Cevap: Galatasaray - Fenerbahçe Maçları Artık Derbi Olmaktan Çıkıyor mu?
Dün akşam kadıköydeki maçda 10 yıllık makus talihimizi yine kıramamızın yankıları halen devam ederken,Galatasaray taraftarının kızgınlı,kırgınlığı,sabır haddelerinin tükendiği bir ortama geldik,getirildik..
Yıllar boyunca her iki kulübün taraftarının merakla beklediği bu dev maçların bizim nezlimizde tadının ve tuzunun artık tükenmeye başladığını,taraftarlarımızın büyük çoğunluğunun fener derbilerinden nefret eder hale geldiğini görüyorum.Haksızda değiller zira her fener - Galatasaray maçı öncesi biz feneri nasıl yenerizin hesabını ederken,karşı takım ve taraftarları biz Galatasaraya kaç çekerizin hesabını yapıyorlar.
Dünki maçda fenerin saha dışı olaylarını sonuna kadar kullandıklarını,futbol oynamakdan ziyade bizi psikolojik olarak yıkmak için ellerinden geleni yaptıklarını gördük.10 yıllık talihsizliğimizi kırmak elbette kolay değildi ancak saha dışı etkenlere oyuncularımızında teslim olması 3-1lik skoru oluşturdu.
Fenerin stadında yaşananlar elbette ilk değil ama sonda olmayacak.Futbolun başında dirayetli ve adaletli bir yönetim olmadığı için bu tip olaylar hep yaşanacakdır.
Bu hale Gelmek İçin 10 yıl Bekledi
Aziz yıldırım Galatasaray uefa ve süper kupayı aldıkdan sonra,bu kupaları gölgede bırakmak ve fenerin armasını her daim önplanda tutmak adına Galatasarayı hep köşeye sıkıştırma politikası güdmüşdür.Zaten herkezde biliyorki aziz yıldırım katıksız bir Galatasaray düşmanıdır.Avrupada alınan kupaları unutturmak,Galatasarayın armasını ve ismini lekelemek için topyekün bir baskı uygulatan aziz yıldırım şuanki geldiğimiz noktada çok başarılı olduğunu görüyoruz malesef.
Baskı,hiddet,sportif dışı etkenler ile Galatasaray son 10 yıldır hep yıpratıldı,yıpratılmayada devam ediliyor.Artık olay öyle bir hale geldiki kazandığımız uefa ve süper kupa,kadıköyde 10 yıldır kazanamamızın gerisinde kaldı.Tüm ülke 10 yıl önce türkiyeyi onurlandırarak türk ismini tüm dünyaya tanıtmış kupaları artık unutuyor.Gündemi sadece bugünki olaylara bakarak değerlendirmek artık genel bir yorum düşüncesi oldu.Futbolda geçmişde alınan kupalar değil,kazanılan derbilere bakılır oldu ve işte bu noktada aziz yıldırım kadıköyde Galatasarayı hep yenerek içindeki arzuları hayata geçirdi;
"Galatasaray uefa ve süper kupa aldı ama asla kadıköyden galip gelemeyecek ve bir gün herkez Galatasarayın kadıköye gelmesini bile istemeyecek.."
Aziz yıldırım istediği artık oldu..Artık hiçkimse kadıköye gitmek istemiyor,oyuncusundan bir kesim taraftarına kadar artık kadıköyde derbi oynamak yada izlemek istemiyor.Takım ne kadar güçlü olursa olsun kadıköye fener eksik çıksa bile farklı yeniliyor.İşin kötü tarafı fenerin üstüste hezimetlerinin karşılığınıda ali sami yende veremez hale geldik.Basit 1-0lık galibiyetler unutuldu gitti.Son ali sami yen maçını ise hiç kimse hatırlamak dahi istemiyor.
İşin garip ve kaldırılamaz bir gerçeğide var.
Bundan yaklaşık 2 yıl önce ali şenin bir röpörtajında fener-Galatasaray maçları artık derbi değil demiş,çok tepki almışdı.
Şİmdiki geldiğimiz noktada ise istatistiki olsun,içerde ve dışarda oynanan maçlar olsun sürekli fenerin galip geleceğini peşinen söyleyen çok kişi ve taraftar var.Galatasaraylı bir takım yazarda fener maçı öncesi Galatasarayın yenilme ihtimalini sürekli dile getirir hale geldi.Elbette futbolda yenmekde var yenilmekde ancak söylenen açıklamaların hep fener ağırlığında olduğu için bu Galatasarayı ve taraftarını yaralar niteliğe geldi.
