Bir Tanrı Varsa!...

sahtekarların evren genişliyor diye bilimsel gerçeği dine uydurmaya çalıştığı ayetin orjinali budur:

Zariyat 47
Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter.

arkasından bu gelir:
Zariyat 48
Yeri de biz döşedik. Biz ne güzel döşeyiciyiz.

halbu ki yer döşenmemiştir.. dünyanın nasıl oluştuğunu da bi zahmet en azından ortaokul bitirmiş adamlara anlatmayalım :)

Öncelikle laflarına dikkat et.

Ves semâe beneynâhâ bi eydin ve innâ le mûsiûn(mûsiûne).


1. ve es semâe : ve sema, gökyüzü
2. beneynâ-hâ : onu biz bina ettik
3. bi eydin : bir kudretle, büyük bir kuvvetle
4. ve innâ : ve muhakkak ki biz
5. le : elbette
6. mûsiûne : genişletici olan

Totomuzdan uydurmuyoruz. Madem işin ehlisin buyur sen tefsirde bulun. Kuran bir bilim kitabı değil ki kardeşim 6. yüzyılda inmiş. Kuran, ilme teşvik eder. Allah'ın verdiği akıl üzerinden yürünmesini ister.
 
Evrenin genişlemesi ayetinin arapçasını bulup kelime anlamlarına bakmak yetiyor.

Bahsedilen ayette, Mûsiûn (Mûsiûne) kelimesi genişletici anlamına gelir.

Yani uydurulmuş veya yorum katılmış bir durum yok
 
Şu Hz Adem konusunda bazı sorular var aklımda, hazır açılmışken sorayım.

Şimdi Kuranda bahsedilen Cennet olayı sanırım yeryüzünde değil mi? Ademi ve eşini cennete koyduk diyor o bölümden bahsediyorum.

Şeytan'ın yaradılıştan sonra isyan ettiğini düşünürsek eğer, Bu Cennet'in kıyamet sonrası gidilecek cennet olmaması lazım.

Aksi durumda bazı sorular çıkıyor ortaya. Cennette kötülük, nefis, günah gibi kavramlar yok. Şeytan oraya nasıl girdi? (Şeytan günahkarlardan oldu diyor çünkü)

Bir diğeri, Adem ve eşinin, (kuran'da havva ismi geçmiyor diye biliyorum.) çoğalmaları nasıl oldu. birden fazla yaradılış mı söz konusu yoksa ikiz doğma ve çapraz çiftleşme gibi söylemler doğru mu.
Bir ilahiyatçı yahut bu mevzulara özel ilgisi olmayan biri olarak bildiğim kadarını ifade etmeye çalışayım;

Adem' in Cennette yaratıldığına kani olanlar da vardır (Yasak meyveyi yiyince Dünyaya intikal ettirildi diyorlar), Dünyanın cennet bir köşesinde yaratıldığını iddia edenler de...

Üreme konusunda ise Adem' in çocuklarının -ikiz olanların birbiri ile evlenmeleri dışında- evlenmelerine izin verilmişti; nüfus yeteri kadar artınca kardeş evlilikleri yasaklandı...

Şeytan ise sonsuza dek Cennetten mahrum bırakıldı...
 
Şu Hz Adem konusunda bazı sorular var aklımda, hazır açılmışken sorayım.

Şimdi Kuranda bahsedilen Cennet olayı sanırım yeryüzünde değil mi? Ademi ve eşini cennete koyduk diyor o bölümden bahsediyorum.

Şeytan'ın yaradılıştan sonra isyan ettiğini düşünürsek eğer, Bu Cennet'in kıyamet sonrası gidilecek cennet olmaması lazım.

Aksi durumda bazı sorular çıkıyor ortaya. Cennette kötülük, nefis, günah gibi kavramlar yok. Şeytan oraya nasıl girdi? (Şeytan günahkarlardan oldu diyor çünkü)

Bir diğeri, Adem ve eşinin, (kuran'da havva ismi geçmiyor diye biliyorum.) çoğalmaları nasıl oldu. birden fazla yaradılış mı söz konusu yoksa ikiz doğma ve çapraz çiftleşme gibi söylemler doğru mu.

