GSC Hikaye (Arşiv)

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
7-O mabad korkusuyla dostlar, gözlerimi yanma pahasına açtım ama zifiri karanlık, hiçbir şey gözükmüyor. El yordamıyla çakmağa uzandım, ıslak elle bir iki kez çak yanmıyor, hemen bornoza elimi kuruladım, yandı çakmak, eskiden kalma küvet kenarında büyük bi mum vardı, temizlikçiler kullanılır diye atmamış, evin her yeri mumla doluydu desek yeridir, onu yaktım. Ayağa kalkınca bir çift gözü gördüğümde açıkçası tepetaklak gidecektim ki, aynadaki yansımammış. Dikkatle küvetten çıktım, patlayan ampul parçaları yerlere yayılmış, camlara basmadan banyodan çıktım. Taner- ev arkadaşım- koridora çıkmış, Cuma bu ses senden mi geldi dedi. Yok dedim, yukarıdan geldi, bişey düştü herhalde. Banyonun lambasıda parçalandı dedim. Neyse, iyiye yorduk, eşyalardan biri muhtemelen düşmüştür dedik, lamba da senelerdir kullanılmıyordu sonuçta.
 
8-Ertesi günlerde o odadan sesler gelmeye devam etti ama hep iyiye yorduk açıkçası. Kilitli olduğu için bakamıyordukta. Bazen hafif bir çıtırtı, bazen rüzgar sesi gibi ses geliyordu. Hatta bir gün hırsız girdi herhalde diye yukarı koştuğumuzu hatırlıyorum. Bildiğiniz ayak sesleri geliyordu. Muhtemelen pencerelerden biri hafif açık kalmış diye düşündük. Bir süre sonra da alıştık zaten. Ama ikimizde içten içe evde tek kaldığımızda üst katı kullanmıyorduk, her ne kadar birbirimize söylemesekte :asd: (@Hamza Gölbaşı için özel, odada 3 zenci yok).
 
9- 1-2 ay geçti, Taner yeni bi kız arkadaş yaptı, haber vermeden eve davet etmiş. Bahsetmeden geçmeyeyim, o banyo olayından sonra neredeyse günaşırı evdeki lambaların çoğu patladı ve yenileriyle değiştirildi. Elektrikçi çağırdığımda bir sorun olmadığını söyledi, eski diye patlamış hepsi, 50 lira boşa çağırma parası verdiğimle kaldım. Neyse, kız arkadaşı ile tanıştık yemek yedik. Taner’den biraz bahsetmek gerekirse, kendisi de benim gibi öğretmendir, tipsiz ve salak biridir. Ama getirdiği kız arkadaşı Taner’in tam zıttı biriydi. Tanıştığım en zeki kız desem yeridir, Ankara hukukta 2. Sınıf öğrencisi, gayet güzel bir kız. Türkiye 33.sü olarak girmiş hukuk fakültesine. Her gün ritüel gibi, beraber kahvaltımızı ediyoruz, Taner ve ben işyerlerimize gidiyoruz, geri döndüğümüzde kız arkadaşı yemek hazırlıyor, yiyoruz, muhabbet sohbet derken gece olunca herkes odalarına çekiliyordu. Birkaç kez o odadan sesler geldiğinden bahseder gibi oldu kız, bizde korkmaması için yok öyle bir şey diye geçiştirdik.
 
Bayağı sülalesi rahat bir üçlüymüşsünüz

Kedidir kedi deyip aylar geçti ha

O odayı alt üst ederdim herhalde ben
Çok ayrıntı olacak diye yazmadım. Ev sahibini aradık açıkçası, kendileri İstanbulda kalıyorlar. Bize sadece oda da rahmetlinin eşyalar ve birkaç ıvır zıvır var dediler. Kadın ankaraya gelmek istemiyormuş. Geldikçe kocasını mı ne hatırlıyormuş rahatsız oluyormuş. Evi tuttuğumuz gün bahçeye bile girmedi.. Sadece açmayın, geldiğimizde bakarız dediler.
 
10- Böyle böyle 1 hafta geçti. Ben biraz rahatsızdım ve o günkü derslerimin hepsini iptal ettim. Açıkçası yoğun çalışmanın verdiği yorgunlukla aylar sonra 1 gün izin yapmak iyi gelecekti. Taner sabah işyerine geçti, kız arkadaşı odasında, ben odamdaydım. Steam’de satın aldığım, uzun süredir yüklenmeyi bekleyen fmyi yükledim, Galatasaray kariyerini açıp Sabri’yi başka takımlara üçe beşe bakmadan satma planları kurarken üst kattaki odadan sesler gelmeye başladı. Bi dur MK dedim içimden ve oyuna devam ettim. Aradan 5 dk geçti geçmedi, telefonum çalmaya başladı. Taner gideli 1 saat olmamıştı ama arıyordu, kesin doğalgaz kontörü al diyecek diye içimden söverek açtım telefonu, anasını satayım, bir günlük iznimizi evde yatarak geçiremeyecek miyiz? Halbuki bu garip ve biraz korkutucu olaylar silsilesinin başlangıcıymış. Şuan gece yazarken bile bir ürperti geldi..
 