Şuanki taraftar psikolojisine baktığımızdada maç öncesi yorumlarda,anketlerde fener tarafının sakin ve umursamaz tavırları dikkat çekiyor.Öyleki sunulan anketlere bile fenerliler katılmıyor zira "biz her türlü Galatasarayı yeneriz" psikolojisini fener başkanı aşılamış taraftarına,zaten o yüzden seviliyor yıldırım.
Dünki maç öncesi büyük sitelerin anketlerine bakıldığında Galatasaray açık farkla maçı kazanır sonucuda bunun bir göstergesi.Fenerliler bu tarz şeylere artık önem bile vermiyorlar,biz sözümüzü kadıköyde söyleriz diyip maç saatini bekliyorlar.
Haftalardır İnandığımız Şeyler Maçın 10. Dakikasında Bitiyor..
Galatasaray cephesinde ise maç haftası anlamsız şekilde büyük bir stres yaşanıyor.Yıllardır galip gelemediğimiz kadıköy deplasmanı hafta başından itibaren görsel ve yazılı basının fener yandaşı kanalları ile Galatasarayın başkanından ,taraftarı ve oyuncularına kadar her türlü "sarı-kırmızı" renklere gönül vermiş kitlesine baskı kurdurulmaya çalışılıyor.Geçmiş kötü maçlar,olaylar temcit pilavı gibi ısıtılıp psikolojik baskıyı her geçen gün artırıyorlar.Bu durum tüm Galatasaray camiasını etkiliyor.Oyuncular kadrolar yıllar geçip değişse bile bu durumdan etkileniyor ve maç haftası çalışmalarda yeterli performans gösteremiyorlar."ne yapsakda feneri yenemeyiz" düşüncesi o hafta oyuncuların bilinç altına işleniveriyor.
Maç saati gelincede fener taraftarı artık maç başlasında şenlik görelim havasında çok çok rahat tavırlar sergilerken bizler adeta soğuk terler dökmeye ve inanılmaz bir sıkıntıya girip "yinemi kaybedeceğiz" psikolojisini yaşamaya başlıyoruz.Hafta başından beri herkezin birbirine anlattığı onur,şeref ve adam gibi oyun tercümeleri maç saatinde yok olup gidiyor.Dünki maç öncesi takımdaki oyuncuların ısınmak için çıktığı sahada ne kadar gergin ve stresli oldukları açıkça görüldü,bu durumları staddaki 50000 kişilik azgın taraftarı dahada coşturdu ve hiddetlendirdi zira maç başladığı anda staddaki ağır baskı atmosferi dahada arttı.Maçın 10. dakikasına gelindiğinde çoğu Galatasaraylı şunu söyledi kendi kendine "bu seferde olamayacak bu iş.."
Biz ekran başında daha 10. dakikada bu duyguları hissederken maçı oynayan 11 Galatasaraylı bu duyguları daha maç başlamadan hissetmişdi.
Takım ne kadar iyi oyunculardan kurulu olursa olsun o atmosfer onları olumsuz yönde etkiliyor ise bu onların tamamen suçlu olduğunu göstermez,aksine onları bu anlamda motive etmeyenler,o atmosferdeki baskıları üstlerinden atmasını sağlayacak psikolojik desteği vermeyenlerde suçludur.
Galatasarayın yapısı itibari ile fener kadar katı ve acımasız bir kulüp olmadığı bir gerçek.Hepbencilik hiçbir zaman yapmadık.Kendi stadımızda konuk ekipleri daimi centilmenlik içinde karşıladık (tahrik yapılmadığı sürece).
Ancak şu bir gerçekki biz Galatasaraylılar çok duygusal bir taraftar kitlesiyiz,kulübünden oyuncularına kadar bu böyle.Kimse bunu inkar edemez çünki Galatasaray arması bile zerafetin ve centilmenliğin bir sembolü olmuş,o aramaya her bakışımızda o duyguları en derinden yaşayan insanlarız.İşte bu yüzden bizler psikolojik baskılara karşı çok dayanıksız ve dirayetsiziz.
Dünki maçda şunuda gördükki bu takımın başında ferguson yada wenger bile olsa kadıköyde bu psikolojik saldırılar ve eksikliklerimiz yüzünden maç kazanamayız.Aziz yıldırımın en büyük isteğide zaten buydu."Galatasaray uefa ve süper kupa aldı ama feneri yenemiyor nasıl şampiyon bu böyle" demeye getirdi 10 yıldır ve bunuda başardı bir şekilde.
İstatistiklere Bakmayalım Diyoruz Ama Bakıncada Utanıyoruz..
Olayı birazda istatistiki bir konumda konuşalım.
