Ankara'da Patlama!

Oğlum siz kafayı mı yediniz? Ülkenin başkentinde 5 ayda 3 patlama olmuş, sivil insanlar ölmüş, gelmiş burada CHP' yi mi tartışıyorsunuz?
 
1991 de chp den önce ki shp bu saydıklarını(ki yarısı yine mecliste ya kendisi yada oğlu kızı) meclise sokmadı mı? yıllarca doğuda bazı illerde misal tunceli de tek olmadımı? o yüzden her parti diyalog kurdu hatta alparslan türkeş zamanında mhp bile kurdu bu soysızlarla temas.

Okuma problemin olmadığını düşünüyorum. Aradan cımbızla çekmeyelim lütfen.

SHP soktu, ve bir sonra ki seçim ÇAKILDI. SEÇMENİ BİTİRDİ PARTİYİ.

Mmevcut iktidar 10 katını yaptı çözüm süreci diyerek, %50'den %43'e o da tek seçimlik. Neden çakılmadı? Çünkü fanatiklik var? Eleştiri yok? Lidere tapınma iç güdüsü var.

Allahtan başka kimseye inanmayacaksın bu dünya da. Bir de ağzına Allah'ın adını sürekli alandan korkacaksın. Çünkü onlar Allah'tan korkmadan milletin hakkını gasp edip kibirlerine yenik düşenlerdir. Kibir de en büyük tehlikedir.
 
tamam ben hata ettim lakin diyorum ki kardeş en %15 lik kesim vardır mhpli olup akp ye oy veren. insan oturup düşünmez mi yada nasıl bir akıl tutulmasıdır ki devlet bahçeli gibi adam ve onun kadrosu hala başta durabiliyor?

Haklısın,haksızsın demiyorum Bahçeli'nin orada halen oturması skandal üstelik Hdp'nin gerisine düşmüşken.Olağanüstü kurultay olacak gidecek ama yüksek ihtimal.Hata ettiysen bundan sonra hata yapma işte.
 
Kesinlikle sızlamalı ve ellerini başlarının arasına alıp düşünmeliler. CHP'liler de benzer şekilde partilerinin geldiği noktayı düşünmeliler. CHP'deki terör sempatizanlığı artık bireysel değil. Zira CHP üzerinden Türk kemalist gençliği de PKK ve HDP'ye ısındırıyorlar. Benzer bir durum çözüm sürecinde iktidar partisi ve ona yakın medya üzerinden muhafazakar gençliğe yapıldı. Normalde milliyetçi olan o taban o medya üzerinden ama PKK da haklı olaiblir mi sorusunu sorma noktasına getirildi. Benzer birşey şu an CHP üerinden kemalist sol gençliğe yapılıyor.


Tamamda şuan yapılan doğru mu peki? pkk'yı bana göre ve bir çoğumuza göre 10 yıl içindebitme noktasından tarihin en güçlü haline getirenler şimdi bu terörü bitirebileceklerini, ülkeyi bu terör ülkesi gidişatından çıkarabileceğine inanıyor muyuz? Ben inanmıyorum şahsen tecrübeyle sabit, adamlar hala dünyanın hiçbir yerinde engellenemez falan diyor. Önemli olan Canlı bomba avlamaktan ziyade canlı bomba olabilecek hale getirmemektir. Pariste 10 yılda bir patlar, bizde haftada bir, gidip oradan örnek veriyorlar. Bu Paris üzerinden bizim bombalı saldırıları savunmaları 4. oldu mesela.

10 canlı bomba yakalarsın birini kaçırırsın iş biter önemli olan bu noktaya gelmemekti işte onun için her gün uyardık ama nerede, birde yeni kusura bakmayın sığ düşünen grup çıktı "terörü niye eleştirmiyorsun" tayfası. Ya adam zaten eylem yapmasa adı terörist olmaz onu terörist yapan bu eylemler ona ne diyeceksin Allah'ından bulsunlar, onlara günahları yeter önemli olan insanları korumakla görevli olanların ne iş yaptığı, mesela bu saldırının ardından ne değişecek? kocaman bir hiç yarın unutulacak ta ki bir sonraki saldırıya kadar.

