Golden sonra iyi oynamadık, yine tembelliğimizden ve her zamanki gibi Marcao'nun gevşekliğinden yediğimiz gole kadar iyiydik. Trabzon golü attıktan sonra korkunç kapandı, Galatasaray-Konyaspor maçına döndü. Bu kadar geri yaslanınca bir topun çarpa çurpa gireceği belliydi. Belhanda'nın vurduğu Sosa'ya çarpsa girerdi, Yuto'nun bacak arasından geçip gol oldu. Ama daha önce kaleyi düşünsek çok daha rahat kaleyi bulabilirdik. Ömer'in kör göze ortaları, Mariano'nun çizgiye yapışması, Zonzi'nin topu 20 metre sürüp 5 metre geri atması derken kaleye adam akıllı yaklaşamadık. Uğurcan'ın çıkardığı top yok şu maçta, bu kadar geri yaslanan takıma karşı daha çok pozisyon bulmamız lazımdı.
Mücadele iyiydi, mücadele Real deplasmanından beri iyi zaten. Ama takımın kalitesinden yararlanma konusunda gram avantajımız yok. Seri girdikten sonra top tutmaya başladık. Madem Belhanda'ya çok meraklısın o zaman 3-5-2 başla, orta sahada hem Seri'den, hem Belhanda'ndan, hem de Lemina'dan yararlan. Zonzi'yi de vasat oynadığı 6'dan çekip stopere al oyunu kolay açalım. Adem dışında görevini her şeyiyle yerine getiren adam yok gibiydi. Helal olsun adam ne sözlerle geldi, takımda saha içi liderine benzeyen tek oyuncu oldu çıktı. Bugün normal şartlarda kalite bir büyük takım buradan galibiyet alırdı, biz büyük takım olmadığımız için beraberlik kötü değil. En azından ligin en zor 2-3 deplasmanından birini daha atlattık. İnşallah haftaya bu mücadelenin yanına hocanın da tıkamamalarıyla kaliteyi de ekleyebiliriz.