Kasımpaşa Maçının Hakemi Belli Oldu! - Sayfa 2 | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu

Kasımpaşa Maçının Hakemi Belli Oldu!


Vizyoner baskanim.

C2trGdKXAAAulIO.jpg
Baskani hep savundum ama Selcuka olan nefretim baskandanda soguttu.
O sozlesmeyi uzattigi gune lanet olsun.

SM-G610F cihazımdan Gscimbom mobil uygulaması ile gönderildi
 
Cüneyt Çakır'ı çok severim. Hem de çok. Adamdır. Adamın dibidir. Hayatım boyunca yaşayacağım en büyük utancı yaşamamı engelleyen büyük insandır. Yeri gelmişken anımı anlatayım.

12 Ağustos 2012. Galatasaray - Fenerbahçe Süper Kupa karşılaşmasının oynandığı gün. Benim de askerliğimin ilk günü. Askerliğini yapanlar bilir ki ilk gün evrak işleri, kıyafet dağıtımı, koğuş tespiti koşuşturma derken çok yorgun olduğun gün olur.

O yorgun günün ardından saat 18.00'da komutan tüm bölüğü topladı, içtima yaptı. Bir tanesi ortalıkta yok. Adam köpürdü. Oranın gediklisi uzun dönem askerleri dört bir yana saldı ve adamı aradılar. Adam ankesörlü telefonda sevgilisiyle konuşurken bulmuşlar. İçtima alanına gelince komutan bu çocuğu çok ağır bir şekilde azarladı. Çocuğun gururunu kırdı diyebilirim.

O içtima sonunda herkes serbest kaldı. Saat 21.00 gibi susadım ve kantin nerededir acaba diye dışarı çıktım. Kışla çok büyük bir yer. Kenarda muhabbet eden askerlere kantini sordum. Tarif ettiler. Kapkaranlık bir arazide uzakta bir ışık. Yürümeye başladım. Yaklaştıkça sesler geliyordu. Maç sesini algılayınca süper kupa finalinin olduğunu hatırladım. Koşarak kantine girdim. En öne oturdum. Herkes bu ne yapıyor böyle bakışlarına aldırmadan izlemeye koyuldum. Kimse bir şey demedi. Süreyi çok hatırlamıyorum ama 60. dakika sonrasıydı. Olaylar oldu. Oyun durdu. Yaklaşık 5 dakika boyunca başlamadı. "Mustafa kalk git yat bu maç çok uzak daha yarın seni ne bekler belli değil; Cüneyt Çakır bu maçı zor bitirir" dedim kendi kendime ve koğuşa gittim. Bölüğe girer girmez bir ses bağırarak adımı okuyor. Adam üçüncü katta ben giriş katından sesi duydum. Merdivenleri üçer beşer çıkıyorum. Aklıma içtima alanında olanlar geldi tabi.

'Acaba ne kadardır beni arıyorlar' diye düşüne düşüne adamın yanına vardım. Çocuğa nefes nefese kalmış bir şekilde "beni kaç zamandır çağırıyorsun" diye sordum. Yeni seslendim abi cevabını verdi. Meğer bölük komutanı hoş geldin demek için çağırıyormuş. Gittik selamlaştık. Ciddiyim!

O maçta olaylar olmasa, Cüneyt Çakır maçı durdurmasa, maç heyecanlı bir şekilde devam etse ben o maçı bitirirdim. Ama o maç sonunda halim ne olurdu onu da allah bilir.
İyiymiş... :) Askerdeyken insanın düşünmek için bol bol vaktı oluyor. Garip gelmişti bana terhis olana kadar da alışamadım zaten. O yüzden kısa dönem de olsa günler epey zor geçmişti.
 
İyiymiş... :) Askerdeyken insanın düşünmek için bol bol vaktı oluyor. Garip gelmişti bana terhis olana kadar da alışamadım zaten. O yüzden kısa dönem de olsa günler epey zor geçmişti.

Senin adına çok üzüldüm. :)

18 günlük acemilikten sonra 4 buçuk ay gece santrali olmuştum. Gündüz yatar gece santralde olurdum. Ortalıkta kimse olmaz. Telefon çalmazdı. Ben de dünya kadar kitap okumuş, öykü denemeleri yapmıştım.
 
Senin adına çok üzüldüm. :)

18 günlük acemilikten sonra 4 buçuk ay gece santrali olmuştum. Gündüz yatar gece santralde olurdum. Ortalıkta kimse olmaz. Telefon çalmazdı. Ben de dünya kadar kitap okumuş, öykü denemeleri yapmıştım.
Eğitim büroda yazıcıydım. Radyodan müzik dinledim bol bol, onun dışında sözüm meclisten dışarı bazı asalak insanların yanına gitmek dahi istemezdim. Genelde tek kalırdım. Çünkü herkes birbirinin kuyusunu kazmaya çalışırdı. Neyse konuyu çok fazla dağıtmayalım. Kasımpaşaya bir iki... :D
 
Eğitim büroda yazıcıydım. Radyodan müzik dinledim bol bol, onun dışında sözüm meclisten dışarı bazı asalak insanların yanına gitmek dahi istemezdim. Genelde tek kalırdım. Çünkü herkes birbirinin kuyusunu kazmaya çalışırdı. Neyse konuyu çok fazla dağıtmayalım. Kasımpaşaya bir iki... :D

Aynen öyle. Cüneyt hoca bizi üzmeyecektir. Üzse de canı sağ olsun onun :D :asd22:
 
Cüneyt Çakır'ı çok severim. Hem de çok. Adamdır. Adamın dibidir. Hayatım boyunca yaşayacağım en büyük utancı yaşamamı engelleyen büyük insandır. Yeri gelmişken anımı anlatayım.