Ben demiyorum ki CHP'de yok, HDP böyle değil ama CHP,HDP'den daha fazla terörün büyümesine sebep olanlar var isteyerek yada istemeyerek, herkes HDP diyor, hdp, dehap, hadep, bdp her ne haltsa 2002 öncesinde meclise giremiyorlardı. Onların terörle bağlantısı kuruldukları günden beri var. HDPye dümdüz gidenler, hdp'yi meclise alıp, güçlendiren, muhattap alanları eleştirince deliriyorlar bu nasıl mantık? Hiç mi düşünemiyorlar anlamıyorum
 
Darbe olmasını isteyen insanlara sormak istiyorum, ne değişirdi? Şu anki hükümetten daha fazla otoriter olması dışında (bu da insanların istediği bir şey olmasa gerek) ne değişirdi? Baskı, zulüm, dezenformasyon ve şiddet eksilir miydi? Eksilen tek şey biraz daha umut olurdu, biraz daha fakirleşirdin. Ve tüm bunlara karşı tek yapabileceğin şey eyvallah demek olurdu. Ayrıca böyle bir beklentiye girmenin nasıl bir hayal dünyası ürünü, nasıl bir konjonktür muhakeme etme fakirinin ürünü olduğu merak konusu.

İkincisi lafım milliyetçilere. Sevgili kafası farklı çalışan arkadaşlarım senin şu an terör diye nitelendirdiğin oluşum da seninle aynı kafada ama zıt kutupta yer almakta, demek ki meselenin çözümü için gereken yol (hiçbir manası olmayan) bir milliyet bilinci taşımak değil, aksine sorunun temel nedeni olan bu tehlikeli akımdan kurtulmaktır. İnsanların oluşturduğu tamamen salt ve yapay şeyleri kutsallaştırmak yerine en önemli kutsal değerin yani yaşama hakkının ve refahının ön plana çıkarılması gerekirken, insanlar hala buna nasıl kafa yoruyor ya hayret ediyorum. Kaç yüzyıl daha geçmesi gerekiyor bu bilincin (d)evrilmesi için?

Her yıl yüzlerce insan boku bokuna ölüyor ve bunun için üretilen çözüm reçetesi (hem halk tabanından hem de hükümet tabakasından) mizah anlayışıma ters karikatür gibi. İnsanları daha fazla feda etmeye yönelik açıklamalar ve yönelimler değişmiyor, tek değişen siyasi olarak o şerefsiz bu şerefsiz. Ama yeni gelenlerin takip edeceği yöntem yine aynı olacak. Sonra başkası gelecek yine aynı olacak. İşte (d)evrim konusunda oluşan ümitsizliğimin en önemli nedeni bu. Benim hayatım ve güvenliğim başkalarının oyuncağı oldu, başkalarının çocuksu seçimlerinin sonucunu ben yaşayacağım. Kusura bakmayın ama insanlar artık bunu görebilmeli. Bu karmaşık bir denklem değil, basit bir tümevarım istiyorum insanlarımızdan.


Sent from my iPad using Tapatalk

okudugum en mantıklı yorumlardan birisi altına imzamı atıyorum
 
Darbe olmasını isteyen insanlara sormak istiyorum, ne değişirdi? Şu anki hükümetten daha fazla otoriter olması dışında (bu da insanların istediği bir şey olmasa gerek) ne değişirdi? Baskı, zulüm, dezenformasyon ve şiddet eksilir miydi? Eksilen tek şey biraz daha umut olurdu, biraz daha fakirleşirdin. Ve tüm bunlara karşı tek yapabileceğin şey eyvallah demek olurdu. Ayrıca böyle bir beklentiye girmenin nasıl bir hayal dünyası ürünü, nasıl bir konjonktür muhakeme etme fakirinin ürünü olduğu merak konusu.

