Ersun Yanal, Aydın'daki Adnan Menderes Üniversitesi'nde düzenlenen 6'ncı Akademik Uluslararası Spor Araştırmaları Kongresi'nde yaptığı konuşmada sporun bir ülkenin yaşam biçimi haline gelmesi gerektiğine dikkat çekti.
"KAVGAYLA SONUÇLANAN ŞEY SPOR OLAMAZ"
"Sporu değil, skoru severseniz işin içine hırs, öfke ve nefret girer" saptamasında bulunan Yanal, "Bu durumda yaptığınız işi sevmekten uzaklaşırsınız. Kavgayla sonuçlanan şey, asla spor olamaz" dedi.
"EĞİTİMİ YATAYA İNDİRGEYEMİYORUZ"
Yaklaşık 40 milyon nüfusu bulunan İspanya'yı örnek gösteren tecrübeli teknik adam, "İspanya, yaşlı nüfusuna rağmen iyi bir planlama ile spor ve sanatta müthiş bir konuma yükseldi. Dünyaca ünlü diziler ve filmler yapılıyor, sadece futbol değil tüm branşlarda başarılılar. Tokyo 2020'de 17 madalya kazandılar. Bunun temelinde eğitim ve yatay yapılanma var. Oysa bizim ülkemiz Avrupa'nın en genç nüfusun sahip olmasına rağmen biz bu eğitimi yataya indirgeyemiyoruz" diye konuştu.
"KARİYERİMDE, SİSTEMİ SÜRDÜRÜLEBİLİR KILMAYI HEDEFLEDİM"
"1 ve 0'lardan 10 numara yaratmak" başlıklı konuşmasında futbolun dev bir ekonomi olduğunu vurgulayan Yanal, "Yetenekli gençleri keşfedip üretime dayalı bir sistem kurmalıyız. 1995 yılında Danimarka'yı yenip Avrupa şampiyonu olan kadromuzdan kaçı futbolcu oldu? Futbola bakışımı işte o maç değiştirdi. Denizlispor, Ankaragücü, Gençlerbirliği, Eskişehirspor, Vestel Manisaspor, Fenerbahçe, Trabzonspor ve Antalyaspor'daki teknik direktörlük görevlerimde sistemi sürdürülebilir kılmayı hedefledim" ifadelerini kullandı.
Arda Turan, Umut Bulut, Caner Erkin, Hakan Balta, Selçuk İnan, Yusuf Şimşek, Ümit Bozkurt, Ali Tandoğan, Veysel Cihan, Bülent Akın, Augustine, Celalettin Koçak, Adem Dursun, Adem Koçak, Deniz Barış, Uğur Boral, Okan Koç, Serkan Balcı, Youla, Ahmed Hassan, Ufuk Ceylan, Holosko, Yiğit Gökoğlan, Uğur İnceman, Yusuf Yazıcı, Gökdeniz Bayrakdar, Abdülkadir Ömür'ü kazandırdığını kaydeden Yanal, "Keşfedip yarışabilir düzeye çıkarmadan büyüyemezsiniz" diye konuştu.
Ersun Yanal, "Keşfettiğim oyuncuların transfer bedellerini üst üste koyduğunuzda 300 milyon Euro'ya ulaşırsınız. Yaklaşık 5 milyar TL ediyor. Yani Süper Lig'in naklen ayın gelirinin iki katından fazla bir sistem kurdum. Avrupa kulüplerine baktığınızda da sistem bu şekilde işler. Evet orada naklen yayın gelirleri gerçekten çok yüksektir. Özellikle 5 büyük lig bazında baktığınızda neredeyse bir kulübün aldığı rakam, bizim Süper Lig'e yaklaşır. Ama o ligler markadır" saptamasında bulundu.
Süper Lig'in marka değerinin yükselmesi gerektiğini de kaydeden Yanal, "Türk futbolundaki temel sorun, yabancı oyuncu sayısı ve naklen yayın geliri değildir. Sistem, tüketim odaklı olduğu için iki milyar TL ile yirmi milyar TL arasında reel açıdan bir fark yoktur. Çünkü iki de verseniz, yirmi de verseniz, üretmediğiniz sürece yetmeyecektir. Yirmi verirseniz geriye sadece çok daha borçlu kulüpler kalır, iki verirseniz insanlar biraz daha temkinli davranır" dedi.
Türkiye'ye son 10 sezonda iki bine yakın yabancı oyuncu geldiğini de kaydeden tecrübeli teknik adam, "Sürdürülebilir olmazsanız bu dünyada var olamazsınız. Lille, Benfica, Porto ve Lyon gibi kulüplerin ana gelir kalemi hiçbir zaman naklen yayın geliri değildir, oyuncu satışıdır. Daha önce de belirttiğim gibi adalet ve eşitliğe dayalı, rekabeti artırıcı NBA tarzı bir sistem kurulmalı. Finansal Fair-Play kriterleri, koşulsuz şartsız uygulanmalıdır. Yasaklar yerine teşvik edici yöntemler geliştirilmeli" yorumu yaptı.