12 Ağustos 2012. Galatasaray - Fenerbahçe Süper Kupa karşılaşmasının oynandığı gün. Benim de askerliğimin ilk günü. Askerliğini yapanlar bilir ki ilk gün evrak işleri, kıyafet dağıtımı, koğuş tespiti koşuşturma derken çok yorgun olduğun gün olur.

O yorgun günün ardından saat 18.00'da komutan tüm bölüğü topladı, içtima yaptı. Bir tanesi ortalıkta yok. Adam köpürdü. Oranın gediklisi uzun dönem askerleri dört bir yana saldı ve adamı aradılar. Adam ankesörlü telefonda sevgilisiyle konuşurken bulmuşlar. İçtima alanına gelince komutan bu çocuğu çok ağır bir şekilde azarladı. Çocuğun gururunu kırdı diyebilirim.

O içtima sonunda herkes serbest kaldı.
Saat 21.00 gibi susadım ve kantin nerededir acaba diye dışarı çıktım. Kışla çok büyük bir yer. Kenarda muhabbet eden askerlere kantini sordum. Tarif ettiler. Kapkaranlık bir arazide uzakta bir ışık. Yürümeye başladım. Yaklaştıkça sesler geliyordu. Maç sesini algılayınca süper kupa finalinin olduğunu hatırladım. Koşarak kantine girdim. En öne oturdum. Herkes bu ne yapıyor böyle bakışlarına aldırmadan izlemeye koyuldum. Kimse bir şey demedi. Süreyi çok hatırlamıyorum ama 60. dakika sonrasıydı. Olaylar oldu. Oyun durdu. Yaklaşık 5 dakika boyunca başlamadı. "Mustafa kalk git yat bu maç çok uzak daha yarın seni ne bekler belli değil; Cüneyt Çakır bu maçı zor bitirir" dedim kendi kendime ve koğuşa gittim. Bölüğe girer girmez bir ses bağırarak adımı okuyor. Adam üçüncü katta ben giriş katından sesi duydum. Merdivenleri üçer beşer çıkıyorum. Aklıma içtima alanında olanlar geldi tabi.

'Acaba ne kadardır beni arıyorlar' diye düşüne düşüne adamın yanına vardım. Çocuğa nefes nefese kalmış bir şekilde "beni kaç zamandır çağırıyorsun" diye sordum. Yeni seslendim abi cevabını verdi. Meğer bölük komutanı hoş geldin demek için çağırıyormuş. Gittik selamlaştık. Ciddiyim!

O maçta olaylar olmasa, Cüneyt Çakır maçı durdurmasa, maç heyecanlı bir şekilde devam etse ben o maçı bitirirdim. Ama o maç sonunda halim ne olurdu onu da allah bilir.

boldladığım kısım seni ilgilendiriyor knk gerisini okumasan da olur sen :asd:
Emrah Yıldırım
 
Of ya her halta faul çalacak maç boyu oyunun akışını bozacak eyyamcı

GT-I9300 cihazımdan Tapatalk kullanılarak gönderildi
 
O maçta maçı bırakıp gitmen de ilginçmiş. Ben başıma gelecekleri göze alırdım herhalde ya.

O günkü yorgunluğumun ne kadar çok ağır olduğunu ifade edecek kelime bulamıyorum. Son bir gün kala yerim belli olmuştu. Şimdiki gibi günler öncesinde belli olmuyordu. O yüzden uçak bileti bulamamıştım. Hatay - Samsun arası 12 saatten fazla otobüs yolculuğu yaptım. Elimde çantayla bilmediğim şehirde saatlerce dolandım. Öğlen teslim oldum akşama kadar ayakta bekleyip evrak işleri vs... O kadar tükenmiş halde maçı izlemeye başladım. Maçta paslaşmalar arttığı sakin anlarda kafam öne doğru düşüyordu. O derece yorgundum. Ama ona rağmen izledim. Artık maç da durunca ne zaman başlar bilemiyorsun. O yüzden kalkıp gittim.

Asker ocağı. Önce kendini düşüneceksin. Yoksa bitersin. O gün hakikaten çok şanslıydım. Kantine girer girmez en öne gidip oturmuştum. Oturan en fazla 10 asker vardı. Geri kalanlar arkada ayakta bazısı tünemiş şekilde maçı izliyordu. Meğer önde oturan 10 kişi komutanmış. Ertesi gün öğrendim. Şansım o anlarda başladı ve sonraki 4 ay devam etti :D
 
Üst Alt