- 18 Şubat 2011
- 142.979
- 62.156
- 1.868
Hıncal Uluç, Fatih Terim, Aykut Kocaman, Şenol Güneş ve Abdullah Avcı'nın "Büyük Hoca" olmadığını iddia etti.
Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Başakşehir'den söz ediyorum.. Şampiyonluğa oynayan dört takım.. Biri "Üç Büyükler.." Öbürü, küçük, minnacık, seyircisi bile olmayan kulübün "Büyük" futbol takımı.. Bir tesadüf bu dört İstanbul takımını geçen hafta arka arkaya iki gece oynanan iki derbide karşı karşıya getirdi.
Fenerbahçe-Galatasaray ve Başakşehir- Beşiktaş.. Sonuç?. On paralık futbol yok.. Çünkü.. Bu dört takımın dördünün de başında "Büyük Hoca" yok!. Bakın, antrenör falan demiyorum.. Öylesi var.. Takımı iyi hazırlamak kolay. Biraz kafası çalışan, biraz uğraşan, arayan, gelişmeleri izleyen biri bunu kolay yapar.
İkincisi.. Saha kenarında, maçı okuyacaksın.. Önündeki maçı okuyacaksın. Evdeki hesabın hangisi uyuyor, hangisi uymuyor?. Attığın veya yediğin gollere göre bir taktik değişikliği gerekiyor mu?. Kim istediklerini yapıyor, kim yapmıyor.. Skor durumuna göre hangi hamleyi yapman lazım?. İşte bu anlayışla baktım ve kesin kararla yazıyorum. Fatih Terim (Artık), Aykut Kocaman, Şenol Güneş ve Abdullah Avcı Büyük Hoca değiller.. Dördü de maçı almamak, rakibe ikram etmek, aldıkları maçı geri vermek için ellerinden geleni yaptılar.
Terim ve Kocaman'ın kafasında o Allahın belası, hangi korkak icat etti bilmem "Yenemiyorsan yenilme" denen iğrenç ilke vardı.. Yenemeyeceğine, ne zaman, nasıl karar veriyorsun da, "Yenmek" yerine "Yenilmemek" oyununa geçiyorsun, Aykut ve Fatih Hocalarımdan biri bana söyler mi?. Ben söyleyeyim. İkisi de hakem düdük çaldığı anda başladılar. "Yenemiyorsan yenilme" taktiğine.. İkisi de beraberliğe, derbinin psikolojik başlama tarihi pazartesi sabahından itibaren "Razı" girdiler. İkisi de maçı son ana dek öyle oynadılar.
Fatih Terim, daha önce de yazdım. Futbolu da unutmuş.. Belhanda ve Feghouli denen adamları futbolcu sanmakta inat ediyor. Kime inat ettiğini ikimiz de biliyoruz. Fatih Hocama iki hafta önce yaptığım teklifi tekrar ediyorum.. Maçın bandını alsın, odasına kapansın ve tek başına izlesin.
Sadece Belhanda denen, Galatasaray'ı 10, rakibi 12 kişi oynatan adamı izlesin.. Kaptırdığı topun bile peşinde koşmayan, koşar gibi yapan bir refakatçi. Ne rakip izliyor, ne yer tutuyor.. Ruhsuz, alakasız, sadece kendi keyfi için sahada olan biri..
Fener Stadında Fener'e karşı bu ruhsuz, bu felaket adamı 90 dakika sahada tutan adamın oyunu okuduğunu hele biri söylesin de, onunla bandı izleyelim ve karar verelim.. Belhanda mı felaket, onu haftalardır inatla, evet inatla oynatan ve "Bakın ben haklıyım" demek için çırpınan ve Fener derbisini bile bu inat uğruna göze alan Hoca mı?. Feghouli'nin kanat oyuncusu olmadığını bile bile oraya koyan ve Galatasaray'ı tek kanatlı"Yengeçspor"a çeviren, çevirdiğini ve Fener'in ekmeğine yağ sürdüğünü kenardan bir türlü okuyamayan Hoca mı büyük?
