Cevap: Cezayir 0-0 Slovenya | 13 Haziran | Devre Arası | TRT 1
Hocam, nasıl Zico'nun pozitif futbol oynatmadığını düşünürsün? Chelsea'ya toplamda 3 gol atmış ekipten bahsediyoruz. Stamford Bridge'de büyük takım şansının ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmasaydı Fenerbahçe Yarı final oynayacaktı belki?
Hocam, bu adam değilmiydi, (Ömer üründül) Ernst ve Fink'i merkeze oturtan, sert oyun anlayışı ile rakibi sadece "durdurmaya" motive olmuş anlayışı öven? O dönemde de aynısını söyledi. İçerdeki, Kadıköy'deki maçta; "Deividi kes, orta sahaya ilave adam koy" diye. Denk geldim. Şimdi arasam videouyu zor bulurum herhalde.
Bu olay tek maçlık tercihler olsa sorun yok, ama değil işte. Bu adamlar, geride beklemeyi, anti-futbolu taktiksel dehaya çeviriyorlar
Yıllardır televizyon ve gazetelerde yapılan pompalamalar ile ligdeki diğer takımların, Türk teknik direktörlerin, futbolcuların akıllarını çelmeyi başardılar.
Takımlar hücum futbolu oynamayı unuttu. Futbolcularımız hücum etmeyi unuttu. Rakip yarı sahaya geçtiklerinde nasıl atağa çıkacaklarını unuttu. Kimse hücum setlerine kafa yormadı. Çalışmadı. Yenilik peşinde koşmadı; Zira işin kolayı vardı: Yerleştir bir tane daha defansa yönelik orta saha, kilitle, kimse birşey üretemesin, sen de al puanı git. Ne gereği var iki yönlü top oynayan takım yaratmak için çabalayıp risk almaya, acı çekmeye, ne gerek vardı? Bak bunu yaptın mı bir de övgü alıyordun o zaman medyadan.
Bu gibi yorumcular, önce suyu nasıl zehirlediklerine bakmaları lazım. Kendilerini ve söylediklerini "Tanrı" ve "Tanrı kelamı" mertebesine taşıyan egolarını indirmeleri lazım.
NOT: Slovenya attı
Valla tuhaf gelebilir ama ben Zico'nun Fenerbahçe'de senin deyiminle "güzel oyun, pozitif futbol" oynattığını düşünmüyorum. O dönemde de eleştirirdim, çok temposuz oynuyor Fenerbahçe diye. Bence Sevilla'yı elemesi Sevilla'nın skor avantajını ele aldığında sürekli olarak Fenerbahçe'nin işine gelir şekilde tempo düşürmesindendi. Bu açıdan her zaman olmasa da Üründül'ün Zico eleştirilerine sık sık katılırdım. Chelsea karşısında "Deivid oynamasın defansif orta saha oynasın" gibi birşey dedi mi hatırlamıyorum. Dediyse tam yorumunu dinlemek lazım, haklı da olmayabilir zaten, korkak futbolun övüldüğünü çok gördüm Türkiye'de ve böyle yorumlar yapıldığını, Ömer Üründül de zaman zaman yapmıştır elbette. Ben buna katılmıyorum elbette ama Ömer Üründül'ün de genel anlamda 2004 Yunanistan futbol anlayışını Türkiye'ye pompalayan ekipten olduğunu kesinlikle düşünmüyorum.
Lucescu'nun da Shaktar'ı pek iyi bilmem ama Galatasaray ve Beşitaş'da "güzel oyun, pozitif futbol" oynattığını düşünmüyorum.
İkisine de kötü hocalar veya kötü oynattılar diyemem ama "güzel oyun" ve "pozitif futbol" kavramlarına yakıştıramıyorum kendilerini.
Hocam, nasıl Zico'nun pozitif futbol oynatmadığını düşünürsün? Chelsea'ya toplamda 3 gol atmış ekipten bahsediyoruz. Stamford Bridge'de büyük takım şansının ne kadar önemli olduğu ortaya çıkmasaydı Fenerbahçe Yarı final oynayacaktı belki?
Hocam, bu adam değilmiydi, (Ömer üründül) Ernst ve Fink'i merkeze oturtan, sert oyun anlayışı ile rakibi sadece "durdurmaya" motive olmuş anlayışı öven? O dönemde de aynısını söyledi. İçerdeki, Kadıköy'deki maçta; "Deividi kes, orta sahaya ilave adam koy" diye. Denk geldim. Şimdi arasam videouyu zor bulurum herhalde.
Bu olay tek maçlık tercihler olsa sorun yok, ama değil işte. Bu adamlar, geride beklemeyi, anti-futbolu taktiksel dehaya çeviriyorlar
Yıllardır televizyon ve gazetelerde yapılan pompalamalar ile ligdeki diğer takımların, Türk teknik direktörlerin, futbolcuların akıllarını çelmeyi başardılar.
Takımlar hücum futbolu oynamayı unuttu. Futbolcularımız hücum etmeyi unuttu. Rakip yarı sahaya geçtiklerinde nasıl atağa çıkacaklarını unuttu. Kimse hücum setlerine kafa yormadı. Çalışmadı. Yenilik peşinde koşmadı; Zira işin kolayı vardı: Yerleştir bir tane daha defansa yönelik orta saha, kilitle, kimse birşey üretemesin, sen de al puanı git. Ne gereği var iki yönlü top oynayan takım yaratmak için çabalayıp risk almaya, acı çekmeye, ne gerek vardı? Bak bunu yaptın mı bir de övgü alıyordun o zaman medyadan.
Bu gibi yorumcular, önce suyu nasıl zehirlediklerine bakmaları lazım. Kendilerini ve söylediklerini "Tanrı" ve "Tanrı kelamı" mertebesine taşıyan egolarını indirmeleri lazım.
NOT: Slovenya attı