Ronaldinho düne kadar kolpa basın tarafından sürekli haber yapılan ve genellikle de Fenerbahçe ile ilişkilendirilen sansasyonel bir transferdi. Şuan Fenerbahçe şike iddiası ile sarsılmış durumda belki önümüzde sezon küme düşecek. Biz ise küllerinden yeni doğan bir takım olarak Ranoldinho ile anlaşmış, herşey hazırken gelsin mi gelmesin mi diye tartışan bir kulüp olduk. Gerçekten enteresan nereden nereye... İşin aslında daha da ilginci benzeri Fenerbahçe için olsaydı şuan tüm manşetlerde Ronaldinho transfer haberleri olurdu. Doğru dürüst medyada yer bile almadı bu haber!
Gelelim transferine ama önce iki tane Ronaldinho başlığının olduğunu belirtmek istiyorum. Bunları da birleştirsek iyi olacak gibi duruyor. İnsanların görüşlerini bir oraya bir buraya aktarması zor.
Ranoldinho mümkün olduğu kadar takip etmeye çalışıyorum. Bugünkü Ronaldinho elbette PSG ve Barca'daki Ronaldinho olamaz. Bu kabul edilebilir bir gerçek. Ancak hala yapabileceği çok şey var. Bunu zaten Brezilya liglerinde gösteriyor. Genelde bu lig nedense küçümseniyor ama dünyanın en yetenekli oyuncuları da buradan çıkıyor. Aynı oyuncular Avrupa'nın çetin gibi görünen liglerinde de harikalar yaratıyor. Kalecisinden defansına, ortasahasından, forvetine kadar her türde oyuncu üretebilen bir ülke futbolundan bahsediyoruz. Dolayısıyla o ligi de o kadar yabana atmamak gerekir. Zaten sene başından beri gelse acaba nasıl olurdu diye hayalini de kurmuyor değilim.
Taraftar olarak özellikle de Galatasaray taraftarı olarak bir gerçeği kabul etmemiz gerekir. Taraftar futboldan para kazanan insan değildir, bizler bu işe gönül veriyoruz çünkü seviyoruz, duygusal olarak bağlıyız ve seyir zevki yüksek olan bu spor hoşumuza gidiyor. Belki insanoğlunun savaşma dürtüsünü de modern dünyada kazanma, kaybetme duygusuyla tatmin eden bir araç oluyor. Tüm bunları bir potaya koyup erittiğimizde hiç bir maddi kazanç elde etmeden büyük bir arzuyla bağlandığımız bir spor ortaya çıkıyor. İşin özünde tatmin olunca sadece kaybetmek kazanmak yetmiyor daha iyisini bu işi en iyi yapanı istiyorsunuz. Galatasaray taraftarının zamanında Lucescu'yu dahi eleştirmesinin ana sebeplerinden birisi de buydu. Ben olaya sırf bu gözle baktığımda Ronaldinho'yu istiyorum. Gerçekten çıplak gözle son 10 yılın en önemli oyuncusunu TT Arena'da izlemek istiyorum. Bu hazzı bana ne master card sağlar ne de herhangi bir takıma karşı alınan kuru bir galibiyet. Elbette takımın dengesi, takım olma olgusu, ekonomisi bu işin diğer gerçekleri ama şunu belirtmek istiyorum taraftar olarak bizi asıl ilgilendiren futbolun bize verdiği bu haz. Mantıklı bir taraftar olarak son dediklerimi elbette düşünürüm, yazarım çizerim ama bu taraftarın işi değil. Taraftar iç güdülerin duyguların temsilcisidir ve o tribünde futbolu izlerken tarif edilmez bir biçimde keyif almak ister, en iyisini görmek ister. Bütçemizi, ülke futbolunun kalitesini düşündüğümüzde Ronaldinho'yadan daha büyük getirebileceğimiz bir yıldız malesef yok.
Maliyeti yüzünden, takımın dengesinin bozulması olasılığı yüzünden evet korkuyorum çünkü kazanmak çok güzel birşey. Bu tatmin duygusunu kaybetmek istemiyorum ama Ronaldinho söz konusu olunca bu kişi bu işin ustası belki aktif futbolun içinde olan efsanesi. Onu sahada canlı canlı izlemek apayrı bir lezzet, haz olacaktır. Karar vermek çok zor ama Ronaldinho'yu sahada görmek daha çok ağır basıyor gibi... Sanki bu riske değer gibi. Hele Ronaldinho ile de takımın dengesi bozulmaz, kazanan bir takım olursak iyice tadından yenmez olur.