Sabah

Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Başakşehir'den söz ediyorum.. Şampiyonluğa oynayan dört takım.. Biri "Üç Büyükler.." Öbürü, küçük, minnacık, seyircisi bile olmayan kulübün "Büyük" futbol takımı.. Bir tesadüf bu dört İstanbul takımını geçen hafta arka arkaya iki gece oynanan iki derbide karşı karşıya getirdi.
Fenerbahçe-Galatasaray ve Başakşehir- Beşiktaş.. Sonuç?. On paralık futbol yok.. Çünkü.. Bu dört takımın dördünün de başında "Büyük Hoca" yok!. Bakın, antrenör falan demiyorum.. Öylesi var.. Takımı iyi hazırlamak kolay. Biraz kafası çalışan, biraz uğraşan, arayan, gelişmeleri izleyen biri bunu kolay yapar.
İkincisi.. Saha kenarında, maçı okuyacaksın.. Önündeki maçı okuyacaksın. Evdeki hesabın hangisi uyuyor, hangisi uymuyor?. Attığın veya yediğin gollere göre bir taktik değişikliği gerekiyor mu?. Kim istediklerini yapıyor, kim yapmıyor.. Skor durumuna göre hangi hamleyi yapman lazım?. İşte bu anlayışla baktım ve kesin kararla yazıyorum. Fatih Terim (Artık), Aykut Kocaman, Şenol Güneş ve Abdullah Avcı Büyük Hoca değiller.. Dördü de maçı almamak, rakibe ikram etmek, aldıkları maçı geri vermek için ellerinden geleni yaptılar.
Terim ve Kocaman'ın kafasında o Allahın belası, hangi korkak icat etti bilmem "Yenemiyorsan yenilme" denen iğrenç ilke vardı.. Yenemeyeceğine, ne zaman, nasıl karar veriyorsun da, "Yenmek" yerine "Yenilmemek" oyununa geçiyorsun, Aykut ve Fatih Hocalarımdan biri bana söyler mi?. Ben söyleyeyim. İkisi de hakem düdük çaldığı anda başladılar. "Yenemiyorsan yenilme" taktiğine.. İkisi de beraberliğe, derbinin psikolojik başlama tarihi pazartesi sabahından itibaren "Razı" girdiler. İkisi de maçı son ana dek öyle oynadılar.
Fatih Terim, daha önce de yazdım. Futbolu da unutmuş.. Belhanda ve Feghouli denen adamları futbolcu sanmakta inat ediyor. Kime inat ettiğini ikimiz de biliyoruz. Fatih Hocama iki hafta önce yaptığım teklifi tekrar ediyorum.. Maçın bandını alsın, odasına kapansın ve tek başına izlesin.
Sadece Belhanda denen, Galatasaray'ı 10, rakibi 12 kişi oynatan adamı izlesin.. Kaptırdığı topun bile peşinde koşmayan, koşar gibi yapan bir refakatçi. Ne rakip izliyor, ne yer tutuyor.. Ruhsuz, alakasız, sadece kendi keyfi için sahada olan biri..
Fener Stadında Fener'e karşı bu ruhsuz, bu felaket adamı 90 dakika sahada tutan adamın oyunu okuduğunu hele biri söylesin de, onunla bandı izleyelim ve karar verelim.. Belhanda mı felaket, onu haftalardır inatla, evet inatla oynatan ve "Bakın ben haklıyım" demek için çırpınan ve Fener derbisini bile bu inat uğruna göze alan Hoca mı?. Feghouli'nin kanat oyuncusu olmadığını bile bile oraya koyan ve Galatasaray'ı tek kanatlı"Yengeçspor"a çeviren, çevirdiğini ve Fener'in ekmeğine yağ sürdüğünü kenardan bir türlü okuyamayan Hoca mı büyük?
Sabah