nelsson-Marcao-Aanholt
Gustavo-Berkan
Kılınç-Cicaldau-Kerem
Babel​

İnş sn hoca GSyi biraz takip etmiştir de nelsonu kadroya yazmaz siz değerli ahbertlerim gibi
 
Geri
Üst Alt