Şikenin Profesyonelleri | GSCimbom - En İyi Galatasaray Taraftar Portalı ve Forumu

Şikenin Profesyonelleri


Şikenin profesyonelleri...



Galatasaray’la Fenerbahçe arasındaki şampiyonluk maçı 25 Nisan 1955, Pazartesi gecesi oynandı Spor ve Sergi’de. Fenerbahçe’nin şampiyon olması için Galatasaray’ı yenmesi yetiyordu. Hatta altı sayıyla kaybetse bile yine de şampiyon olacaktı Fenerbahçe. Galatasaray’ın şampiyon olması için ezeli rakibini en az 7 sayıyla yenmesi gerekiyordu.

Bu önemli maçın ilk yarısını 25-20 önde kapattı Galatasaray. İkinci yarıda ise farkı 13 sayıya kadar yükseltti. Fenerbahçe’nin en iyi oyuncuları Altan Dinçer ve Sacit Seldüz beşer faulle oyun dışı kalınca Galatasaray’ın şampiyonluğu neredeyse kesinleşmişti.

Ya da öyle sanıyordu herkes. Tâ ki maçın bitimine 44 saniye kala Galatasaray 40-27, yani 13 sayı öndeyken tribünden bir Fenerbahçe yöneticisinin inmesine dek. Türkiye spor tarihinin en çirkin kararlarından birine imza atarak Fenerbahçe basketbol takımını sahadan çekti tribünden inen o Fenerbahçe yöneticisi.


Tam anlamıyla şeytanî bir plandı bu. Şöyle. Fenerbahçe sahadan çekilip hükmen yenildiği için puan alamayacaktı o maçtan. Böylece Fenerbahçe sekiz puanda kalacak, Modaspor’la Galatasaray’ın puanları ise (9 puan) eşit olacaktı. Böylece ikili averaj devreye gireceği için şampiyon, Galatasaray’la oynadığı maçı kazanan Modaspor olacaktı. Galatasaray ise ikincilikle yetinmek zorunda kalacaktı şampiyon olması gerekirken.

Buydu işte o şeytanî plan. Ancak bu plan federasyondan döndü o gece. Çünkü kararlarını sahada yapılan şeytanlıkları görmezden gelerek değil, spor ahlâkını gözeterek veren yürekli insanlar vardı o dönem federasyonlarda. Maçtan hemen sonra acilen toplanan Basketbol Federasyonu kupayı ikiye bölerek hem Galatasaray’ı, hem de Modaspor’u basketbolda Türkiye Şampiyonu ilan etti. (GALATASARAY’IN TARIHININ EN ŞEREFLI KUPALARINDAN BIRISI OLAN O YARIM KUPAYI DAHA DA YAKINDAN GÖRMEK ISTEYENLER GALATASARAY KÜLTÜR VE SANAT MERKEZIİNI ZIYARET ETMELILER.)


Böylece 1954-1955 sezonu basketbolda ilk ve tek olarak iki takımın da şampiyon olduğu sezon olarak geçti tarihe.

SIZLER UNUTTURMAYA ÇALIŞSANIZ TARIH UNUTTURMAZ O YARIM AMA ŞEREFLI KUPAYI. ÇÜNKÜ TARIH SADECE ŞAMPIYONLARI DEĞIL, KÜÇÜK OYUNLAR YÜZÜNDEN ŞEREFLERINI KORUMAYAN TAKIMLARI, KULÜPLERI DE YAZAR. HEM DE ÜZERINDEN TAM 60 KÜSUR SENE GEÇMIŞ OLSA BILE. HEM DE UNUTMAMAK VE AFFETMEMEK ÜZERE.


............................................

FUTBOLDA YAŞANANLAR...


Bildiğiniz gibi Galatasaray camiası bir Cemal Nalga skandalı ile sarsıldı. Herkes biliyor ki Galatasaray camiasından tek bir kişi bile bu (ADI ÜSTÜNDE) skandalı asla savunmadı ve hatta büyük çoğunluk her türlü zararı kabul edip başkandan takımı ligden çekmesini dahi istedi. Herkesten önce kulüp sorumluları bünyesinden uzaklaştırdı ve gereken cezaları verdi.

Hiç kimse, "KİM YAPTIYSA, NE YAPTIYSA KULÜBÜ IÇIN YAPMIŞTIR" demedi....

İşte, ne için yapıldığı belli olmayan ve Galatasaray'a yaşattığı rezillikten başka en ufak bir getirisi olmayan bu (BİZİM DE KABUL ETTİĞİMİZ) rezillik için ASRIN SKANDALI diyen malum kişilerin geçmişte bu ülke halkına yaşattıklarını bir kez daha gözler önüne serelim ve tekrar bir hatırlatmada bulunalım.




Okuyun ve TARİHİN TOZLU SAYFALARINDAN YERİNİ ALAN İLK VE EN BÜYÜK ŞİKE VE SKANDAL'ı ile bizlerin SKANDAL dediği CEMAL NALGA olayını bir karşılaştırın bakalım. CEMAL NALGA olayı bir SKANDAL ise ki öyle.. O ZAMAN F.BAHÇE'NİN YAPTIĞININ ADINI NE KOYMAK GEREKİR.. KARAR DA YORUM DA SİZLERİN..



Biliyormusunuz beyler,




1951 yılında FENERBAHÇE İNÖNÜ STADINDA BEŞİKTAŞ İLE YAPACAĞI LİG MAÇINA SIRF GALATASARAY ŞAMPİYON OLMASIN DİYE HERKESİN GÖZÜNÜN İÇİNE BAKA BAKA SAHAYA İKİ LİSNASSIZ FUTBOLCU İLE ÇIKARAK, BİLEREK İSTEYEREK HÜKMEN MAĞLUP OLMUŞ...

Bu Rezalet Fenerbahçe'nin önde gelenlerinden ve taraftarlardan büyük tepki görmüş.. Üstüne üstlük.. Efsane futbolcu Lefter bu maçta öyle bir penaltı kaçırmış ki evlere şenlik.. İşte o penaltı günün gazetelerinde """Lefter'in akıllara hayret verici penaltısı uzun müddet bizzat Fenerliler tarafından yuhalanmıştır""" şeklinde yer almış.



YAŞANANLARI KISACA ÖZETLEMEK GEREKİRSE;

1951 yılı İstanbul Ligi son maçlar (Galatasarayın 1 maçı eksik)

8 Nisan 1951. Son maç Beşiktaş-Fenerbahçe. Fenerbahçe, Beşiktaşı yenerse, Galatasaray eksik maçını kazanması halinde şampiyon.

Beşiktaş, Fenerbahçeyle berabere kalır yada kazanırsa Beşiktaş şampiyon.

Fenerbahçe maça iki tane lisansız futbolcuyla çıkıyor, maçın hakemi maçı başlatmadan önce uyardığı halde bilerek ve isteyerek hükmen mağlup oluyor, Galatasaray şampiyon olmasın diye.

Oynanan maçı da Beşiktaş 3-1 kazanıyor.

Bazı gazete ve mecmualar
"""GÜZEL BIR FORMÜLLE(!!!) SAHAYA GAYRI NIZAMI IKI OYUNCU ILE ÇIKAN FENERBAHÇE BEŞIKTAŞ’A BORCUNU ÖDEDI.""" derken bazı gazeteler de BORÇ ÖDENDI ALACAK NE İDI” diye başlık atarken sonradan mesele çok daha iyi anlaşılmış.

Meğer Fenerbahçenin 1943 yılından bir borcu varmış Beşiktaşa....

Meğer bu maçtan yaklaşık 8 sene önceki hesap şöyle oluşmuş.

Tarih 23 Mayıs 1943. Günlerden Pazar.

Şeref Stadında Milli Küme karşılaşmalarının sonuncusu Beşiktaşla Fenerbahçe arasında oynanacak. Eğer maçı Beşiktaş kazanır veya berabere kalırsa Galatasaray, yenilirse Fenerbahçe şampiyon olacaktı.

Herkes Galatasaray aleyhinde iki rakibin anlaştığını iddia ediyordu. Nitekim Beşiktaşlılar sahaya acayip bir takımla çıkınca dalavere bütün çıplaklığıyla kendini gösterdi. Amma Beşiktaşlılar efendice(!!!!!) hareket edip,

Fenerbahçelilerini geçen hafta yaptıkları gibi hükmen mağlubiyeti evvelden kabul etmeyerek kozlarını sahada pay etmek istediler. Bu karşılaşmadan evvel Fenerbahçe ile yaptıkları üç maçı da kazanan Beşiktaşlılar ne olursa olsun, Galatasaray şampiyon olmasın diye çıkardıkları şu garip takıma bakın aziz okuyucularım:

Celadet- Saim, İbrahim-Hüseyin – Ömer - Ali- Sabri - Hakkı –Kemal – Cahit - Şükrü..




Ve pek tabi, bundan evvelki son üç maçında Beşiktaş'a mağlup olan Fenerbahçe eşsiz(!!!!!) bir galibiyet alarak Beşiktaşı 4-1 yener...

Ertesi gün bu maçı Cumhuriyet gazetesine tanınmış bir spor muharriri Eşref Şefik haberini şu başlıkla yazmıştı. “ŞEREFSIZ BEŞIKTAŞ TAKIMI DÜN FENERBAHÇEYE 4-1 YENILDI”...

İşte tarih tekerrürden ibarettir derler. Çok doğru bir söz. Tam sekiz sene sonra Fenerbahçeliler, Beşiktaşlılara olan şampiyonluk borçlarını ödediler. Hem de ne şekilde. Faiziyle birlikte. Evvela hükmen mağlup oldular. Yani Beşiktaş-Fenerbahçe karşılaşmalarının 90.ıcısı olan maçı hükmen yani 3-0 ve 91.incisi olan hususi maçı da 3-1 kaybederek.

Herhalde Fenerbahçenin kıymetli idarecileri alacaklı olan Beşiktaşlılara borçlarını faiziyle ödemekten ziyadesiyle memnun ve mesrurdurlar. Bereket versin biz Galatasaraylıların buna benzer ne bir borcumuz ve ne de bir alacağımız var.




Yukarıda bahsettiğim o meşhur 3-1'lik mağlubiyet ile ilgili olarak;

9 Nisan 1951 tarihli SON TELGRAF gazetesinde “Dünkü maça iki lisansız futbolcu ile başlayan F.B., hükmen mağlubiyeti kabul etmişti. Bu müessif hadiseye inzimamen sahadaki oyunu da 3-1 kaybetti.” Başlığı altında HALİT KIVANÇ’ın yazısı aynen şöyle idi:



... Lig şampiyonunu tayin edecek olan dünkü maç, maalesef pek nahoş bir şekilde kapandı ve spor hayatımızın acı vakalarından biri olarak tarihe geçti...

...Normal olan şekli F.B. takımının en kuvvetli tertibiyle sahaya çıkması ve rakibini yenmesi idi. Bu arada dolaşan dedikodulara aslan inanmıyor ve Sarı-Laciverdin bu kudretli kadrosunu bekliyorduk.

Fakat maç saati geldiği anda, İnönü Stadyumunu dolduran 25 binden fazla seyirciyi hayal sukutuna uğratan bir manzara ile karşılaştık. F.B. sahaya lisansı olmayan iki oyuncu ile çıkıyordu.

Evet, Fener takımı, daha birinci dakikada mağlubiyeti hem de kendisine bir tek puan bile kazandırmayacak olan hükmen mağlubiyeti kabul etmişti. Bu demektir ki, Sarı-Lacivertliler puan ve fikstür icabını suistimal ederek şampiyonluğu Beşiktaşa vermeyi uygun görmüşlerdi....F.B. gibi şerefli ve şöhretli bir kulüp, bu gibi kaprislere alet olacak tıyniyette bir teşekkülmüdür? Sarı-Lacivert şeref dolu tarihinde böyle peşin bir mağlubiyet bulunduğunu biz zannetmiyoruz.

F.B. taraftarları dün büyük yeis içindeydiler, günü erken saatlerinden itibaren stada koşan binlerce seyirciyi istismar etmeye kimin hakkı vardı?

...Herhalde bu hadisenin resmi bazı neticeleri de olacaktır. Başta böyle bir gayrinizami oyuna müsaade eden hakem olmak üzere müsebbipler hakkında gereken kararların alınması doğru olur.


....................................

O günlerdeki gazetelerde ve mecmualarda yazanları anlatmaya kalkmayayım çünkü sayfalar yetmez yaşanan o rezillikleri anlatmaya...

Mesela, en basitinden
HER GÜN gazetesinin söz konusu maç ile ilgili başlığı aynen şöyle idi;

"SATILAN FENERBAHÇE"



İşte Fenerbahçeli Zeki Rıza Sporel 'in sözleri:

“ÇOK HAZİN BIR SPOR HADISESI KARŞISINDA BULUNUYORUZ. BIR FENERBAHÇELI OLARAK ÜZÜNTÜM BÜYÜKTÜR. FENERBAHÇENIN YAPTIĞI BU HAREKET, ASLA SPORTMENLIĞE SIĞMAZ. BEN BAZI FENERLI ARKADAŞLARIMLA, MESELEYI ANLAR ANLAMAZ MAÇIN YARISINDA STADI TERKETTIM. FENERLI IDARECILER ÇOK ÇIRKIN BIR IŞ YAPMIŞLARDIR.”.....




