UEFA Kupası Şampiyonluğu - 17 Mayıs 2000
Not: Bu başlık 17 Mayıs 2000 zaferi ile ilgili, tüm bilgi, belge, video ve fotoğrafların tek bir yerde toplanması, taraftarımızın gerçek duygularını belirtmesi, o gün yaşadıklarını anlatması amacıyla açılmıştır. Galatasaray sevdalıları biraz transfer manyaklığını bırakıp bu başlığa gereken değeri verecektir diye umut ediyorum..
Tarih: 17 Mayıs 2000
Yer: Parken Stadium, Copenhagen
17 Mayıs 2000 tarihi, Galatasaray nezdinde tüm Türk futbolunda yeni bir devrimin gerçekleştiği, Türk takımlarının "yenilmemek ve tur geçmek" olan Avrupa hedeflerinin "Kupa Şampiyonlukları"na evrilmesini sağlayan, Türkiye'de yıllardır futbolla içli dışlı olan bir neslin ancak hayal edebileceği bir başarının yakalandığı, Türk Futbol Tarihi'nin en önemli maçı ve UEFA Kupası Şampiyonluğu'muz..
Belki bundan sonra biz ve başka Türk takımları da bu başarıları yakalacaklar, belki de geçecekler, ama hiç biri "ilk"i kadar güzel ve özel olmayacak Türk milleti için..
Gelin, o uzun ve zor yolculuğumuza kısaca değinelim. Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme turunda Rapid Wien'i deplasmanda 3-0 ve Ali Sami Yen'de 1-0'lık skorlarla geçip Devler Ligi vizesi almıştık.
Devler Ligi'ndeki ilk maçımıza 15 Eylül 1999'da Ali Sami Yen'de Hertha Berlin ile 2-2 berabere kalarak başladık. Ardından 21 Eylül 1999'da Milan deplasmanından 2-1 mağlubiyetle döndük evimize.. Bu maçın ardından 28 Eylül 1999'da Chelsea'ye deplasmanda 1-0 mağlup olarak, ilk 3 maç sonrası 1 puanla grupta son sıradaydık. Taraftar üzgündü, fakat umutlarımızı en aza indiren maçı 3 hafta sonra 20 Ekim 1999'da Chelsea'ye kendi sahamızda 5-0 yenilerek tamamladık.
(Burada her fırsatta hocayı artniyetli eleştirenlere kısa bir hatırlatma, Fatih Terim tam 4 sezondur takımımızın başında oturmuş, başarıya aç bir takımımız var, kendi evimizde 5-0 mağlup oluyoruz. Ama inanıyoruz, inanıyoruz..)
Chelsea maçı tam anlamıyla umutların tükendiği maç olmuştu, yerel medya dahi bundan sonra formalite ve prestij maçları yapacağımızı yazıyordu ki bu maçtan 6 gün sonra Fatih Terim ve "onun çocukları" 26 Ekim 1999'da Hertha Berlin'i deplasmanda 4-1 ile sürklase ederek, düşmanlara en büyük tokadı vuruyor.
Ben her zaman UEFA Kupası'nı getiren inancın ne Milan, ne de Arsenal maçı olduğunu düşünürüm. Biz ilk defa bugün, 26 Ekim'de inanmıştık!
Ve kırılma noktası geldi çattı, tarihler 3 Kasım 1999'u gösterirken takımımız Ali Sami Yen Cehennemi'nde dünya devi Milan'ı ağırlıyordu. Her şey bitti derken, son dakikalarda Milan'ı da Avrupa'nın dışına ittik ve UEFA vizesini aldık. Bu maçtan sonra bir çok taraftarımız, hiç bir Galatasaray maçını yarıda bırakıp gitmemeye yemin etmişti!
Ardından, dönemin en efektif ve can yakan Avrupa takımları sırayla boyunun ölçüsünü alıyordu bize karşı.. Bologna, Borussia Dortmund, Real Mallorca, Leeds United ve finalde Arsenal, yıldızlar topluluğu Arsenal.
O gün, sadece Galatasaraylı değildik, biz Türk Milleti olarak oradaydık. Fenerbahçeli de vardı, Beşiktaşlı da vardı Parken Stadı'nda... Ve belki de bir çok kişi o gün ilk kez sevinçten ağladı.
Nasıl ağlamayalım ki? Avrupa'nın yıllarca barbar dediği, medeniyetten yoksun diye aşağıladığı, ikinci sınıf insan muamelesi yaptığı Tük Milleti belki Kurtuluş Savaşı'ndan sonra ilk kez bu denli bir cesaret ve kararlılıkla Avrupa'ya gereken cevabı veriyordu.
Ve arkadaşlar, Galatasaray formasına bakıp ağlamanın ne demek olduğunu işte o gün öğrendim ben !!..