Yeryüzünde değil, yeryüzünden cennete gidiyor sonra tekrar yeryüzüne yollanıyor yasak elma mevzusundan dolayı. Bahsedilen cennet bir tane farklı bir söyleme rastlamadım, şeytan da insanoğlunun yaradılışına isyan ediyor zaten, kendi yaradılışından insanın yaradılışına kadar olan zaman diliminde bir sıkıntı yok, cennete girip çıkabiliyor. Son konuda ise bildiği kadarıyla birden fazla yaradılış söz konusu yaradılanlar sadece Adem ve Havva değil.
 
Dört kadınla evlenin demiş ama aralarında ayrım yapmayın ve adaleti gözetin demiş. İllaha da dört karı alın, yanacaksınız dememiş. Tövbe estağfurullah. :) Yapamıyorsan tek bir taneyle yetin demiş. Eee kardeşim bu devirde bir tane kadını zor idare ediyorsun. Bir kadına hediye aldın, adaleti sağlaman için diğerlerine de hediye alman lazım.
 
evrenin genişlediği keşfedilmeden önce kesinlikle genişlemeden bahsetmeyen ayettir.. kelime anlamlarina bakmak yetmez.. orada ne dediği önemli.. cümle içinde "ben çok geniş adamım" diye de kullanabilirsin onu..

nitekim yazmakla uğraşmayayım.. alıntı ile cevap vereyim..

Evrenin genişliyor olmasının batılı bilim adamlarınca keşfedilmesi ve bu bilginin popülerleşmesinden sonra bazı Kuran meallerinde, Zariyat Suresi' nin 47. ayetinin mealinde değişiklik yapılmıştır. Evrenin genişlediği 20.yy içinde keşfedilmeden evvel Kuran meallerinde Zariyat Suresi 47. ayeti bu şekilde değil idi.

Türkiyedeki İslami kesimler tarafından en güvenilir kabul edilen meallerden olan Ömer Nasuhi Bilmen ve Elmalılı Hamdi meallerinde *47. ayette genişlemeden bahsetmemektedir. Bu iki ünlü mealci ve tefsircinin çevirilerini sunmadan evvel ayetin arapçasına bakalım:

"Vessemae beneynaha bieydin ve inna lemüsıüne."

Bu ayetin iki meali ise şöyle:

1) Ömer Nasuhi Bilmen meali:

-Ve göğü bir kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki biz kaadirleriz.

2) Elmalılı Hamdi meali:

-Bir de semaya bakın biz onu kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki biz çok vüs'a malikiz. (malik=sahiplik)

müsı: Kuvvet, takat, genişlik sahibi demektir (Ömer Nasuhi Bilmen.)

Elmalılı Hamdi ayetin son kısmının tefsirini "biz çok geniş kudret sahibiyiz" şeklinde yapmaktadır.

orjinal elmalılı tefsiri:
Biz göğü kudretimizle bina ettik. Hiç şüphesiz biz, çok genişlik ve kudret sahibiyiz.

bigbang'e uydurulmuş hali:
Bir de göğe bakın Biz onu kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki Biz onu genişletmeye de malikiz.
 
Bir ilahiyatçı yahut bu mevzulara özel ilgisi olmayan biri olarak bildiğim kadarını ifade etmeye çalışayım;

Adem' in Cennette yaratıldığına kani olanlar da vardır (Yasak meyveyi yiyince Dünyaya intikal ettirildi diyorlar), Dünyanın cennet bir köşesinde yaratıldığını iddia edenler de...

Üreme konusunda ise Adem' in çocuklarının -ikiz olanların birbiri ile evlenmeleri dışında- evlenmelerine izin verilmişti; nüfus yeteri kadar artınca kardeş evlilikleri yasaklandı...

Şeytan ise sonsuza dek Cennetten mahrum bırakıldı...

Abi geçmiş yıllarda yaşayan bir islam alimi bu konuya çok farklı yaklaşmış.

Adem'i bir kişi veya şahıs olarak almayın demiş. Kuran'da insanoğlu yerine hep ademoğulları ifadesi kullanılmış mesela, Adem isminin anlamının insan olduğunu falan söylüyordu.