Dünyanın çoğu ülkesinde 1 numaralı derbi olarak görülen boca-river maçlarına bir göz atalım.Bu iki "düşman" kulüp arjantin futbolunu domine etmeyi başarmış ve çok geniş kitleye nüfus etmiş köklü takımlardır.Her iki takımın yenilen tarafı o hafta sokağa bile çıkamaz,futbol adına en ufak bir söz dahi etmezlermiş.Tam bir yas haftası olurmuş.Ancak bu iki kulübün istatistiklerine baktığımızda aradaki galibiyet sayıları hiçbir zaman uçurum niteliğinde büyük farklar oluşturmaz.İki kulüp arasında galibiyet farkı 4 bilemediniz en fazla 5 maçlık oluyor.Her iki takımda içerde yada dışarda galip gelebiliyor.Sürekli olarak bir kulübün diğerine karşı ezici bir üstünlüğü yok ancak skorsal anlamda birbirleri ile mücadele ettikleri kesin.Boca juniors takımı hem kendi içinde hemde dünyaya kazandırdığı diego maradona ile büyük bir gurur ve onur duyuyorken,Arjantinde daha çok elit kesimin tuttuğu takım olarak bilinen river plate ise "sizde maradona varsa bizimde che gueveramız var,o her daim riverliydi" diyerek karşı rakiplerine atıfda bulunabiliyor.Elbette örnekler fazlalaştırılabilir ancak işin gerçeği boca-river derbilerinin tamda derbi tadında geçtiğidir.
Fakat Fener-Galatasaray maçları ise artık bu özelliğini yitirmeye başlamışdır.
İstatistiki anlamda toplamda 363 maçın 137sini fener alırken 116 maçı biz kazanmışız.110 maçda berabere bitmiş.Kabaca bir hesap yaptığımızda aradaki 21 maç farkı elbetteki korkunç bir uçurum.Dünyada kime sorarsanız sorun bu istatistiki sonuçlarla fenerin ağır basacağını söyleyebilir.Aynı şekilde bizim bu farkı kapatmamız için en azından 15-16 yıl "hiç yenilmeden" maçları almamız gerekiyorki buda işin gerçeği imkansız,ömrümüz bile vefa etmeyebilir.
Dünyada şuanda iki büyük derbi maçı olarak görülen fener - Galartasaray ve boca-river maçlarındaki farkda işte burdan çıkıyor.River ve boca aradaki 3-5 maçlık farkı kapatmak adına savaşırken bizler 1 maç kazanalım artık diyip yola koyuluyoruz.
İşte bu noktadada durup düşünüyorum.Kafamın,zihnimin içindeki duygu ve düşüncelerimi zorluyorum.Ben 30a merdiven dayamış birisi olarak zaten fenerin 21 maçlık farkını kapatacağımızı göreceğime pek inanmıyorum.İnsan ömrü türkiyede ortalama 55 yıl ise 25-26 yılım var demekdir ama bu süreç içerisindede biz bu farkı kapatırmıyız diyede düşünmüyorum zira kapatamayızda.
Fark bu kadar açıldığı için ve her iki tarafın maç öncesi duyguları ve düşünceleride tamamen zıt fikirlerde olduğundan ötürü Fener-Galatasaray derbilerinin artık "derbi" maçlar olamakdan çıkacağını görüyor ve üzülüyorum.
Şimdi çoğu kişi bana kızabilir,düşüncelerimi belkide yanlı bulabilir.ancak herkezin şu soruyu kendine sorması gerek;
Gelecek yılda kadıköyde kazanacağımıza gerçekten inanıyormusunuz?
Biz her sene inanıyoruz,ama maç bittikden sonra karalar bağlıyoruz.Aynı şeyler artık ali sami yen içinde geçerli çünki hem istatistiki hemde psikolojik anlamda fenere karşı eksik durumdayız.
Öfkelenmenin Bir Mantığı Yok,Artık Özeleştiri Yapalım..
Eksikliklerimizi analiz etmek,nerde ne hatalar yaptığımızı görmek bir özeleştiridir.Biz 2000den sonra bir rehavete kapıldık.Avrupayı fetettik ve karşımıza fener çıkınca "bunlar kim ya" dedik.
Onlarda 10 yıl boyunca hem istatistiki anlamda,hem ekonomik anlamda hemde psikolojik anlamda bizi yerelere savurdular.Biz uefa ve süper kupayı aldık ama bunu paraya çeviremedik.Tam tersine ekonomik olarak çöktük.Oyasaki bu kupaları hasbel kader fener almış olsaydı 7 cühele bu kupalarını tanıtır ona göre ekonomik anlamda büyük paralar kazanabilirlerdi.
