Ekşide bu tarz provokatif, yalan yanlış bir içerik girerseniz ve gündem olursa eninde sonunda yalanınızı ortaya çıkartırlar. Bir kaç vak'a da görüldüğü üzere kimliğinize kadar ifşa da edilebilirsiniz. Dolayısıyla iç denetim mekanizması en sağlam medya aygıtıdır Türkiye'deki. Yoksa yalan haber her platformda olur.
Buradaki haberi okuyup devamını takip etmeyen, kaynak aramayan, araştırmayan insanlar için bir algı oluşturma sorunu var elbette ama o adam zaten ne görse inanıyordur, ekşi değil de facebooktaki birisi kandırır bu sefer de.
Tam olarak konuyla alakalı değil ancak doktorluk-hemşirelik daha doğrusu genel olarak hastane ortamı ve psikolojisiyle ilgili enteresan bir yazı okumuştum. Daha doğrusu yazıyla hastane ortamını kafamda birleştirdim. Bir test var, binlerce fotoğraf çok hızlı bir şekilde gösteriliyor. Net olarak seçemiyorsunuz hepsini. Bazılarını daha iyi yakalayabiliyoruz ama. Örneğin bir bıçak fotoğrafı, kan, kopmuş uzuvlar, kaplan, yılan vs. Hep bu tarz görüntüler kalıyor aklımızda. Halbuki o fotoğrafların içinde aynı oranda mutlu sahneler de var. Gülen bir bebek, şahane bir manzara, bir kedi yavrusu vs. Ancak evrimsel psikoloji gereği daha önce bizim için tehlike oluşturduğuna kanaat getirdiğimiz şeylere daha çok dikkat ediyoruz. Bilinçsiz olarak. Beynin uyarı levhaları gibi düşünün. Ve hastane ortamında sürekli bunlarla berabersiniz. Ölüm, hastalık, kan, iğne, neşter vs. Zaten herkes için gerici bir ortam ancak sağlık çalışanları için ekstra bir stres yaratıyor. Bunu bilinçli olarak fark etmeyebilirsiniz ancak sürekli sizi tetikte olmaya zorlayan, tehlikede olduğunu hisseden bir bilinçaltınız oluyor. Gelecek nesiller için bitmiş bir batarya resmi o seçilime dahil olabilir örneğin, tehlike arz ediyor zira çoğu insan için.