Yeni şarkımız :)
 
11-Ne var la bi oyun oynatmadın mk, diye açtım telefonu. Cuma, Serra’ya -kız arkadaşı- bakabilir misin, garip garip mesajlar atıyor, arıyorum açmıyor dedi. Bende bakarım birazdan dedim, kapattım. Hiç istifimi bozmadan oyunumu oynamaya devam ettim. Milletin kız arkadaşıyla problemlerini çekecek havam yoktu açıkçası, fm daha keyifliydi. Takribi 10 dk sonrasında, internette wonderkid arayıp oyunda satın almaya çalışırken telefon tekrar çaldı.. Cuma, dedi gergin bir ses tonuyla, acil odaya git, Serra iyi mi bir bak. Garip garip mesajlar atıyor, biri zorla bir şey yazdırıyormuş, bir şey yazıyorsa elindeki kağıt ve kalemi al, kurtulmak istiyormuş dedi…

Not: kişi ve kurumlar gerçek, ama MK @Mustafa Kaya değildir.
 
12-Hass.. Telefonla konuşa konuşa koridordan geçtim, çalışma odasının kapısı açıktı, genelde kapalı tutardık, neyse. Biraz daha yürü, banyoyu geç.. Yukarı odadan bir ses daha geldi. Kalbimin sesini duyuyorum, çünkü koridorun sonunda, buzlu cama ışığın gölgeleri vuruyor.. Pek güneş almayan bir oda olduğu için genelde karanlıktır Taner’in odası ama perdelerde çekilmiş belliki yoksa bu kadar karanlık olmaz, ama bir ışığın gölgeside titreye titreye camlara vuruyor. Taner dedim, biraz kısık bi sesle, kapı kapalı, müsait midir gireyim mi? Cuma, gir içeri, benide bilgilendir ayrıca, şimdi derse girmem lazım dedi ve kapattı. Kapıyı tıkladım…
 


şarkısı bitenler için..
 
13-Ses yok. Serra, orda mısın? Ses yok. Kapıyı tekrar tıkladım, ses yok… Hadi bi cesaret, kapıyı yavaşça açtım…
 
14-
Şuana kadar anlattıklarımda eksik var fazla yok açıkçası. Kapıyı açtığımda gözüme çarpan 3 şey vardı, birincisi, halının üzerinde yuvarlak bir şekilde mumlar dizilmiş ve her biri yakılmış. Kapının penceresine vuran ışık kaynağı belli oldu. İkincisi, Serra ortasında diz çökmüş oturuyor, sırtı bana dönük, saçları dağılmış. 3sü, ileri geri eğilerek hareket ediyor ve delicesine bir şeyler yazıyor… 5 saniye, Allah’ım, bu her korku filminde olan hadise başıma mı geldi? Lan, rüya mı bu? Exorsist filmleri ile t.şak geçerken iyiydi değil mi? Bildiğim ayetler nelerdi? Kaçsam mı, kıza seslensem mi? Taner mk.. gibi zilyon tane düşünce bu 5 saniyede geçti. Sesim sanki başka bir yerimden çıkıyormuşçasına sadece ‘Serra?’ diyebildim…

(@Hamza Gölbaşı hala zenciler yok hocam, ama fazlası var)
 
15-Sesim sanki başka bir yerimden çıkıyormuşçasına sadece ‘Serra?’ diyebildim…Ama ne sesimi duydu, ne de beni fark etti serra. Saçları yüzünün büyük bir kısmını kapatmış, bildiğin Samara Morgan olmuş. Tavanda yürüse şaşırmayacağım. Serra diye seslendim tekrar, yine ses yok. İleri geri sallanarak bir şeyler yazmaya devam ediyor. Zorluklada olsa birkaç adım attım, yanına yaklaştım, hala beni farketmedi. Diz çöktüm mumlarının bir kısmını çekerek. Serra napıyorsun dedim, ses yok. Ne yazıyorsun dedim, ses yok. Çalışma odasındaki pirinç kalemliği almış, içindeki kalemlerle bir kağıda bir şeyler yazıyor sürekli. Ben olayı anlamlandıramadım, beynim sürekli içinde bulunduğum b.ktan durumu çözmeye çalışırken error vermiş, sadece kızın mum ışığı yansımasıyla harıl harıl birşeyler yazmasına odaklanmış korkuyla ne yapacağımı düşününüyordum. Deli cesareti geldi, Taner’inde dediği gibi kağıda uzandım ve hızla çektim…
 