Bazı şeyleri görmemezlikden gelmek,aslında kendimizi kandırmakdır.
Adnan polat öncesi yönetimler bizleri batırdı.Ekonomik anlamda çöküşümüzün yanı ısra ne sportif nede imaj bakımından bir eserimiz kaldı.Adnan polat başkanlığa geldiği zaman "enkaz deviraldık" sözleride gerçeğin ta kendisiydi.
İnanın şuanda öyle bir düşünceye sahibimki keşke canaydın döneminde şu stad olayının peşinde koşturulmasaydıda ali sami yeni bölüm bölüm adam etseydik.En azından 2. terim dönemi farklı olurdu belki ve sonraki dönemler içinde öyle.Aslantepe bize çok şey kaybettirdi.İmajımız zedelendi.Camiasından taraftarına çok fedakarlılar yaptık.Ama geldiğimiz şu noktada hangi Galatasaraylıya sorarsanız sorum Aslantepedemi oynamak istersiniz yoksa bunca yıl feneri yenmekmi isterdiniz deseler sanırım 2. seçenek daha ağır basacakdır.
Olmuşla ölmüşe artık çare yok.Klasik cevap "yolumuza bakıyoruz" diyeceğiz gene..
Her tarafdan baskılar altındayız.Her taraftan saldırılara maruz kalıyoruz.Hakkımızın yenmediği bir dönemde yok.Savunduğumuz doğrular tememizdeki insanlar tarafından yanlış olarak bize geri döndürülüyor.Dünki maçdaki olaylardan fenerin az bir ceza alacağınıda biliyoruz.
Hakemlerin kafası yarılıyor,oyuncular taciz ediliyor ,lazerler ile oyuncuların dikkati dağıtılıyor ama bunlara ceza kesecek dirayetli bir futbol yönetimi bulunmuyor.
Bizlerin bu noktada yapması gereken ,bu baskıları ve tacizleri önelemek adına yapılabilcek en önemli şeyin fener maçlarını bir derbi değilde sıradan bir maç olarak görerek oyunumuzu oynamamız daha mantıklı olacak zira derbi derbi diyip bütün hafta kafa patlamızında ne bize nede oyunculara faydalı olamadığını görebiliyoruz.
Karamsar Bir Tablo Çizmek İstemiyorum ama Gerçekleri Söylemeye Çalışıyorum..
Sonuç olarak karamsar bir tablo çizdiğimin farkındayım,ama gerçekler böyle bir tablo çizmeyi gösterdi bana.Fenere veyahut başka takımlara yenilebiliriz,amma velakin genel anlamda her fener-Galatasaray maçı öncesi "fener alır bu maçı" havasının bizi üzdüğünü ve yaraladığını açıkça görebiliriz.
Bizim fenere karşı istatistiki anlamda olmasa bile psikolojik anlamda avantaj kazanmamız için en az 1 sezon içerde ve dışarda feneri yenmemiz şart.Hemde 2-3 farkla çünki skor tabelasındaki farklarda psikolojik baskıyı artıran faktörlerdir ve bizimde artık feneri 2-3 veya daha fazla bir farkla yenmemiz lazımki bize doğrultulmuş psikolojik baskıyı tersine çevirebilelim.
Ben buna bize atılan bumerang diyorum.Psikolojik anlamda,maç öncesi ve maç esnasında dış etkenlerin tamamiyle bize doğrultulmuş bu negatif eklentili bumerangdan kurtulmak için bunu başarmamız şart,ancak şuanda bunu yapabilmek için kadıköyden zaferle ayrılmamızda şart ve bu noktada bunu ileriki yıllarda başarabilirmiyiz bunun hesabını yapmak gerek..
Korkacağım tek şey bir gün aziz yıldırımın "bir gün herkez Galatasaray - fener maçlarını izlemek bile istemeyecek çünki galibi herkez tarafından bilinecek" sözünün gerçekleşme ihtimalidir..
Sonuçda hiçkimse bile bile yenileceğini düşündüğü maçı izlemek istemez..
Noktasından virgülüne kadar katılıyorum bu yazıya. Benim de düşüncelerim bu yönde beynine ve parmaklarına sağlık.
Küçüklüğümde hatırlıyorum da bu derbiler bu kadar kanlı bıçaklı olmuyordu.fb'den fark yediğimiz 5-2'lik maç vardır mesela.Ama bunun karşılığını da GS verirdi.Hatta Tugay'ın füzesiyle hatırladığım Kadıköy'deki 4-1'lik maç da vardır. O zamanlar tabi ki diyebiliyorduk "yeneriz,duruma göre fark bile atabiliriz" vb...
