- 17 Aralık 2008
- 30.967
- 19.851
- 2.393
O zaman bunu felsefe için de söyleyebiliriz.
felsefe icin soyleyemeyiz, cunku felsefe, redaksiyon ve diyalektige dayali mantiksal cikarima tekabul eder. soz konusu cikarimlar ise, fenomenal tecrubeyi, subjektif olarak degil, nesnel olarak ele alip, gercekten oldugu sey olarak gorebilmek temelindedir.
Dolayısyla nonkognitivizm de bir gerçek değil inançtır.
nonkognitivizm inanc degil, nesnel bir tanimdir.
Dolayısıyla söylediklerinin doğruluğu da sadece senin inancına göre doğrudur.
inanc; duyusal algi tabanlari vasitasiyla mental hafizaya kaydedilmis bilgi yiginlarindan, bilincinde olunmayan icsel egilimlere dayali turetilen mental objelere tutunma demektir. benim bu konudaki soylemlerim ise, gozleme dayali, objektif olarak saptanabilen donelere sahip bilimsel soylemlerdir.
Sonuçta şu anda tartıştığımız konu senin inancın ile benim inancım arasında olan çatışmalar.
elbette degil.
ortaya inancsal, inanca dayali, gozlem vermeyen arguman atan sizsiniz. biz ise bilimseliz, bilimsel tartisiyoruz.
Aslına bakarsan senin elinde kendi verilerinin bulunduğu bir kitap, benim elimde kendi verilerimin bulunduğu bir kitap var ve sen o kitaba ben bu kitaba inanıyorum.
benim elimde teolojik dogmalar iceren, ve sizden inanc isteyen, size vaatler yahut santajlarda bulunan bir kitap yoktur, ortaya koydugum argumanlar subjektif inanclardan beslenmemektedir. fakat ornegin; elimde, icerisinde bulundugumuz ortamda suyun 100° celsiusta kaynadiginin izahatini yapan bir kitap var, dolayisiyla, ortaya, onay yahut herhangi reddiyeye acik soylemler koymaktayiz.
Bu yüzden çok derine inmenin bir manası da yok.
gercegi arayan, yuzeysel sularda mi gezinmeli? demek ki, gercek ile ilgilenmediginizi alenen itiraf ettiniz, bu hususta bizim yapabilecegimiz herhangi bir sey yoktur.
Son düzenleme: