Hakan Yılmaz'ı Kaybettik | Başımız Sağolsun - Sayfa 7 | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu

Hakan Yılmaz'ı Kaybettik | Başımız Sağolsun


Cevap: Hakan Yılmaz'ı Kaybettik | Başımız Sağolsun



Hiç tanımıyorum mesajından alıntı bile yapmamışımdır ama çok üzüldüm ya Allah rahmet eylesin mekanı cennet olsun
 
Cevap: Hakan Yılmaz'ı Kaybettik | Başımız Sağolsun



Ölüm varmış,korku varmış'ı bugün söylerken aklıma geldin Abi.Güzel bir galibiyet aldık.Fakat senin yorumun yok be Abi.Neler yaşadığını anlatmıştın.Buna rağmen hep bize güç verdin.Seni unutmayacağız.
 
Cevap: Hakan Yılmaz'ı Kaybettik | Başımız Sağolsun



Ahhh abim ahh... Beni bırakıp nerelere gidersin... 1. sayfadaki fotoda demişti ki: "Akif hiç Galatasaray formamla fotoğrafım yok beni bir çeksene." Sesini her duyduğunuzda mutlu olurdunuz. Mutlu olmak için bakmanız gereken tek insandı. Nasıl onunla ilgili geçmiş zaman kipinde konuşurum bilemiyorum. Öldüğünü hayal edemediğim tek insandı. Offf abi offf eminim bizi bu halde görsen yine kızardın. Seni asla unutmayacağım. Ölürken bile senin yanına geldiğim olacak aklımda.



Yok ben yabancı bir forumda görmüştüm ölen bir üyenin anısına bir forum bölümü açılmıştı onun içerisinde de bir sürü konular vardı. Ya özel bir forum kurulmalı, ya da forumlardan birine adı verilmeli. Ayrıca banner da değişmeli bence bir süreliğine.



liverpoolfcnewkit-drummerphil.



https://www.liverpoolfc-newkit.co.uk/cgi-bin/forums/ikonboard.cgi?;act=ST;f=1;t=19634
 
Cevap: Hakan Yılmaz'ı Kaybettik | Başımız Sağolsun



Aslanpencesi.net'te yayınlanmış bir yazısı;



her çocuğun hayalidir yaz tatiline, yaz tatilinde köye gitmek



ben de gitmiştim vakti zamanında... dün gibi hatırlıyorum. nasıl unutabilirim ki ben de büyük anılar, büyük sevinçler ve büyük üzüntüler bırakmıştı bu tatil...



İlkokulu birinci olarak bitirmiştim. genelde her sene İzmir ahmetbeyli'ye giderdik yaz tatili için ama ben mutsuz olurdum. çünkü bütün arkadaşlarım erzurum'a köye giderdi, ben ahmetbeyli'ye tabi tatil bitince arkadaşlar arasında muhabbetler açılırdı. hep bir eziklik yaşardım, onlar birlikte yaptıkları şeyleri anlatırken... futbol oynayıp ağaçlara çıktıklarını, çobanlık yaptıklarını, pikniğe gittiklerini, büyüklerin yanında ava gittiklerini anlatırlardı ağzımın suyu akarak dinlerdim onları. çok da kıskanırdım açıkçası. o sene ilkokulu birinci olarak bitirince babama ''-baba hiç köye tatile gitmedik, bu sene köyümüze tatile gidelim'' dedim. babam sıcak yaklaştı isteğime. ve köye tatile gitmemiz kararlaştırıldı. tabi çok heyecanlandım. çok mutlu oldum. hayaller kurmaya başlamıştım. gönlümüzce futbol oynayacaktık, ağaçlara çıkacaktık, istediğimiz meyveyi ağaçlardan koparıp yiyecektik kimse kızmadan... daha bir sürü hayaller kuruyordum. bilirsiniz, 10 yaşında bir çocuğun ne kadar hayalperest olduğunu



yola çıkacağımız gün geldi çattı. trenle gidecektik. köye hiç gidilmediği için köydeki ev harabe durumdaydı ve hiç eşya yoktu. mecburen İzmir'den eşya götürdük. yolculuk 3 gün sürmüştü. hayatımın en güzel 3 günüydü diyebilirim. neler olmadı ki trende... 2 kere trenden düşüyordum. 1 defasında tren durduğunda babamlara haber vermeden indim ve az daha treni kaçırıyordum. 3 gün boyunca hep köyü düşünüyordum, hayaller kuruyordum. tren erzurum'a vardı. trenden indiğimde hafif bir hayal kırıklığına uğradım. hayal ettiğim gibi pek yeşil alan yoktu. babam ''-köye gidelim, orası daha güzel buradan. Şehrin içi olduğundan böyle- dedi. neyse, köye vardık... 1 hafta başımı kaldıramadım yataktan. hava değişiminden olayı hastalanmıştım. sonra iyileştim. dışarıya çıkınca daha büyük bir hayal kırıklığına uğradım. köy anlatılan gibi değildi. yeşillikler nerede, ağaçlar nerede, futbol sahası nerede? diye dorum arkadaşlara... top oynadıkları bayır arasında, yamuk yumuk zeminli bir yer. tamam, cim alan ama yokuş aşağı topu bıraktın mı kendi kendine gol oluyor zaten. çok büyük bir hayal kırıklığıydı gerçekten. ağaçlara çıkıyoruz, köylüler peşimizden koşturuyor: ''-veletler dalları kırdınız'' İzmir de agaclara çıktığımda daha az azar yerdim.



