Aziz Yıldırım diktasında geçtiğimiz sezona flaş transferler yaparak transfer şampiyonu olarak başlayan ezeli rakibimiz Fenerbahçe çok değil 1 yıl sonra o gün transfer ettiği futbolcuları elden çıkarma derdine düşerken bu durumdan çıkarılacak dersler olduğunu düşünüyorum.
Zira biz benzer olayları defalarca kez yaşamamıza rağmen bundan doğru sonuçları çıkaramadığımız için ibretlik bir yönetim tarafından sınanıyoruz. Fenerbahçe'nin yönetiliş biçimine sonuna kadar karşı biri olmama karşın, kendileri ceza almamak adına dereyi geçerken hamleleri yapmaya karar verdiler.
Galatasaray taraftarından tutun yönetimine kadar şekilcilik içinde hırslara kurban bir kurum konumuna hızla sürüklendi. Kısa vadeli başarı için gelecek heba edilirken taraftar dahi buna şak şak tuttu.
Sneijder, Drogba vs... gibi hepimizi oldukça mutlu eden isimlerin ardından bu transferlerin büyük maliyetlerine rağmen ölü olduğu belli yatırımlar yüzünden çilekli pasta peşine düşüp elimizde ki ekmekten de olduk.
TARAFTAR MUTSUZ, FUTBOLCULAR BAŞI BOŞ, YÖNETİMLER HAİN
Bermuda şeytan üçgeninin üç sac ayağında da sıkıntılar mevcut. Galatasaray'ın yakın tarihi oldukça menfaatçi, ve kendini nimetten sanan egoist yöneticilerin hırslarına kurban edilişlere şahit olmuştur.
Herkesin Türkiye geneline sirayet eden ''kavga'' ortamında seviyesiz biçimde, karşısında ki insanı anlamadan bildiğini okuduğu bir ortamda taraftarlar da kişisel fikirlerini beyan ederken egolarının esiri olmuş ve yozlaşmıştır. Gerçi bu tüm ülkenin bir sorunu ve konudan bağımsız ama yazmak gerekir diye düşünüyorum.
İşin futbolcu ayağında da durum farklı değil:
Değerinin 3-4 katı para kazanan futbolcular hiç bir mental eğitim almadan geldiği yolda para bulunca buldumcuk delisi olup, kendini geliştirmek yerine lüksün cazibesine kendini kaptırmaktadır.
NASIL DEĞİŞİR BU SÜRE GELİŞ
Başta taraftar aklını koymak zorunda. Yöneticiler de aynı boklu yoldan geçerek oralara geliyor. Taraftar kendine düşüp birbirini yemeye devam ettiği sürece daha 1000 Aysal gelir, 1000 Dursun gider.
Sorun fikirlerde değil ifade ediliş biçiminin provokatif oluşunda. Sneijder kötü gönderilmeli kanısına varan birine aptal, cahil futboldan anlamıyorsun /veyahut tam tersinin dendiği bir ortamda daha bu döngünün dışına çıkacak aklı da bulamayacağız.
Medenice tepki koymak yerine holiganlığa dökerek, sahaya meşale atarak bu işleri çözemeyiz. Taraftar kısmı dışında camianın da bir silkinip kendine gelmesi gerekiyor. Başa iş bitirebilecek ve zeki bir yönetim şart.
Bunlar olduktan sonra Sneijder, Muslera 'da dahil olduğu sürece satılmayacak futbolcu yok. Performansı düşen futbolcuya duygusallık yapıp takımda tutmak yok. His takımıyız demek ayrı, profesyonellik ayrı.
Son günlerde ki burada ki olumsuz havayı da görünce aklıma geldi ve bir şeyler yazma ihtiyacı duydum.
Zira biz benzer olayları defalarca kez yaşamamıza rağmen bundan doğru sonuçları çıkaramadığımız için ibretlik bir yönetim tarafından sınanıyoruz. Fenerbahçe'nin yönetiliş biçimine sonuna kadar karşı biri olmama karşın, kendileri ceza almamak adına dereyi geçerken hamleleri yapmaya karar verdiler.
Galatasaray taraftarından tutun yönetimine kadar şekilcilik içinde hırslara kurban bir kurum konumuna hızla sürüklendi. Kısa vadeli başarı için gelecek heba edilirken taraftar dahi buna şak şak tuttu.
Sneijder, Drogba vs... gibi hepimizi oldukça mutlu eden isimlerin ardından bu transferlerin büyük maliyetlerine rağmen ölü olduğu belli yatırımlar yüzünden çilekli pasta peşine düşüp elimizde ki ekmekten de olduk.
TARAFTAR MUTSUZ, FUTBOLCULAR BAŞI BOŞ, YÖNETİMLER HAİN
Bermuda şeytan üçgeninin üç sac ayağında da sıkıntılar mevcut. Galatasaray'ın yakın tarihi oldukça menfaatçi, ve kendini nimetten sanan egoist yöneticilerin hırslarına kurban edilişlere şahit olmuştur.
Herkesin Türkiye geneline sirayet eden ''kavga'' ortamında seviyesiz biçimde, karşısında ki insanı anlamadan bildiğini okuduğu bir ortamda taraftarlar da kişisel fikirlerini beyan ederken egolarının esiri olmuş ve yozlaşmıştır. Gerçi bu tüm ülkenin bir sorunu ve konudan bağımsız ama yazmak gerekir diye düşünüyorum.
İşin futbolcu ayağında da durum farklı değil:
Değerinin 3-4 katı para kazanan futbolcular hiç bir mental eğitim almadan geldiği yolda para bulunca buldumcuk delisi olup, kendini geliştirmek yerine lüksün cazibesine kendini kaptırmaktadır.
***********
Yönetimler sadece buna bile izin verdiği için haindir. İster beğenin ister beğenmeyin 1000'lerce hatası da olsa Aziz Yıldırım bu konuda en az taviz veren başkan. Adam Alex'i, Emre'yi, Gökhan'ı bir kalemde silebildi. Ona da dağları delecek egosu yaptırıyor bunu o yüzden doğru bir model değil ancak yöntem yanlış da olsa sonuç doğru.NASIL DEĞİŞİR BU SÜRE GELİŞ
Başta taraftar aklını koymak zorunda. Yöneticiler de aynı boklu yoldan geçerek oralara geliyor. Taraftar kendine düşüp birbirini yemeye devam ettiği sürece daha 1000 Aysal gelir, 1000 Dursun gider.
Sorun fikirlerde değil ifade ediliş biçiminin provokatif oluşunda. Sneijder kötü gönderilmeli kanısına varan birine aptal, cahil futboldan anlamıyorsun /veyahut tam tersinin dendiği bir ortamda daha bu döngünün dışına çıkacak aklı da bulamayacağız.
Medenice tepki koymak yerine holiganlığa dökerek, sahaya meşale atarak bu işleri çözemeyiz. Taraftar kısmı dışında camianın da bir silkinip kendine gelmesi gerekiyor. Başa iş bitirebilecek ve zeki bir yönetim şart.
Bunlar olduktan sonra Sneijder, Muslera 'da dahil olduğu sürece satılmayacak futbolcu yok. Performansı düşen futbolcuya duygusallık yapıp takımda tutmak yok. His takımıyız demek ayrı, profesyonellik ayrı.
Son günlerde ki burada ki olumsuz havayı da görünce aklıma geldi ve bir şeyler yazma ihtiyacı duydum.