Hatta karşı görüşlere, kardeşi kardeşe çiftleştiriyorsunuz, Allah'ın yaratma kudreti bu kadar mı sınırlı. Birden fazla yaradılış olamaz mı gibi sitemleri de vardı. tabi üslup böyle değildi.

Düşününce biraz, mantıklı geliyor. Aksi durumda belirli bir yere kadar böyle çiftleşme olduysa, çekik kardeşlerimiz nasıl bir mahsulden geldi :D veya sarışınlar, kumral vs.

Tasavvufçular buna da cevap vermiş gerçi. Adem'de her ırk'ın özü vardı gibi şeyler söylenmiş
 
Yeryüzünde değil, yeryüzünden cennete gidiyor sonra tekrar yeryüzüne yollanıyor yasak elma mevzusundan dolayı. Bahsedilen cennet bir tane farklı bir söyleme rastlamadım, şeytan da insanoğlunun yaradılışına isyan ediyor zaten, kendi yaradılışından insanın yaradılışına kadar olan zaman diliminde bir sıkıntı yok, cennete girip çıkabiliyor. Son konuda ise bildiği kadarıyla birden fazla yaradılış söz konusu yaradılanlar sadece Adem ve Havva değil.

Dostum Cennet saklı bahçe anlamına geliyor. Saklı bahçe, güzelliklerle dolu saklı bahçe ya da sadece bahçe de olabilir. Yeryüzü o yüzden dillendiriliyor.

Benim dediğime vurgu yapmışsın zaten. insanoğlu yaratılıyor, sonra şeytan isyan ediyor. Günahkarlardan oluyor bu isyandan sonra.

Peki sonra nasıl cennet'e girip de kandırıyor bizimkileri. Senin dediğin cennet ise eğer, o zaman orada da günah kavramı veya kötülük kavramı var.
 
Abi geçmiş yıllarda yaşayan bir islam alimi bu konuya çok farklı yaklaşmış.

Adem'i bir kişi veya şahıs olarak almayın demiş. Kuran'da insanoğlu yerine hep ademoğulları ifadesi kullanılmış mesela, Adem isminin anlamının insan olduğunu falan söylüyordu.

Hatta karşı görüşlere, kardeşi kardeşe çiftleştiriyorsunuz, Allah'ın yaratma kudreti bu kadar mı sınırlı. Birden fazla yaradılış olamaz mı gibi sitemleri de vardı. tabi üslup böyle değildi.

Düşününce biraz, mantıklı geliyor. Aksi durumda belirli bir yere kadar böyle çiftleşme olduysa, çekik kardeşlerimiz nasıl bir mahsulden geldi :D veya sarışınlar, kumral vs.

Tasavvufçular buna da cevap vermiş gerçi. Adem'de her ırk'ın özü vardı gibi şeyler söylenmiş


Tasavvufçular islamın en büyük düşmanları o işi geçmek lazım da. Bazı rivayetlere göre Buhari gibi kaynaklardan bahsediyorum. Fiziksel betimlemeler verdır, bir şahıs veya kişi olarak alınmasında problem yok.
 
Abi geçmiş yıllarda yaşayan bir islam alimi bu konuya çok farklı yaklaşmış.

Adem'i bir kişi veya şahıs olarak almayın demiş. Kuran'da insanoğlu yerine hep ademoğulları ifadesi kullanılmış mesela, Adem isminin anlamının insan olduğunu falan söylüyordu.

Hatta karşı görüşlere, kardeşi kardeşe çiftleştiriyorsunuz, Allah'ın yaratma kudreti bu kadar mı sınırlı. Birden fazla yaradılış olamaz mı gibi sitemleri de vardı. tabi üslup böyle değildi.

Düşününce biraz, mantıklı geliyor. Aksi durumda belirli bir yere kadar böyle çiftleşme olduysa, çekik kardeşlerimiz nasıl bir mahsulden geldi :D veya sarışınlar, kumral vs.

