Koşu mesafesi olarak adlandırılan detaya kimse "önemsiz" diyemez lakin senin kadron kalite yoksunuysa istersen atletlerden oluşmuş kadro olsun elbette başarısız olursun.
dolayısıyla, kalitesi yerlerde sürülen kadroların koşu mesafelerini kıyas almayı kabul edemeyiz.
sen real madrid, barcelona gibi elit oyuncularla kurulan degilsen bu tarz muazzam kalite kadroları, anca fiziksel üstünlügüne alt edebiliyorsun tabi ki belirli düzeyde kalitenin de var olması kaydıyla. b. dortmund ve atl. madrid rakiplerini sürklase edebilecek kadrolara sahip degillerdi ama cl yarı finalleri finalleri gördüler, görüyorlar. simeone ve klopp bunu nasıl başardı? elbette kuvvet, dayanıklılık, koşu mesafeleri gibi ayrıntılara dikkat ederek. bu yıl uefa finali oynayan axaj mesela, muhtesem kadroları mı var da finale cıkabildiler? bakın bakalım kac km mesafe katediyorlarmıs maclarda. tabi kosu mesafesi dedigimiz olguya bu antrenörler "bakayım x kac km kosmus" diye ele almıyorlar. katedilen mesafenin kacı rakip yarı sahada, kacı kendi sahanda, oyuncu kac kez sprint atmıs, kac kez top calmak icin hamle yapmıs gibi spesifik ayrıntıları inceleyerek kosu mesafesi istatistigini degerlendiriyorlar.
bizim 2013 yılından beri büyüyerek devam eden cok bariz problemlerimiz mevcut. kuvvetli olmayan, mıymıntı, pres yapmayı sevmeyen, atletizmden yoksun, boy ortalaması bariz bir sekilde kısa kalan bir takım yaratıldı. simdi istenen oyunculardan görüyoruz ki teshis dogru konmus; pro-agresif oyuncuları tercih ediyoruz.
