Uzun yıllardır Süper Lig'de çalışan, bir dönem Trabzonspor'un başına geçen, Osmanlıspor ile Avrupa Ligi'nde son 32 turuna kalan Mustafa Reşit Akçay, geçtiğimiz günlerde verdiği kararla 2.Lig'e döndü ve Kocaelispor'un başına geçti.
Henüz çok fazla zaman geçirmediniz ama ilk izlenim olarak; Kocaeli şehrinde ve Kocaelispor camiasında nasıl bir hava var? Ne beklediniz, ne buldunuz?
Bazı şeyleri tatmak veya değerlendirmek için biraz zamana ihtiyaç var. Ayrıntıların bir bölümünü zamana bıraktık. Ancak genel hatlarıyla camianın bir özlemi var. Yine de 2.5 yıllık sözleşme imzalarken camianın sağlıklı bakış açısıyla ve sinerjisiyle karşılaştık. Aynı zamanda şehir bazı konularda yönetimi eleştirse de, genel anlamda yönetimine ve kulübüne sahip çıkıyor, destek veriyor. Siyasi kanadın ve STK’ların da başkanın ve yönetimin yanında yer aldığını gördük. Tüm bunlar hedef odaklı bir takım olduğuna bizi inandırdı. Hedefe ulaşmak; bu sinerji, bizim katkılarımız ve futbolcuların gayretleri ile mümkün olacaktır. Bu nedenle de projeye ‘evet’ dedik.
2.5 yıllık sözleşme alt liglerde alıştığımız bir durum değil. Diğer yandan da Kocaelispor’un bu sezonki üçüncü teknik direktörüsünüz. Bahsettiğiniz hedefler ve beklentiler kısa vadeli mi, yoksa uzun bir proje olacak mı?
Yönetimle konuşmalarımızda bu 2.5 yılın sonunda Süper Lig’in kapısında veya Süper Lig’in içinde olmamız gerektiğine karar verdik. Çok kolay iş değil. Bazı kulüpler bunun kolay olmadığına inanarak veya detaylandırarak 5 yıllık projeler yapılandırıyor. Fakat Kocaelispor camiası bunu 2.5-3 yıllık bir planla yapmaya karar vermiş. Her ne kadar zor gözükse de imkânsız değil. Elimizden geleni yapabilirsek, aklımızdakileri hayata geçirebilirsek neden olmasın?
3-4 gündür takımla beraberiz. Bilinçaltındaki bazı düşünceleri değiştirmeye çalışıyoruz. Hiç kolay değil. Kendi sistemimizi yerleştirmeye çalışıyoruz. Çocukların da anlayışları yüksek…
Yönetim ve taraftara ‘Bu işler için sabır gerektirir. Bazen doğru iş yapsanız da saha sonuçları kötü gözükebilir. Önemli olan doğru işlerin yapılmaya devam etmesidir. O zaman sonuç alınacaktır’ dedim. Yani biz verdiğimiz mesajlarla sabır kelimesini de kullanmış olduk.
O zaman bu verilen mesajlarla 2.5 yıllık Süper Lig hedefini biraz daha genişletebiliriz diye tahmin ediyorum.
Evet, evet, evet… Bu işler o kadar kolay değil. Bazı detayların ve düşüncelerin hepsinin aynı anda ortak yola girmesiyle mümkün olur. Dolayısıyla o sabrın gösterilmesi gerek. Bize inanılması gerek. Bizim de yönetime ve camiaya inanmamız gerek. Karşılıklı bir inanç oluşturmak lazım. Saha sonuçlarını dikkate alarak birbirimizi güvensiz ortama itersek kaybederiz. Tarihte, yıllardır şampiyon olamayan, çok büyük yatırım yapmasına rağmen başarılı olmayan bir yığın takım var. Bunları da anlatıyoruz ama yine de camiamız bilir.
Biz hep birlikte bu yükün altına girdik. Biz işçiyiz. Antrenör olarak bizim ligimiz yoktur. Ben öyle inanıyorum.
Tam da bu noktada şunu sormak istiyorum. Kocaelispor heyecan verici bir camia. Onların sizi ikna etmesi daha kolay olmuştur. Fakat 2.Lig sizin için radikal bir karar. 2.Lig’de çalışmaya nasıl ikna oldunuz?
Radikal bir karar aldığımızı biliyorum. İkna olmamdaki tek neden başarıya açık bir yolun olmasıydı. Kesinlikle ekonomik avantajlarla veya yüksek taleplerle gelmedim. Sadece o heyecanı, o şampiyonluk ve başarı duygularını yaşayabileceğimize inandığım için geldim.
Aslında son dönemde sizin gibi örnekler arttı. Süper Lig’de şampiyonluk yaşamış Ertuğrul Sağlam, 2.Lig’de Samsunspor’un başına geçti. Ziya Doğan uzun yıllar Süper Lig’de çalıştıktan sonra 2.Lig takımı çalıştırdı. Burası Süper Lig’den daha mı güvenli duruyor? Çalışmaya daha mı uygun?