Acaba "BU ÜLKEYE ŞİKEYİ GALATASARAY GETİRMİŞTİR" diyen süper zeki(!) beyfendiler(!) bu konularda ne düşünürler, ne söylerler gerçekten çok merak ediyorum…

.

EMİNİM ŞİMDİ AZİZ BEY İLE ÖĞÜNDÜKLERİ GİBİ, ŞİKE İLE GURUR DUYDUKLARI GİBİ O GÜNLERDE YAŞANANLAR İÇİN DE BİR KURTULUŞ SAVAŞI HİKAYESİ UYDURURLAR. O DAVRANIŞLARINDAN DA BİR KAHRAMANLIK DESTANI ÇIKARIRLAR.:))..


Daha ayrıntılı bilgi isteyenler: VAAAY VAAY VAAAY VAAAY! MEĞER SAHTEKARLIĞIN KRALINI F.BAHÇE YAPMIŞ.. ÖYLE OLAYLAR OLMUŞ Kİ, NALGA SKANDALI DEVEDE KULAK.. Turkspor.net Spor Haberleri

............................................


O günleri yaşayanlar iyi bilir, 70'li yılların başında Galatasaray Türk futbolunda fırtına gibi esmeye başlamış ve ard arda 3 yıl şampiyon olma başarısını göstermişti. İşte o yıllarda da haçlı zihniyeti boş durmamış ve kirli eller her zaman olduğu gibi yine başarılı olanları engellemek için devreye girmiştir.

O yıllarda futbolumuzda neler döndüğünün en büyük itirafı yine bir Fenerbahçeliden gelmiştir.

2012 Şubatında Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Üyesi Kemal Akbulutlu, 1975 yılında yani yaklaşık 37 yıl önce oynanan bir Ankaragücü-Galatasaray maçına 250 Bin TL'lik para dolu çantayı, Ankaragücü soyunma odasına BİZZAT götürdüğünü itiraf etmiş, hatta Erman Toroğlunun o gün "PARA 16'YA BÖLÜNSÜN" diye bağırdığını anlatmıştır....

Hatta Kemal Akbulutlu olayın ayrıntılarını şöyle anlatmıştır.

"Bu parayı götüren kişi benim. Soyunma odasının içinde Erman Toroğlu, 'Bu para 16'ya bölünecek' dedi. Maç bittikten sonra Ankaragücü'nün futbolcuları soyunma odasına girdikten sonra Erman Toroğlu çantanın üstüne çapraz bir şekilde ayaklarını uzattı. 'FASULYELER BUNUN IÇINDE MI' dedi bana. 'Evet' dedim ben de. Ondan sonra ayağa kalktı, '16'ya bölün, hakkımı bana ayırın' dedi. Antrenör Hasanagic geldi, 'Yok Erman, bu 21'e bölünecek' dedi. Erman Toroğlu'nun o hali, tavrı, saldırganlığı hala gözümün önünde. Duşlara giden kapıyı kırdı. 'Ben kabul etmiyorum. Benim hakkımı 16'ya bölerek verin' dediğini söylemiştir...

"Çantayı arkadaşımın arabasıyla, iki kişi götürdük. Soyunma odasına sadece ben girdim diye devam etmiştir.


Kaynak: "Teşvik primini biz verdik"





AMA, SIZLER YINE DE BENIM ANLATTIKLARIMI SAKIN HA DIKKATE ALMAYIN(!).

ÇÜNKÜ FENERBAHÇELILERININ DEDIĞI GIBI ŞIKEYI BU ÜLKEYE GALATASARAY GETIRMIŞTIR(!). FENERBAHÇELILER MASUMDUR(!), ONLAR SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIKTIR. YAŞANANLAR HEP KOMPLODUR. J


.................................................



2011 yılının Ağustos başlarıydı.

Türkiye her kesimiyle şike sürecinin içine dalmış, Türk Futbolu darmadağın olmuştu.

CNN TÜRK'de "TÜRK FUTBOLU MAHKEMEDE" adlı programa konuk olan eski milli futbolcu Oktay Derelioğlu, ŞİKE ve TEŞVİK ile ilgili olarak itiraflarda bulunuyordu.


“Hayatımda 3 defa önerildi. Üçünde de cevabım aynı oldu. İlk şike teklifi 2.ligde 15 yaşında geldi takım olarak. Sonra meşhur Trabzon-Galatasaray maçında geldi. Benim söylediğim keline şu: “Okey verebilirsin, ne istersen ver. Maçtan sonra konuşuruz.” Ben zaten oynayacağım. Benim işim zaten oynamak. Ben teknik direktör olarak takımının karşısına teşvik primi almış bir takım çıksa, tedirgin mi olacağız? Çıkıp oynayacağız. Ama maç satma olayı çok farklı.” demişti...



Oktay Derelioğlunun itirafına konu olan meşhur Galatasaray-Trabzonspor maçı da bir zamanlar Cihan Oskay'ın Aziz Yıldırım'ın kendisine para verip Trabzonsporlu oyunculara TEŞVİK gönderdiğini, aynı zamanda Samsunsporlu futbolculara da ŞİKE teklif ettiğini iddia ettiği maçlardı.

Bildiğiniz gibi o zamanlar malum kişiler Cihan Oskay'ı MECZUP ilan etmişlerdi.

Oktay Derelioğlunun bu itirafı bile Aziz Yıldırım'ın çevirdiği karanlık işleri ortaya çıkarmakta, Cihan Oskay'ın iddialarını teyit etmektedir.


Kaynak : Oktay Derelioğlu kendisine üç defa teşvik primi teklif edildiğini itiraf etti haberi





AMA, SİZLER BU İDDİALARI DA DİKKATE ALMAYIN(!)..

ÇÜNKÜ, FENERBAHÇELILERININ DEDIĞI GIBI ŞIKEYI BU ÜLKEYE GALATASARAY GETIRMIŞTIR(!). FENERBAHÇELILER MASUMDUR(!), ONLAR SÜTTEN ÇIKMIŞ AK KAŞIKTIR. YAŞANANLAR HEP KOMPLODUR. J


............................................



Yıllardır birileri "BU ÜLKEYE ŞİKEYİ GALATASARAY GETİRMİŞTİR" diye bir taraflarını yırtar durur ya aslında tüm bu bağırıp çağırmaları sadece kendi yaptıkları üçkağıtları kamufle etmeye çalışmaktan başka bir şey değildir..

Yukarıda da bahsettiğim gibi eğer Fenerbahçeliler bir konuda gerçekten çok isyan ediyorlarsa bilin ki tam tersini onlar yapmışlardır veya yapıyorlardır....




Mesela;

Yine, 27.04.1976 tarihli Milliyet Gazetesinin 11. sayfa haberlerinde "TÜRKİYE'DE ŞİKE HAKKINDA ÇOK YETERSİZ ÖNLEMLER ALINMIŞTIR" derken, yine aynı tarihli gazetenin 12. sayfasında "TÜRKIYEDE ŞIKE KOL GEZERKEN İTALYA'DA LAZIO KANAATLE KÜME DÜŞÜRÜLÜYOR" diye başlık atmıştı milliyet...




Mesela;

21.06.1981 tarihli Milliyet'in 14.sayfasındaki haberde şöyle diyordu....

Başta Milliyet olmak üzere Türk basını yıllardan beri iddia etmektedir: """Şike, herhangi bir suç gibi ispatlanamaz. Şike ve benzeri gibi olayların önüne geçmek mi istiyorsunuz, her şeyden önce sporda uygulanacak kuralların genel hukuk kuralları içinde bir ayrıcalık taşımasını yasalaştırmak zorundasınız. Köhnemiş ve uygulama alanı kalmamış kurallarla sporu yönetmeye uğraşanların sıkıştıkları her gün söyleyecekleri söz "YALNIZ KALDIK" olacaktır""".....




Türk futbolunda şike yapılmaktadır.

Hem de şikenin en karışık, en akla gelmez formülleri uygulanmaktadır.

Şike 'Bir spor karşılaşmasının sonucu konusunda peşin anlaşma' diye tanımlanır.

Oysa Türk futbolunda bir değil, aynı anda iki, üç karşılaşmanın sonucu konusunda peşin pazarlıklar yapıldığı ve uygulandığı görülmektedir.

Türk futbolunda şike yapılmaktadır ve bunu bilmiyorum diyen en azından saflığını beyan etmektedir...

Ama, kuşkusuz bilmek başka, ispatlamak başka şeydir. Türk basınında yıllardan beri şike dedikoduları yer alır. Yalnız dikkat edilmelidir ki şikenin sadece dedikodusu yer alır basında.

Çünkü şikenin açıkça ihbar edilmesi durumunda yarın onu ispatlayacak delillere sahip olmayı gerektirir.Bu şikeye adı karışana karşı yasal bir yükümlülüktür. Oysa biliriz ki şikede kimsenin eline yazılı belgeler geçmez ve hiç bir tanık sonradan şikeyi kabul etmez...


30.04.1982, Milliyetin 14. sayfasında "FUTBOLUMUZDA ŞİKE MAFYASI" diye bir başlık vardı...



İŞTE TÜM BUNLAR YAZILIRKEN TÜRKİYE'YE ŞİKEYİ GALATASARAY GETİRMİŞTİR DİYENLER ACABA O ŞİKELERİN KOL GEZDİĞİ UZUN YILLAR BOYUNCA ŞAMPİYON OLMADIĞINI BİLİYORLAR MI?..

YOKSA ASIL DERTTLERİ BAŞKA MI?...


............................................



Şikenin ne olduğunu ne olmadığını, nasıl yapıldığını futbolun, daha doğrusu sporun içinde olan herkes bilir. Özellikle de futbol oynayanlar çok daha iyi bilir…

Şike, özellikle takım sporlarında daha çok yapılır…

Ve şike normalde karşı takım ile yapılmaz. Karşı takımdan bir veya bir kaç oyuncu ile yapılır.

Hani diyorlar ya “Madem biz şike yaptık, hangi takımla yaptık, o takımlar nerde, neden ceza alan takım yok?” diye…

İşte o bakımdan hatırlatmak istedim…

Teşvik ise hiç olmazsa ŞİKE kadar adice bir anlaşma değildir. Çünkü, birisinde yani şikede tamamen "BANA YENİL" diye bir istek vardır ve birbirleri ile müsabaka yapacak iki takım arasın da yapılır...

Teşvikte ise müsabaka yapacak iki takımın dışında olaya müdahil olan ve bir takımın sadece gerçek gücü ile mücadele etmesini isteyen bir üçüncü takım vardır. Yani aslında olaya direk olarak bir müdahale söz konusu değildir Teşvikte...




Bildiğiniz üzere ŞİKE ile ilgili kararlar spor mahkemeleri var ise orada, yok ise oluşturulan Disiplin Kurullarında ve ivedilikle alınır. Tahkim Kurulu kararları ile neticelendirilir.

Ve her şeyden önemlisi ŞİKE'de kararlar kanaat ile alınır....




Bilenler biliyordu da bilmeyenler de öğrendi artık bu süreçte şüphe’nin Ceza Mahkemelerinde sanık aleyhine değerlendirildiğini, Sporda yaşanan olaylarda ise, örneğin Teşvik ve Şike gibi suçlarda ise şüphe’nin kesinlikle sanık veya sanıklar aleyhine değerlendirildiğini, kararların buna gore alındığını…



Hal böyle iken ve ülkemizdeki şike soruşturması neticesinde birileri ortaya çıkmış ve faşizan bir yönetimle milletin gözlerinin içine baka baka “ÇOK ŞÜKÜR Kİ ŞİKE SAHAYA YANSIMAMIŞTIR” diyebilmiştir…



Oysa şikenin, teşviğin sahaya yansıdığı eldeki bilgi ve belgeler ile, yapılan itiraflar ile o derece bellidir ki Fenerbahçelilerin ve pek tabi Fenerbahçe’nin pisliklerini temizlemek için özel bir proje üzerine göreve gelen, daha doğrusu getirilen Yıldırım Demirören ve kurulları bile o kadar uğraşmalarına rağmen hem Teşvik ve hem de Şike girişimlerinin yapıldığını Kabul etmek zorunda kalmış hatta Fenerbahçe’nin azımsanmayacak sayıda yöneticisine ceza vermek zorunda kalmıştır…

Bu cezalar verilirken 1. Etik Kurul raporunda yaptığı girişimlerden dolayı açıkça suçlu bulunan ve ondan habersiz kulüpte kuş uçmaz, kimse nefes bile alamaz denilen Aziz Yıldırım’ın girişimleri Yıldırım Demirören yönetimi ve kurulları tarafından açıkça yok sayılmıştır ve Aziz Yıldırım’a ceza verilmemiştir…




Çünkü;

Eğer Aziz Yıldırım’da suçlu bulunsaydı o zaman istediğiniz kanunu değiştirim, yönetmelikleri ekleyip çıkarın UEFA ile de pazarlık şansı kalmayacak, Fenerbahçe tereddütsüz küme düşürülmek zorunda kalacaktı…




Teşvik verildiği ve şike anlaşamalarının yapıldığı o derece açıktır ki, Fenerbahçe’nin alacağı muhtemel cezaları önlemek, gerekirse ertelemek için alelacele 58. Madde değiştirilmiş, hatta işi garantiye almak için bir de 105. Madde eklenmiştir…



Hatta biliyorsunuz Tahkim Kurulu Başkanı olan Eski Yargıtay Başkanı ve üstelik de Fenerbahçeli olan Hasan Gerçeker gibi kariyerli bir zat görevden alınmıştır ve yerine daha once fikirlerini açıkça beyan etmiş üstelik de Şekip Mosturoğlunun iş arkadaşı olan (ENGİN TUZCUOĞLU) zat-ı muhterem(!) Tahkim Kurulu Başkanlığına getirilmiştir….

