emir :
süslü sandığın o bilimsel kelimelerle gerçek değişmiyor ...filozofların faraziyeleri üzerinden konuşsak işimiz var.
bir şeyi inkar edebilmen için karşıt ispatını yapman lazım .
sana manş denizi ayetinden mucizevi şekilde haber veren bir örnek sundum sen hemen akademik üsluba bürünüp konuyu değiştin.
* bak başka neler diyor ?
- uzay sürekli genişliyor (“Göğü biz çok sağlam bir şekilde bina ettik. Şüphesiz onu genişleten biziz.(zariyat-47)
şimdi bu durumu o zamanda o imkanlarla birinin bilmesi mümkün müydü ?
-göğün ve yerin yedi katman olması " Allah yedi göğü ve yerden de onların benzerini yarattı.(talak suresi -12)
- dünyanın yuvarlaklığı "Gökleri ve yeri hak olarak yarattı. Geceyi gündüzün üstüne sarıp-örtüyor, gündüzü de gecenin üstüne sarıp örtüyor. (Zümer Suresi, 5)
Üstteki ayette "sarıp örtmek" olarak tercüme edilen Arapça kelime "tekvir"dir. Bu kelimenin Türkçe karşılığı, "yuvarlak birşeyin üzerine bir cisim sarmak"tır. (Örneğin Arapça sözlüklerde "başa sarık sarma" gibi yuvarlak cisimleri içeren fiiller için bu kelime kullanılır). Ayette, gecenin ve gündüzün birbirlerinin üzerlerini sarıp-örtmeleri (tekvir etmeleri) konusunda verilen bilgi, aynı zamanda Dünya'nın biçimi konusunda kesin bir bilgi içermektedir.
bak bu gerçekleri o zaman gayet kesin hiç şaşırmadan kararsız kalmadan açıklıyor .
ve bu Zat okuma yazma bile bilmiyor . bilim şu an kuranın esrarını çözmek için kafirler de çürütmek adına canla başla çalışmasına rağmen tek ayetine yalan diyememişler. ve kuran ilan edildiği andan itibaren hepsine "tek bir ayetine benzerini getirin " diyerek meydan okuyor .
düşün bakalım şimdi ...
Sevgili Devran Kara arkadasim.
Nikolas Kopernik oncesi insanlar dunyanin evrenin ortasinda oldugunu ve diger gezegenlerin dunya etrafinda dondugunu zannederlerdi. Bu bilinen bir gercek. Gozle rasatlanabilir gezegen ve objeler baslica "Ay, Gunes, Merkur, Venus, Mars, Jupiter ve Saturn" idi.
Yani evren dunyadan bakildiginda 7 katli idi ve her bir katinda bu saydigim gezegenler vardi. Uranus 1700'li yillarda, Pluto gezegeni ise tesadufen 1930'da kesfedildi. Kuran Muhammed tarafindan yazildiginda Arap yarimadasinda yasayan primitif insanlarin yermerkezli (geocentrik) evren kavrami bu sekildeydi ve Kuran'da bahsi gecen "semanin 7 kati" kavrami da budur. Bilimadamlari son yuzyilda atmosferin yedi katini kesfettikten sonra Muslumanlar Kuran'da gecen yedi katin aslinda evreni degil, dunya atmosferini teskil ettigini soylemeye basladilar ve Muslumanlarin Kuran'da bulduklarini iddia ettikleri yuzlerce diger bilimsel mucizeleri gibi, bu sozde mucizeyi de curutmek cok basit. Cunku Muhammed bu bahsi gecen yedi katin birinden (bize en yakin olandan) Kuran'da cok acik bir dille ayetin birinde soz etmektedir.
Mulk suresinin 5. ayeti cok net bir sekilde en yakin gokten soyle bahseder;
"Andolsun biz, en yakın göğü kandillerle donattık. Onları şeytanlara atılan taşlar yaptık ve (ahirette de) onlara alevli ateş azabını hazırladık."
Ayette bahsedilen "kandiller" geceleyin dunyayi aydinlatan yildizlardir. Muhammed primitif dusunce yapisi ile gokte kayan kuyruklu yildizlarin seytanlara atilan kandiller oldugunu saniyordu ve Kuran'da bunu gayet acik bir sekilde dunyaya en yakin olan katta, yani birinci kademede oldugunu soylemektedir.
Atmosferin birinci kati Troposferdir ve ekvator uzerindeki kalinligi sadece 15km'dir. Kuran'da soz edilen "en yakin gokteki kandiller'in" bu 15km icinde yer almasi mumkun degildir.
Baska bir ayette yine Kuran primitif yedi gokten ve gogun en yakin olanindan bahseder.
Fuzilet 12. Böylece onları, iki günde (iki evrede) yedi gök olarak yarattı ve her göğe kendi işini bildirdi. En yakın göğü kandillerle süsledik ve onu koruduk. İşte bu, mutlak güç sahibi ve hakkıyla bilen Allah'ın takdiridir.
Zariyat suresinde bahsedilen "“Göğü biz çok sağlam bir şekilde bina ettik. Şüphesiz onu genişleten biziz.(zariyat-47)" ayeti ise gogun yine eski cag insaninin gozlemledigi sekile bir tavan oldugu ve Muhammed onu isterse dahada buyuk bir sekilde yapabileceginden yani genisletebileceginden bahsetmektedir. Elmalili'nin tefsiri ayetin dogrusudur.
"Bir de göğe bakın! Biz onu kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki Biz onu genişletmeye de malikiz."