İkincisi lafım milliyetçilere. Sevgili kafası farklı çalışan arkadaşlarım senin şu an terör diye nitelendirdiğin oluşum da seninle aynı kafada ama zıt kutupta yer almakta, demek ki meselenin çözümü için gereken yol (hiçbir manası olmayan) bir milliyet bilinci taşımak değil, aksine sorunun temel nedeni olan bu tehlikeli akımdan kurtulmaktır. İnsanların oluşturduğu tamamen salt ve yapay şeyleri kutsallaştırmak yerine en önemli kutsal değerin yani yaşama hakkının ve refahının ön plana çıkarılması gerekirken, insanlar hala buna nasıl kafa yoruyor ya hayret ediyorum. Kaç yüzyıl daha geçmesi gerekiyor bu bilincin (d)evrilmesi için?

Her yıl yüzlerce insan boku bokuna ölüyor ve bunun için üretilen çözüm reçetesi (hem halk tabanından hem de hükümet tabakasından) mizah anlayışıma ters karikatür gibi. İnsanları daha fazla feda etmeye yönelik açıklamalar ve yönelimler değişmiyor, tek değişen siyasi olarak o şerefsiz bu şerefsiz. Ama yeni gelenlerin takip edeceği yöntem yine aynı olacak. Sonra başkası gelecek yine aynı olacak. İşte (d)evrim konusunda oluşan ümitsizliğimin en önemli nedeni bu. Benim hayatım ve güvenliğim başkalarının oyuncağı oldu, başkalarının çocuksu seçimlerinin sonucunu ben yaşayacağım. Kusura bakmayın ama insanlar artık bunu görebilmeli. Bu karmaşık bir denklem değil, basit bir tümevarım istiyorum insanlarımızdan.


Sent from my iPad using Tapatalk

Öncelikle yazı fikri çok güzel anlattığı için aynı güzellikte cevap vermeye gayret edeceğimi bilmenizi isterim. Ancak hem ifade ediliş şekli hem de ilk okunuşunda son derece güzel görünen bu ifadelere itirazlarım var.

Bunların başında koyulaştırdığım ifade geliyor. Yaşam hakkı ve refah mutlaka ki çok önemli değerler. Ancak en önemli olmayabilirler ve değiller. Üstelik garanti altına alınmaları için daha başka değerlerin öncelenmesi gerekmekte. Mesela bağımsızlık bu anlamda refah ve yaşama hakkından gönüllü olarak vazgeçmeyi gerektiren bir değer olarak öne çıkabilir. Sadece solcuların bu anlamdaki ütopik tanımlamaları değil, liberallerin küreselleşme ile bütün toplumlardan bekledikleri ve alamadıklarında sinirlenip işgal etmelerine gerekçe olan şey de bu değil mi? Bırakın tüm değerlerinizi sadece yaşayın ve refah içinde tüketin ve bizim düzenimize bu anlamda ayak uydurun. Bu minvalde milli mücadele yerine mandacılık tercih edilse muhtemelen bugün daha fazla demiryolumuz, daha iyi bir ekonomimiz, daha disiplinli bir bürokrasimiz, daha güzel şehirlerimiz olabilirdi. Ama ne pahasına? Garbi ifade ile 'self' yani 'kendimiz' pahasına.

Buradan milliyetçiliğe geçersek öncelikle bütün milliyetçiliklerin aynı kefeye konulmaması gerektiğini düşünüyorum. Üstelik bir de milliyetçi uygulamaların da aynı ülkede dönemden döneme değiştiği gerçeği de var. Türk milleti gerçekliğinin ortaya çıkışı da bu anlamda dünyada en istisna yerlerden birine sahip. Zira bütün bir garp istilasına karşın dünyadaki ilk direnek noktasıdır. Sadece milli mücadele ile değil ondan 1 asır öncesinden başlayan bir direniştir bu. Üstelik bu inşanın teroik aşamasında son derece kapsayıcıdır ve baskıcı değildir. Cumhuriyetin belirli dönemlerinde bu anamda geriye gidişler olsa da telafi edilemeyecek şeyler değildir. Bütün bu sebeplerle bu ülkede Türk milleti kavramı altında bir arada yaşamanın, siyasal gerçekliğin ulus ve millet üzeirnden kurulduğu gerçek dünyada ancak bir direniş olarak saygıyla selamlanması gerektiğini düşünüyorum.