Yer: Parken Stadium, Copenhagen
17 Mayıs 2000 tarihi, Galatasaray nezdinde tüm Türk futbolunda yeni bir devrimin gerçekleştiği, Türk takımlarının "yenilmemek ve tur geçmek" olan Avrupa hedeflerinin "Kupa Şampiyonlukları"na evrilmesini sağlayan, Türkiye'de yıllardır futbolla içli dışlı olan bir neslin ancak hayal edebileceği bir başarının yakalandığı, Türk Futbol Tarihi'nin en önemli maçı ve UEFA Kupası Şampiyonluğu'muz..
Belki bundan sonra biz ve başka Türk takımları da bu başarıları yakalacaklar, belki de geçecekler, ama hiç biri "ilk"i kadar güzel ve özel olmayacak Türk milleti için..
Gelin, o uzun ve zor yolculuğumuza kısaca değinelim. Şampiyonlar Ligi 3. ön eleme turunda Rapid Wien'i deplasmanda 3-0 ve Ali Sami Yen'de 1-0'lık skorlarla geçip Devler Ligi vizesi almıştık.
Devler Ligi'ndeki ilk maçımıza 15 Eylül 1999'da Ali Sami Yen'de Hertha Berlin ile 2-2 berabere kalarak başladık. Ardından 21 Eylül 1999'da Milan deplasmanından 2-1 mağlubiyetle döndük evimize.. Bu maçın ardından 28 Eylül 1999'da Chelsea'ye deplasmanda 1-0 mağlup olarak, ilk 3 maç sonrası 1 puanla grupta son sıradaydık. Taraftar üzgündü, fakat umutlarımızı en aza indiren maçı 3 hafta sonra 20 Ekim 1999'da Chelsea'ye kendi sahamızda 5-0 yenilerek tamamladık.
(Burada her fırsatta hocayı artniyetli eleştirenlere kısa bir hatırlatma, Fatih Terim tam 4 sezondur takımımızın başında oturmuş, başarıya aç bir takımımız var, kendi evimizde 5-0 mağlup oluyoruz. Ama inanıyoruz, inanıyoruz..)
Chelsea maçı tam anlamıyla umutların tükendiği maç olmuştu, yerel medya dahi bundan sonra formalite ve prestij maçları yapacağımızı yazıyordu ki bu maçtan 6 gün sonra Fatih Terim ve "onun çocukları" 26 Ekim 1999'da Hertha Berlin'i deplasmanda 4-1 ile sürklase ederek, düşmanlara en büyük tokadı vuruyor.
Ben her zaman UEFA Kupası'nı getiren inancın ne Milan, ne de Arsenal maçı olduğunu düşünürüm. Biz ilk defa bugün, 26 Ekim'de inanmıştık!
Ve kırılma noktası geldi çattı, tarihler 3 Kasım 1999'u gösterirken takımımız Ali Sami Yen Cehennemi'nde dünya devi Milan'ı ağırlıyordu. Her şey bitti derken, son dakikalarda Milan'ı da Avrupa'nın dışına ittik ve UEFA vizesini aldık. Bu maçtan sonra bir çok taraftarımız, hiç bir Galatasaray maçını yarıda bırakıp gitmemeye yemin etmişti!
Ardından, dönemin en efektif ve can yakan Avrupa takımları sırayla boyunun ölçüsünü alıyordu bize karşı.. Bologna, Borussia Dortmund, Real Mallorca, Leeds United ve finalde Arsenal, yıldızlar topluluğu Arsenal.
O gün, sadece Galatasaraylı değildik, biz Türk Milleti olarak oradaydık. Fenerbahçeli de vardı, Beşiktaşlı da vardı Parken Stadı'nda... Ve belki de bir çok kişi o gün ilk kez sevinçten ağladı.
Nasıl ağlamayalım ki? Avrupa'nın yıllarca barbar dediği, medeniyetten yoksun diye aşağıladığı, ikinci sınıf insan muamelesi yaptığı Tük Milleti belki Kurtuluş Savaşı'ndan sonra ilk kez bu denli bir cesaret ve kararlılıkla Avrupa'ya gereken cevabı veriyordu.
Ve arkadaşlar, Galatasaray formasına bakıp ağlamanın ne demek olduğunu işte o gün öğrendim ben !!..
Not: Bu başlık 17 Mayıs 2000 zaferi ile ilgili, tüm bilgi, belge, video ve fotoğrafların tek bir yerde toplanması, taraftarımızın gerçek duygularını belirtmesi, o gün yaşadıklarını anlatması amacıyla açılmıştır. Galatasaray sevdalıları biraz transfer manyaklığını bırakıp bu başlığa gereken değeri verecektir diye umut ediyorum..