Cevap: #6 Emiliano Insua
Roy Hodgson'ın Fulham'dan ayrılarak Liverpool'un başına geçmesiyle dört sol bek hızlıca yer değiştirdi. Hoca'nın has adamı Konchesky'nin yolu Anfield'a, yerini doldurmak üzere Carlos Salcido'nun yolu Craven Cottage'a, Emiliano Insua'nın yolu ise İstanbul'a düştü ve Fabio Aurelio boşta gezerken Liverpool'a geri döndü. Tüm bu trafiğin sebebi Hodgson'ın futbol fikri. Gittiği yeri de geldiği yeri de başkalarını da etkiledi. Son gün Carlton Cole'ü alarak tam da Hodgson'ın Fulham'ını kopya ediyorlardı, fakat Babel ve Lucas yan çizdiler. Meireles ve Poulsen'le bir dönüşüm gerçekleşti, Insua'nın gidişi de bunun bir diğer halkası olabilir. Konchesky geriden top çıkaracak, uzun oynayacak. Zamora indirecek. Gera, Dempsey ve Davies onun boşalttığı alanlara girecekti. Aynısını Liverpool'a uyarlamak için eksik olan Zamora. Şu an elde N'gog var ve Torres, Hodgson'ın Gera'sından fazlası olabilir. Emiliano Insua üzerine yatırım yapılan bir oyuncuydu, gelişim sürecini tamamlayamadan Liverpool'un sol bekinde tek alternatif olarak kalması kötü geçen sezonda onu biraz yaralamış olmalı.
Insua bir beke göre topla yapabildikleri ''fazla'' olan bir oyuncu. Oyun temposu maç içinde dalgalanmalar yaşasa da bindirmeleri, pas becerisi, oyun görüşü ve isabetli kenar ortalarıyla yeteneğini kısa sürede belli edebilen biri. Çalım ya da verkaç sonrası topu Baros'un tam kafasına indireceği günler pek uzak değil, fakat bundan evvel bilinmesi gerekenler var. Arjantinli sol bek henüz gelişmekte olan bir oyuncu. Topsuz oyunda büyük eksikleri var ve fiziği epey zayıf. İkili mücadelelerde etkili kenar adamlarına karşı eziliyor, elinde yalnızca çabukluğu var. Ters kademede çok sık sorun yaşıyor, kısa boyu nedeniyle arka direğe gelen yüksek toplarda sıkıntılı. Geçen sezon Liverpool pek çok kötü maç oynadı, rakipler Liverpool kalesi önüne kolay geldiler ve bu ortamda Insua'nın eksikleri sık sık göze battı. Liverpool'un kötü futbolunun tüy diktiği maçlardan 3-1'lik Fulham maçında ilk iki golde bariz hataları var, transferi duyduğumda ilk aklıma gelen bu maç olmuştu mesela. Kendi kalesine yaklaştıkça sıradanlaşıyor, fakat oyunun büyük bölümünü rakip yarı sahada oynayabilen bir takım için şimdiden çok iyi bir dış bek. Galatasaray'ın yakın zamanda Hakan Balta'nın aşırı formsuzluğu nedeniyle yaşadığı ters kademe ve ilk toplar sorunsallarına Insua net bir çözüm önerisi değil. Geçen yıl bu zamanlara dönme imkanımız olsa ''Frank Rijkaard'ın Galatasaray'ının'' güçlü silahlarından birinin Insua olacağından bahsedebilirdik, fakat gelinen noktada işler değişti.
Misimovic transferiyle geçen sezon Elano ve Arda'nın forvet arkasında denendiği 4-2-1-3 geri dönecek gibi görünüyor. Barcelona projesinden, bugünün Barcelona'sından farklı olan bu şablon henüz çok taze ve bugünün kazananları olan trend 4-3-3 ile 4-2-3-1'in bileşimine dikkat çekmek, rolleri farklı olan oyuncuları imlemek adına bu şekilde ifade edilmesi gerekiyor. (Henüz başarılı olamamış olan bu yeni şablonun forvet arkası oyuncusunun ikinci forvet rolü yok, bu yönüyle 4.2.3.1'den ayrılıyor. Fakat çift merkez orta saha ile aynı şablona sıkı sıkıya bağlanıyor.)
Rijkaard, Barcelona'daki ilk aylarında Ronaldinho'yu bu şekilde (Misimovic'i muhtemelen kullanacağı gibi ) kullanmıştı, fakat temelde orta sahadaki yetersizlik (hem pozisyon bilgisi, hem top tekniği) nedeniyle istediği sonucu elde edememişti. Cocu, Xavi ve Davids'in birlikte oluşturduğu (trend) üçlü orta saha pek çok parçanın doğruyu bulmasına imkan tanımıştı. Ardından bu takım Messi ve Iniesta eklemeleri ve Guardiola etkisiyle büyüdü ve dünya futbolunun zirvesine ulaştı. Lorik Cana bu açıdan bakılırsa Rijkaard'ın Davids'i olabilir. Ancak mikro-Cocu olabilecek yeterlilikte olan Barış, MTopal, MSarp ve Ayhan dörtlüsünden biri de bu sayede kendilerini bulabilirler. Pek tabii bu genel, orta vadeli bir değerlendirme. Misimovic'ten esas beklenen, bu karmaşık ortamda acilen fark yaratması ve Rijkaard'a hareket alanı açmasıdır. Son tahlilde Insua iyi bir transferdir, fakat onun sol bekteki başarısı tamamen takımla alakalı. Rakip kaleye organize şekilde gidemeyen bir Galatasaray'da kolayca kulübe oyuncusuna dönüşebilir. Ya da tam tersi, üstün toplu oyun becerisiyle büyük fark yaratabilir.