Kazanmak zorunda olduğumuz maçtı, zorlanarak da olsa kazanmamız güzel. Hop oturduk, hop kalktık, çok zorlandık, bazı riskleri almak zorunda kaldık. Şimdi bu maçtan her türlü dersleri almak zorundayız.
Şunu belirteyim, geçen sene fülkerspor'a yenildiğimiz maçlarda da hep bu anormal 3lük sayıları etkili olurdu. Hayatında 3lük sayı atmayan oyuncular bizim maçlarda dağbaşından 3lük atardı. Maçta oyuncular 4.cü çeyreğe kadar ölü gibiydiler. Bu sene bu takımı hiçbir maçta bu kadar pasif görmemiştim, hepsi sinmiş, silik gibiydi.
Maçın adamı benim açımdan kesinlikle Lucas Gordon'dur. Hem savunmada, hem hücümda en çok etki adamdı. Maçın sonuna doğru hep sorumluluk aldı.
Geçen seneden beri devam eden hastalığımız konsantrasyon problemi hala devam ediyor. Maçın belli kısımlarını anormal oynuyoruz, belli kısımları hiç oynamıyoruz. Bu boşlukta verdiğimiz sayılar sonucu maç sonu ölüp dirilmek zorunda kalıyoruz, aşırı efor sarfetmek zorunda kalıyoruz. Bu sorun artık can sıkıcı olmaya başladı.
Maçın sonlarında rakip koçu maçı bize dolaylı yollardan verdi.
Takımı genç, tecrübesiz oyunculardan kurulu. Üstelik seyirci baskısıyla iyice paniğe kapılan takımı bağırıp çağırıp daha fazla eli ayağı dolaşmasına sebebiyet verdi. Bu streste, baskıda oyuncular en kolay basketleri bile arka arkaya kaçırmaya başladı.
Diğer mesele Lakovic. Doğru faydalanamıyoruz. Her rakip artık onu tutuyor, herkes ezberledi bunu, bu bizim skora yansımaya başladı. Bu konuda teknik ekibin artık ciddi ciddi düşünmesi gerekir. Setlerde Lakovic'i boşa çıkaracak oyunlar çizmesi, yada onu tutmalarından faydalanarak diğer taraflardan skor bulma opsiyonlarımızın geliştirilmesi lazım. Yani İhsan beyin uzun süredir beklediği Lakovic'ten gelecek bir veya iki 3lük takımı fena gaza sokacak.
Oyuncular artık maçlardaki psikolojik gerilimleri üzerlerinden atmaları, bu strese alışmaları lazım. Bu konuda yine top ilk önce oyuncularda, sonra teknik ekipte. Takımda tecrübe açısından bunu yaşamış çok oyuncular var, onlar da bu baskıya boyun eğmeye başladılar. Cevher Barca maçında kaçırdığı 3lükleri Tofaş maçında hiç zorlanmadan atıyor.
Dışarıda oynadığımız maçlar tamam, ama kendi evimizdeki maçlarda çok gergin oynuyoruz. Bu baskıyı üzerlerinden atmaları lazım yada bu baskıya alışıp daha iyi reaksiyon vermeleri lazım.
Son konu, son topa kadar felsefesi. Tamam son topa kadar mücadele ediyoruz, fark ne olursa olsun geri gelmeyi başarıyoruz. Ama belli bir noktadan sonra bu bizim dezavantajımıza dönüşebilir. Nasıl olsa son çeyrek maçı çeviririz gibi düşünce oluşmaz kimsede, ama orta ve üst düzey takımlar bu konuda hiç affetmez. Nasılki artık Tutku-Anric oyununu artık kolay kolay oynayamıyoruz, artık rakipler biliyor bizim sonuna kadar gideceğimizi, bunu bozmak için her türlü çakallığı yapacaklar. Gerekirse seyirci, gerekirse oyuncu üzerine oynarlar. Üst düzey takımlar buna hiç izin vermezler. Bu konu da mutlaka düşünülmesi gerekir.
Mutlaka hocalarımız bu konularda düşünüyorlar, çalışmalar yapıyorlardır, ama biz buralara hep hatalarımızdan ders alarak geldik, ve bundan sonra da bunu devam ettireceğimizi düşünüyorum.