Ve pek tabi anlayacağınız üzere tüm bu orta oyunu Fenerbahçeliler şike yapmadıkları için sergilenmiştir…


Ve bu olayda ülkemizdeki demokrasinin bazı kurum ve kişilere göre nasıl değiştiğinin en büyük örnekleri tüm halkımızın gözleri önünde yaşanmıştır…



Nüfusu 80 milyona yaklaşan bu ülkenin Başbakanı bizzat devreye girmiş ve gönül verdiği kulübünü kurtarabilmek için Platini ile görüşmek ve pazarlık yapmak da dahil elinden gelen her türlü girişimi yapmış, Federasyon’un istifa ettirilerek yeni bir Federasyon ve Yeni Kurullar kurulmasını sağlamıştır. Bu sadece benim değil futbolun içinde olan herkesin ortak görüşüdür…



Tabi ki tüm bu girişimler Fenerbahçeliler şike yapmadıkları için yapılmıştır.

Eğer söz konusu Şike ve Teşvik olaylarına karışan kulüp Fenerbahçe değil de, Aziz Yıldırım ve Ekibi değil de sıradan başka bir takım ve kişiler olsaydı bu süreç öylesine jızlı işler ve karışan takımlar ile kişiler öylesine süratle ceza alırlardı ki şaşarsınız…




EVET, ÇOK DEĞIL BIRKAÇ SEZON ÖNCE, BIRAKIN 26 KLASÖR ÖN BELGEYI, TEK BIR A4 KAĞIDINA SIĞACAK İKİ TELEFON KONUŞMASIYLA MEZITLISPOR ILE CEYHANSPOR, ADLİ SÜREÇ BEKLENMEDEN, MAHKEME KARARI KESİNLEŞMEDEN, ŞİKE TAHKİK KURULUNUN KANAATİ VE TÜRKİYE FUTBOL FEDERASYONU YÖNETİM KURULU KARARI ILE KÜME DÜŞÜRÜLMÜŞTÜ.....

Kaynak: MetaTag.DefaultTitle




İşte Türkiyenin durumu...

Peki neden?..

Tabi ki Fenebahçe şike yapmadığı ve Teşvik vermediği için. J

AMA UNUTMAYIN, ADALET BİR GÜN HERKESE LAZIM OLUR…

..................................................................

Gelelim geçmişte yaşanan bazı olaylara;




Rahmetli Kazım Kanat 23 Aralık 2005 - Cuma yazısında " Fenerbahçe durdurulmalı" diye bir yazı kaleme almıştı. Ama, Kazım Kanat böyle bir başlık altında çok daha başka şeyler anlatıyordu. Fenerbahçenin 17 takımı durdurmak adına bir stareteji geliştirdiğinden bahsediyordu.

Ve, şöyle devam ediyordu rahmetli Kazım Kanat'ın yazısı, lütfen bir okuyun.


Hayır... Hayır gelinen nokta öyle değil şöyle: 17 kulüp, Fenerbahçe'nin yolunu kesmek için ortak strateji oluşturmadı.

Fener 17 takımın yolunu kesmek için strateji geliştirdi.

Biraz geçmişe gidelim mi? Şu an Fener'in yaptığını, 5 yıl önce Galatasaray'ın yaptığı döneme gelelim.

Ne diyordu Fenerbahçe Cumhuriyeti'nin başkanı Bay Yıldırım?

Merak mı ettiniz? Hatırlatayım. Demek istediğini medyaya (Spor müdürleri ile yaptığı toplantı sonrasında) söyletiyordu: "Türkiye Ligi, İngiltere Premier Ligi gibi olacak. Manchester United gibi önüne çıkanı ezip geçen Galatasaray durdurulmazsa, Türk futbolunda rekabet kalkar."

Anlatmaya çalıştığım şu: Dün "Türk futbolunun geleceği için Galatasaray durdurulmalı" diyen Başkan Yıldırım, bugün "Fenerbahçe durdurulmalı" diyenlere savaş açtı.Hadi yeri gelmişken damgayı vuralım: Beşiktaş 11 puan öndeyken, Fenerbahçe Başkanı ortaya çıktı "Şampiyon olacağız" dedi. Dediğini de yaptı. 51 maçta bir kez yenilen Beşiktaş, 2003-2004 sezonunun ikinci yarısındaki 17 maçta 8 yenilgi ile dümdüz edildi. Beşiktaş'ın elinden şampiyonluk çatır çatır alındı.




İşte o gün Türk futbolu öldürüldü. Üstelik faili meçhul cinayet değildi. Katil belli. Ama o kadar güçlü ki aramızda dolaşıyor! Kim mi o? Bana sormayın onun kim olduğunu. Başbakan Yardımcısı Abdüllatif Şener'e (Bir de Federasyon Başkanvekili Hasan Doğan'a) sorun.

Hatırlatayım? Yazı İşleri Müdiremiz Balçiçek Pamir, Bakan'a soruyor:

"Kim şampiyon olur?"

Cevap: "Elbette Beşiktaş olur diyeceğim ama olmayacak. Çünkü Beşiktaş'ı şampiyon yapmayacaklar."

Balçiçek soruyor: "Kim bunlar?"

Bakan cevaplıyor: "Futbolu yöneten güçler?"

Hatırlatmaya devam... Federasyon Başkanvekili Doğan ne demişti: "Beşiktaş'ın elinden şampiyonluk alındı." Asıl durdurulan Beşiktaş’tı ve elinden şampiyonluğu çalan da Fenerbahçeydi…


Kaynak: https://arsiv.sabah.com.tr/2005/12/23/kanat.html

..................................................................




Futbolumuzda Şike ve Teşviğin kol gezdiği meşhur sezonlardan birisi de herkesin bildiği gibi pek çok kişinin iddia ve itiraflarda bulunduğu 2000-2001 sezonudur.

Malumunuzdur ki o 4 defa ard arda şampiyon olan Galatasaray o sezon 5. defa şampiyon olma yolunda ilerliyordu.

Ve birileri ki o kişinin kim olduğunu herkes biliyor "BU GALATASARAY DURDURULMALI, YOKSA TÜRKIYE LIGI DE İNGILTERE PREMIER LIGI GIBI OLACAK. MANCHESTER UNITED GIBI ÖNÜNE ÇIKANI EZIP GEÇEN GALATASARAY DURDURULMAZSA, TÜRK FUTBOLUNDA REKABET KALKAR." diyerek Galatasaray'ı durdurmak ve şampiyon olmak adına ŞİKE ve TEŞVİK dahil her türlü rezil ayak oyunlarını yapmaya başladı..

İşte, futbolumuzun en rezil sezonlarından birisinin yaşandığı sezondur o sezon.




İşte bu rezil sezonda oynanan meşhur bir maç vardı. Galatasaray-Ankaragücü maçı...

Hani futbolcu Cafer, Ersun Yanal'ın evinde 300 BİN DOLAR tutarındaki TEŞVİK paralarını imza karşılığı futbolculara dağıttığını itiraf ve iddia etmişti...

İşte o paraları kim teslim etmişti ve nasıl teslim etmişti biliyormusunuz acaba?. J

Evet, o söz konusu Teşvik paraları bir taksinin bagajında getirilerek Ersun Yanal'a teslim edilmişti ve de bu paraları getirip teslim eden de zamanın Fenerbahçe Yönetim Kurulu Üyesi Hamdi Akın idi.

Kendisi yapılan röportajın bir bölümünde "Türk futbolunda teşvik primi diye bir olgu var. Maalesef Türk Ceza Hukuku'nda ve federasyon yönetmeliklerinde teşvik primi için bir yaptırım yok. Hemen her sezon sonu küme düşme potası ve şampiyonluk yarışında benzer hadiseler yaşanıyor. Burada en önemli nokta şudur: F.Bahce başkanlık sistemiyle yönetilir. Başarı da, başarısızlık da, böyle bir organizasyon konusunda herhangi bir şüphe de yönetim kurulu başkanına sorulmalıdır. Çünkü her yönetici, başkanın talimatıyla hareket etmekle yükümlüdür. Biz de o dönemde, başkanımızın istediği doğrultuda hareket ettik." demiştir...



Parayı verdiğini reddetmeyen o dönemki F.Bahçe Asbaşkanı Hamdi Akın... Parayı alan A.Gücü futbolcuları... Parayı dağıtan o dönemki A.Gücü Teknik Direktörü Ersun Yanal...

BU RÖPORTAJI YAPAN TAYFUN BAYINDIR OLUP HAMDI AKIN'IN SES KAYDI DA HALEN KENDISINDEDIR...

Bu arada da Hamdi Akın'ın söyledikleri ortada iken ve İlhan Ekşioğlu, Şekip Mosturoğlu ve Cemil Turan gibi Yönetici ve Sorumluları ceza alan Fenerbahçe'de hala Aziz Yıldırımın yapılan bu ŞİKE GİRİŞİMLERİNDEN haberi yokmuş gibi safa yatmaları çok komik oluyor.:))..


Kaynak: Tayfun BAYINDIR



BİLGİ: Cafer’in futbol hayatı bu olayların ardından kısa süre sonra bitti. Halen Fenerbahçe As Başkanlığını yapan Şekip Mosturoğlu ise o dönem Futbol Federasyonu Başkan Vekili ve hukuk Kurulu Başkanı olarak Cafer’in: “Ben Ersun hoca vasıtasıyla Galatasaray’ı yenmemiz için dağıtılan paradan aldım, suçumu itiraf ediyorum” açıklamalarına rağmen ortada bir kanıt olmadığı kanaatine vardıklarını açıkladı ve doayayı kapattı. Bu olaylarda Fenerbahçe eski Yöneticisi Hamdi Akın’ın da adı ortalarda dolaştı. (Dosyayı kapatana bakınız hele...)

Kaynak : haber7.com-Nusret Odabaş

..................................................................




Şikeyi Türkiye'ye getiren kulüp olan Galatasaray'ın(!) icraatlarını anlatmaya devam edelim...



.....10.01.2005 'de Şeref Tribünü programının yapımcısı ve sunucusu olan Tuğrul Yenidoğan, Habertürk TV Haber bülteni`nde Gülgün Feyman`a bağlanmış ve `Fenerbahçeli bir yönetici bana (Başkaları teşvik primi vermişse biz de vermişizdir) diye konuştu` demişti

..... Yenidoğan`ın bu iddiası üzerine Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım kulübün resmi sitesinde bir açıklama yaparak `Tuğrul Yenidoğan bu yöneticinin kim olduğunu açıklasın` demişti.

..... Aziz Yıldırım`ın bu açıklaması üzerine 10.01.2005 Pazartesi günü yayınlanan şeref Tribünü programında Fenerbahçe Asbaşkanı Mahmut Uslu`nun `Başkaları teşvik primi vermişse biz de vermişizdir. Hem zaten bunun suç olup olmadığı da tartışılıyor.` şeklinedki sözleri kamera kayıtlarıyla ekranlara gelmişti.

..... Ancak nasıl olduysa Fenerbahçe düşmanı Galatasaray Medyası(!)yayınlanan bu kasedin ardından herhangi bir gelişme yaşanmamış ve olay unutulmuştu. J

Peki neden acaba?...

Tabi ki Fenerbahçe şike yapmadığı ve teşvik primi vermediği içindir…


..................................................................

1997 - 1998 Sezonuydu,


Galatasaray son iki haftaya Fenerbahçe'nin 2 puan önünde girmişti. 33. haftada Galatasaray'in rakibi İstanbulspor ve Fenerbahçe'nin rakibi de Şekerspor idi.

