Şike takibi, yeni yasalar doğrultusunda ve normal prosedürler içinde başlatıldı; giderek somut deliller elde edilmeye başlandıkça olayın boyutunun tahminlerin ötesinde olduğu anlaşıldı. Bu noktada, Emniyet ve Yargı içindeki gücü zaten bilinen Cemaat adına, birileri durumdan vazife çıkardı: büyük ve manüple edilmeye müsait bir sivil toplum kuruluşunu, önce kurtarıp(!), sonra ele geçirme fırsatı değerlendirilmeliydi. Aziz Yıldırım' a ''Çekil'' dendi, çekilmiş ve yerine istedikleri birini getirebilmiş olsalar, bütün delillerle birlikte dava adına her şey yok edilecekti; şizofren kişilik inatla diretince hesaplar değişti...Sonraki süreci az çok biliyoruz...
Olay patlak verdiğinde, Cemaat-Hükumet (=RTE tabi) menfaat ortaklığı henüz bozulmamıştı, Cemaati karşısına alan kişi ve kuruluşlar, Hükumeti de direkt karşısına almış oluyordu, tersi de geçerli idi (Hani RTE ''Ne istediler de vermedik?, şimdi mi kötü olduk*'' demişti ya sonradan, o her istediklerini aldıkları dönemdi. Hatta bakanlardan birinin, sosyal medyada ''Emniyeti Cemaate bağladık'' paylaşımı da geçerliliğini korumakta idi)...Sonradan Hükumet-Cemaat arası ilişki can düşmanlığı noktasına gelince daha da çetrefilli bir hal aldı...
Benim şahsi kanaatim (Teorim de diyebilirim), sürecin bu şekilde işlediği yönünde...FB camiası-Aziz Yıldırım-RTE-Cemaat denklemindeki bütün yalpalamaları izah ettiğini düşünüyorum...Elbette bir bilgiye ve kaynağa dayandırabilecek konumda değilim. Kasıtlı olarak bilgi ve algı kirliliği yaratarak olay iyice sulandırılmış oldu, süreçte aziz Yıdırım' ın dahi vakıf olmadığı noktalar olması muhtemeldir...