Ferhat Koç
10 Numara!
- 18 Ocak 2014
- 12.368
- 16.970
- 2.073


Futbol tarihinin en büyük ihaneti. Sadece kulübüne değil, dine ve millete karşı bir ihanet olarak da nitelenen, film senaryolarını aratmayacak o transfer. İşte Celtic’ten Rangers’a geçen tek Katolik futbolcu olan Mo Johnston’ın İskoçya’yı karıştıran transfer çalımının hikayesi;
Celtic ile Rangers'ın rekabeti, sıradan bir dünya derbisi değildi. Bu derbi, 12. yüzyıldan beri süregelen İngiliz-İrlandalı düşmanlığının yanında 16. yüzyıldan beri süregelen Katolik-Protestanlık mezhep savaşını da miras alıp futbol sahalarında bugünlere taşımıştı.1860'lardaki İrlanda kırsalındaki kıtlık, milyonlarca insanın ölümüne ve dahasının göç etmesine neden oldu. İrlandalıların göç ettiği sanayi kentlerinin başında gelen Glasgow, Katolik düşmanlığıyla bilinen ve İngilizler ile ortak soydan gelenlerin yaşadığı bir Protestan kentiydi. Celtic, Glasgow'a göç eden ve bu kentlerde işçi sınıfı olan fakir İrlandalı Katoliklerin sorunlarını çözmek amacıyla kurulmuş bir futbol kulübüydü. Öyle ki, bizzat İrlandalı Katolik bir rahip tarafından kurulmuştu. Ancak dini tutuculuk yönünden Rangers ile yarışması güçtü.Rangers, İngiliz-Protestan kimliği üzerine kurulmuştu. Bu nedenle kulüp, Katolik oyuncuları asla kulüpte oynatmamaktaydı. Soyunma odasında kraliçenin resmi asılıydı. Kulüp; din, ideoloji ve milliyet kimliği üzerinden Celtic’in temsil ettiği değerlerin tam karşısında konumlanmıştı .Rangers’ta kendisi Protestan olsa dahi eşi Katolik olan oyuncular bile kendilerine yapılan baskı yüzünden kulüpten ayrılmak zorunda kalıyordu. Bunun en bilinen örneği Sir Alex Ferguson'du. Kulüp yönetiminde radikal bir Protestan tarikatı olan Orange Order ve Masonlar çok etkindi. Bazı futbolcular ise Katolik kimliklerini gizleyerek Rangers forması giyebilmişti. Katolik Don Kirchenbrand, kimliği ortaya çıkmasın diye Mason localarının müdavimi olması sayesinde yıllarca rol yaparak Rangers’ta iyi bir kariyer edinebilmişti mesela.
Mo Johnston, tüm bu bölünmüşlüğün ortasında, bir İrlandalı Katolik olarak 1963'te dünyaya gelecekti. Takımı doğar doğmaz belliydi zaten: Celtic. Bir Katolik okulunda okurken, bir diğer Glasgow kulübü Partick Thistle'ın kendisini keşfetmesiyle meşhur futbol hayatı başlayacaktı. Thistle forması altında ülkenin en büyük genç yeteneklerinden biri olarak o dönemin güçlü İngiliz ekibi Watford'ın yolunu tutan Johnston, 38 maçta 23 gol attığı ve FA Cup finaline çıktığı sezonun ardından çocukluk aşkı Celtic'in radarına girecekti. Johnston, Glasgow'daki her İrlandalı Katolik gibi sıkı bir Celtic taraftarı ve Rangers düşmanıydı. "Celtic için kırık camların üzerinde kilometrelerce yürürüm." Johnston, Celtic'in kendisine gösterdiği ilginin ardından böyle diyordu. Johnston, rüyasının gerçek olmasını istiyordu. Maurice Johnston, 1984'te İskoç transfer rekoruyla sadece birkaç sene önce tribünlerinde kahramanlarını izlediği çocukluk aşkına imza atacaktı. Hem de İngiltere'dekinden daha düşük bir aylık kazanca sahip olmaya razı gelerek. Bu hareketi, şimdiden taraftarın gönlünü kazanmıştı. İlk sezonunda Celtic, Sir Alex Ferguson'ın Aberdeen'ine ligi bir puanla kaptırırken Johnston, attığı yirmi golle taraftarın gözdesi olmuştu. İkinci sezonunda ise İskoç futbol tarihinin en dramatik olaylarından birinde baş rol oynayacaktı Johnston. Heart of Midlothian; onlarca yıldır birkaç takım arasında paylaşılan lig şampiyonluğu yarışına son hafta Celtic’in üç puan önünde girmişti. Dundee’ye konuk olacaklardı, Celtic ise St. Mirren’e gidiyordu. Hearts, 26 sene sonra şampiyonluk istiyordu. 