Bu anlamda Irak'ı hatırlamakta fayda var. Erbil ve Basra'da bazı yerler belki 15 sene öncesinden daha fazla refah içerisindeler. Ancak br arada yaşama kabiliyetini, bir millet oluşturma ideallerini kaybettikleri noktada neyi kaybettiklerini yeni farkediyorlar ve daha da farkedecekler. Sadece Cumhuriyetin değil, öncesinden itibaren gelişen ve bütün farklılıkları tarihsel karşılığı belki de dünyada en yüksek olan Türk milleti ifadesiyle bir arada yaşamaya devam ettiren bir milliyetçilik anlayışının bu anlamda savaş çıkartıcı değil yaşatıcı ve doğru uygulanırsa özgürleştirici olacağı görülmelidir. O ifade ki bugün Kürtleri de Tunus ve Cezayirliler gibi birbirleriyle Fransızca değil hala Kürtçe konuşabilmelerini sağlamıştır.

Bu anlamda bölücü Kürt millyetçiliği ile inşa ve direnişin tarihsel gerçekliğe dayanan timsali Türk milliyetçiliği bir ve eşit tutulamaz ve aynı terazide değerlendirilemez.
 
Ülkenin başkentinin tam merkezinde defalarca terör saldırısı yaşanıyorsa ve bunun üzerine hala istihbarat teşkilatını ve 15 yıldır bağlı olduğu malum hükumeti eleştirmiyorsanız siz beyninizi aldırmışsınız bazı arkadaşlar...
 
Okuma problemin olmadığını düşünüyorum. Aradan cımbızla çekmeyelim lütfen.

SHP soktu, ve bir sonra ki seçim ÇAKILDI. SEÇMENİ BİTİRDİ PARTİYİ.

Mmevcut iktidar 10 katını yaptı çözüm süreci diyerek, %50'den %43'e o da tek seçimlik. Neden çakılmadı? Çünkü fanatiklik var? Eleştiri yok? Lidere tapınma iç güdüsü var.

Allahtan başka kimseye inanmayacaksın bu dünya da. Bir de ağzına Allah'ın adını sürekli alandan korkacaksın. Çünkü onlar Allah'tan korkmadan milletin hakkını gasp edip kibirlerine yenik düşenlerdir. Kibir de en büyük tehlikedir.

Ben 8 yıl askeri okul okudum alevi ve kürt kelimelerini ancak okul bitince öğrendim Öğretmediler öğretmek istemediler. Bu en ufak örnek o zamanlar bunları konuşmak bile mümkün değildi dile bile getiremezdin şimdi internet var o var bu var insanlar 100 kat daha özgür.
Neden mi yeteri hadar cezalandır madı? kardeş adamları eleştiren partilerden biri yukarıda yazdığımı yapmış diğeride ecevitle bir olup apoyu asmamıs. Halk unutmaz. Emin ol düzgün bir lider çıkar herşey değişir. Ama bu oluşumlarla mümkün değil değişmez.
 
Öncelikle yazı fikri çok güzel anlattığı için aynı güzellikte cevap vermeye gayret edeceğimi bilmenizi isterim. Ancak hem ifade ediliş şekli hem de ilk okunuşunda son derece güzel görünen bu ifadelere itirazlarım var.