Galatasaray İstanbulspor'u 4-1 mağlup etti ama Fenerbahçe deplasmanda kümede kalma mücadelesi veren Şekerspor'la 1-1 berabere kaldığı için şampiyonluk şansını ligin son haftasından önce kaybetti.

Ama asıl bomba maçtan sonra patlamıştı.

Maçtan sonra, Şekerspor teknik direktörü Celal Kıbrızlı, Şekerspor kalecisi Murat'a gol yemesi karşılığında 100,000 DOLAR teklif edildiğini açıkladı. Şekerspor yöneticilerinin durumu savcılığa bildirmesi üzerine görüşmelerin yapıldığı 19 Mayıs Stadyumu'nda bulunan görevliler önce Özcan Üstüntaş'i gözaltına aldı daha sonra da bu şahsın işi Ufuk Gezeroğlu'nun isteği üzerine yaptığı gerekçesiyle Gezeroğlu'nu da gözaltına aldı.

Fenerbahçe maçı öncesi Şekerspor kalecisi Murat Akarsu'ya 100 bin dolar önererek şike yapmasını istedikleri iddiasıyla gözaltına alınan Özcan Üstüntaş ve Ufuk Gezeroğlü, çıkarıldıkları nöbetçi 11.sulh ceza mahkemesinde hakim Sadi Sarıyıldız tarafından, tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmışlardı.


Kaynak:https://arşiv.hürriyetim.com.tr/hur/turk/98/05/05/spor/05spo.htm



Aziz Yıldırım ise,

"İsmini dahi duymadığımız insanlar, bizim adımıza hareket edemez. Biz onların yakaladıkları ve şike teklif ettiğini iddia ettikleri şahısı tanımıyoruz. Hem neden şike yapalım ki? Fenerbahçe Şekerspor'u yenemiyorsa, şampiyonluğu da hak etmiyor demektir" demişti.


Kaynak: RADİKAL-Online / Spor



Rakip futbolcuya rüşvet verdiği ortaya çıkan Fenerbahçe Spor Klübü'nün bu olayda kullandığı aracıları bağlayan kişinin daha sonraları futbolda birçok şike olayında parmağı olduğu ispatlanan Sedat Peker'e "kurban olması" ve İsviçre maçı öncesi tribünlerin "İsviçre Milli Takımı'nı doğduğuna pişman etmeye" çağıran Davut Dişli 'nin olduğu iddia edildi.

Bu konu ile ilgili internette bile doğru dürüst bir bilgi bulamazsınız. Çünkü konu çok güzel kapatılmıştır.

Hem de konu öylesine kapatılmıştır ki o maça ait internette neredeyse maç sonucu ve kadroları hariç hiçbir bilgi yer almamaktadır.


..................................................................



2001-2002 Sezonu

Fenerbahçe - Beşiktaş derbi maçı öncesi Fenerbahçe Spor Klübü'nün istediği hakemlerden birisi maça atanmadığı için Aziz Yıldırım dönemin MHK başkanı Bülent Yavuz'u tehdit etmiş idi. Bülent Yavuz'u tehdit etmediğini iddia eden Aziz Yıldırım kendisine sorulan soruya şu şekilde karşılık vermişti:



"Türkiye'yi başınıza yıkarım' deyip demediğimi tam hatırlamıyorum. Uzun bir konuşma yaptım ve biraz da sinirlendim. Şöylemiş olabilirim. Şöylediysem de arkasındayım."



Kaynak:Radikal-çevrimiçi / Spor / Aziz Yıldırım: Tehdit etmedim

Kaynak:Radikal-çevrimiçi / Spor / Futbolda Bilgili şoku


..................................................................

İSTANBULSPOR OLAYLARI.....

2004 - 2005 Sezonuydu.

Fenerbahçe Divan Kurulu'nda üyesi Kerim Kerimoğlu, yapılan Divan Kurulu Toplantısında İstanbulspor'a teşvik primi verildiği konusunda elinde belgeler olduğunu söylemişti...


BU açıklamalara kızan Başkan Yıldırım Kulüp yönetim kurulu üyeleriyle birlikte oturduğu masada ayağa kalkarak, Kerimoğlu'na tepki gösteren Yıldırım, "Elinde belgeler varsa burada açıkla. Bu sahtekârlar Fenerbahçe ile oynamayı bıraksın. Fenerbahçe Kulübü Başkanı bu kadar aptal bir insan mı ki teşvik primi verecek ve bunu kendi kulübünün kayıtlarına geçirecek" şeklinde ifadeler kullandı.

Lütfen şu ifadelere dikkatinizi çekerim.


" Fenerbahçe Kulübü Başkanı bu kadar aptal bir insan mı ki teşvik primi verecek ve bunu kendi kulübünün kayıtlarına geçirecek"...

Aziz Yıldırım'ın bu sözlerini de şu sıralar yaptıkları tartışmalarda şike süreci ile ilgili olarak şike yapmadıklarını anlatmak adına "kayıtlarımızda açık yok" diyen süper zeki(!) Fenerbahçelilere antiparantez hatırlatmak isterim.:))..

Kaynak:Radikal-çevrimiçi / Spor / Fenerbahçe'de gergin divan toplantısı

Aziz Yıldırım çıkan haberlerle ilgili olarak Habertürk kanalına dava açtı ama bu 200 milyarlık tazminat davasını kaybetti.
Haberde TMSF'nın İstanbulspor'a el koymasının ardından ortaya çıkan belgeler yayınlanmış ve bu belgelerin akla getirdiği sorular ortaya konmuştu. TMSF'nin ortaya çıkardığı belgelere göre İstanbulspor futbolcularından masörüne kadar tüm takım kaynağı belirsiz paralar almıştı. Savunmalarına göre Fenerbahçe, transfer etmediği Petkov'a elden 600 milyar ödemişti ama Fenerbahçe Petkov'u transfer etmeyince bu paranın akıbetinin ne olduğu hiçbir zaman belirtilmemişti..

İstanbulspor Başkanı Adnan Sezgin ve bazı İstanbulspor yöneticilerine göre Petkov transferinin ödemesi bu. Oysa Fenerbahçe kulübünden gelen resmi yazı, Petkov serbest oyuncu statüsünde olduğu için İstanbulspor kulübüne ödeme yapılmadığını söylüyordu.

Olay ilginçleşip, araştırmalar derinleşince, bu defa da paranın ne şekilde dağıtıldığını gösteren el yazısı bir belge ortaya çıkıyor. Galibiyet primi dağıtımına benzeyen listede, Beşiktaş maçında ilk 11'de olan futbolcular başta olmak üzere, Antrenör Aykut Kocaman hariç neredeyse herkesin bu primden pay aldığı görülüyordu..

Yani, İstanbulspor'a kayıtdışı olarak 600 milyarlık bir ödeme yapıldığı belgeleri ile TMSF tarafından ispatlandığı halde hiçbir cezai müeyyide uygulanmamıştı..




KONU İLE İLGİLİ HABERTÜRKTE YAYINLANAN KONUŞMALAR AYNEN ŞÖYLEYDİ,

Habertürk televizyonundan Tuğrul Yenidoğan dün gece Mahmut Uslu ile yaptığı teşvik primi konuşmalarını yayınladı. Ayrıca İstanbulspor kalecisi Oğuz da kayıtlarda yer aldı

MİLLİYET'İN 2 Kasım'da manşetten verdiği ve TMSF'nin, İstanbulspor'da yaptığı incelemeler sonucu ortaya çıkan teşvik primi iddiaları dün yeni bir boyut kazandı. Habertürk televizyonu Şeref Tribünü programı yapımcısı Tuğrul Yenidoğan, Ankara'daki Basketbol Federasyonu seçimleri sırasında Fenerbahçe Asbaşkanı Mahmut Uslu ile bu konu üzerine yaptığı konuşmaları yayınladı. Ayrıca İstanbulspor kalecisi Oğuz'un ses kayıtları da programda yer aldı. İşte ekrana gelen konuşmalar:

USLU: Eğer teşvik primini başkaları verdiyse, Fenerbahçe de vermiştir. Teşvik priminin suç olduğunu da herkes tartışıyor zaten.

USLU: Kim ağlarsa... O dönem öyleydi. Hatırlıyor musun, dört kere şampiyon oldu Galatasaray. O dönemde kim fazla ağlarsa o... Sistem öyleydi.

USLU: Biz nasıl şampiyon olduğumuzu ben sana söyleyeyim. Trabzon'a yol verildi, biz aradan çıktık. Bizi kimse düşünmüyordu.

OĞUZ DAĞLAROĞLU: Maçtan bir hafta sonra aldığımız parayı da biliyorum yani... Hiç alakası yok... 500 bin dolar falan. Bir an düşündüm, ne kadar gelmiş olabilir ? Aldığımız paraya göre teşviki düşündük, yani teşvik geldiyse diye...

SORU: Ne kadar geldi, ne kadar aldın sen?

OĞUZ DAĞLAROĞLU Biliyorlar. O, zaten basında çıktı. Tek tek kanıtladı TMSF. Zaten kanıtlar bile şeyde gözüktü, gazetede...

OĞUZ DAĞLAROĞLU: Maçtan sonra hiç alakasız paralar dağıtıldı. İşte transfer ücreti, diğer, bilmem ne diye... Ondan bir 6 aldık, bir 3 işte... Adam başı tabii... Ben ilk 11 oynadım o maçta.

OĞUZ DAĞLAROĞLU: 500 bin dolar nereden çıktı? Ata (Aksu) atmış! Ya da Adnan Ağabey mi (Sezgin) aldı? Ne bileyim ya...


kAYNAK:MİLLİYET İNTERNET - SPOR

..................................................................

Yine 2004 - 2005 Sezonu,


Başkan Aziz Yıldırım, Fenerbahçe Kongresi'nde "Futbolun yalnız sahada oynanmadığını öğrendik" dedi...

Bu cümlenin anlamı gerçekten de çok açıktı aslında. Evet, hepimiz için aynı anlamı taşıyor. J

Açıkça şike yapıldığının itirafı olan bu söylem karşısında ve yaşananlar ortada iken yine hiçbir işlem yapılmamış ve nedense medyamız bu sözlerin üzerinde hiç durmamıştı.....


..................................................................



11 Aralık 2009

Bu tarihte herkes Gaziantepspor Başkanı İbrahim Kızıl'ın Tahkim Kurulunda söylediği sözlere kilitlenmişti.

Çünkü İbrahim Kızıl Fenerbahçe'yi iki eski kalecisini ayartmakla’ itham etmiş, yani kısaca şike yapmakla suçlamıştı...




Kalecileri Oğuz ve Hasagiç için "F.Bahçe maçlarında biri oynamıyor, diğeri 5 yiyordu" demişti.

Ve devam etmişti, “Oğuz’un bizde olduğu dönemde her F.Bahçe mücadelesi öncesi Hasagiç kırmızı kart görür ve kaleye Oğuz geçerdi. O da oynadığı her maçta Fener’den 5 gol yerdi. Bizim o maçlarda F.Bahçe’ye yenilişimiz hep bu şekilde olmuştur.”....


Kaynak: Fenerbahçe'ye şike suçlaması... - Milliyet

..................................................................



31 Ağustos 2006

GEÇEN YIL TEŞVİK PRİMİ TARİFESİ, GALATASARAY’LA BERABERE KALACAK RAKİPLERE 350, KAZANACAKLARA 500 BİN YTL’YDİ...”
Söyleyen Kim?

F.Bahçe Kongre Üyesi TAHİR KIRAN…

Ama, daha da önemlisi Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi.

Gerçekten başka bir söze gerek varmı?..

Anlayın artık Fenerbahçenin 100. yılında nasıl şampiyon olduğunu. J

Kaynak:
Hürriyet Arama Mobil

..................................................................




27 Temmuz 2011

Birleşik Fenerbahçeliler Vakfı Başkanı'nın Radyosport’da katıldığı programda ve sonrasında katıldığı TV programlarında da söylediği “AZIZ YILDIRIM'IN HEYKELI DIKILECEKMIŞ. YILDIRIM GELDIĞINDEN BERI ŞIKE YAPTI, YAPIYOR” sözlerini unutmak mümkün mü?..

Peki bunu söyleyen kim?

F.Bahçe’de Yönetim Kurulu üyeliği yapmış birisi, halen Kongre Üyesi olan yılların Fenerbahçelisi Birleşik Fenerbahçeliler Vakfı Başkanı Aziz YILMAZ..

Gerçekten, bundan daha büyük itiraf olur mu?

Şikenin yapılıp yapılmadığını anlamak için sizler daha neyin ortaya çıkmasını bekliyorsunuz?....


Kaynak:Bütün gazeteler ve TV’ler…

..................................................................

1985-86 SEZONU İLE İLGİLİ OLARAK....

Tarih, 28 Kasım 2009

O gün Hürriyet Gazetesinde 26 kez Ay-Yıldızlı formayı giyen Halil İbrahim'den şike itirafları yayınlanmıştı...