1 puan yetecekti onlara. Celtic’e yalnızca Heart of Midlothian mağlubiyeti değil, aynı zamanda dört fark gerekiyordu. Eş zamanlı başlayan maçların 80. dakikasına girilirken Celtic Johnston’ın iki golüyle 5-0 önde olsa da Dundee’den gelen haberler iyi değildi. 0-0'lık skor Hearts’ı şampiyon yapacaktı. Tam bu sırada Dundee’nin kısır forveti Albert Kidd, oyuna girip art arda iki gol atarak işleri tersine çevirdi. Heart of Midlothian, gerçek bir trajedi yaşarken şampiyonluğun büyük pay sahibi Johnston olmuştu. Johnston, taraftarca gerçekten çok seviliyordu. Johnston, Celtic’teki son sezonunda yani 1986-87 sezonunda da takımının Rangers’ın altında ezilmesine rağmen oldukça iyi bir form grafiği yakalamıştı. Bunun yanında, Rangers ile oynanan lig kupası finalinde ilginç bir olay cereyan etmişti. Takımı 2-1 mağlupken bir Rangers oyuncusuna kafa attığı gerekçesiyle oyundan atılan Johnston, sahadan çıkarken Rangers taraftarlarının mezhepçi hakaretlerine karşılık olarak Katoliklere özgü şekilde istavroz çıkararak gözden kaybolmuştu. İstavroz, Katolik inancındaki baba-oğul-kutsal ruhu simgeleyen haç işareti olmasının yanında İskoç Protestanlarının nefret ettiği bir hareketti. Öyle ki, istavroz çıkarmak resmi olarak Rangers kulüp kuralları içinde yasaklanmıştı. Johnston, Rangers taraftarının düşmanıydı artık.
Johnston, 1986-87 sezonunu 20 golle kapatmasına rağmen Celtic’in büyük başarısızlığının ardından kulüpte kalmayacaktı. Johnston, maruz kaldığı mezhepçi ayrımcılığı ve basının tutumunu sebep göstererek Nantes’a gidecekti. Celtic yönetimi bu durumdan memnun değildi. Johnston’ın ayrılığı, Celtic tarafına göre oyuncunun menajeri Billy McMurdo’nun kirli oyunları yüzünden gerçekleşmişti. McMurdo; Rangers taraftarı olmasının yanında radikal Protestan Orange Order’a üyeydi. Menajerlik ofisi Union Jack bayrakları ve Rangers formaları ile doluydu. Ne var ki Johnston, Fransa’ya alışamamıştı ve milli takım arasında Celtic’te oynayan bir arkadaşına geri dönmek istediğini Celtic yönetimine iletmesini istemişti. Celtic yönetimi ve teknik direktör Billy McNeill bu isteğe yeşil ışık yakmıştı. Ancak McMurdo ile diyalog istemiyordu. Sezon sonunda Celtic, Johnston’ı kadrosuna katma konusunda Nantes ile bonserviste anlaştı. Johnston’ın da ön sözleşmeyi imzalamasıyla transferin basına tanıtılma vakti gelmişti. Basın toplantısındaki "Neden döndün?" sorusuna "Başka yerde yapamam da ondan." cevabını vermişti Mo. Daha resmi sözleşmeye imza atmamış olmasına karşın Johnston, sezonun son maçında takımla birlikte St. Mirren’e götürülmüştü. Ve Celtic taraftarının sevgi seline maruz kalmıştı. Herkes onu bekliyordu, basın için iş bitmişti. Ne var ki ortada büyük bir sorun vardı.