Tasavvufçular buna da cevap vermiş gerçi. Adem'de her ırk'ın özü vardı gibi şeyler söylenmiş
Vallahi spekülasyona açık bir konu, net bilgiye ulaşma imkanı pek yok gibi...O bahsettiğin İslam Alimi de Yaşar Nuri ile aynı ekole mensup ''Protest'' ilahiyatçılardan biridir muhtemelen...
 
Dostum Cennet saklı bahçe anlamına geliyor. Saklı bahçe, güzelliklerle dolu saklı bahçe ya da sadece bahçe de olabilir. Yeryüzü o yüzden dillendiriliyor.

Benim dediğime vurgu yapmışsın zaten. insanoğlu yaratılıyor, sonra şeytan isyan ediyor. Günahkarlardan oluyor bu isyandan sonra.

Peki sonra nasıl cennet'e girip de kandırıyor bizimkileri. Senin dediğin cennet ise eğer, o zaman orada da günah kavramı veya kötülük kavramı var.

Soruyu şimdi anladım kardeşim tam olarak. Okuduğum tefsirlerden anladığım kadarıyla anlatılan cennet böyle piknik alanı gibi bir yer değil, yürüyerek ya da uçarak gidemiyorsun, insanoğluna mevcut bedeninde bahşedilmemiş bir yetenek olarak algılayabilirsin mesela düşünce gücüyle erişmek gibi. Yani şeytan cennete uçarak girip Ademi kandırmıyor, olayın boyutu biraz daha farklı. Cennette insanoğlu için kötülük iyilik kavramı yok çünkü nefsinden arınmış oluyorsun, şeytanın yaptığı da kendi isyanına binaen birşey. "Sen bunları yarattın ama bak kandırılabiliyor bir de bizden buna secde etmemizi istiyorsun" gibi bir şey mesela.
 
Ne kadar zor ve karmaşıkmış değil mi inanmak.inanmamak halbu ki çok basit, yok diyorsun bitiyor.benim anlamadığım inanmayanlar hep akıllı inananlar ise aptal
 
sahtekarların evren genişliyor diye bilimsel gerçeği dine uydurmaya çalıştığı ayetin orjinali budur:

Zariyat 47
Göğü kudretimizle biz kurduk ve şüphesiz bizim (her şeye) gücümüz yeter.

arkasından bu gelir:
Zariyat 48
Yeri de biz döşedik. Biz ne güzel döşeyiciyiz.

halbu ki yer döşenmemiştir.. dünyanın nasıl oluştuğunu da bi zahmet en azından ortaokul bitirmiş adamlara anlatmayalım :)

Ya bir diğer konu da,sürekli 1. çoğul şahıs üslubu var.Yaptık,ettik vesaire.Doğrudan Allah kelamıysa,bu üslup niye?Politeist bir yapı mı yoksa İslamiyet?
 
Ya bir diğer konu da,sürekli 1. çoğul şahıs üslubu var.Yaptık,ettik vesaire.Doğrudan Allah kelamıysa,bu üslup niye? Politeist bir yapı mı yoksa İslamiyet?

He Politeist yapı var. gelsene sende.

Biz tabiri, Sultanların tabiridir genelde. ''Biz ki'' diye başlanır sözlere biliyorsundur.

Bu çerçeveden bakarsan büyüklük ifade eder.

Başka açıdan bakalım.

Vasıta olarak Melekler kullanılır bazı durumlarda. Burada da vasıtayı hesaba katarak Biz diyebilir. ''Kuran'ı biz indirdik'' Hicr Suresi. gibi.

Bazı yaradılış ayetlerinde de biz der. Biz yeri göğü ve içindekileri yarattık. mesela. Burada melekleri şahit tutmuştur.
 
He Politeist yapı var. gelsene sende.

Biz tabiri, Sultanların tabiridir genelde. ''Biz ki'' diye başlanır sözlere biliyorsundur.

Bu çerçeveden bakarsan büyüklük ifade eder.

Başka açıdan bakalım.

Vasıta olarak Melekler kullanılır bazı durumlarda. Burada da vasıtayı hesaba katarak Biz diyebilir. ''Kuran'ı biz indirdik'' Hicr Suresi. gibi.