Haberler
"KAVGAYLA SONUÇLANAN ŞEY SPOR OLAMAZ"
"Sporu değil, skoru severseniz işin içine hırs, öfke ve nefret girer" saptamasında bulunan Yanal, "Bu durumda yaptığınız işi sevmekten uzaklaşırsınız. Kavgayla sonuçlanan şey, asla spor olamaz" dedi.
"EĞİTİMİ YATAYA İNDİRGEYEMİYORUZ"
Yaklaşık 40 milyon nüfusu bulunan İspanya'yı örnek gösteren tecrübeli teknik adam, "İspanya, yaşlı nüfusuna rağmen iyi bir planlama ile spor ve sanatta müthiş bir konuma yükseldi. Dünyaca ünlü diziler ve filmler yapılıyor, sadece futbol değil tüm branşlarda başarılılar. Tokyo 2020'de 17 madalya kazandılar. Bunun temelinde eğitim ve yatay yapılanma var. Oysa bizim ülkemiz Avrupa'nın en genç nüfusun sahip olmasına rağmen biz bu eğitimi yataya indirgeyemiyoruz" diye konuştu.
"KARİYERİMDE, SİSTEMİ SÜRDÜRÜLEBİLİR KILMAYI HEDEFLEDİM"
"1 ve 0'lardan 10 numara yaratmak" başlıklı konuşmasında futbolun dev bir ekonomi olduğunu vurgulayan Yanal, "Yetenekli gençleri keşfedip üretime dayalı bir sistem kurmalıyız. 1995 yılında Danimarka'yı yenip Avrupa şampiyonu olan kadromuzdan kaçı futbolcu oldu? Futbola bakışımı işte o maç değiştirdi. Denizlispor, Ankaragücü, Gençlerbirliği, Eskişehirspor, Vestel Manisaspor, Fenerbahçe, Trabzonspor ve Antalyaspor'daki teknik direktörlük görevlerimde sistemi sürdürülebilir kılmayı hedefledim" ifadelerini kullandı.
Arda Turan, Umut Bulut, Caner Erkin, Hakan Balta, Selçuk İnan, Yusuf Şimşek, Ümit Bozkurt, Ali Tandoğan, Veysel Cihan, Bülent Akın, Augustine, Celalettin Koçak, Adem Dursun, Adem Koçak, Deniz Barış, Uğur Boral, Okan Koç, Serkan Balcı, Youla, Ahmed Hassan, Ufuk Ceylan, Holosko, Yiğit Gökoğlan, Uğur İnceman, Yusuf Yazıcı, Gökdeniz Bayrakdar, Abdülkadir Ömür'ü kazandırdığını kaydeden Yanal, "Keşfedip yarışabilir düzeye çıkarmadan büyüyemezsiniz" diye konuştu.
Ersun Yanal, "Keşfettiğim oyuncuların transfer bedellerini üst üste koyduğunuzda 300 milyon Euro'ya ulaşırsınız. Yaklaşık 5 milyar TL ediyor. Yani Süper Lig'in naklen ayın gelirinin iki katından fazla bir sistem kurdum. Avrupa kulüplerine baktığınızda da sistem bu şekilde işler. Evet orada naklen yayın gelirleri gerçekten çok yüksektir. Özellikle 5 büyük lig bazında baktığınızda neredeyse bir kulübün aldığı rakam, bizim Süper Lig'e yaklaşır. Ama o ligler markadır" saptamasında bulundu.
Süper Lig'in marka değerinin yükselmesi gerektiğini de kaydeden Yanal, "Türk futbolundaki temel sorun, yabancı oyuncu sayısı ve naklen yayın geliri değildir. Sistem, tüketim odaklı olduğu için iki milyar TL ile yirmi milyar TL arasında reel açıdan bir fark yoktur. Çünkü iki de verseniz, yirmi de verseniz, üretmediğiniz sürece yetmeyecektir. Yirmi verirseniz geriye sadece çok daha borçlu kulüpler kalır, iki verirseniz insanlar biraz daha temkinli davranır" dedi.
Türkiye'ye son 10 sezonda iki bine yakın yabancı oyuncu geldiğini de kaydeden tecrübeli teknik adam, "Sürdürülebilir olmazsanız bu dünyada var olamazsınız. Lille, Benfica, Porto ve Lyon gibi kulüplerin ana gelir kalemi hiçbir zaman naklen yayın geliri değildir, oyuncu satışıdır. Daha önce de belirttiğim gibi adalet ve eşitliğe dayalı, rekabeti artırıcı NBA tarzı bir sistem kurulmalı. Finansal Fair-Play kriterleri, koşulsuz şartsız uygulanmalıdır. Yasaklar yerine teşvik edici yöntemler geliştirilmeli" yorumu yaptı.
Haberler