Halil İbrahim bu itirafları yapmıştı ki o günlerde Futbolumuzun duayenlerinden(!) İlhan Cavcav "HALİL İBRAHİM VE ZLATKO MAÇ SATTI" demiş ve bombanın pimini çekmiş, Halil İbrahim ve Zlatko'yu resmen şikeci ilan etmişti.




O günün gazetelerini okuyanlar çok iyi bilir. "Hürriyet Arama Mobil" adresinden Halil İbrahimin itiraflarını tekrar okuyabilirsiniz, google'dan değişik şekilde de sorgulama yapıp bu bilgilere ulaşabilirsiniz.

Halil İbrahim;

“Ben 8-10 maçta hatır şikesi yaptım . Teşvik primi de aldım. Hatır şikesi ve teşvik bugün de var. Bu ikisinin aynı anda olduğu maçlarda bile oynadım." demişti.

Burada yaşanan pek çok olaydan bahsetmeyeceğim. Ben bütün işi gücü Galatasaray olan bazı ahmaklara Galatasaray'ı ilgilendiren başka bir olayı aktaracağım asıl.




İşte Halil İbrahim'in anlattıklarından bir bölüm,

"""YİNE Gençlerbirliği’ndeyim. Ali Sami Yen Stadı’nda Galatasaray ile oynayacağımız maç öncesi İlhan Cavcav soyunma odasına girdi ve, “ÇOCUKLAR, BEN HAKEMI SATIN ALDIM. CEZA ALANINA GIRDIĞINIZ ANDA KENDINIZI YERE ATIN. HAKEM PENALTI VERECEK” dedi. Nitekim halen teknik direktörlük yapan bizim Osman Özdemir, ceza alanının 1,5 metre dışında kendisini yere attı. Hakem Y.K. koşarak penaltı noktasına gitti. Cavcav’ın dediği gerçekleşti. Haksız bir penaltıydı bu. Hakem resmen uydurdu. Topun başına ben geçtim. Kalede Simoviç vardı. Vurdum, gol oldu. Golcülük duygularım daha ağır bastı. Maç 1-1 bitti."""




Halil İbrahim Eren’in sözünü ettiği maç13 Eylül 1986 tarihinde oynanmıştı ve 2-2 bitmişti.

14 Eylül 1986 tarihli Hürriyet Gazetesi spor sayfasının manşetinde o maçla ilgili bakın nasıl başlık atılmış:



“HAKEME BAK HAKEME”

Haberin üst ve alt başlıklarında ise aynen şöyle yazılmış:

“G.Birliği’nin penaltısı ceza sahası dışında oluştu, G.Saray’ın yediği 2. golden önce ofsayt vardı”.



“Yavuz Karaozan’ın çok başarısız bir yönetim gösterdiği maçta goller, Yusuf, Halil İbrahim (penaltıdan), İsmail ve Cüneyt’ten”.

Penaltı kararının yanlış olduğunu Galatasaray’ın o dönemdeki teknik direktörü merhum Jupp Derwall de maç sonrasındaki açıklamasında şu sözlerle dile getirmiş:

“Bize verdiği penaltı yanlıştı. Çünkü rakip futbolcu ceza alanının dışında düşürüldü.” demişti....




İşte Halil İbrahim'in anlattıklarından başka bir bölüm,

"""GENÇLERBİRLİĞİ’nde oynuyordum. Ankara’daki bir Beşiktaş maçı öncesi kampa girdik. Yanılmıyorsam 1985-86 sezonuydu. Beşiktaş’ın teknik direktörü Stankoviç idi. Oda arkadaşım olan Zlatko bana, “Maçı satmam için Beşiktaş bana 15 milyon lira önerdi. Para da Fenerbahçe kalecisi olan Lukovcan’a verilmiş. Maçı sattığım taktirde 15 milyon lirayı Lukovcan’dan alacağım söylendi. İş bu şekilde sağlama alınmış. Ama ben vatandaşım olan Lukovcan’a hiç güvenmiyorum. Sağlam biri değildir. Maçı satsam bile parayı o bana vermez” dedi.

Zlatko ayrıca “Beşiktaş’ın o dönemdeki genel kaptanı Z.A., maçı sattığımın anlaşılabilmesi için bariz bir penaltı yapmamı istedi. Ama ben orta saha oyuncusuyum. Savunmada oynasam, tamam bu olur, ama ben orta saha oynuyorum, bu penaltıyı nasıl yapacağım” dedi. Ben de, “Yapma Zlatko” dedim. Vazgeçirdim. Zlatko beni dinledi. Harbi oynadı. Zlatko maçtan sonra, “SENI DINLEDIM, PARAYI ALMADIM. AMA BU PARAYI BIZIM TAKIMDAN BAŞKA OYUNCULARA VERDILER” dedi. O sezon Beşiktaş şampiyon oldu. """.....

YILLARDIR BEŞİKTAŞIN MALATYASPOR MAÇINA GALATASARAY'IN TEŞVİK GÖNDERDİĞİNDEN BAHSEDEN BAZI ULEMALARA(!) HATIRLATMAKTA FAYDA GÖRÜYORUM. GALATASARAY O SEZON LİGİ NAMAĞLUP BİTİRMİŞTİ AMA AVERAJLA ŞAMPİYONLUĞU KAYBETMİŞTİ...




Bereket biz Galatasaraylılar iddia etmiyoruz tüm bunları.

Üstelik kamuoyu İlhan Cavcav'ı da çok yakından tanıyor üstelik. J

Bir diğer kaynak:
HATIR ŞİKESİ DE YAPTIM.. TEŞVİK PRİMİ DE ALDIM. DOPİNG DE YAPTIM. İLHAN CAVCAV, GALATASARAY MAÇINDA HAKEMİ BAĞLAMIŞTI. Turkspor.net Spor Haberleri

..................................................................




FENERBAHÇE PEKER'E TEŞEKKÜR İÇİN ROMANYA'YA GITTI.....

Ecevit Kılıç 'ın 2003 yılında yayınlanan "KİRLİ KRAMPONLAR" kitabını okuyanınız var mı bilmiyorum. Ecevit KILIÇ yayınlanan bu kitabında Türkiye'deki Futbol-Mafya ilişkisini çok açık bir biçimde ortaya koymuştur.

3 Temmuz sürecini kapsayan dönemi de içine alarak kitabını güncellemiş ve tekrar yayınlamıştır. Zaman gazetesine (21 Ağustos 2011 ) çarpıcı açıklamalarda bulunan Ecevit Kılıç şike soruşturmalarında karşımıza sürekli Sedat Peker ve ekibinin çıktığını belirtmiş, TFF'nin son kararıyla ilgili, sözü, Sedat Peker'le her zaman yakın ilişki içinde olduğunu söylediği Aziz Yıldırım'ın açıklamalarına getirerek "Aziz Yıldırım'ın açıklamalarından korktular." demiştir...




İŞTE ECEVİT KILIÇ'IN ZAMAN GAZETESİNDEKİ RÖPORTAJINDAN BAZI BÖLÜMLER.....

Şike soruşturmasının Sedat Peker'e yakın isimlerden başlayıp Aziz Yıldırım'a uzanması, bu ilişkileri kaleme alan sizi şaşırtmasa gerek...




Geçmişte açılan dosyalara baktığımızda, şimdiki daha hafif kalıyor. Geçmişte çok daha ağır iddialar ama yine aynı isimler var. Türk futbolunda şike kültürünü sürdüren bir çete ve etrafında bir sürü isim var. 1997-98'den başlayarak bugüne geldiğimizde karşımıza Sedat Peker çıkıyor! Onunla birlikte DGM'de yargılanan kulüp başkanları, menajerler, teknik direktörlerle onun gücünden yararlanan futbolcular var.



Peker'in gücünün nasıl bir anlamı var?

Mecnun Odyakmaz ismi çok önemli. Bülent Uygun sonradan yapıya dahil oldu. Olgun Peker, eskiden beri içinde. Trabzonspor eski 2. Başkanı Atilla Yıldırım vardı, daha sonra çekildi. Dönem dönem kardeş Vedat Peker, Rizespor'da başkanlık yaptı. Tepede Sedat Peker, etrafında bunlar var. Olgun Peker'in yürüttüğü bir menajerlik şirketi var. Dört büyüklerdeki yerli futbolcu transferlerinde söz hakkı tamamen bu şirkette. Bununla kalmıyor. Sedat Peker, her futbolcunun düğününe hediye gönderir. Kumarda, Borsa'da para kaybeden ona gider. Bütün bunlar geri alınır. Bu, kulüp yöneticileri için de cazip. Almak istediğin bir futbolcu varsa, bunu bu çete üzerinden yapabiliyorsan, daha ucuza mâl edebiliyorsun!



Sedat Peker'in bu iyiliklerinin karşılığı nedir?Tamamen para!

Sedat Peker'in en etkin olduğu yer Fenerbahçe'dir



Sedat Peker'in futbola girişi nasıl oluyor?Susurluk döneminin içinden çıkan bir figür. Devletin ya da ona bağlı olanların verdiği birtakım görevleri var. Yargılanıyor ama etkinliğini futbolcular üzerinden legalize etme çabasına giriyor. Kendini meşru kılmak istiyor. 2002 Dünya Kupası'nda röportaj yapıyorduk. Milli Takım'da bir futbolcu çok kötü oynuyordu ve "Şimdi arayayım da, bunu oyundan çıkarttırayım." dedi. Öyle bir gücü var! Bu gücü, kulüp yönetimleri ve Federasyon'la olan ilişkilerinden aldı! Sivasspor'u, bir dönem Rizespor'u, Giresunspor'u kontrol altında tutuyorsunuz. Bülent Uygun, Eskişehirspor'de devam etseydi orası da kontrol altında olacaktı! Ona yakın isimler ya teknik direktör ya da kulüp başkanı oluyor. En etkin olduğu yer ise Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım! Aziz Yıldırım'la çok garip bir kader birliği var!


Açar mısınız bu kader birliğini?

90'lı yılların sonunda mafya, futbolda çok daha etkindi. Federasyon başkanlarını, mafya belirliyordu. 1997'deki Federasyon seçimlerinde Haluk Ulusoy seçildi ama Alaattin Çakıcı için Eyüpsultan'da 50 koyun kesmek zorunda kaldı!



O seçimde devletle çete mi savaştı?O dönemde etkili olan Alaattin Çakıcı ve Sedat Peker, o seçimde Mustafa Kefeli'yi destekliyordu. Kefeli, Çakıcı'ya çok yakındı ve Türkbank davasının sanıklarındandı. Ama karşı tarafta Haluk Ulusoy direniyordu. Onu da Korkut Eken destekliyordu. Arka planda Mehmet Ağar vardı. Çatışmayı Korkut Eken, seçimi Haluk Ulusoy kazandı. Eken, bir ağabeydi. Çakıcı, bu işin peşini bırakmadı, Ulusoy'u ölümle tehdit etti. O da 50 koyun keserek, Çakıcı'ya kendini affettirdi!



Seçimden sonra Çakıcı, TFF Başkan Vekili Hadi Türkmen'i niçin ölümle tehdit etti?Çünkü bu ekibi istemiyordu. Mustafa Kefeli kazansın diye, diğer bir aday Alp Yalman'ın da gece yarısı oteldeki odasını basarak tehdit ettiler. Yalman korktu, çekildi. Hadi Türkmen'in bana anlattığına göre; Haluk Ulusoy'dan yardım istiyor, bu tehditten sonra. Ulusoy da, "Kendimi kurtarmaya çalışıyorum. Gücün yetiyorsa kal. Yetmiyorsa çek, git." diyor!



Bugün şike soruşturması kapsamında tutuklanan Peker'e yakın isimler, 1999'da da, DGM'de çete kurma suçuyla yargılanıyor...

O dönemin birkaç yıl öncesinden başlayan bir yapı, bu. O davanın duruşmalarına bakarsanız, çok isim geçer. Mesela Bülent Uygun, bu kadar etkin değildi; ama Sedat Peker, güvenlik koridorundan geçerken ona asker selamı veriyordu. Sergen Yalçın mesela, kumarda dolandırılmış. Peker, o parayı geri almış. O da gelip gidiyordu. Peker, o dönemde "Milli Takım'dakilerin hepsi arkadaşım." diyordu. Gerçekten öyleydi. Futbolcular bütün işlerini Peker'e havale ediyorlardı. Futbolcular, paralarının önemli bölümünü Borsa'da değerlendiriyordu. O paralar da, Borsa'daki şebeke tarafından değerlendiriliyordu. Sedat Peker de Borsa'yla çok içli dışlı!



FENERBAHÇE YÖNETIM KURULU, SEDAT PEKER'E TEŞEKKÜRE ROMANYA'YA GITTI!


1998'de Aziz Yıldırım'ın başkan seçildiği kongrede Sedat Peker'in nasıl bir dahli var?