Size güvenen bir yönetim kurulu varsa, siz de doğrular üzerinden etik bir zekayı devreye sokuyorsanız sadece o kulübe değil ulusal futbola da katkı sunmuş oluyorsunuz. Siz yaratıcı fikirlerinizle, akılcı yaklaşımlarınızla yönetimlerden destek alırsınız. Böylece, sadece bir takıma hizmet etmiyor, Türkiye futbolunun altyapısını da güncelleme şansı yakalıyorsunuz. Teknik direktör olarak bununla da haz duymalısınız.
Birkaç sene önce altyapılarda çalışmak istediğinizi söylemiştiniz ve bu gündem olmuştu. Fakat yine yarışmacı bir takımdasınız.
Uygun bir teklif olsaydı değerlendirecektim. Fakat bir yandan da eve ekmek gidecek! Yoksa bana milli takımlardan veya başka kulüplerin altyapılarıyla ilgili büyük bir organizasyon teklifi gelseydi ben yine sıcak bakardım.
Biraz da bu sezona bakalım. Kocaelispor ilk yarıyı 32 puanla play-off hattının hemen dışında bitirdi. Nasıl bir ikinci devre görüyorsunuz?
Biraz geç kalındı ama yine de imkânsız değil. Manisa FK ile aramızda çok fark var (16 puan). Gerçekçi hedef olarak play-off gözüküyor. Üç puanlı sistemde her şeyin olabileceğini de aklımıza yazdık. Play-off’la birlikte katılan her takımın şansı eşit olacak. O nedenle ilk etapta play-off şansını arayacağız.
Sizin yer aldığınız beyaz grupta Manisa FK, diğer taraftaki kırmızı grupta ise Eyüpspor farkı açtı. Direkt çıkacaklar neredeyse şimdiden kesin gibi. Bu da herhalde tarihin en zor play-off’unu yaşatacak bize...
Evet, tabi. Arkada kalan takımlar oldukça güçlü. Şu anda da herkes transfer yapıp gücüne güç katıyor. Play-off içinde stratejiler çok yoğun yaşanacak. Mücadele seviyesinin çok yüksek olacağını bekliyoruz. Biz de ona göre hazırlıklarımızı yapıyoruz.
2.Lig’de Tavşanlı Linyitspor ve 1461 Trabzon’da çalıştınız ama uzun bir süre bu ligden uzaktınız. Henüz ilk maçınıza çıkmadınız ama geçen sürede 2.Lig’in gelişimi ve kalitesi hakkında neler değişti?
Biz ülke futbolunun bütün damarlarında çalıştığımız için genel anlamda enformasyonumuz var. 3. Lig’i, U19, U-21’leri devamlı takip ediyoruz. Onların hepsiyle ilişkimiz var.
Tabi uzun bir zamandır bu ligde değildim. Buradaki seviye daha iyi olmuş. Fakat halen gelişiyor. Yine mücadele ön planda. Teknik olarak, taktik olarak diğer liglerden biraz daha aşağıda ama yüksek bir dinamizm var. Yetenekli oyuncular bulunuyor. Kocaelispor’un altyapısından gelen çok yetenekli oyuncularla karşılaştık. Bu da bizi sevindiriyor.
Önümüzdeki yıllarda umarım yabancı sınırının daraltılmasıyla bu çocukların da şansı artacaktır. Yönetimler ve teknik direktörler olarak hepimiz saha sonuçlarının tehdidi altında olduğumuz için, yeni, zeki, yaratıcı ve yetenekli oyuncuların güncellemesinde biraz tembel davranıyoruz. Bizi tehdit eden başarı duygusu, bu çocukların değerlendirilmesi yönünde bizim geri kalmamıza neden oluyor. Bu gerçek, yüzümüze devamlı çarpıyor.
Konusu açılmışken sormak isterim. Şu an geçerli olan yabancı sayısının uygulanmasından sonra yukarıdaki havuzun genişlemesi nedeniyle alt ligdeki oyuncuların motivasyonunu kaybettiğini, hatta umutsuzluğa kapıldığını ve kariyerini boşladığını düşünenler var. Siz nasıl bakıyorsunuz?
Hayır. O durum şöyle açıklanabilir. Türk oyuncuları ailelerinden aldıkları, para kazanma ve parayla birlikte ev araba aileye yardım gibi motivasyonlarla hareket eder. Bizler, hepimiz duygusal insanlarız. Çocuklarımız da bu duygusallık içinde ailelerine ve çevrelerine yardım etmek için kendilerini zorluyor. Oysa bu ekonomik motivasyonların dışında ruhsal ve içsel motivasyonlar da üretmeleri lazım. Başarıyı içselleştirerek, uzun süreli bir hedefe ulaşmalarını istiyoruz. Fakat en azından şu anda bunu başarabilmiş değiliz. Ailesini rahatlatmak, annesine bir hediye vermek isteyen çocuklarımızın duygusu onları ayakta tutuyor. Yani yine de bir çabaları var.
Hocam çok teşekkürler. Daldan dala atladık ama son sözü yine size bırakalım. Vurgulamak istediğiniz bir nokta var mı?
Çok teşekkür ediyorum. Taraftarımız sabırlı olsun. Eğer camiaya zarar vereceğimizi hissedersek, onlardan önce karar veririz. Biz camiamızı çok seviyoruz. Burası Türkiye’ye örnek bir camia. Geçmiş başarıları halen hafızalarımızda. Dolayısıyla biz bu camiaya asla zarar vermeyiz. Sadece sabır göstermelerini bekliyoruz, o kadar..