Johnston’ın sözleşmesinin hakları radikal Protestan ve fanatik Rangers taraftarı McMurdo’nun şirketi üzerineydi. Celtic’in sözleşme işleminde sona gelmesi için persona non grata ilan ettiği McMurdo ile masaya oturması gerekiyordu. McMurdo’nun ise başka planları vardı. McMurdo, inanılmaz şekilde oyuncuyu Rangers’a transfer ettirmeye çalışıyordu. Rangers başkanı David Murray ve Graeme Souness yeşil ışık yakmıştı, üstüne Johnston Celtic’in toplantılarına katılmayı reddediyordu. Onun yerine Souness ile evinde görüşmüştü, ve ikna olmuştu. Özellikle Souness bu transferi çok istiyordu, daha sonra bunun nedeninin Rangers’ın üzerine yapışan mezhepçiliği kırmak olduğunu iddia etse de Johnston’ın tek bir maça bile çıkmadan Rangers’a imza atmasının Celtic camiasını feci şekilde yaralayacağını biliyordu. Ancak ortada bir sorun vardı. Rangers yönetiminde çok yoğun şekilde bulunan radikal Protestanlar, şimdilik onlara söylenmeyen transferden çok rahatsız olacaktı. Taraftarın tepkisi dünya basınına çıkacak kadar şiddetli dahi olabilirdi. Camia kulüpte Katolik görmek istemeyecekti. Bu nedenle zamanlama çok iyi olmalıydı. Taraflar, transferi bir anda açıklamanın daha mantıklı olacağını fark etti. Johnston, imza töreni öncesi Ibrox’a yüzünü örtecek bir kumaşla getirildi. Basın, Johnston’ın çoktan Celtic oyuncusu olduğunu zannediyordu. Celtic yönetimi ise çoktan biliyordu ki Nantes’a ödenecek bonservisin yatırılması halinde, kurallara göre oyuncunun Celtic forması altında oynaması zorunluydu. Teknik direktör Billy McNeill, olanlardan sonra Johnston’ın bonservisini ödeyip futbol kariyerini bitirmek istiyordu. Ne var ki Celtic, Johnston’ın yüklü bonservisini ödeyip onu sözleşme bitene kadar 19 yaş altı takımla antrenmanlara çıkarıp yedek kulübesine hapsedecek kadar zengin bir kulüp değildi. Çekildiler. Celtic taraftarı ise bu aşağılanmaya neden olan yönetimin kellesini istiyordu. ohnston, resmen Rangers’taydı. Ve ilk açıklamaları Rangers’a hayranlık duyduğu yönündeydi. Şehrin neredeyse tamamını ilk kez bir konuda birleştirip kendinden nefret ettiren Johnston’ın Ibrox soyunma odasında karşılanması pek hoş olmayacaktı. 117 yıllık Rangers tarihinin ilk açık Katolik oyuncusu Johnston’ın Ibrox kapılarından girişiyle taraftarlar Rangers futbol kulübü için temsili bir cenaze töreni düzenlerken oyuncuların ve kulüp çalışanlarının farklı duygular paylaştığı söylenemezdi. Ortam buz gibiydi.
Johnston, ilk gününde malzemeci Jimmy Bell’in tavrıyla şoka uğradı. Bell, ona bir Katolik olduğu için forma tedarik etmeyeceğini ve kendi formasını kendi alması gerektiğini söyledi. Onu, maçtan sonra herkese verilen çikolatalardan almaktan men ettiğini de ekledi.Yine de Johnston, çok hızlı, çalışkan ve iyi bir son vuruşa sahip bir forvetti. Her ne kadar transferi sportif amaçların dışında gerçekleşmiş olsa da Rangers’ta yer edinmesi zor olmayacaktı. Goller ardı ardına gelmeye başladı. Yine de kendini Rangers’a kabul ettiremedi. 4 Kasım 1989’da o kritik gün geldi çattı. Johnston; Ibrox’ta büyük ihanetinin ardından ilk kez Celtic karşısına çıkacaktı. Bir yanda mezhebinden dolayı ondan tiksinen Rangers cephesi, öte yanda onu bir hain olarak gören Celtic cephesi varken o gün sahanın en yalnız adamıydı. Ancak senaryolarda yer alsa dahi abartı olarak nitelendirilecek şekilde Johnston, yeni takımı Rangers'a son anlarda bulduğu şık golüyle galibiyeti getirdi. Hikaye olabilecek en dramatik şekilde ilerliyordu ve en can alıcı noktasına gelmemişti bile. Galibiyetin ardından Rangers oyuncuları, soyunma odasında İrlandalı Katoliklerin öldürülmesini konu eden Billy Boys marşını söylemeye başladılar. Bu, Rangers soyunma odası için sıradan bir görüntüydü. Ve Johnston bu marşa eşlik etmekte hiçbir beis görmedi. Johnston’ın Billy Boys’a eşlik ettiği görüntüler, BBC tarafından oyuncunun can güvenliğini tehlikeye atmamak için yıllarca yayınlanmadı. Meşhur maçın ardından ise malzemeci Jimmy Bell, Johnston’ın çikolata yasağının kalktığını bildirerek kapanışı yaptı.
Johnston, 1991’de Rangers’tan ayrıldı. Celtic için 99 maçta 52 gol, Rangers için ise 76 maçta 31 golle başarılı bir grafiğin ardından Everton’ın yolunu tuttu. Daha sonra Heart of Midlothian ve Falkirk macerasının ardından 2001’de Kansas’ta emekli oldu. Rangers taraftarı Johnston'ı zor olsa da kabullendi. Artık bir kulüp kahramanı statüsünde. Celtic taraftarı için ise Johnston, inancı ve aidiyetleri zayıf bir hain. Celtic, Johnston'ın travmasını halen atabilmiş gözükmüyor. Zira bu konu hakkında pek konuşmak isteyen yok. Halen bir Celtic taraftarı olduğunu söylese de Maurice Johnston’ın hikayesi, futbol tarihinin bilinen en büyük ihanetlerinden biridir. Celtic için asla bitmeyecek bir travmadır, Rangers için ise ebedi bir zafer.
Kaynak;