Bazı yaradılış ayetlerinde de biz der. Biz yeri göğü ve içindekileri yarattık. mesela. Burada melekleri şahit tutmuştur.

Yok,ben bu konulara girmemeyi tercih ediyorum artık da,öyle bir ileti atayım demiştim. :D

Sadece bir soruydu,çok dikkat çekici çünkü.

Sultanlar'ın kullandığı ile bu farklı diye düşünüyorum.Bir de o her zaman her zaman kullanılmaz.Yanındaki vezirleri de kapsamak için kullanır,veya ülkesini,milletini vesaire.Salt kendisi için biz demez yani.Hem bunu yapmış olursak,Allah'ı insana benzetmiş olmaz mıyız?Neticede aklımızın hayalimizin alamayacağı bir şey,değil mi?

Melekler sadece elçi,Allah'ın dediğini yapmakla sorumlu değil mi?Aslolan Allah ve onun kelamı yani neticede.Bu çerçeveden bakarsak,bu kadar çok 1. çoğul kişi bana tuhaf geliyor şahsen.
 
evrenin genişlediği keşfedilmeden önce kesinlikle genişlemeden bahsetmeyen ayettir.. kelime anlamlarina bakmak yetmez.. orada ne dediği önemli.. cümle içinde "ben çok geniş adamım" diye de kullanabilirsin onu..

nitekim yazmakla uğraşmayayım.. alıntı ile cevap vereyim..

Evrenin genişliyor olmasının batılı bilim adamlarınca keşfedilmesi ve bu bilginin popülerleşmesinden sonra bazı Kuran meallerinde, Zariyat Suresi' nin 47. ayetinin mealinde değişiklik yapılmıştır. Evrenin genişlediği 20.yy içinde keşfedilmeden evvel Kuran meallerinde Zariyat Suresi 47. ayeti bu şekilde değil idi.

Türkiyedeki İslami kesimler tarafından en güvenilir kabul edilen meallerden olan Ömer Nasuhi Bilmen ve Elmalılı Hamdi meallerinde *47. ayette genişlemeden bahsetmemektedir. Bu iki ünlü mealci ve tefsircinin çevirilerini sunmadan evvel ayetin arapçasına bakalım:

"Vessemae beneynaha bieydin ve inna lemüsıüne."

Bu ayetin iki meali ise şöyle:

1) Ömer Nasuhi Bilmen meali:

-Ve göğü bir kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki biz kaadirleriz.

2) Elmalılı Hamdi meali:

-Bir de semaya bakın biz onu kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki biz çok vüs'a malikiz. (malik=sahiplik)

müsı: Kuvvet, takat, genişlik sahibi demektir (Ömer Nasuhi Bilmen.)

Elmalılı Hamdi ayetin son kısmının tefsirini "biz çok geniş kudret sahibiyiz" şeklinde yapmaktadır.

orjinal elmalılı tefsiri:
Biz göğü kudretimizle bina ettik. Hiç şüphesiz biz, çok genişlik ve kudret sahibiyiz.

bigbang'e uydurulmuş hali:
Bir de göğe bakın Biz onu kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki Biz onu genişletmeye de malikiz.

Ve hiç şüphesiz biz çok genişliğe malikiz. Bunun iki mânâsı vardır: Birisi, kudret genişliğini ifade eder. Kudret ve kuvvetimiz öyle geniştir ki semayı bina ile tükenmedikten başka onu daha çok genişletebilir. Bu mânâ hem, "Artık orada bize ne bir yorgunluk dokunacak ne de orada bize bir usanç gelecektir." (Fâtır, 35/35), hem de "O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır." (Bakara, 2/255) âyetlerinin mânâlarını andırır. Birisi de zenginliği, nimet ve nimet vermede genişliği ifade eder, biz darlıkları genişletiriz. Yalvaran darda kalmışlara icabet eden, sıkıntıları açan, ihtiyaçları gideren, fakirleri zenginleştiren, nimet vereniz, demek olur.

Kırpmayalım.
 
Sadaka vermek yerine sadakaya ihtiyaç olmayan bir sistem kurmaya çabalasak daha faideli bir iş yapmış oluruz kanımca.