Bunların başında koyulaştırdığım ifade geliyor. Yaşam hakkı ve refah mutlaka ki çok önemli değerler. Ancak en önemli olmayabilirler ve değiller. Üstelik garanti altına alınmaları için daha başka değerlerin öncelenmesi gerekmekte. Mesela bağımsızlık bu anlamda refah ve yaşama hakkından gönüllü olarak vazgeçmeyi gerektiren bir değer olarak öne çıkabilir. Sadece solcuların bu anlamdaki ütopik tanımlamaları değil, liberallerin küreselleşme ile bütün toplumlardan bekledikleri ve alamadıklarında sinirlenip işgal etmelerine gerekçe olan şey de bu değil mi? Bırakın tüm değerlerinizi sadece yaşayın ve refah içinde tüketin ve bizim düzenimize bu anlamda ayak uydurun. Bu minvalde milli mücadele yerine mandacılık tercih edilse muhtemelen bugün daha fazla demiryolumuz, daha iyi bir ekonomimiz, daha disiplinli bir bürokrasimiz, daha güzel şehirlerimiz olabilirdi. Ama ne pahasına? Garbi ifade ile 'self' yani 'kendimiz' pahasına.

Buradan milliyetçiliğe geçersek öncelikle bütün milliyetçiliklerin aynı kefeye konulmaması gerektiğini düşünüyorum. Üstelik bir de milliyetçi uygulamaların da aynı ülkede dönemden döneme değiştiği gerçeği de var. Türk milleti gerçekliğinin ortaya çıkışı da bu anlamda dünyada en istisna yerlerden birine sahip. Zira bütün bir garp istilasına karşın dünyadaki ilk direnek noktasıdır. Sadece milli mücadele ile değil ondan 1 asır öncesinden başlayan bir direniştir bu. Üstelik bu inşanın teroik aşamasında son derece kapsayıcıdır ve baskıcı değildir. Cumhuriyetin belirli dönemlerinde bu anamda geriye gidişler olsa da telafi edilemeyecek şeyler değildir. Bütün bu sebeplerle bu ülkede Türk milleti kavramı altında bir arada yaşamanın, siyasal gerçekliğin ulus ve millet üzeirnden kurulduğu gerçek dünyada ancak bir direniş olarak saygıyla selamlanması gerektiğini düşünüyorum.

Bu anlamda Irak'ı hatırlamakta fayda var. Erbil ve Basra'da bazı yerler belki 15 sene öncesinden daha fazla refah içerisindeler. Ancak br arada yaşama kabiliyetini, bir millet oluşturma ideallerini kaybettikleri noktada neyi kaybettiklerini yeni farkediyorlar ve daha da farkedecekler. Sadece Cumhuriyetin değil, öncesinden itibaren gelişen ve bütün farklılıkları tarihsel karşılığı belki de dünyada en yüksek olan Türk milleti ifadesiyle bir arada yaşamaya devam ettiren bir milliyetçilik anlayışının bu anlamda savaş çıkartıcı değil yaşatıcı ve doğru uygulanırsa özgürleştirici olacağı görülmelidir. O ifade ki bugün Kürtleri de Tunus ve Cezayirliler gibi birbirleriyle Fransızca değil hala Kürtçe konuşabilmelerini sağlamıştır.

Bu anlamda bölücü Kürt millyetçiliği ile inşa ve direnişin tarihsel gerçekliğe dayanan timsali Türk milliyetçiliği bir ve eşit tutulamaz ve aynı terazide değerlendirilemez.

Yazdıklarınızı henüz okumadım -bir aksilik olmazsa- yarın sakin bir kafayla dönüş yapacağım.


Sent from my iPad using Tapatalk
 
dün duble rakı içtim, kendimi kral gibi hissettim.
iktidar böyle birşey olsa gerek.
 
okulda siyaset yasak

askerde siyaset yasak

isyerinde siyaset yasak

forumda siyaset yasak

Sosyal ortamda siyaset yasak

la bırak onu medya da siyaset yasak. Karşıt görüş tartışması görüyor musun hiç? Çoğu programda körler sağırlar birbirini ağırlıyor. Muhalif kanal neredeyse kalmadı zaten. Her yerde "iyi yönetiliyoruz, amma iyi yönetiliyoruz, onu bunu bırakın da iyi yönetiliyoruz" diye birbirlerini pohpohluyorlar. Sosyal ortamda veya medya organında eleştirilerin bir çoğu hakaret kapsamında haklarında işlem yapılıyor.
 
