Oynattığı oyun çok primitif ve tek yönlü. Pas oyunu diye bir şey yok anca bir önde basma tutturmuş her takımı öyle çözmeye çalışıyor. Şansa İtalya'da seviye ne olursa olsun herkes ayağa çıkmaya çalışıyor, İngiltere gibi takımların yarısının uzun topla oynadığı ligde olsa büyük ihtimal senede 10-12 maçı isabetli şut atamadan bitirirdi. Türkiye'de deplasmana gittiği her maçta o kalibresini göstermişti zaten. Ben Tudor'un Galatasaray'deyken elendiği Graham Potter'ın Brighton'ını da izliyorum, Tudor'un Udinese'sini de. İki hocanın yakın ölçekte takımlarına sahada ne yaptırmaya çalıştıklarını görmek 2 yıl önce belli olan seviye farkını yeniden ortaya koymasını sağlıyor insanın.
Ha çalışkanlık olarak sırf duran top taktiklerine yorduğu kafayla bile Fatih Terim'den iyi olduğuna katılırım. Ama akan oyuna yeni bir şey getirmede Sosa'yı geçen yıl 6'ya, bu yıl 8'e çekip Abdülkadir Parmak gibi bir adamı çıkaran Ünal Karaman kadar bile yenilikçi olduğunu düşünmüyorum. Şanslı ki cebinde geçmişten bir İtalya kartı var, yoksa Di Francesco'ların Sampdoria'da süründüğü, Spalletti'lerin, Allegri'lerin işsiz kaldığı yerde yardımcı antrenör bile olamazdı.