16-Kağıdı çektim ama içten sıçmak nedir orda öğrendim. Belirli bir ritimle öne arkaya yavaş yavaş eğilen kız kağıdın alınmasıyla birden durdu. 45 derece açıyla yere bakar şekilde kaldı, kıpırdamıyor, nefes bile almıyor.. Naptım lan ben? Tepki verecek mi? 112yi arasa mıydım? Biri beni uyandırsın mk.. Derken belki birkaç saniye öyle kaldı ama bana ömür gibi geldi. Yavaşça soluna, bana doğru döndü. Gözlerinin içine baktım, bilinç yok ama kinle bakıyor. Yüzü sinirle gerildi, tıslar gibi, daha önceki sesine hiç benzemeyen bir şekilde, ‘daha bitmedi, geri ver!’ dedi…
 
Bana ayrılan süreyi aştım açıkçası.. Uzatmalar mevcut mu sn Tanrıverdi?
 
17-Yüzü tanıdığım Serra değildi açıkçası. Her an saldıracakmış gibi bakıyordu ve gözleri kan çanağına dönmüştü. Mum ışığının yüzüne vurmasıyla yüz hatları daha da korkunç bir hal almıştı. Serra ne bitmedi, ne yazıyorsun dedim. Sen kimsin? diye sordu. Sesi hala tıslar gibi çıkıyordu. Serra, Cuma ben, Taner’in arkadaşı, bir haftadır tanışıyoruz, şaka mı yapıyorsun dedim, Onlardan biri misin? diye sordu. Onlar kim ne vs derken bir anda Serra bayıldı. Allah’tan bana doğru düştü, mumlar yakmadı bi tarafını. Kızı kucağıma aldım, tavşan gibi titriyordu, yatağına yatırdım. Üzerine battaniyesini çektim ve birkaç saniyeliğine de olsa olanları anlamlandırmak için düşünme vaktim oldu. Mumları söndürdüm, bi kenara aldım, tam gitmek için kapıya yönelecekken aniden bi el bileğimden kavrayıp sertçe çekti…
 
18- O an cidden korktum ama. Hiç beklemediğim zamanda denk geldi. Döndüm, Serra uyanmış, bana bakıyordu.Bi eliyle bileğimi sımsıkı tutuyordu. Sen kimsin diye sordu tekrar. Serra, şaka yapma lütfen, Cuma ben. Cuma, nolur koru beni, beni kaçırmak istiyorlar…
 
19-Cuma, nolur koru beni, beni kaçırmak istiyorlar, burda kal…Der demez tekrar uykuya daldı/bayıldı(tam ayırdımını yapamıyorum). Ben etrafıma bakınıyorum, kendime bakıyorum, anlamlandıramıyorum. tırsmış vaziyette yatağın kenarına oturdum. Ne yapayım ne yapayım derken yazdığı kağıdı elime aldım. Baştan sona kağıdı okurken-içeriğini daha sonra paylaşacağım- iyiden iyiye kafam karıştı. Bir yerden bir şey görmeyi beklercesinede sağa sola bakınıyorum. Hani bi his vardır ya, hep ensenizin arkasında sürekli biri varmış hissi. Taner’i aradım, açmadı p.zevenk. Biraz vakit geçirmek için telefonda bi oyun açtım. Oyunu oynuyorum ama bir gözüm Serra’da ve bir şey olsa anında topuklayacak şekilde oturdum. 20-25 dk bir şey olmadı, odama geçeyim dedim…
 
20-Odama geçip kariyere devam ettim, Taner aradı, uyuyor bir şey yok dedim. Biraz rahatlamış, birazda hala tedirgin, oyuna dalmışım. İki wonderkidi takıma kazandırmanın verdiği haklı gururla sigaramı yaktım, Gaziantep’le olan maçı izliyorum. Değişiklikler, şunlar bunlar derken iyice ağırlık çöktü. Hafif uykuya dalar gibi oldum, gözlerim tam kapanırken, uykuyla uyanıklık arasında bir çığlık.. Hemen koridorun sonundaki odaya koştum, kapıyı açtım. Serra başını ellerinin arasına almış, bağdaş kurmuş yatağın üstünde ve oval bir şekilde dönüyor ve olabildiğine çığlık atıyor. Ellerinden tuttum, sarsıyorum ama çığlık atmaya devam ediyor, git, lütfen git, sizden olmayacağım, rahat bırakın beni!.. Gözleri sımsıkı kapalı.. Omuzlarından tutarak sarstım, gözlerini açtı ve baktı. Allahtan çığlığı kesilmiş diye düşünürken duvara doğru sıçradı, işaret parmağıyla arkamı göstererek, giit! diye bağırmaya başladı…
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Geri
Üst Alt