Bu noktada 9-10 yıldır GS-fb maçlarında anormal bir gerilim var. 9-10 yıl önce ne oldu?
GS UEFA Kupası'nı aldı. Aziz Yıldırım başta. Müthiş bir GS hegemonyası var(haklı olarak başarılarla).Leeds maçından önce ne yaptı fb hatırlayan var mı?
Fatih Terim'e teklif götürdüler! Ali Şen hatta şöyle diyordu:" Haklı olarak başarılı bir takımın hocasına teklif götürdük".
Tabi ki buna sadece Kadir İnanır. Amaç Arda'nın şu an Aziz Yıldırım'ım aklını karıştırmak için yaptığı teklif gibi,iç dengeleri bozarak GS'nin yolundan sapmasını sağlamak.Hatta bunu kanıtlarcasına Ali Şen'in bir beyanatı vardı:"
Artık gazetelerde GS haberlerini görmekten bir fb'li olarak bıktım,en büyük fb'dir bu böyle biline"
Neyse GS UEFA Kupası'nı aldı. Artık moda GS,doğan GS'li oluyor, Avrupa'da da saygı kazanmış,hatta rekabet bitti denen zamanlar...Aziz Yıldırım,ekibi ve yandaş medyası için tehlike arzedecek bir durum. Ne yapıp edilmeli bu durum ortadan kalkmalı! Çünkü fb 80'lerde kavuştuğu hegemonyayı kaybetmiş durumda,tekrar geri kazanılmalı.Peki nasıl?
Öncelikle Aziz Yıldırım medyayı sindirme psikolojisine girdi. MHK ve federasyonu kontrol etme çalışmaları ve GS'ye yönelik beyanatlarla medyanın ilgisini fb'ye ve kendine yönelik çekme gibi ucuz politikalar güttü(meşhur tesadüf beyanı)
Ve de 50 bin kişilik stad için düğmeye bastı.
Bu noktada hedef olarak kendine yine TSL'de şampiyonlukla GS hegemonyasını kırma ve
belki de daha önemlisi kendi aralarındaki maçlarda ne pahasına olursa olsun GS'yi yenme amacı koydu.Çünkü fb'nin GS'ye karşı oluşturabileceği tek üstünlük bu olacaktı.
Bunun için
1) Medyayı kullandı
2) Psikolojik savaşla GS'yi yıprattı.
3) Stadda organize işleri ayarladı
4) Hakem faktörü dolaylı yoldan işin içine girdi
5) fb'lilerdeki kabul edilebilir GS nefretini daha da fazlalaştırdı ki böylece seyirci baskısından daha fazla bir gerilim ve çirkeflik yaşanmasını sağladı.Artık fb seyircisi GS'yi evlatlarının ölümünden sorumlu terörist gibi görüyordu
Kısacası; GS'nin fb üzerinde Demokles'in Kılıcı gibi duran Avrupa Kupalarını 2. plana itmek için kendi aralarındakşi maçları hedef seçti.Bunun için ezici bir üstünlük olması gerekiyordu. Ve oldu !
Bu noktada Aziz Yıldırım her ne kadar fair-play'den yoksun olsa da kendi çapında başarılıdır.
Fakat GS ile fb taraftarı arasına nifak sokan asla affedilmemesi gereken biridir.Maçtan önce ,esnasında ve sonrasında sanki GS vatan haini bir kurum olarak görülmüştür.
Aynı şeyi neden Bjk yapmıyor? bunun da nedeni fb'nin 80'li yıllardaki hegemonyasından kaynaklı.
fb herşeyin eskisi gibi kontrolünde olmasını istiyor. 90'lı yıllardan itibaren GS'nin hakimiyeti kabul edilemez bir durum.fb'de müthiş bir üstünlük kompleksi ve bencillik var.Bjk daha mülayim tarzda bir yapı.fb öyle değil,fb "ben yapmalıyım" mantalitesine sahip. "
Saygı" veya "
bükemediğin bileği öpme" gibi kavramlar tabiatlarına aykırı.
Burada bizim hatalarımız yok mu? Tabi ki var.
Stad yapmakta geciktik.Aynı baskıyı kuramadık ASY'de.
Psikolojik olarak yenildik sahada olduğu gibi. Her ne kadar Kadıköy'de çirkeflik,düşmanlık tohumlarıyla bezenmiş bir ortamda evlat katili gibi muamele görsek de oradaki son 10 maçın mağlubiyetini haklı çıkaramaz hiçbir şey.