İlişki buradan başlıyor. O dönemdeki büyük kulüplerin hepsinde mafya söz sahibiydi. Aziz Yıldırım, Vefa Küçük'e karşı bir oyla kazandı. O dönem Peker, yurt dışındaydı. Mecnun Odyakmaz, salondaydı. Ki 99'daki yargılamada çetenin iki numaralı ismi olarak yargılanıyordu. Temel neden, Yıldırım'ın kazanmasını istemeleriydi. Kazandı ama yönetimi alamadı! Vefa Küçük'ün listesi yönetime girdi. Yıldırım bastırdı, yeni kongrede kendi yönetimini oluşturdu.



Aziz Yıldırım, bunun ardından Sedat Peker'e teşekkür etmek için Romanya'ya mı gidiyor?

Evet, bu çok önemli. Peker, o dönemde kırmızı bültenle aranıyor, çete kurmak suçundan. Yıldırım, yönetim kurulunun tamamını alarak, teşekküre gidiyor. Sedat Peker, bunu doğruluyor; "Ama çay-kahve içmeye geldiler." diyor. Aziz Yıldırım reddediyor. Bu olaydan sonra aralarındaki bağ çok güçlendi. Bir yerde arıza yaşadılar. Peker, Odyakmaz'ı Fenerbahçe'de altyapı sorumlusu yapmak istedi. Ama Yıldırım, bunu göze alamadı. Odyakmaz, çetenin iki numaralı sanığı olarak göz önündeydi. Yargılanıyordu. İlişkileri kopar gibi oldu, yeniden toparladılar.

Aziz Yıldırım için Saffet Sancaklı neyse Mecnun Odyakmaz da odur!


Fenerbahçe kalecisi Rüştü'nün dövülmesi de bu dönemde mi?

O daha sonra ama aynı ekibin işi! Olayın arkasında Aziz Yıldırım vardı. Mecnun Odyakmaz ve ekibi, Rüştü'yü dövdü. Her ne kadar Peker-Yıldırım ilişkisi gerilse de, Mecnun Odyakmaz'ın Sivasspor'un başına geçmesinde, Aziz Yıldırım'ın da en az Sedat Peker kadar desteği var. Odyakmaz'a kefil oldu. Bir dönem Saffet Sancaklı, Aziz Yıldırım için neyse daha sonra Mecnun Odyakmaz odur!



Saffet Sancaklı, Aktüel dergisinde, Yıldırım'la silah ticareti yaptıklarını söylemişti...Oradan tutun da, Sancaklı'nın İstanbulspor'u almasına kadar... Aziz Yıldırım'ın desteğiyle o takımı aldı. Sancaklı, Fenerbahçe ağırlıklı menajerlik yapıyordu. Aktüel'deki o röportajı ben yaptım. Sonra beni Aziz Yıldırım aradı, "Bunları gerçekten söyledi mi?" diye sordu; ben "Evet" deyince "Tamam" diyerek kapattı. Ondan sonra da ilişkileri sanırım sona erdi.



Lucescu, Sinan Engin'e "Tanıdığım en büyük mafyasın." dedi2004'teki Kelebek Operasyonu'yla Sedat Peker ile ekibi, yine yargı karşısına çıkıyor. Bu sefer, şike olayına karıştıkları ortaya çıkıyor. Beşiktaş-Rizespor maçı... Vedat Peker istemediği için Sergen oynamıyor... Maç 0-0 berabere bitiyor. Rizespor kümede kalıyor, Bursaspor düşüyor...



Beşiktaşta organizasyonu yapan Sinan Engin. Lucescu, Sinan Engin'e, "Tanıdığım en büyük mafya sensin." diyor. Orada açık şike var. Beşiktaş'ın son maçlarının hepsi kötü. Maça asılan futbolculara Peker tayfasından tehditler geliyordu. Beşiktaş, Sinan Engin'in elindeydi ve Peker'in direktifleriyle çalıştı. Serdar Bilgili'nin kaçıp gitmesi de çok önemli.



Neden gitti?Resmiyete dökülmedi, belge falan yok; ama ben bunu o dönem Borsa'daki bir hareketliliğe bağlıyorum. Serdar Bilgili, bilmeyerek Sedat Peker'in paravan şirketlerine zarar verdi. Ciddi bir tehdit altındaydı ve bırakıp kaçmak zorunda kaldı. Peker, Bilgili'nin önüne büyük bir fatura çıkardı. "Ya ödersin, ya ölürsün!" tehdidinde bulundu!



Alaattin Çakıcı'yı Beşiktaş'a sokan Süleyman Seba'dır

Beşiktaş'a Süleyman Seba döneminde mafyanın sirayet ettiğini söylüyorsunuz...


Beşiktaş'a bu kirlilik, Seba'nın seçildiği ilk kongrede geldi, 1984... Mahkeme tutanakları var. Alaattin Çakıcı'yı Beşiktaş'a musallat eden Süleyman Seba'dır. O kongrede güvenliği Çakıcı'nın adamları sağladı. Çakıcı kongre üyesi oldu. Her yerde aranıyorken... Seba uçağa binemezdi, maçlara Çakıcı'nın adamlarının götürdüğü iddia ediliyordu.



Seba'nın seçilmesinde MİT İstanbul Bölge Başkanı Nuri Gündeş'in de rol oynadığı doğru mu?Gündeş, Seba'nın MİT'ten mesai arkadaşı. Seba, personel daire başkanıydı. Seba'nın ilk dönemindeki isimler, temiz değildi! Hayali ihracata bulaşmış, imajı kötü isimlerden oluşuyordu.



Bahis şikesi mevzuunda, 2001'de, Susurluk sanıklarından Ali Fevzi Bir olayı çıkageliyor. Avrupa'dan, Türkiye'deki maçlara bahis oynanıyor. Hakem Sadık İlhan önderliğinde hakemler, fuhuş çetesi de kullanılarak manipüle ediliyor. Bir, bu gücü nasıl buldu?



Türkiye'de şikeyle ilgili açılmış en ciddi dosya, oydu. Daha medyatikti, yargı bazında topyekûn bir soruşturmaydı. Federasyon'un yapması gerekeni savcılık yaptı. Ali Fevzi Bir, Susurluk'un temel taşlarından biriydi. Sami Hoştan ile Susurluk Çetesi'nin para kaynağıydı. Ömer Lütfi Topal'ın öldürülmeden elinden alınan mal varlıkları, bu ikisine aktarıldı. O dönemde tetikçilik yapan Özel Harekâtçıları kolluyordu. 2. Lig'den 1. Lig'e kadar çoğu maçın parayla alındığı, o dönemki kayıtlarda çok açık. Bu yapı ortaya çıktıktan sonra tasfiye edildi. Bir ve Sedat Peker aynı ekibin içindeydi. Ali Fevzi Bir, Öz Sahrayıceditspor'u aldı. O ekip birlikte bu takımın maçına gidiyorlardı.



TFF'nin şike soruşturmasıyla ilgili kararsızlığını nasıl değerlendiriyorsunuz?TFF, "Gizlilik kararı olduğu için ve elimizde belgeler olmadığı için karar veremedik." diyor. Öğrendiğim kadarıyla belgelerin hemen hepsi var. Burada kanaate dair tespit çok rahat yapılabilir. Şimdi iddianame beklenecek, bu sefer de "İddianamede net bir şey yok, yargı sonucunu bekleyelim." denecek. Ellerine böyle bir şans geldi ama kirliliği korumayı seçtiler. Eğer karar çıksaydı, Aziz Yıldırım kesinlikle konuşacaktı. TFF, bundan korktu. İkincisi de futbol ekonomisinin zarar görmesinden korktu! Bu karardan en büyük zararı taraftar görecek. Bu sene korkunç olacak! Federasyon bu gerilimi, tamamen tribünlere yansıttı. Fenerbahçe'ye karşı diğer takım taraftarlarının büyük öfke besleyeceğini düşünüyorum. Kulüp başkanları, bu karardan memnun olabilir ama Fenerbahçe taraftarına yönelik tepki artacak.



Lube Ayar dezenformasyon yapıyorŞike operasyonu gösterdi ki kirlilik sadece spor basınıyla sınırlı değil. En basiti, daha önce şikeyle ilgili haberler yapan bir muhabirin Aziz Yıldırım ile ilişkisi: Lube Ayar. Habertürk gazetesinde bununla ilgili telefon kayıtları yayımlandı. Kesinlikle bir haber kaynağı-gazeteci ilişkisi değil. Tam bir dezenformasyon... Şike olaylarının aleyhine ama merkezdeki Aziz Yıldırım'ı koruyucu, Yıldırım'la sorun yaşayan isimleri hedef alan haberlerdi. Bunu Hizbullah örneğine benzetiyorum. Hizbullah üzerine kitaplar, yazılar yazan bir Cumhuriyet yazarı vardı. Bu örgütün yaptığı dehşeti anlatırdı ama her zaman "Şeriatçı terör örgütü" diye başlardı. Bu örgütün derin devlet tarafından yönlendirildiğini, JİTEM'in yan unsuru olarak görev yaptığını asla yazmazdı. Sonunda bu örgütün o dönem devlet tarafından kullanıldığı ve JİTEM'in komutanlarının kontrolünde olduğu net ortaya çıktı. Ardından o gazetecinin de JİTEM komutanlarından biriyle ilişkili olduğu ortaya çıktı.


KAYNAK:'F.Bahçe Peker'e teşekküre Romanya'ya gitti'



Yaaa, işte böyle beyler,

Beşiktaş'ta Sinan Engin'e "Oğlum, şampiyonlukta hiç mi payımız yok?" diye hesap sorabilen Alaattin Çakıcı'nın koruma ve kollama kalkanı(!),

Diğer tarafta Fenerbahaçe'de de Sedat Peker'in korumacılığı.:))..

Yani kısaca,

Alaattin Çakıcı'lı kadrosu ile Beşiktaş,

Sedat Peker'li kadrosu ile Fenerbahçe var yeşil sahalarda.

Ve bunlarla mücadele etmek zorunda olan bir Galatasaray, bir Trabzonspor ve digger takımlar...




Ama bu süper zeki(!) beylere bakarsanız bu ülkeye şikeyi getiren tabi ki yine Galatasaray diyerceklerdir.:))..

..................................................................



11 Mayıs 2010



Çok değil, yaklaşık bir hafta önce yani 5 Mayıs 2010 tarihinde Şanlı Urfa GAP Stadyumunda oynanan Türkiye Kupası Final maçında rakibi Fenerbahçeyi sürklase eden ve 3-1 yenen Trabzonspor'un o hafta sonu Denizlispor ile maçları vardı.

Bir sonraki hafta da yani ligin son haftasında ligin kaderini belirleyecek bir maçta Fenerbahçe'ye konuk olacaklardı.

Hatırlarsanız Trabzonspor Kulübü Başkanı Sadri Şener, Denizlispor'u 2-1 yendikleri maç sonrasında Fenerbahçe ile yapacakları karşılaşma konusunda ilginç bir cümle kullanmıştı.

Denizlispor karşılaşmasından sonra stattan ayrılırken basın mensuplarının Fenerbahçe maçıyla ilgili yönelttiği soruya Şener, ''ÇIKIP OYNAYACAĞIZ, MAĞLUP OLUP GIDECEĞIZ'' şeklinde espri yapması dikkat çekmişti.:))..

Ancak, daha sonra söylediği sözlerin tepki çekmesi üzerine bir açıklama daha yapma ihtiyacını hissetmiş ve bu defa "Her gün bir kulüp başkanına Fenerbahçe maçı niçin sorulur? Ya yeneceğiz, ya berabere kalacağız, ya da yenilip geleceğiz. Ben ne bileyim. Ama Trabzonspor, sahaya yenmek için çıkacak. Bunu biliyorum. Trabzonspor`dan başka bir sonuç beklenilebilir mi?" şöyle demişti.

Ama, hemen yakın zamanda yaşanan o günleri hatırlayanlar iki takımın lig ve Ziraat Türkiye Kupası`nı paylaştıkları yönündeki dedikoduları hatırlayacaklardır.

Nitekim ligin son haftasında oynanan maçta daha bir hafta önce Fenerbahçe'yi sahadan silen Trabzonspor'dan eser yoktu sahada.

Kupa finalindeki o takım gitmiş, sanki yürüyen bir takım vardı sahada.

Eğer şu şike sürecinde ele alınan söz konusu maçların içine o maç da alınsaydı herhalde herkes o maçın kesinlikle şikeli bir maç olduğunu rahatlıkla söylerlerdi, iddia edebilirlerdi.

Çünkü, Fenerbahçe takımı belkide tarihinde bir maçta girdiği en fazla gol pozisyonuna o maçta girmişti.

Trabzonspor'un Burak vasıtasiyle attığı o meşhur golün ise nasıl atıldığını herkes biliyor.:))..

Burak, "ÖYLESİNE VURDUM GOL OLDU" demişti attığı golü anlatırken...

Yani, aslında o maç en azından buram buram hatır şikesi kokuyordu...

