Eski konumu hortlatayım bari dedim.
Son dönemlerdeki tartışma konusuna atfen söylüyorum...
Aslında vizyonsuzluk bizim kulüp yöneticisi ile veya hocası ile ilgili bir durum değil. Sadece bu değil yani...
Aslında insanımız vizyonsuz. Kurumlarımız vizyonsuz. Devletimiz vizyonsuz...
Örneğin bir futbolcu için hedef şöyle genellikle;
-Bir takımda para kazanır hale gelmek.
-Sonra daha fazla para kazanan bir futbolcu olmak
-Daha sonra daha daha çok para kazanan bir futbolcu olmak
-Hesabını bilemeyecek kadar para kazanan bir futbolcu olmak
-Futbolu bıraktıktan sonra da çok para kazanan eski bir futbolcu olarak yorumculuk veya antrenörlük yapmak
Özellikle faal futbolcuyken prestij, futboldan zevk almak, futbolunu geliştirmek ,dünyaca bilinen bir futbolcu olmak gibi hedefleri yok.
Türkiye'de zaten yukarıdaki en az 2-3 maddeyi yerine getirebilecek imkana ulaşmış. Eh temel amaç para olduğuna göre diğerleri için bile uğraşmaya gerek duymuyor bir çoğu.
Kaldı ki bahsettiğim olması gerekip te olmayan hedefleri aklına bile getirmiyorlar.
Bugün en azından Galatasaray'da Aydın Yılmaz,Sabri gibi oyuncular ilk akla gelen oyuncular bahsettiğim duruma örnek.
Aslında yeteneksizlik falan değil olay. Çünki bu oyuncular 8-10 yaşlarından bu yana birşeyler görülmüş ki buralara kadar gelebilmişler.
Ama ondan sonra üzerine birşey koymamışlar. Gerek duymamışlar. Dediğim gibi nasılsa çok para kazanma imkanına kavuşmuşlar...
Neden fazladan çalışsınlar ki. Neden fazladan yorsunlar ki kendilerini. Ve birçoğu Avrupa'da oynamak gibi bir hedefi hayatları boyunca akıllarına bile getirmiyorlar.
Türk Futbolundan yetişip Avrupa'nın orta sıra ülkelerinde futbol oynayan kaç oyuncu sayabilirsiniz. Eh işte Erol bulut ilk aklıma gelen.
2000 Dönemi sonrası Arif Erdem, Oktay'ın Las Palmas macerası. Onlar da aslında kendini geliştirmek ve daha yukarı atlamak için yapılmış transferler değil futbolcular açısından.
Tamamen öylesine, hayatında bir renklilik olsun farklı memleketler görmüş oluruz havasında gerçekleşmiş işler.
Zaten kısa sürmesi ve soluğu Türkiye'de almaları veya futbolu bırakmaları da ispatı adeta...
Farklı bir meslek te olsa aslında çok değişmiyor olay. Bir çok doktor okuldan mezun olunca ya bir devlet hastanesi ya da özel hastanede iş hayatını emekli olana kadar sürdürüyor.
Veya bir üniversite araştırma hastanesinde yine memur zihniyetinde geçen yıllar.
Yanlış anlaşılmasın bir eleştiri veya aşağılama değil amacım; Ama ülkemiz insanının eksikliği olduğunu anlatmaya çalışıyorum vizyon konusunda.
Birçok iş kolunda benzer şeyler oluyor.
Çünki tek hedef para. Onu bulunca yetiyor insanımıza.
Misal; Messi fakir mi. Hagi fakirmiydi ki her idmandan sonra 50 frikik atıyordu. Para olmamalı tek hedef onu anlatmaya çalışıyorum.
Hani eskilerin tabiriyle "İnsanın içinde olmalı" bu istek,arzu, kendini geliştirme içgüdüsü...
Yönetenlere gelecek olursak;
Gençlerbirliği yıllardır övünür; " Türkiye'nin tek borçsuz kulübü biziz" diye... Eee sonra... Borcunuz yok tamam. Peki bunun futbolunuza ve başarılarınıza katkısı? Cevap yok.
Gençlerbirliği değil sadece bir çok Anadolu kulübü özellikle 3 büyüklere kamyon dolusu paralara futbolcu satıyor. Peki bu paralar nereye gidiyor. Futbola dönüyor mu ..
Yıllardır mantık aynı "3 büyüklere büyük paralara futbolcu satalım." Bu kadar.Evet sadece bu kadar.
Sonra futbolumuzu geliştirelim. Nasıl olacak bu iş. Sen kazandığın paranın üstüne yatıyorsun. Futbol adına kullanmıyorsun. 3 büyüklerden medet umuyorsun.
Ama kuyruğuna basıldığında 3 büyüklere ateş püskürüyorsun. Dayılanıyorsun.
Ama suç onların değil. Onları bu hale getiren 3 büyüklerin yöneticilerinde.
Bir de ülkemizde acitasyon olayı var. Gayri yasal da olsa anlamsız bir merhametçilik var.
Daha birkaç sene önce gündemdeydi; Kupa maçlarında grup maçlarında sırf para kazansın diye zayıf takımlara maç kaybetme olayı. O takımın futbolcuları da para kazansın.Hatırlayın.
Lafı çok uzattım , kusura bakmayın. Kısacası tam bir "Bu halimizden memnunuz. Biz daha fazlasını istemiyoruz. Gerek yok" durumu söz konusu.
Taraftara deklare edilen başarı sözleri de sadece "Hani olursa olur,olmazsa canımız sağolsun" olayı...
Ne bir fazladan çaba sarfetme, ne de fazladan çalışmaya gerek var.
Türkiye 'de vizyon sadece tele-'nin sonuna gelen bir takı. Televizyon kelimesini tamamlamak için.Başka hiç bir anlamı yok...
Saygılar...