Cevap: BBL 11/12 H:10 | Beşiktaş M. 73-65 Galatasaray MP | 17 Aralık | Maç Sonucu
Evet sinirlerimiz biraz yatıştı, kendimize geldik, şimdi biraz mantıklı fikir yürütebiliriz.
İlk eleştirim teknik heyete ve hocamıza. Ne kadar sevsek de, gurur duysak da, hata yaptığı zaman hocayı eleştirebiliriz.
Oktay hoca bu sıralar tıpki takım gibi formsuz. Kazan, Siena, bu maç sırf taktik yüzünden, ve güvensizlik yüzünden kaybedildi. Güven konusuna daha sonra geleceğim.
İlk yarıda rakip alan savunması yaptı. Normalde bu savunma rakibin dış şut tehdidi yoksa, rakibi dış şuta zorlamak için, pota altında çok açık veriyorsak, yada rakibin pota altı oyuncuları güçlüyse yapılır. Daha başka sebepleri da var ama önemli sebepleri bunlar. Şimdi rakip alan savunması yaparken pota altından delmeyi başardık, ama top kayıpları artmaya başladı. Bu sırada en önemli dış şut tehtidimiz olan Lakovic kenardaydı. Rakip bire bir savunmaya geçtikten sonra oyuna alman çok etki etmez. Bu sıralarda sayı farkını açsaydık, rakip otomatik oyundan düşerdi.
İkincisi, bizim onlara karşı alan savunması yapmamız. Hoca ne zaman başı sıkışsa alan savunmasına başvuruyor. Ama Bjk bu sene yüksek yüzde ile 3lük sayı atan takım, hem o dakikalarda takımımız kısa kaldı, el üzerinden attıkları 3lük sayıları hiç te tesadüf değildir. Hatta beşiktaş bu maçta standartın altında 3lük sayılar attı sayılır.
Üç, kadro derinliği olarak bizim bariz üstünlüğümüz var, Bjk'nin rotasyonu çok kısa. Guard olarak tek Can Akın var. 3 çeyrek boyunca çok efor sarfeden takıma, 4.cü çeyrekte tam saha baskı uygulasa, aynı Efes'in bize maç boyunca yaptığı gibi, ellerindeki tek guard faul problemine girer yada yorulurdu, kısıtlı kadrosu maç sonunu göremezdi. Bizim 4 tane guardımız var, 2 si yorulsa, diğer 2si girer oyuna. Beşiktaş'ın böyle bir lüksü yokki. Bu durumda son çeyrek tamamen bizim lehimize gelişirdi. Artı yine karşı takımın kısıtlı kadrosundan dolayı içeri penetre etmeme hastalığımız. İçeri girdiğin zaman rakibi faul almaya zorlama ihtimalin yüksek. Rakip faul alma riskini bir süre sonra göze alamaz. Bu durumda ya sayı atarsın, ya faul alırsın. Biraz denedik bunu, ama daha içeriye katetmeye başlamadan önce kapatmayı başardılar, biz de elden ele top dolaştırıp durduk.
Dört, daha önce de söyledim, Lakovic'i doğru kullanamıyoruz. Elimizdeki hemen hemen tek şut tehditimiz olan adama gerekli setleri yaratamıyoruz. Set hücümlarımızda Lakovic'e şut fırsatı yaratacak şekilde oluşturabilirsek, Olimpia maçında olduğu gibi her attığı giren bir oyuncu.
Takım olarak, savunma açısından çok büyük eleştiriyi hakkediyorlar bugün. Barcelona, Efes'e yapılan savunmanın 10da 1 i bile yoktu bugün. Aksine Bjk bugüne kadar hiç olmadığı kadar iyi savunma yaptı, yada bizim hücüm varyasyonlarındaki eksiklerimiz dolayısıyla öyle gözüktü. Takımı bugün hiç tanıyamadım, nerde o savunmasıyla ünlenen takım?
Güven meselesine gelelim. Oyuncular form düşüklüğü yaşıyorlar ama, potaya sayı atarken bile tedirginlik içindeler. Acaba atabilirmiyim havasındalar. Yoksa Shumpert, Lakovic, Cevher'in en önemli özelliklerinden biri yüksek yüzdeyle 3lük sayı atmaları. Shumpert'i 2-3 maçtır tanıyamıyorum. En zor anlarda hiç düşünmeden topu eline teslim edebileceğin, 3lük atarken buz kesilen adam Shumpert 10 denemeden 1-2 sini ancak atabiliyor. Deplasmanı bırak, en rahat olması gereken kendi evimizdeki maçlarda bile çok tedirginler. O yüzden hücümde tıkanıp duruyoruz. Bu konuda hem oyuncuların, hem teknik heyetin kafa yorması gereken noktalar var.
3.cü çeyrek bizim için fobi olmaya başladı gibi. Üzerimize bir rehavet çöküyor bu çeyrekte. Başa baş giden maç biranda aleyhimize gelişmeye başlıyor. İlerde bu çok kötü psikolojik travma oluşturabilir önlem alınmazsa.
Kadro olarak, bu lig için fazla kadro var elimizde, şampiyonluğu zorlayacak kadro, ama Avrupa sahnesinde hiç ama hiç yeterli değildir, Avrupa'da ancak yüksek mücadele gücümüzle biraz ayakta kalabiliriz, ama o da bir yere kadar.
Son nokta spikerler. Normalde spiker konusuna takılmam, ama bugün takıldım. Çok kötüydüler.