Birkaç ay önce bu konuda birkaç kelam etmiştim.
Yabancı sermaye , özellikle katarlıların Türkiye'de takım satın almak istediklerini , asıl hedeflerinin 3 büyükler olduğunu ama mevzuat gereği bunun mümkün olmadığını üstelik milyonlarca taraftarı olan hatta Galatasaray gibi liseye bağlı tabuları olan kulüplerin satılmasının hoş karşılanmayacağı konuşmuştuk.
Elbette taraftar daha çok futbol ekseninde düşündüğü için süperlig kalitesinin artmasına karşı çıkmayacaktır.Ancak tüm takımların aynı anda satılması yada benzer ekonomik güce sahip şirketler tarafından alınması mümkün olmadığından nasıl bir denge sağlanacak kesitrmek çok güç.
Bu noktada zaten mali dengesi oldukça bozuk olan büyük kulüpleri iflasa sürüklemek bir strateji olabilir.Büyük kulüplerin en büyük gelir kaynağı sportif başarı ve eşzamanlı taraftar desteği.Sportif başarı yoksa para da yok.
3 büyüklerin mevzuat değişse bile öyle kolay kolay satılmayacağını söylemek pek de iddialı olmaz.Bu noktada hükümete yakın ve mevzuatın daha kolay esnetilebileceği bir takımı satın almak planı devreye giriyor.
Ben sezon başında katarlıların bu yüzden ilk hedef olarak Başakşehir'i satın alacağını yazmıştım , ki medyaya haberleri yavaş yavaş düşmeye başladı.
Merak ettiği stratejileri Leicester City gibi başarı odaklı bir takım yaratıp yola devam mı etmek yoksa domino etkisi yaratıp 3 büyükleri iflasa ve satışa mı sürüklemek.
İstanbul'da 4. bir büyük ortaya çıkması beni endişelendirmiyor.Bu hem yabancı sınırı gibi futbolumuzun kalitesini düşürecek hamleleri bertaraf etmesi ve süperlig kalitesinin artması için olumlu hem de rekabetin artması için teşvik edici olacaktır.
Tek kaygı verici etmen , BŞ 'i satın alacağı söylenen katarlı firmanın aynı zamanda TSL sponsoru ve Yayın haklarına sahip olmasıdır.
Şimdi tartışalım ..
Yabancı sermaye , özellikle katarlıların Türkiye'de takım satın almak istediklerini , asıl hedeflerinin 3 büyükler olduğunu ama mevzuat gereği bunun mümkün olmadığını üstelik milyonlarca taraftarı olan hatta Galatasaray gibi liseye bağlı tabuları olan kulüplerin satılmasının hoş karşılanmayacağı konuşmuştuk.
Elbette taraftar daha çok futbol ekseninde düşündüğü için süperlig kalitesinin artmasına karşı çıkmayacaktır.Ancak tüm takımların aynı anda satılması yada benzer ekonomik güce sahip şirketler tarafından alınması mümkün olmadığından nasıl bir denge sağlanacak kesitrmek çok güç.
Bu noktada zaten mali dengesi oldukça bozuk olan büyük kulüpleri iflasa sürüklemek bir strateji olabilir.Büyük kulüplerin en büyük gelir kaynağı sportif başarı ve eşzamanlı taraftar desteği.Sportif başarı yoksa para da yok.
3 büyüklerin mevzuat değişse bile öyle kolay kolay satılmayacağını söylemek pek de iddialı olmaz.Bu noktada hükümete yakın ve mevzuatın daha kolay esnetilebileceği bir takımı satın almak planı devreye giriyor.
Ben sezon başında katarlıların bu yüzden ilk hedef olarak Başakşehir'i satın alacağını yazmıştım , ki medyaya haberleri yavaş yavaş düşmeye başladı.
Merak ettiği stratejileri Leicester City gibi başarı odaklı bir takım yaratıp yola devam mı etmek yoksa domino etkisi yaratıp 3 büyükleri iflasa ve satışa mı sürüklemek.
İstanbul'da 4. bir büyük ortaya çıkması beni endişelendirmiyor.Bu hem yabancı sınırı gibi futbolumuzun kalitesini düşürecek hamleleri bertaraf etmesi ve süperlig kalitesinin artması için olumlu hem de rekabetin artması için teşvik edici olacaktır.
Tek kaygı verici etmen , BŞ 'i satın alacağı söylenen katarlı firmanın aynı zamanda TSL sponsoru ve Yayın haklarına sahip olmasıdır.
Şimdi tartışalım ..