tabii ki güzel anılarım da oldu. arkadaşlarımla çok eğlendiğim zamanlar oldu her şeye rağmen. göle yüzmeye ve balık tutmaya gittik. çok güzeldi. ağaçlara çıktık, bostan talan ettik. yaz bitti. hayalimdeki gibi ava gidememiştik. en büyük isteğim, hayalim bir ava gitmekti. ama bir türlü götürmüyorlardı bizi küçük olduğumuz için.



İzmir'e dönmemize 1 hafta kalmıştı. mehmet diye bir arkadaşım vardı. erzurum'un yerlisiydi ve bu ziyaretimde tanışmıştık onunla. çok iyi arkadaş olmuştuk. bütün gün beraber gezer, oyunlar oynardık. bana çapan sallamayı, orak kullanmayı, tırpan atmayı öğretmişti. bir de onların evinde silah vardı. çok merak ediyorduk ama bizi götürmüyorlardı büyüklerimiz. mehmet eve girip babasından gizli silahı almıştı. geldi yanıma. -Hakan, evden silah aldım, ava gidelim mi? diye sordu. ben de hiç düşünmeden kabul ettim tabii ki. en büyük hayalim gerçekleşiyordu...



gözlerimi açtığımda hastanedeydim. yanımda annem ve babam, bana bakıyorlardı. sanki birisi beni yatağa bağlamıştı. hareket edemiyordum. -ne oldu? diye sordum. kaza dediler. annem ve babam gülmeye çalışıyorlardı. ben gerçekten güldüm. yani pek önemli değildi o an benim için. hayatın zorluklarına alışkındım o yaşlarda bile.



mehmet'in elindeki silahtan çıkan kurşun boynuma saplanmıştı. ölmemiştim, fakat artık bacaklarımı kullanamayacaktım..



ayaklara ihtiyacım yok beynim bana yeter...



böyle bir köy anım var işte.. çoğu kişiye göre pek güzel olmayan bu olay, ilginçtir ki bana her zaman keyif vermiştir. İstediğim bir şeyi yaparken bir kaza geçirdim ve hayatım değişti. bunun zorluklarını yaşadım, hâlâ da yaşıyorum. ama yaşamaktan, hayattan hiç bir zamaman vaz geçmedim, bıkmadım. hayata dört elle sarıldım. yaşam tüm zorluklarına rağmen güzel. hayat bir şekilde devam ediyor. ağlayıp sızlasakta hayat aynı hayat. bir değişime uğramıyor. ağlayışlarımız o hayatı daha zor yapıyor sadece. yani zorluklar ile birlikte yasamayı öğrenmemiz gerekiyor. su anda hayatımdan oldukça memnunum. bu yaşıma -24- geldim ve yapmak isteyipte yapamadığım, içimde ukde kalmış hiçbir şey yok. dediğim gibi, ayaklara ihtiyacım yok, beynim bana yeter...

benim gibi hayata dört elle sarılan; dünyanın en büyük tekerlekli sandalye basketbol takımı, yenilmez armada engelsiz aslanlar ımızı tüm yüreğimle kutluyorum... )
 
Cevap: Hakan Yılmaz'ı Kaybettik | Başımız Sağolsun



İnanılmaz üzgünüm.. Biz insanlar hep tanımadıklarımız göçüp gider zannederiz, tanıdığımız insanları kaybedince anlıyoruz gerçekleri.. Ne acelen vardı kardeşim mekanın cennet olsun..
 
Cevap: Hakan Yılmaz'ı Kaybettik | Başımız Sağolsun



Uzun zamandır girmiyordu foruma, çok neşeli eğlenceli bir kişiydi. Çok üzüldüm gerçekten. Allah rahmet eylesin.
 
Cevap: Hakan Yılmaz'ı Kaybettik | Başımız Sağolsun



Aslanpencesi.net'te yayınlanmış bir yazısı;



Tekerlekli Sandalye takımı Dünya şampiyonu olduğunda özel sayı yapmıştık, oyuncularla coach'la falan da röportajlar vardı. Hakan'a da bu yazıyı yazdırmak Erbil'in fikriydi ve çok da güzel oldu. Hakan anlattı Erbil yazdı, böyle güzel bir yazı çıkmıştı ortaya.
 
Üst Alt