Oyuncular, video analiz ekibiyle ne kadar mesai yapıyor? Sizin oyunculuk döneminizden bu yana oyuncular ile antrenörler arasındaki ilişkiler değişti mi?
Analiz çok önemli. Oyuncular kendi oyunlarını, saha içindeki hareketlerini gördüklerinde daha hızlı öğrenirler. Bazen bir oyuncuyla maç içindeki bir an hakkında konuşuyorum, ama iki hafta sonra hatırlamıyor. Ben de şöyle diyorum: "Endişelenme, hadi gidelim ve birlikte video görüntülerini bulalım." Bu inanılmaz; çünkü bu sayede oyuncu şöyle düşünür: "Kahretsin! Bana gösterdiği bu pozisyonda top oradan geldiğinde oyunun yönünü iki takım arkadaşımın olduğu bu yöne doğru çevirmem gerekiyordu."
Bu biraz Marcelo Bielsa'nın yoluna benziyor. Arjantinli bir oyuncu bana Bielsa'nın otel odalarına kadar girdiğini ve kendilerini video kliplerle bombardımana tuttuğunu söylemişti.
Ama bunu yapabilmek için oyuncularla güçlü bir ilişkinizin olmasına ihtiyacınız var. Bir kere size güvenirlerse, anahtar sizin elinizde olur. Onlara çok daha fazla bilgi verebilirsiniz; "Daha fazla geriden oyun kurma şansına sahip olmak, vücut açını doğru ayarlamak ve biraz daha derine oynayabilmek için topu arka ayağına al, şimdi kanat oyuncusunun önündeki alana bak." Oyunun savunma safhasında rakibe sayısal üstünlük kurmak gibi en basit şeyler dahi oyununuzun geri kalanında çok daha fazla akışkanlık sağlayabilir.
Oyuncular, küçük şeylerin oyunlarını ne kadar etkileyebileceğini söylediğimde şaka yaptığımı düşünüyorlar. Onlara verdiğim mesajların çoğu kendilerini takım arkadaşlarından ve rakiplerinden ayırmakla ilgili. Onlardan beş oyuncuyu geçmelerini istemiyorum. Sürekli bir şekilde, "Vücut açını doğru ayarla, topu arka ayağına al ve takım arkadaşının güçlü ayağına doğru pas ver" dedikçe de mesajlarım onları sıkıyor. Ama oyunumuzu daha pürüzsüz ve akıcı hâle getiren her zaman için en basit şeylerdir.
Elbette geçmiş maçlarımızı tamamen izlemeye vaktimiz yok. 10 ay boyunca her üç günde bir maçımız olduğunda antrenman için bile zamanımız olmuyor. Hatalarımızı düzeltmek için 10 - 15 dakikalık video kliplere bakıyoruz. Bu nedenle sezon öncesinde fiziksel çalışmaları çok az tutup, bunun yerine birçok taktiksel çalışmalar yapmamız önemli.
Günümüzde birçok antrenör devre aralarında video analiz yöntemini kullanıyor. Siz de bu antrenörlerden biri misiniz?
Evet. Oyun sırasında oyuncuların mesajlarımızı anlamaları zor olduğu ve devre arasında da yeterli zaman olmadığı için bu konuda birkaç planımız oluyor. Yine de temel prensipler aynı kalıyor. Rakiplerin nasıl oynadığı ya da geride dört yoksa beş oyuncuyla mı oynadıkları önemli değil. Her zaman için rakibe zarar verebileceğimiz iki veya üç alan oluyor. Eğer rakip tüm hatlarıyla merkezi savunuyorsa, o zaman biz de geniş alanlardaki kanat oyuncularını ararız.
Johan Cruyff'un yönetimi altında oynadığım günleri anımsıyorum. Bana her zaman şöyle derdi: "Topu kazandığında, hemen Romario'yu ara. Merkez kapalıysa, o zaman gözlerin kanat oyuncularını arasın. Rakibi kanatlarda bire birde yakalamalı, ardından sayısal üstünlük kurmalı, sonra ters kanada oynamalı ve rakip merkezde boşluk verene kadar böyle devam etmeliyiz." Ancak bir kanat üzerinden oynarken, diğer kanatta genellikle çok az takım arkadaşınız olur, bu şekilde hücum etmek fiziksel güç talep eder. Bazı takımlar kanat oyuncularımızı bekleriyle karşılayabilmek için 5-4-1 dizilişiyle karşımıza çıkıyor, orta saha oyuncuları savunma hatlarının hemen önüne yerleşiyor ve ilerideki tek santrfor da orta sahanın bir parçası oluyor. Bu tip maçlar stoperlerimizin kendi oyunlarını oynamaları açısından zor oluyor, çünkü sahadaki her oyuncu diğer takımın yarı sahasında yer alıyor. Topu kaybetsek bile ileri çıkmayı deneyip kontratak yapamıyorlar. Bu şu ana kadar gördüğüm en defansif futbol.
David Villa ve Thierry Henry gibi süperstarlar takımınıza katıldığında, onları pozisyon oyununuza dair ikna etmeyi başardığınızı görmüştük. Onlardan geniş alanlarda kalmalarını ve orada beklemelerini istemiştiniz, böylece Andres Iniesta ve Xavi Hernandez'in merkezden hücum edebilmesini sağlamıştınız. Bugüne dek fikirlerinize ikna edemediğiniz birçok oyuncuya rastladınız mı? Rastladıysanız, bununla nasıl başa çıkıyorsunuz?
Evet, biraz oldu. Büyük isimlerdi aynı zamanda. Sanırım istediğim şeylerin işe yaradığını ve bunları neden yapmalarını istediğimi anlamışlardı; ama yapmak istememişlerdi. Oyunun daha büyük bir parçası olmayı, her anın içinde olmayı istiyorlardı; bire birlerdeki becerilerini ve bireysel yeteneklerini göstermeyi arzuluyorlardı. Durmak istemiyorlardı.
Transfer ettirdiğiniz, ama tarzınıza ya da onlardan istediklerinize tam olarak adapte olamamış oyuncular var. Oyuncular hakkında referans toplamak üzere telefon görüşmeleri yapmak ve böylece ne tür insanlar olduklarını anlamaya çalışmak gibi şeylerle çok fazla uğraşır mısınız?
Evet, oldukça. Oyuncuların takıma nasıl yerleştiklerini ya da felsefeye nasıl uyum sağladıklarını asla kesin olarak bilemeseniz de, elimizden geldiğince bilmek istiyoruz. Bir oyuncuyu transfer ettiğimizde onun yeteneklerini sınırlamayı asla istemeyiz, ancak takım arkadaşları için alanlar yaratmaları ya da takım arkadaşlarının yarattığı alanları kapatmamaları gerekiyor. Bazıları sizi anlıyor, siz konuşurken kafasını sallıyor ve sonra, "Hayır. Bunu istemiyorum" diyor. Bu nedenle Thierry Henry ve David Villa gibi uyum sağlayabilecek karaktere sahip olan özel profilleri arıyoruz. Henry ve Villa, takıma yardımcı olmak için oyunumuzu öğrenmek ve buna dahil olmayı istediler. İkisinin de büyük bir hayranıydım. Tıpkı benim sevdiğim gibi kanatlarda bekleyip, ardından içe kat ediyorlardı. Topu geniş alanda al ve sonra rakip kaleye doğru saldır, sahanın bir köşesinde kendi kafana göre takılma. Şu anki Messi ve Jordi Alba gibi. Messi topu kanatta alır, içe doğru kat eder ve diyagonal bir pasla Alba'yı bulur. Bunu savunmak çok zor. Oldukça zor!