Sitemizi ana ekranınıza bir web uygulaması olarak nasıl yükleyeceğinizi görmek için aşağıdaki videoyu izleyin.
Not: Bu özellik bazı tarayıcılarda kullanılamayabilir.
bundesligada oynayan ve dort gozle kadroya cagirilmayi bekleyen, gol atma becerisi de yuksek olan aytac sulu kadroda yok.
ersan gulum vasat ustu performansina ragmen sirf besiktasli oldugu icin kadroya alinmadi. alinsaydi fazlasiyla ise yarardi.
basaksehir'de bu sezon ustun performans gosteren yalcin yine kadroda yok.
leverkusen'in kaptani omer toprak kadroda yok. saka gibi. leverkusen'le cl maclarina cikan ve yillardir bundesligada oynayan omer toprak sacma sapan gerekcelerle kadroya alinmadi. terim omer icin "once arasin ozur dilesin benden" demis. bak bak bak. sanirsin 7 cihan sultani.
atinc nukan. yazik oldu bu cocuga da. halbuki gormus olduk, turnuvada ona cok ihtiyacimiz varmis. terim yuzunden turnuvada boy gosteremedi. iddia ediyorum, atinc dunyanin diger tum milli takimlarinda kadroya cagrilir ve ilk 11'de oynardi. futbolu geciyorum, bu cocugun fizik gucune sahip memlekette toplasan kac kisi vardir. cevher gibi bir futbolcuyu terim'in sacma sapan ego sovuna kurban verdik. kacirdi turnuvayi.
3- mehmet topal meselesi ise tam bir rezalet. ama bunlarin olacagi belliydi. sosyal medyaya bakiyorum da bugunleri ve olacaklari benim gibi tum turkiye gormus. tek goremeyen yilda 20 milyon lira kazanan terim. o da mecburi goremiyor olmali. ozan'a yer acacak imparator.
bakin ozan'a yer acacagiz diye neler oldu neler. takimin kimyasi tumden degisti. ersan, yalcin, atinc, omer, aytac kadroya davet edilmeyip semih ve ahmet calik davet edildi ki mehmet topal'in stoper oynamasina ses cikarmayip, razi gelelim. semih ve ahmet varken kimse topal icin ses cikarmaz saniyor. yani orta sahada her mac mukemmel oynayan mehmet stoperde. onun yerine ozan geldi. evlat kontenjanindan bitik selcuk inan da ozan'in yaninda, sahada. selcugun mevkisinde bu sezon harikalar yaratan oguzhan ise mecburen forvet arkasina gonderildi. ve isin ilginci organize bir bicimde kimse oguzhan'a pas atmiyor. sanki serefsizin biri "ozi'ye cenk'e pas atmayin" demiscesine.. e oguzhan forvet arkasina gecince calhanoglu nereye sutlanacak, evet sag acik. hakan sag acikta. e ozaman gokhan tore'yi evine yollamaliyim. ama gokhan'i eve yollarsam omer toprak'i kadroya almaliyim. isler arap saci. yani bir ozan yuzunden takim tamamen degistirildi. sonuc; stoper mevkiin sakat, orta sahan sakat. e nasil gol atip mac kazanacagiz? kazanmayi, golu birak pozisyon bulabilir miyiz? cevabini bu iki macta gorduk. dunyaya rezil olduk. iki macta tek pozisyonumuz var. o da protestolari gorunce uzulen ve bir gol atalim diye bize kaleyi acan ispanyollar sayesinde olcay'in girdigi pozisyon. adamlar olcay'a mudahale etmediler gol atalim diye.
parator mu
tarator mu
zimparator mu
bence bunu tartisalim
ANDREA PİRLO'NUN FATİH TERİM HAKKINDAKİ YAZDIKLARI
berlusconi ve ancelotti arasında karşılıklı sevgiye dayanan, oldukça sağlam bir ilişki vardı. fakat bunun milan'ı çalıştıran herkes için geçerli olduğunu söyleyemem, örneğin fatih terim...
fatih oldukça dikkat çekici ve kurallara alerjisi varmış gibi gözüken garip bir insandı. daha en başında milan'da uzun süre görev yapamayacağı oldukça belliydi ve kısa bir süre sonra da kovuldu.
terim milan'dan önce, canının istediği her şeyi yapabildiği daha düşük profilli takımlarda görev almıştı, ama burası milan'dı. burada bazı hareketlerin tolere edilmeyeceğini herkes bilirdi...
mesela; öğle yemeğine canı isteyince geç katılıyordu. ac milan'ı temsil etmesi gereken resmi aktivitelere kravat takmadan gelebiliyor; sonra bu aktivitelerden, evinde "biri bizi gözetliyor" seyretmek için kimseye haber vermeden erkenden ayrılıp, galliani'yi masasında tek başına bırakıyordu. kendisini tesislerde john travolta gibi garip, cafcaflı ve renkli kıyafetler giyerken görüyorduk.
görevi boyunca kendisinin adeta gölgesi gibi olan deli bir tercümanı vardı. terim'in 5 dakikalık ateşli konuşmalarını, duygusuz şekilde 5 saniyede tercüme eden bir adam... tercümanı bir ara terim'e medya ile tüm ilişkileri süresiz kesmesini tavsiye etti... medya ile ilişkileri kesmek... süresiz... ac milan'da... iletişimin her şeyden önemli olduğu ve mükemmel yönetildiği bir kulüpte...
özellikle göreve başladığı ilk günlerde yaptığı takım toplantıları ise unutulmazdı. terim eline bir tebeşir alıp taktik tahtasına 11 daire çizerdi. tahtadaki her daire sahaya çıkacak bir oyuncuyu temsil ederdi. ancak konuşmanın ortasında taktik tahtası çizdiği oklardan ve karalamalardan öyle bir hale gelirdi ki; hangi dairenin kimi işaret ettiğini anlamak imkansızlaşırdı. taktik tahtası, oyuncuları ve mevkileri birbirinden ayırmanın mümkün olmadığı karmakarşılık bir hal alırdı. kısacası tam bir kaos... sadece kalecinin kendi pozisyonundan emin olabildiği bir kaos...
toplantı sırasında bir daireyi işaret edip, "costacurta, tam burada olman gerekiyor" diye konuşmaya başlardı. bir gün dayanamayıp, "ama patron, o gösterdiğin dairenin biraz önce benim olduğunu söyledin, costacurta değil ki" demek zorunda hissettim.
işin daha da kötüsü konuşma ilerledikçe defans bölgesindeki dairelerle, forvettekileri karıştırmaya başlardı. artık öyle bir hal almıştı ki, kendi aramızda acaba bunu berlusconi'nin gizli rüyası olan 2-4-4 taktiğini gerçekleştirmek için bilerek mi yapıyor diye şakalaşmaya başlamıştık.
ancak şaka bir yana, terim'in taktik bilgisinin yetersizliğini ve tüm oyun planının takımı bağıra çağıra motive ederek, sahada iyi bir sonuç almamızı ümit etmek olduğunu anlamamız çok uzun bir süre almadı... belki böyle bir plan başka yerlerde geçerli olabilirdi, ancak milan'da işlemezdi. işlemedi de, milan'da uzun süreli görev alabilmek için bundan çok daha fazlasına ihtiyaç vardı.
Aslana bak be. Aslan hocam benim. Kükresen yeter takımı diriltmek için.
Sakın bırakma Milli takımı. Devam et. Göreyim Aslanımı hadi.