Ülkenin anasını ağlattılar zaten. Bugün FETÖ dedikleri oluşumla 15-20 sene yediği içtiği ayrı gitmedi bu elemanların. Hatta bunlar olmasa iktidar olamazlardı. Her haltı yiyip aradan sıyrılan hep bunlar.

Daha 1 sene olmadı herkes Selo'ya ve partisine saygı duyuyordu neredeyse. Meclise gelsinler tabii diyorlardı. Şimdi MHP'nin senelerdir bu zevatlarla konuştuğu dilden konuşan iktidar var.

İçişleri bakanı çıkıyor boş laflar üretiyor. Hava durumunu anlatıyor sanki.

Sana söylüyorum; bunlar yeni anayasa falan istemiyor. O baştaki reis dedikleri daha fazla güç istiyor. bu başkanlık dediği günden beri adamlar gelin yeni anayasa yapak diyor..anayasa mahkemesini bile kaldırıp iyice mozambil cumhuriyetine çevirecekler ülkeyi.

ver apoyu al başkanlığı deseler hemen ülkeyi satarlar.

Bugün medyanın %95i iktidarın elinde. Sağlıklı bilgi almak bile zor. Tarih 2016

sonumuz hayrolsun inşallah..hiç umudum yok. Umarım 2019da şunlardan kurtuluruz.

yanlışın var kardeş 15-20 yıl önce ecevitle yedikleri içtikleri ayrı gitmedi FETö nün. İşleri bitti akp ye kaydılar şimdi de chp/az da olsa mhp ye. Menfaatleri neredeyse oraya giderler emin ol.
 
Haklısın,haksızsın demiyorum Bahçeli'nin orada halen oturması skandal üstelik Hdp'nin gerisine düşmüşken.Olağanüstü kurultay olacak gidecek ama yüksek ihtimal.Hata ettiysen bundan sonra hata yapma işte.

kardeş düşünebilir musun İSTANBUL da 2 seçimdir HDP nin altında kalıyorsun ve hala O koltukta oturabiliyorsun.
 
Ben 8 yıl askeri okul okudum alevi ve kürt kelimelerini ancak okul bitince öğrendim Öğretmediler öğretmek istemediler. Bu en ufak örnek o zamanlar bunları konuşmak bile mümkün değildi dile bile getiremezdin şimdi internet var o var bu var insanlar 100 kat daha özgür.
Neden mi yeteri hadar cezalandır madı? kardeş adamları eleştiren partilerden biri yukarıda yazdığımı yapmış diğeride ecevitle bir olup apoyu asmamıs. Halk unutmaz. Emin ol düzgün bir lider çıkar herşey değişir. Ama bu oluşumlarla mümkün değil değişmez.

Hata 1: APO meselesinin Ecevit asmadı bitti diyerek açıklamak kolay değil. O işin için de uluslararası bir çok mesele olduğunu tahmin ediyorsundur diye umuyorum. Asılmadığı ve ekonomi de çuvalladığı için 2002'de Ecevit'in oyu %22'den %1'e düşmedi mi bu arada?

Hata 2: Aşırı milliyetçi reaksiyonlar ile bir zümreyi baskı altında tutmak bayağılıktır, acizliktir. Türkiye Tarihi'de bir çok yanlış politika ile doludur. Bu politikayı güdenlerin hepsi suçlu ama 1950 yılından beri iktidara gelemeyen ve hep uhalefet olmuş parti mi daha suçludur, yoksa 50 yılın en az 45'ini bir şekilde yönetmiş (Menderes'den bugüne gelen gelenek mi?)
 
Ekip az/çok siyaset yaptığım için Özür diliyorum. İçinde vatana ihanet olmayan her görüşe saygılı olmayı 40 yaşına gelince öğrendim. iyi geceler diliyorum. Bu arada takım LEŞ yerli yabancı LEŞ :D
 
Geri
Üst Alt