Sadece bazı takımları bazı takımlara yatmakla itham edenlere, vay, siz nasıl "Kupa bizim olsun, lig sizin olsun" dersiniz diyenlere hatırlatmak istedim sadece...

..................................................................




TBMM ŞİKE OPERASYONUNUN SİNYALİNİ VERMİŞTİ

Yaklaşık BİR yıldır Şike ile kalkıp, Teşvik ile yattık. Görünene o ki bu sürecin sonuna yaklaşıldı artık. Birileri belki "BUNDAN SONRA ARTIK ŞİKE YAPMAK ÇOK ZOR" desede ben iddia ediyorum ki bundan sonra şike yapmak çok daha kolaylaşacak ve şike eskisinden de fazla yapılacaktır...

Bana göre şike'ye resmiyet kazandırılmıştır, insanlarımıza şikenin nasıl yapılması gerektiği hakkında açıkça yol gösterilmiştir.

Ülkemizde TEŞVİK verildiğini herkes bilir, hatır şikesi yapıldığını başta Rıdvan ve Tanju olmak üzere tüm futbolcular açıkça anlatır dururdu.

Ancak, iş ciddiyete bindiğinde futbolla ilgili herkesin ülkemizde yapıldığını kabul ettiği ŞİKE hakkında zaman zaman ufak tefek kabul edilen takımlar söz konusu olduğunda kabul edilse de her zaman bir şehir efsanesi olarak kalmış, hiçbir zaman net bir şekilde kanıtlanamamıştır.

Durum öyle görünüyor ki Savcılar ve mahkeme tarafından kanıtlanıncaya dek de efsane olmaya devam edecek. Yoksa en iyi ihtimalle bu günkü gibi "ŞİKE GİRİŞİMLERİ VAR AMA ŞİKE SAHAYA YANSIMAMIŞTIR" denilerek geçiştirilecektir....

TBMM’de geçen yıllarda kurulan “ŞIKE VE ŞIDDET ARAŞTIRMA KOMISYONU” bu efsanelerin, yani ülkemizde resmen şike yapıldığının gerçek olma ihtimalini ilk ortaya koyan resmi kurum olmuştu. Aziz Yıldırım’ın yanı sıra onlarca Kulüp başkanı, futbolcu, menejer ve spor yazarları ile görüşen komisyon, çalışmalarının sonunda 2005 yılında bir rapor hazırlamış, yaptığı tespitler doğrultusunda da hükümet Nisan 2011’de “SPORDA ŞIKE VE ŞIDDET ILE MÜCADELE YASASI” çıkarmıştı.

TBMM’nin hazırladığı raporları okuyanlar şike, hatır şikesi, (rakibin rakibine) teşvik primi ve mafya müdahalesinin, futbolda dönen dolapların en önemli tespitler olduğunu görmüşlerdi...

Maç yayınları için yapılan ihaleler, Mafya’nın Futbol Federasyonu’na müdahalesi, vergi kaçakçılığı da Komisyon raporuna yansıyan kriminal konular olmuştu.

Neticede Şike ve Şiddet Araştırma Komisyonu Raporunda, Türk futbolundaki durumu “NE YAZIK KI TÜRK SPORUNDA ŞIKE, HATIR ŞIKESI, TEŞVIK PIRIMI VE MAFYA VARDIR. BUNLARI ÖNLEYEBILMEK IÇIN TÜRK SPORUNDA YENI BIR DÖNEM AÇILMALIDIR…” şeklinde özetlenmişti:

Mesut Yılmaz’ın kardeşi maç yayınları konusunda tehdit edildiğini söylemiş,

Eski hakemlerden Ahmet Çakar'ın “İddaa Türk futbolunda şikeye çok açık bir alt yapı oluşturuyor. İki hakem ya da dört kaleci isterse bir gecede 10 milyon dolar parayı götürebilir” sözleri, komisyon raporuna yansıyan en ilginç sözlerden birisi olmuştu...

Ankaragücü futbolcularının aldığı 500 bin dolarlık teşvik primi konuşulmuş,

Yılmaz Vural, bazı medya çalışanlarının bazı kulüplerden ev, araba ve maaş aldığını iddia etmişti.

Komisyon’a bilgi verenler, şikenin yaygın olduğunu ama kanıtlamanın zorlaştığını savunurken, çok yaygın olan teşvik priminin de serbest bırakılmasını istemişti.

..................................................................




Şike ve Şiddet Araştırma Komisyonu önünde ifade veren İlhan Cavcav'ın tutanaklara geçen ifadelerine göre 27 Ekim 2002’de Ankara’da oynanan ve 1-1 beraberlikle sonuçlanan maçtan önce Beşiktaş Kaptanı Tayfur Havutçu, Beşiktaş’tan eski takım arkadaşı G.Birliği Kaptanı Ümit Bozkurt aracılığıyla F.Bahçe’yi yenmeleri halinde 400 milyar prim ödenmesi konusunda anlaşmıştı. Olay İlhan Cavcav ve zamanının G.Birliği Teknik Direktörü Ersun Yanal’ın kulağına gelse de ikilinin olaylara karışmadığı ve alınan beraberliğin sonrasında da Beşiktaş tarafının vadedilen paranın ödenmediği de belgelerde yer almıştır.



Aynı İlhan Cavcav 25 Temmuz 2006 tarihli Hürriyet Gazetesinde Şike ve Teşvik ile ilgili olarak Türk futbolunda her zaman teşvik priminin olduğunu, ancak bunun şike sayılamayacağını, Şike konusunda hiç bir olaya şahit olmadığını ve “Şahit olmadığım olay hakkında konuşmam doğru olmaz. Ancak senelerce yapılan olaydır bu" diye konuşmuştu....

..................................................................




Çavuşoğlu'ndan tarihi şike itirafı

15 Temmuz 2011 tarihinde Star Tv ekranlarında yayınlanan Yerden Göğe programına katılan Ömer Çavuşoğlu, Fenerbahçelileri kızdıracak açıklamalarda bulunmuştu..

Programda Rasim Ozan Kütahyalı ve Berna Laçin’in sorularını yanıtlayan Çavuşoğlu, Fenerbahçe Spor Kulübünde Ali Şen ve Gücen Sazak yönetimlerinde, asbaşkan olarak görev yaptığını, o dönemlerde de şikenin olduğunu ve Teşvik priminin o zamanlarda da var olduğunu ileri sürmüştü.

Çavuşoğlu o programda, “Ben hem Ali Şen’le, hem de Güven Sazak’la asbaşkan olarak çalıştım. Her zaman ortada duran bir takımın rakibinizle oynadığı zaman, onu teşvik etmek için bir düşünceniz olur.

Teşvik primini becerebilirsiniz, beceremezsiniz bunu bilemezsin. Ben kendim o konuların içine girmezdim, ben tesisler yapardım. Teşvik primi için girişimlerinde bulunulurdu, bulunulmaya çalışılırdı.

Neticelenir miydi, neticelenmez miydi bilmem ama bunu herkes yapardı. Sporcuya ‘Seni transfer edeceğim’ demek gelenek haline gelmiş. Ben bunu bilmezdim.” diye konuşmuştu..

Hatırlayanlar bilir o günlerde çok meşhur olan bir iddia daha vardı.

"EĞER FENERBAHÇE KÜME DÜŞERSE TÜRK FUTBOL EKONOMİSİ DARMADAĞIN OLUR" diyordu herkes. Daha doğrusu beyinlere bu konu işleniyordu. İşte o programda Çavuşoğlu da aynı söylemlerde bulunmuştu....

..................................................................




TBMM ŞİKE VE ŞİDDET ARAŞTIRMA KOMİSYONU'na bilgi verenlerden birisi de dönemin Futbol Federasyonu Başkan Vekili, Hukukçu ŞEKİP MOSTUROĞLU idi...

Şekip Mosturoğlu kurula Federasyonun ilgili Kurullarına zaman zaman şike iddialarının geldiğini, şike başvurularının yapıldığını, bu iddiaları genelde ligin son haftalarında küme düşen ya da şampiyonluğu kıl payı kaçıran takımların yaptıklarını, Federasyon olarak iddiaların üzerine gittiklerinde yetkilerinin belli bir noktada bittiğini, kulüplerin ve futbolcuların banka hesaplarının incelenemediğini, futbol camiası dışında kalan kişilerden bilgi ve belge alamadıklarını, kamuoyunda konuşulan hususların yetkili mercilerle paylaşılmadığını, kendilerine hukuka uygun bilgi ve belge gelmediği için şike kararının verilemediğini, İtalya, İspanya ve Fransa gibi ülkelerde banka kayıtları üzerinden kulüplerin ve futbolcuların hesaplarının ve mal varlıklarının araştırıldığını, bu operasyonları yapanların polis olduğunu federasyonlar olmadığını, somut delile dayandıkları için sonuca ulaşıldığını belirtmişti...

İşte bizim Federasyonumuzun durumu dün böyle idi. Bugünkü durumu zaten biliyorsunuz.

Ama, bütün suç tabi ki Galatasaray'ın. Keşke Türk Futboluna Şikeyi sokup da kirletmeseydi.:))..

Görüldüğü üzere Fenerbahçe ne kadar temiz. Sanki sütten çıkmış ak kaşık gibi maşallah....

..................................................................




Meşhur "TEMİZ KRAMPONLAR" adı ile anılan yaşadığımız bu şike sürecinden çok daha önceleriydi.

1972-1976 yılları arasında Trabzonspor'un Başkanlığını yapan Salih ERDEM "1974-75 SEZONUNDA F.BAHÇE BIZE ŞIKE TEKLIFINDE BULUNDU. ANCAK KABUL ETMEDIK. 1-1'IN RÖVANŞINNDA TRABZON'DA 1-0 KAZANIP TÜRKIYE KUPASI'NDA FINALE YÜKSELDIK" demişti...

KAYNAK: Fenerbahçe bize şike teklif etti

..................................................................




AZİZ YILDIRIM ve MECLİS KOMŞSYONUNA ANLATTIKLARI.....

Türkiye, Emniyetin ortaya çıkardığı 3 Temmuzda başlayan şike operasyonuyla çalkalanadururken konu çok değil 7 sene önce de Türk futbolunun içinde bugün de yer alan aynı kişiler tarafından Meclis’te dile getirilmişti. Hem de ayan beyan..

Türk Sporunda şike, şiddet, rüşvet ve haksız rekabeti araştırma adıyla kurulan komisyon, o dönemde yaklaşık 80 kişiyi dinlerken, F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım da bu isimlerin arasındaydı.

AZİZ YILDIRIM 22 Mart 2005 tarihinde şike ile ilgili olarak Meclis Komisyonuna şunları anlatmıştı....

Aziz Yıldırım, Meclis’teki konuşmasında F.Bahçe’de ‘her zaman birinci olmalıyız’ gibi bir şartlanmışlığın olmadığını da ifade ederken, “İlla kazanacağım dersen bazı şeyleri yapabilirsin” sözleriyle rüşvet ve şike ile haksız rekabetin yaşanabileceğine işaret etmişti. F.Bahçe Başkanı Yıldırım ayrıca “Kim ne biliyorsa çıkıp diyecek ki ben bunları biliyorum kardeşim. Üç maymunu oynamak yok. Ortaya bir laf atıp sonra çekileceksin. Ortalık karışacak sen mutlu olacaksın. Öyle bir şey yok” diyerek teşvik iddiasında bulunanları ispata davet etmişti.....

KAYNAK:
Aziz Yıldırım 6 yıl önce bunları söylemişti

..................................................................



Şike de var, teşvik de

Meclis Şike Komisyonu`nun son 10 yılda 12 şike iddiasının gündeme geldiğini yazdığı raporunda "Türkiye`de şike ve teşvik priminin varlığı şüphesizdir" demişti......

İşte şikenin çeşitleri: Taraf şikesi, hatır şikesi, hakem şikesi (rüşvet), kazanma amacı gütmeden yapılan şike ve spor dışı unsurların katılması ile yapılan şike.

..................................................................




Ahmet Çakar,

Meclis Komisyomnuna verdiği ifadede Milli Takımlar Teknik Direktörü Ersun Yanal`ın Ankaragücü`nü çalıştırdığı dönemde adının karıştığı (CAFER'İN ALDIK DEDİĞİ MALUM İDDİA) teşvik iddiası için "ERSUN YANAL`IN EVINDE, HANGI FUTBOLCUNUN NE KADAR TEŞVIK PRIMI ALDIĞINA DAIR IMZALI BELGELER VAR" iddiasında bulunmuş, kara para ile mücadele edilmesi ve nereden buldun kanunu çıkarılması gerektiğini ifade etmişti.....




..................................................................



Cafer'in TBMM Komisyonunda Söyledikleri.....



TBMM Şike Komisyonu`nda konuşan Manisasporlu Cafer `Ölümle tehdit ediliyorum` derken Ersun Yanal ise `Üç büyükler beni istemiyor` ifadesini kullandı.



