Cevap: STSL 10/11 H:6 | Galatasaray - İstanbul BB | 26 Eylül | 19.00
Galatasaray'dan Uefa Kupasını aldığımız dönemdeki futbolu beklemiyorum. Ancak sadece fiziki mücadele üzerine kurulmuş "İyi mücadele ettik. Önemli olan 3 puandı" klişesini de içime sindiremiyorum. Tamam zemin ağır olabilir, Arda, Sabri, H.Balta vs. takımın as oyuncuları sakat olabilir, yeni transferler takıma henüz tam manasıyla adapte olamamış olabilir ama yine de Bucaspor gibi çok mütevazı bir takım karşısında çok daha akılcı bir futbol beklerdim. Ayhan'ın 69. dakikada tamamen kişisel becerisiyle attığı gole kadar hiçbir tehlikeli gol pozisyonu yaratamayan takımın akıllıca oynadığını söylemek fazlaca saflık olur. Sonuçta karlı, buzlu, yağmurlu, rüzgarlı vs. uygun olmayan hava ve saha koşullarında oynayabilmekte iyi takım olmayı gösteren bir kriterdir. Çünkü takım olmak yardımlaşmanın, arkadaşlığın, uyumun ve profesyonelliğin en üst seviyede ortaya çıkmasıyla mümkün olabilir. Bunların şuan için Galatasaray'da olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Ancak çok ta karamsar değilim. Kalecimiz Ufuk, sol bekimiz İnsua her geçen gün gelişme kaydetmekte. Ayrıca Misimoviç gibi bir futbol virtiyözünün önderliğinde Kewell, Neill gibi profesyonellerle Arda gibi yaratıcı bir futbol zekasına sahip olmamız asla ümitsiz olmamamı gerektiriyor. Ve tabi Türkiyedeki en iyi, takımımızdaki tek santrafor Baros. Henüz Mehmet Batdal kendini ispatlayabilmiş değil. Bence Bucaspor maçına M.Sarp, Pino değilde Cana ve Aydın tercihleri ile başlansa çok daha diri ve ofansif bir futbol sergileyebilirdik. Pino'yu bu tür kritik maçlarda değilde öne geçtiğimiz ve açık alanlar bulduğumuz maçlarda rakibin gardını tamamen düşürmek için kullanmak daha iyi olabilir. Başka bir konu, uzun zamandır takip ediyorum duran top organizasyonunu en az 10 yıldır takımımızda göremiyorum. En son frikik golümüzü ne zaman attık? En son kornerden ne zaman gol attık inanın hatırlamıyorum. Rijkaard ve Neskens'in bu konuda hiç bir çalışma yapmıyor olması gerçekten çok ilginç. Elano gibi bir değerden faydalanılmaması da çok büyük bir kayıp. Sakat futbolcularımız iyileştikten sonra Sabri ve İnsua'nın devamlı kanat bindirmeleri yaptıkları, Cana ve Elano'nun ön libero oynadığı ve onların önünde Arda-Misimoviç-Aydın-Baros dörlüsünün kullanıldığı bir hücüm hattını düşlemek çok mu fantastik olur? Ne dersiniz?