Nasıl bir sistem mesela.

Eninde sonunda insanların birbirlerine muhtaç olmayacak bir sistem nasıl kurulabilir ki. İnsan kendisi müsade etmez bir kere. Zaten şu dönemde de etmiyor. Dünya malına kapılıp gidiyor.
 
Ve hiç şüphesiz biz çok genişliğe malikiz. Bunun iki mânâsı vardır: Birisi, kudret genişliğini ifade eder. Kudret ve kuvvetimiz öyle geniştir ki semayı bina ile tükenmedikten başka onu daha çok genişletebilir. Bu mânâ hem, "Artık orada bize ne bir yorgunluk dokunacak ne de orada bize bir usanç gelecektir." (Fâtır, 35/35), hem de "O'nun kürsüsü gökleri ve yeri içine alır." (Bakara, 2/255) âyetlerinin mânâlarını andırır. Birisi de zenginliği, nimet ve nimet vermede genişliği ifade eder, biz darlıkları genişletiriz. Yalvaran darda kalmışlara icabet eden, sıkıntıları açan, ihtiyaçları gideren, fakirleri zenginleştiren, nimet vereniz, demek olur.

Kırpmayalım.

Ne olursa olsun bu ayetleri bigbang ve evrenin genişlemesi gibi bilimsel mevzulara yormak işgüzarlıktır..

Şunu kabul edelim bunların bilimsel hiç bir yanı yok ve herhangi bir bedevinin kurabileceği cümleler..

Kuranı bilimsel göstermek için kelimelerin anlamlarını suistimal etmeyelim..

Misal türkçede "vurmak" kelimesini ele alalım..

- tabancayı çekip "vurmak" = öldürmek
- kafayı "vurup" yatmak = uyumak
- topa "vurmak" = şut çekmek
- çocuğa "vurmak" = dayak
- mala "vurmak" = argo anlamını hepiniz biliyorsunuz..

Şimdi yok musiune genişletmek demek, o yüzden burada evrenin genişlemesini 1400 yıl önceden görmüş çakallığını bırakalım.. benim elimde eski bir Elmalılı baskısı var ve böyle bir çeviri yok..

Tipik bilimsel gelişmeleri kuranda varmış gibi gösterip mürit devşirme sahtekarlığıdır bu iş..

Bunlara takılacağınıza benim paylaştığım ayetleri açıklayın.. bir peygambere yakışacak işler değil o ayetler..
 
Nasıl bir sistem mesela.

Eninde sonunda insanların birbirlerine muhtaç olmayacak bir sistem nasıl kurulabilir ki. İnsan kendisi müsade etmez bir kere. Zaten şu dönemde de etmiyor. Dünya malına kapılıp gidiyor.
Aslında yüzde 1 in yüzde 99 un varlığından fazla varlığa sahip olmasını sağlayan mevcut düzenden daha kolay kurulur. Burada sıkıntı sadece sadaka kültürü değil tabi pek çok faktör var, en temeli çocuklara verilen eğitim bence.
 
Yok,ben bu konulara girmemeyi tercih ediyorum artık da,öyle bir ileti atayım demiştim. :D

Sadece bir soruydu,çok dikkat çekici çünkü.

Sultanlar'ın kullandığı ile bu farklı diye düşünüyorum.Bir de o her zaman her zaman kullanılmaz.Yanındaki vezirleri de kapsamak için kullanır,veya ülkesini,milletini vesaire.Salt kendisi için biz demez yani.Hem bunu yapmış olursak,Allah'ı insana benzetmiş olmaz mıyız?Neticede aklımızın hayalimizin alamayacağı bir şey,değil mi?

Melekler sadece elçi,Allah'ın dediğini yapmakla sorumlu değil mi?Aslolan Allah ve onun kelamı yani neticede.Bu çerçeveden bakarsak,bu kadar çok 1. çoğul kişi bana tuhaf geliyor şahsen.
Yok yok baya kendisi için kullanıyor, sadece bizim sultanlar değil başka örnekleride var.
 
Geri
Üst Alt