Ben neticeye bakıyorum rejimin devrilmesi gibi bir arzum yok. Suriye de bölünebilir benim için 6 güzel sonuç oldu;
1) Yeni nesildeki korkuyu attık
2) Türklerin savunmadan taaruza geçtiği algısı oluştu avrupada ki bizden korkuyorlar
3) mülteci avantajını elde ettik abyi tehdit edebiliyoruz
4) önce ruslara sonra da amerikalılara kafa tuttuk herkes korktu ekonomimiz çökecek bedel ödetecekler diye 1990larda anlatırdık kimse inanmazdı. Saldırgan olan saygın olur uluslararası ilişkilerde buna offensive realism denir john mearsheimer okumanı tavsiye ederim üstat. Bunlar revaçta olan ir teorileri. Davutoğlu denen zavallı 50 sene öncesinin liboş teorilerini uyguladı. Herkes bizden korktu fransızlara girmiyorum bile alay ettik. Kürdistan kuruluyordu ırakta ne oldu

Yani psikolojik bariyeri yıktık.
5) operasyon kabiliyetimiz arttı hem hariciyede hem de genel kurmay da...
6) Turan algısı oluştu askerler bozkurt işareti yapıp kızıl elmaya diyorlar elbette hiçbiri ziya gökalp okumamıştır ama 1990larda muazzam fırsatları enternasyonalist solcular, islamcılar ve liberaller tarafından kaçırmış bir neslin ferdi olarak çok hoşnut kaldım.
1) yeni nesilde korku olduğunu düşünmüyorum. bilakis eski nesilde vardı. ki bu eski nesile devleti yöneten ihtiyarlarda dahil. gençlerin devletten soğuma nedeni bu korkak ihtiyarlardı. asıl gençler korkmuyor. yıllarca devletten bi dik duruş bekledi gençler.
2) pek katılmıyorum, ne yönden taarruz. suriyede aldığın köyleri atak olarak görmüyorlar. amaçları trkiyenin ekonomik olarak bağımlı olması ve ekonomik bağımsızlık elde edememesi, üretememesi globalleşip markalaşamaması. almanya atak bir devlettir, dünya ekonomisinin çeyreğine yakınını kontrol ediyor. ama ordusu gülünç derecede zayıftır.
3) bu doğru, ama böyle silah mı olur allah aşkına. bu silah bize de zarar veriyor. cansız değil ki bu adamlar bunlara biz bakıyoruz bir de ülke demografisini kötü yönde etkiliyorlar. içlerinde ne olduğu belli değil. sueiyede kaç tane kafa kestim bak deyip telefonunda kafa kestiği videosunu kaydeden adamlar da var. gönül isterdi ki batıyı ürettiğimiz ürünler üzerinden tehdit edelim ama malesef mülteci kartı var elimizde sadece. bu bizim elimizin zayıf olduğunu gösteriyor. adam sana tank satmam diyor, sen ise bak mülteci yollarım diyorsun. kabile devleti mi bu.
4) rusyaya da abdye de tam olarak kafa tutamadık. adamlar bizi tehdit edince vazgeçtik. onların önerdiği teklifi kabul ettik. bizim amacımız ypgnin 120 bine ulaşmış mevcudiyetini yok etmekti. edemedik, edemeyince en azından sınırın 30 km ötesine itelim dedik. bunu ırak sınırına kadar yapalım dedik. belli bir hatta başardıysak da hattın kalanında rusların dediğine razı olduk. evet 30 km ileri atıldılar, bu alanın hepsi bizim kontrolümüzde değil çoğu rus kontrolünde olacak. ve ypgnin suriye kuzeyinde türkiyeye karşı rusya tarafında. koz olarak kullanılacağını hepimiz biliyoruz. üstelik ypg alan kaybetse de savaş kapasitesi olarak bu adamlara zarar veremedik. realist bakmamız gerekirse biz kaçınılmaz olan ypg-türkiye savaşını bitirmedik, sadece bunu ötelemiş olduk, bu tehdidi bertaraf etmedik. sınırımızda bize karşı yapılanmalarını engelleyip 30 km ötede bize karşı yapılanmalarına razı edildik.
putin erdoğan görüşmesinde, erdoğan önündeki haritayı göstererek poz vermek istedi. putin erdoğanı uyararak önündeki defteri kapatmasını söyledi. yani burdan bile patronun kim olduğunu anlamak zor değil. kaldıki güvenli bölge konusunda erdoğana artık kızmıyorum. bu işin bu noktaya gelmesi zaten kendi hatası, ama bu hatada anca bu şekilde düzeltilir. ypgyi yok etmek türkiye devlet için imkansız durumdadır. çünkü ypg artık bir meşru güç haline gelmiştir. tıpkı bir devlet otoritesi gibi uluslararası alanda askeri ve diplomatik ilişkileri var. nasıl ki bir devleti işgal edemiyorsan onlara da dokunamıyorsun. tabi bunun suçlusu da yılanın başı küçükken ezmeyenlerdir.
5) bu maddeye kesinlikle katılıyorum. türk ordusunun savaş kabiliyeti ve tecrübesi belki sadece abdde vardır. modern avrupa ordularının savaş tecrübeleri nerdeyse 0
6) askerler ve polisler hep öyleydi zaten. 1980-1990lı yıllardan bu yana askerler polisler, özel harekatlar hepsi bozkurt işareti yapıyordu. bunun yeni bir şey olduğunu söylemek güç. ha bi ara akp tarafından üniformalara yapıştırılan göktürk alfabesiyle yazılan türk yazısı ve bozkurt işaretleri yasaklanmıştı. bi ara belki yapılmamış olabilir. ondan önce hep böyleydi. şimdi de iktidar ortağı mhp diye, askerler de bu semboleri yapmaktan çekinmiyorlar haliyle.
abd rusyaya kafa tutma olayını daha da açıklayım. kafa tutulmuş ama sonucunda biraz bizim, daha çok onların istediği olmuştur. bunu yapanlar kıbrıs harekatına laf atmamalıdır öyleyse. çünkü türkiye kıbrısa adayı bölme amacıyla gitti, topyekün savaşı göze alarak adayı böldü de geldi. abd türkiyryi kaybedeceği tehlikeli bir yolda olduğunu görünce türkiye ve rusyayı karşı kariıya getirmek için türkiye sınırından çekildi ve orayı ruslara bkraktı. zaten abdnin türk ordusunu vurması beklenemezdi. bunun için ordaki ypgyi rusların koruyacağını düşünerek ve iki devleti karşı karşıya getirmek için çekildi. türklerin vurulması gerekiyorsa bunu ruslar yapacaktır. bunu da daha önce yaptılar zaten.
şu var, ab türkiyeden korkmaktan ziyade ypgnin kazanımlarına dokunduğumuz için çıldırıyor. fakat türk ordusu sahaya indiğinde de eskisi gibi caydırıcı olduğunu gördük. politikayı beceremiyoruz. hep kazık yiyoruz, hep kandırılıyoruz. ama sahaya indiğimizde hep kazanan biziz. bu yüzden bir an önce bizi sahadan masaya çekmeye çalışıyorlar. kıbrısta da yaşadık bunu. hemen ateşkes derdine düşüyorlar.
şu bir gerçek ki, bizim kazançlı olmamız için ortalığın toz duman olması gerekir. ordusunun sahada olması gerekir. aksi takdirde türk diplomasisine inancım yok.