TBMM Şike Komisyonu`nda konuşan Manisasporlu Cafer, G.Saray-A.Gücü maçında teşvik dağıtıldığı iddiasında bulunduğu için mafya tarafından tehdit edildiğini söyledi. Cafer, `Ölümle tehdit ediliyorum. Silah almak için Manisa Valiliği`ne başvuruda bulundum. Can güvenliğim tehdit altında` dedi. Komisyona bilgi veren Milli Takımlar Teknik Direktörü Ersun Yanal ise teşvik primi dağıttığı yönündeki iddiaların gerçek dışı olduğunu belirterek, `G.Saray, Beşiktaş ve F.Bahçe`nin beni hiçbir zaman Milli Takım`ın başında görmek istemedi. Bu söylentiler kasıtlı çıkarıldı. Anadolu`dan geldiğim için bir türlü beni hazmedemiyorlar` diye konuştu.



FATİH ERTÜRK-Ankara

KAYNAK:
https://arsiv.sabah.com.tr/2005/03/11/spo117.html



Tekrar hatırlatalım, Cafer'in iddiaları meşhur 2000-2001 sezonu ile ilgili idi. Hani Galatasaray'ın 5. şampiyonluğunun çalındığı sezon..

Hani Cihan Oskay'ın da itiraflar ve iddialarda bulunduğu sezon..

..................................................................




TBMM Şike Tahkik Komisyonu üyesi CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, "FUTBOL BIR BUZDAĞI. ÜSTÜ GÜZEL AMA ALTINDA HER TÜRLÜ PISLIK VAR. CAFER AYDIN OLAYINDA YASAL ZAMAN AŞIMI OLDUĞU KESIN. PEKI HEM A.GÜCÜ CAMIASI, HEM DE ERSUN YANAL, VICDANI ZAMAN AŞIMINI NASIL TAMAMLAYACAK?" diye konuşmuştu....

Ersin, Federasyon Başkanı Levent Bıçakcı ile A.Gücü Başkanı Cemal Aydın'ın, "Olay zaman aşımına uğradı" şeklindeki değerlendirmelerine de atıfta bulunarak, "Yasal olarak zaman aşımına uğramış olabilir ama vicdani olarak zaman aşımı yok. Peki bunu nasıl halledecekler?" diye sormuştu......

..................................................................




Evet, Şike ve Teşvik kanayan bir yara olarak pek çok spor dalımızda malesef var. Bunu en basitinden TV’lerde hatır şikesi’de olsa yaptıklarını itiraf eden futbolculardan biliyoruz. Fakat şunu da biliyoruz ki özellikle futbolda artan maddi gelirler ile birlikte çok daha fazla yapıldığı da bir gerçek. Resmen ve alenen ortaya çıkmasa da bunu biliyor, buna inanıyoruz.

Aynen bir sigara dumanı gibi. Bir ortamda sigara içinleri görmesek de oranın kokusundan az once orada sigara içildiğini anlamamız gibi..




Biliyoruz ki benim burada yazmadığım daha nice şike olayları var yaşanmış ve tespit edilmiş, itiraf edilmiş ve ortaya çıkarılmış.

Ben, sadece Fenerbahçelilerin iddia ettikleri gibi ne kadar masum(!) olduklarını anlatabilmek için özellikle onların karıştığı bazı olayları anlattım burada…




Hani bazıları diyor ya “ŞİKE GİRİŞİMLERİ VAR AMA SAHAYA YANSIMAMIŞ” diye.

Yeri gelmişken bir hikayeyi burada anlatayım da şikenin yapoılıp yapılmadığına, sahaya yansıyıp yansımadığına varın siz karar verin…

Zengin bir adam karısının kendisini aldattığından şüphelenir.

Bazı arkadaşları, dostları “YAHU SENİN HANIMI ŞU ADAMLA BARDA GÖRDÜK” deselerde, “YAHU SENİN HANIM ŞU ADAMLA ŞU OTELE GİRDİ” deselerde, “YAHU SENİN HANIM GEÇEN GÜN BİR ERKEKLE SARMAŞ DOLAŞTI“ deselerde adam “YOK KARDEŞİM BENİM KARIM ÖYLE ŞEYLER YAPMAZ” der..

Ama içine bir kurt düşer ve bulunduğu yerin en ünlü dedektifi ile buluşur ve "BAKIN DEDEKTİF BEY, BAZI ARKADAŞLARIM, DOSTLARIM KARIMIN BENİ ALDATTIĞINI İMA EDİYORLAR. ANCAK BUNLARIN DEDİKODU OLDUĞUNA İNANIYORUM. BENİM KARIMIN ÖYLE BİR ŞEY YAPACAĞINA İNANMIYORUM. AMA İÇİMİ BİR ŞÜPHE KEMİRİYOR. SİZDEN RİCAM KARIMI TAKİP ETMENİZ, EĞER BÖYLE BİR ŞEY VARSA GEREKLİ TAPELERİ, TEKNİK TAKİP KONUŞMALARINI, FOTOĞRAFLARI, BELGELERİ BANA SUNMANIZI İSTİYORUM" der..

Dedektif de işini her zaman çok iyi yaptığını belirterek TAKİBİ her yönü ile sürdüreceğini bütün TAPE, TEKNİK TAKİP , BİLGİ , BELGE, FOTOĞRAF ve VİDEOLARI kendisine sunacağını söyleyerek ayrılır...

Bir hafta sonra Dedektif , karısının kendisini aldattığından şüphe eden iş adamı ile buluşur...

Çantasını açar ve olayı BELGE, FOTOĞRAF, TEKNİK TAKİP ve VİDEO görüntüleri ile anlatmaya başlar..

- Bakın efendim eşiniz fotoğrafta ve video kayıtlarında görüldüğü gibi şu şahısla şu tarihte şurada buluştu..

-eee

Buluştukları an yine belgelerde görüldüğü gibi öpüştüler şahsın aracına binerek ünlü bir restauranta gittiler..

-eeee

Orada şaraplarını yudumlarken teknik tabimize aracımızdaki dinleme sistemine yansıyan konuşmalarda birbirlerini çok sevdiklerini söylediler.

-eeeee

Daha sonra restauranttan ayrıldılar ve yine lüks bir otele geldiler. Numarasını resepsiyondan öğrendiğimiz odalarına çıktılar. Bizler de o odanın karşısındaki binaya konuçlandık.

-eeeeee

Odada önce öpüştüler, koklaştılar sonra, adam karınızın üstündekileri çıkardı ..

-eeeeeee

Sonra kendi üzerindekileri çıkardı ikisi de çıplak hale geldiler..

-eeeeeeee

Eşinizi kucaklayıp yatağa kadar götürdü yatırdı..

-eeeeeeeee

Ve sonra kendisi de yatağa eşinizin yanına girdi

-eeeeeeeeeee

Sonra adam yan komidinin üzerindeki yanan lambaya uzandığı ve IŞIĞI KAPATTI.

deyince..

Adam HAY ALLAH!.. Demek ışığı kapattı. YİNE İSPATLAYAMADIK DESENE ALDATIP ALDATMADIĞINI.. deyince parayı almak için adamın gönlünü hoş tutmak ve ferahlatmak isteyen DEDEKTİF..

TABİ EFENDİM BURADAN ÇOCUK OLMAZ.. HERŞEY TERTEMİZ. der…

Yani kıssadan hisse odur ki o yatakta nasıl bir şey olmadıysa(!) Fenerbahçelilerin iddialarına gore de o kadar ŞİKE yapılmamıştır, TEŞVİK verilmemiştir. J




Etrafınıza bir bakın. Çok dürüst olarak tanığınız ve de futbolu bilen bazı Fenerbahçeli dostlarınız bile Fenerbahçenin asla şike yaptığını Kabul etmezler.

Çünkü ederlerse ve gerçekten de dürüst insanlar ise o takımın taraftarlığından feragat etmeleri gerekir…




Bir Galatasaray’lı, bir Beşiktaş’lı veya Trabzonspor’lu olamayacaklarına göre ve de futboldan asla kopamayacaklarına göre de bunların pek çoğu bile bile “Fenerbahçemiz şike yapmamıştır, Başkanımızın dediği gibi bu bize karşı yapılan, Aziz Yıldırım’a karşı yapılan bir komplodur, bu Fenerbahçe’yi ele geçirme operasyonudur” gibi ipe sapa gelmez iddialara dört elle sarılmışlardır…



Unutmayın;

“Ben şike yaptıysam Fenerbahçe için yaptım” diyen birisi var ortada…

Sadece herkesin bildiği bir proje üzerine göreve gelen Yıldırım Demirören ve Kurulları hariç digger tüm Disiplin Kurullarında, UEFA’da, CAS ‘da, 16. Ağır Ceza Mahkemesinde ve Yargıtayda suçlu bulunan bir Başkan ve ekibi var ortada…




Ceza alan kulüp Başkanları, idareciler, ceza alan futbolcular ortada….

Üstelik 6222 sayılı kanun öncesinde Şike ve Teşvik olaylarına karışanların ceza almadıklarını da unutmayalım…




Çünkü, 6222 sayılı Kanun öncesinde şike ve teşvik primi fiilleri suç olarak tanımlanmadığı gibi ceza kanunlarında da bu fiiller özel olarak düzenlenmediğinden ve özetle yüklenen fiil kanunda suç olarak tanımlanmamış olduğundan CMK'nın 223/2-a maddesi uyarınca BERAATİNE karar verilen maçlar var daha. Üstelik de alınan bu cezaların çıkarılan korkunç yaygaranın da etkisiyle en alt sınırdaan verildiğini de unutmayalım…





Saygılarımla,

Derleyen ve Yazan:Salih HÜROL
 
Sen ne anlatıyon dayıoğlu bunları bilmeyen var mı? Şikenin HANGİ EL ile meşrulaştırılıp bugün Türk futbolunun bataklığa dönüştüğünü de iyi biliyor Galatasaray taraftarı, bir kızılderili atasözü vardır salağa yatanlar için birebir;



''Uyuyormuş gibi yapan birini uyandıramazsın.''
 
Sen ne anlatıyon dayıoğlu bunları bilmeyen var mı? Şikenin HANGİ EL ile meşrulaştırılıp bugün Türk futbolunun bataklığa dönüştüğünü de iyi biliyor Galatasaray taraftarı, bir kızılderili atasözü vardır salağa yatanlar için birebir;



''Uyuyormuş gibi yapan birini uyandıramazsın.''

asil sen ne anlatiyon arkadas?adam bütün rezillikleri derlemis toplamis.rahatsizmi oldun?galatasaray taraftarinin sike sürecinde nasil sinifta kaldigini görmedin demek..iki mail göndermeye üsenen tiplerlen dolu forum..adam gibi destek olsalardi bu sürec coktan bitmisti..
 
emegine saglik okuyan okur okumayan okumaz kimseye silah zoruyla okuyu demiyor sacma sapan yorumlarinizi kendizine saklayin.
 
asil sen ne anlatiyon arkadas?adam bütün rezillikleri derlemis toplamis.rahatsizmi oldun?galatasaray taraftarinin sike sürecinde nasil sinifta kaldigini görmedin demek..iki mail göndermeye üsenen tiplerlen dolu forum..adam gibi destek olsalardi bu sürec coktan bitmisti..



Bana niye atar yapıyorsun gardaş, benim tek demek istediğim şey ARTIK BU ÜLKE FUTBOLUNDAKİ REZALETLERDEN PİSLİKLERDEN bıktım anlatabiliyor muyum? Ya bir organizasyon yapalım ya da icraat yapmadan yeni pislikleri söyleyip durmayalım çünkü benim KENDİ ADIMA iyice canım sıkılmaya başladı hergün yeni bir pislik çıkıyor ülke futbolunda ya temizlemeye çaba sarfedelim en basiti LİG TV almayıp ya da boş konuşmayalım, bence tekrar oku ilk mesajımı sadece başını okuyup atar yapmışsın.
 
Sen ne anlatıyon dayıoğlu bunları bilmeyen var mı? Şikenin HANGİ EL ile meşrulaştırılıp bugün Türk futbolunun bataklığa dönüştüğünü de iyi biliyor Galatasaray taraftarı, bir kızılderili atasözü vardır salağa yatanlar için birebir;



''Uyuyormuş gibi yapan birini uyandıramazsın.''

2008den berı kuş taklidi yaptıgın ıcın sana bı sorum olacak



17 temmuz yaklaştıkca kuşumun burun kanaması cogaldı sebebi ne olabilir
 
Öncelikle emeğe saygı. Çoğunu zaten biliyoruz ama artık elimizde şike konusunda laga luga yapan fenerlilere copy+paste+kapak olarak gönderebileceğimiz kitap tadında bir döküman oldu.
 
Like atacakdim ama scroll yapa yapa yazının sonuna ulaşamadım. (Cepten bakıyorum belki ondandir :) )...Bu yazdıklarını ülkemizde herkesin bilmesine rağmen 3 maymunlari oynaması mide bulandirici.
 
pankart_4.jpg
 
Üst Alt